Yeğenim Abdurrahman (şiir)
İmanlı bir mümindi, çok iyi bir Müslüman
Canımdan çok sevdiğim, Yeğenim Abdurrahman
İnsanlık abidesi, güzel ahlak timsali
Hal ve hareketleri, sanki melek misali
Çocukluğumuz geçti, Onun ile beraber
Onunla güzelleşti, gördüğüm bütün yerler
İnançlı bir insandı, eşsizdi dindarlığı
Bize hayat verirdi, onun güzel varlığı
Yardımsever bir kişi, aynı anda cefakâr
Hem dürüst hem çalışkan, her zaman da vefakâr
Hem Amca-Yeğen idik, hem de iyi arkadaş
Onunla Bacanaktık, sanki olmuştuk kardaş
Dünya onun yanında, değersizdi pul kadar
Ona önem vermedi, göç edinceye kadar
İki bin on üç yılı Ocak yirmi dokuzda
Dünyaya veda etti, rahmet etti bir anda
Ruhu ve bedeniyle yürümüştü Rabbine
Halis, kâmil imanı, gömülmüştü kalbine
Ey sevgili yeğenim sana sesleniyorum
Yerin rahat, mekânın cennet olsun diyorum
Unutmak mümkün mü hiç, yıllar geçse de seni
Çünkü senin yokluğun perişan etti beni
Çektiğin sıkıntılar sana olsun kefaret
Kıyametin şiddeti sana vermez eziyet
Allah’ın mağfiret ve rahmeti sana olsun
Haşrin Peygamberlerle, şehitlerle bir olsun
Ahmet Tanyeri – DİYARBAKIR
(13.02.2013 – Çarşamba)
Rahman ve Rahim olan Allah’ımız Ayatlerinde “Her nefis ölümü tadıcıdır.”buyurur.
Bediüzzaman, “Kabir, âlem-i âhirete açılmış bir kapıdır. Arka ciheti rahmettir,… Bütün dost ve sevgililer o kapının arka cihetinde duruyorlar.”diyor.
Abdurrahman kardeşimiz dost ve sevgililerine kavuşmaya yürüdü.Cenab-i Allah Rahmet etsin, mekani cennet olsun,geride kalanlara da sabır ihsan eylesin.Amin…
Ölüm Allah’ın emridir. Ölümle mü’min, Allah’ın rahmetine ve şefkatine teslim olur. Allah’a kavuşur. Bunu birçok âyet-i kerime ilân ediyor. Bunu bilen ve iman eden mü’min ölümü severek karşılıyor. Çünkü mü’min Allah’a kavuşmayı arzu eder. Allah da mü’mine kavuşmayı ister. Dolayısıyla mü’min Allah’tan korkar, fakat ölümden korkmaz.
Ölü için isyansız ve teslimiyet içinde gözyaşı dökmekte ve gizlice ağlamakta bir sakınca yoktur. Çünkü Peygamber Efendimiz’in de (asm) ifadesiyle, kalp hüzünlenir, göz yaşarır. Bu ölüme karşı kalbin ve insan ruhunun fıtrî bir hâlidir.
Ancak; sesli ağlamak, bağırmak, çağırmak, kendi üst-başını yırtmak gibi aşırılıklar, dinimizde yoktur. Sevaptan ziyade bu bize günah kazandırır.
Elhamdu lillah Rahmetli Yeğenim, şiirimde de belirtildiği gibi mezkûr vasıflara haizdir. Onu tanıyan çok iyi bilir.
Cenab-i Allah nur içinde yatırsın. Mekânı cennet olsun.
Rabbim, kabirde de, berzahta da, mahşerde de O’nun yar ve yardımcısı olsun.
