Zerreyiz, ama arşa gebeyiz

Nur Talebesi hakaiki talim ettiği gibi ruhları ateşlendirmesini de bilmelidir. Bir Nur Talebesi İsm-i Nur’a mazhar olsa, hakikat aleminde hem yanar, hem de yakar.
 
Bir Nur Talebesinin, marifete erişmiş bir Kur’an şakirdinin menhiyata düşmesi arş-ı azamı titretiyor. Kıyametin kopması bir Nur Talebesinin kayması kadar bana korku, dehşet ve haybet vermiyor.
Risale-i Nura sadık, halis ve hakiki bir Nur Talebesinin ind-i ilahideki makbuliyeti, kutbiyyet ve gavsiyyetten üstündür. Çünkü bunlar kuldan Allah’a kurbiyyettir. Velayet-i Kübra ise Allah’dan bize akrebiyet, ezeli atâ ve nusrettir.

Bir Nur Talebesinin kalbi celâli, ruhu inşirah içinde cemâli olur ise, yani onun mahiyeti hem celâli hem de cemâli isimlerin tecellilerine birlikte mazhar olursa, perdesiz, hicapsız doğrudan doğruya Hz.Hızır’dan ders alabilir.

Bir Nur Talebesinin en mümeyyiz vasfı, etrafını aydınlatmasıdır. Zerreyiz, ama arşa gebeyiz Bir Nur Talebesi, Risale-i Nur’un kıymetini bilemeden ölürse, indallah mes’uldür.

Bir Nur Talebesinin ömrünün sonuna kadar taşıyacağı en büyük endişesi, “Acaba ben Risale-i Nurun şahs-ı manevisine layık olabildim mi?” olmalıdır. Risale-i Nuru okuyup anlamasak ibadettir, zikirdir. Birde anlasak ilimdir. İşte, Risale-i Nuru anlamasak da yine okuyacağız, çünkü zikirdir.

Bir Nur Talebesinin idrakı ve hali Nurcu olacağı gibi, tabı yani mizacı da Nurcu olacak. Mizaç, Nurcu olunca sırr-ı ihlasa vasıl olunur. Risale-i Nurun kudsiyyet manası tab’a nüfuz etmezse, o Risale-i Nuru kendi mizacına uydurur. Fakat mizaca Risale-i Nur müessir olursa o vakit mizacı Risale-i Nurda esir olur. Makam-ı rızaya vusül, mizacını da Risale-i Nur’da eritmekle olur.

Sende yorum yazabilirsin