Amiiin…
Amcası Ahmet TANYERİ
ÖLÜM SIRADIŞI BİR DÂVETTİR
İnsanın ölümle nereye gittiğini ve nereye sevk olunduğunu soran Bedîüzzaman Saîd Nursî Hazretleri, sorusuna kendisi cevap verir: “İnsan öyle bir Cennet hayatına davet olunuyor ki, o Cennet hayatının bir saatlik lezzeti, bin senelik mesut, bahtiyar ve rahat dünya hayatı ile elde edilemiyor. Bundan da ötesi: İnsan öyle bir yüksek huzura davet olunuyor ki, o huzurda Allah’ın eşsiz cemalini ve sonsuz güzelliğini görmeye mazhar olmanın bir saati, mutluluk itibariyle bin senelik Cennet hayatında bulunmuyor.
Ehl-i Cennete cenneti unutturan güzellikler bunlar.
Cenab-i Allah, merhum yeğenim Abdurrahman’ı Allah’ın eşsiz cemalini ve sonsuz güzelliğini görmeye mazhar etsin.
Amin…
Ölüm evet, acı veriyor, incitiyor ve ağlatıyor. Çünkü insanın ruhu yufka yüreklidir, incedir, kalbi rikkat sahibidir, duyguları şefkat yüklüdür. En yakınındaki birisinin üzerine şefkatiyle toz konduramazken, birdenbire ölmesi karşısında dayanamayacak derecede incinebiliyor.
Ancak ölüm perdesi arkasındaki İlâhî şefkat ve büyük rahmet bilinirse işte o zaman insan teselli bulabiliyor ve ölüme karşı dirayet kazanabiliyor. Ölüm hükmüne teslim olabiliyor.
Nitekim Allah korkusu da mü’mine yüksek sevap ve derece kazandırmaktadır.
Rabbim, bizleri ve Rahmetli Yeğenim Abdurrahman’ı, Allah’ın korkusuyla yüksek sevap ve derece kazandırmayı nasip etsin…
Amiiin…
Ahmed İbn Hanbel’in Müsned’inde (IV/288, 397) yer alan rivayetlere göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Mümin kul, dünyadan ayrılmak üzere ve ahirete yöneldiği anda ona semadan beyaz yüzlü melekler iner. Yüzleri sanki güneş gibidir. Yanlarında Cennet kefenlerinden ve kokularından vardır. Onun görebileceği yere otururlar. Ölüm meleği gelir, baş tarafına oturur ve şöyle der: “Ey güzel ruh, çık ve Rabbi’nin rızasına ve mağfiretine gel. ” O da, ağızdan damlayan bir damla gibi çıkar. Kâfir kul dünyadan ayrılmak ve ahirete yönelmek üzere olunca, yanında kaba bir elbise olan siyah yüzlü bir melek gelir, onun görebileceği bir yerde oturur, şöyle der:
“Ey çirkin ruh, haydi çık, Rabb’inin öfkesine ve gazabına gel. Ruh cesetten korkarak ve güçlükle ayrılır.”
Ölümden sonra berzah âleminin ikinci makamı olan kabir hayatı başlar. Kabirde ilk zamanlarda ruh cesetle birlikte bulunurlar, beraber azab ve mükâfat görürler. Daha sonra ruh cesetten ayrılır ve müstakil olur. Peygamberimiz (s.a.s.)’in ifadesine göre; “Kabir ya Cennet bahçelerinden bir bahçe, yahut Cehennem çukurlarından bir çukurdur. ” (Tirmîzî, Kıyâme, 26). Ruhun cesetle birlikte kabirde azap ve mükâfat görmesinin bir benzeri, hepimizin zaman zaman gördüğümüz acı veya tatlı rüyalardır ki kişi kendisini sonsuz nimetler veya azap içinde görür de bunlar ancak uyanmakla sona erer.
Cenab-i Allah merhum Yeğenim Abdurrahman’ın kabrini CENNET BAHÇESİ eylesin.
Amiiin…
Âlem-i berzaha gidenler komşu kabirlerde olmasalar da salih kimseler birbirleriyle görüşebilirler. Kabirde salih kimselere sıkıntı veren herhangi bir zorluk veya darlık söz konusu değildir.
Bedîüzzaman Hz.ne göre, insanoğlu hiç durmadan böyle bir yüksek huzura gidiyor, götürülüyor ve sevk olunuyor.
Öyle ki, insanın, âşık, tutkun ve düşkün olduğu dünya sevgililerinde gördüğü bütün güzellikler, Allah’ın eşsiz güzelliğinin binler perdelerden geçmiş bir nevi gölgesinden ibarettir. Bütün Cennet, bütün güzellikleriyle Allah’ın rahmetinin bir tek cilvesinden ibarettir. Bütün sevgiler, muhabbetler, aşklar ve cazibeler, Allah’ın bir tek muhabbet pırıltısından ibarettir.
İşte insan böyle bir Mâbud-u Lemyezel’in ve bir Mahbub-u Lâyezâl’in huzuruna gidiyor ve ebedî ziyâfetgâhı olan Cennete çağrılıyor. Kur’ân’da birçok ayette beyan olunan, “O’na döndürülüyorsunuz” ifadesi bu yüksek dönüşü haber veriyor.
Öyle ise insan kabir kapısına ağlayarak değil; gülerek gitmelidir. Sevdiklerini de ağlayarak değil; en azından Allah’a teslim etmiş olmanın verdiği iç huzuruyla ve güven duygusuyla yolcu etmeli, göndermelidir.
Cenab-i Allah, yeğenime rahmet etsin, bu fani dünyada kalan evlad-u iyalina sabr-i cemil versin.
Bizlere de kabir kapısına ağlayarak değil gülerek gitmeyi nasip etsin…
Amiiin…
Abdurrahman kardeşimiz imanı kamil,iyi bir müslüman,hak ve hukuktan ayrılmayan,çalışkan vede temiz kalp’li iyi bir mümin idi bu devirde bulunan ender insanlardan biriydi desem yeridir.Cenab-i Allah Rahmet etsin, mekani cennet olsunki(komşusunun ölümümde bir sonraki gün kendisi hakkında gördüğü rüyadaki cennet bahçesindeki gibi)geride kalanlara da ALLAHIM sabır ihsan eylesin.Amin…Saygılarımla
MESCİD KUŞU
Ebu Hüreyre (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Peygamber (S.A.V.) şöyle buyurdu:”Başka bir gölgenin bulunmadığı Kıyamet gününde Allah Teâlâ, yedi sınıf insanı, arşının gölgesinde barındıracaktır:
Adil devlet başkanı,
Rabbına kulluk ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen genç,
Kalbi mescidlere bağlı müslüman,
Birbirlerini Allah için sevip buluşmaları da ayrılmaları da Allah için olan iki insan,
Güzel ve mevki sahibi bir kadının beraber olma isteğine “Ben Allah’tan korkarım” diye yaklaşmayan yiğit,
Sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli sadaka veren kimse,
Tenhada Allah’ı anıp gözyaşı döken kişi.”
Darı bekaya hicret eden kıymetli ağabeyimiz Abdurrahman BEKÇİ yaşamı boyunca hadiste zikredilen hususların hemen hepsini üzerinde taşımış, özellikle de kalbi mescidlere bağlı “Mescid Kuşu”, muvahhid ve müttaki bir müslümandı. Bütün işlerini ve çalışmasını namaz vakitlerine göre tanzim eder, arazi tespit çalışmalarına çıktığımız günlerde bile görevini tam manasıyla ve bihakkın yerine getirip cemaate namaz kıldırmak için süratle Bölgeye dönerdi. İzinli olduğu günlerde bile bazı mevsimlerde öğle ve ikindi namazlarını, bazı mevsimlerde ise öğle, ikindi ve akşam namazların kıldırmak için yürüyerek evinden gidip gelirdi. Bunları yaparken hiç kimseden teşekkür beklemedi, bütün isteği rıza-yı bâri’yi kazanmaktı. Kalbi mescitlere sevgi ile bağlı güzel insan; İnşâallahü Teâlâ hiçbir gölgenin olmadığı kıyamet gününde arşın gölgesinde gölgelenenler zümresindensin. O dehşetli günde, koltuğunun altında bize de azıcık yer ayır. Mekânın cennet, makamın âli olsun.
Abdurrahman abi ile beraber olabildiğimiz süre içinde onun ne kadar dine ve dini yaşama düşkün olduğunu görmek ve onun imametinde namaz kılmak bahtiyarlığına ermiş bahtiyar kişilerden olmak şerefine nail olmuş biri olarak inşallah baki alemdede allah (c.c)nun yüzünü ağartığı kişilerden olacağı düşüncesiyle rabbimden kendisi için ve tüm müslümanlar için rahmet ve merhamet niyaz ediyorum. mekanı cennet olur inşallah.
Kim demiş ki erken göçtü bu dünya yada belik de biz geç kalıdık bu dünyada; Selam dünyadan …Peygamber (S.A.V.) ve bütün insanlara…
Diyabakır’da kaldığımız günlerimize değer katan can abim . Halis bir kalb ile bizleri misafir edişini hiç unutmayacağım. Can dostum ,abim Yüce Allah’ım Rahmeti Rahmanına aldı. Ruhun şad olsun Mekanın cennet.
Emeğini,alınterini sofrasına sunan,mütevazi bir insan;emeğe ve emekçiye değer veren,gönlü zengin bir kişilikti mekanı cennet olsun.Ruhu şsd olsun.ALLAH RAHMET EYLESİN.
Ölüm Allahın emri, ayrılık olmasaydı. Güzel insan, hakdan adaletten yana olan insan Abdurrahman Abimiz. Seni özleyeceğiz. Mekanın Cennet olsun.
Dualar sustu.
Kaybettik. Acımız büyük.
Benim için Ağabey,Baba,Amca,Dayı vs.gibi bütün vasıfları üzerinde taşıyan zat. Rabbimin Sevgili Kulu. Kötü gün dostu. Bütün olumsuzluklara dininden ödün vermeyerek yaklaşan müslüman. Dinini ziyadesiyle yaşayan mümin.
Ezanların yüzü suyu hürmetine Mekanının cennet olacağına inandığım duacım.
Dualar sustu.
Acımız büyük kaybettik.
Ağabey,Baba,Amca,Dayı vs.gibi bütün bu vasıfları üzerinde taşıyan zat.Rabbimin Sevgili Kulu.Kötü gün dostu.Bütün olumsuzluklara dininden ödün vermeden yaklaşan müslüman.
Ezanların yüzü suyu hürmetine mekanının cennet olacağına inandığım duacım.
Karşımdaymışsın gibi, köşeyi dönecekmişsin gibi geldi her zaman. Yüreğimde söylenmemiş sözlerin acısı, ellerimde ellerini tutamamış olmanın sızısı ve son bir kez öpememiş olmanın özlemi… Ölüm ayırmasaydı bizi doya, doya baba deseydim beraber yudumlasaydık çayımızı beraber yaşasaydık yaşayamadıklarımızı. Ne seni yaşayabildim ne sensizliğe alışabildim yokluğun evimizin baş köşesinde dolduramadım dolmuyar.MEKANIN CENNET OLSUN CANIM BABAM…
Ey uzun yoların yol kardeşim 25 yıl beraber nasıl geçtiği hiç anliyamadım. Ancak anladığım bir şey ben kızdığım zaman bana diyordun Zaza biz Müslümanız çok sabırlı olmamız gereklidir. Ne kadar sabırlı olsak o kadarda Ahiretimiz için daha iyi olur diyordunuz.
İnsanlara daima örnek olmamız İslami yolu için en büyük hedefimiz olmaldır. Cenabı Allah size gani gani rahmet etsin yeriniz rahat ve mekanınız Cennet olsun. (Amin)
İş vesilesi ile zaman zaman çok kısa süreli beraber olduğum, beraber olmaktan da mutluluk duyduğum müstesna bir şahsiyet Abdurrahman bey hem dünyası için hemde ahireti için çalışmanın ne demek olduğunu yaşayarak anlatan muhterem bir insan Allah (C.C) rahmeti ile muamele etsin ve Peygamber Efendimize (SAV) komşu etsin inşallah. Mekanın cennet olur inşallah.