Aile İçi İletişim Ve Olumlu Çocuklar Yetiştirme

Bu toplumun iki tanrısı var biri Allah diğeri elalem ne der Tanrısı.
Yıllarca elalem kınamasın diye yaşadıkta ne oldu? Başkalarını memnun etmek için kendimi, çocuklarımı, ailemi memnuniyetsiz bırakmışım.

Sen hiç kendini yaşadın mı? Başkasını yaşamaktan kendini yaşamaya fırsat kalmıyor.
Kol kırılır yen içinde kalır(mış) yahu niye söylemiyorsun kolum kırıldı diye niye çıkarıp tedavi etmiyorsun?
Kızım Şırnak’ta çocukların elinde oyuncak tabancaları görünce 
-Baba bunların elinden silahları alıp onlara sevgi vermeliyiz, bunlar büyüyünce bu silahların gerçeklerini alırlar.

Orada karar verdi, ben bunlara yardım edeceğim, psikolog olacağım. Nitekim onlarca Şırnaklı gencin üniversite okumasına vesile olmuştur. Allah razı olsun. 

Hasan Ali Yücel “Bu ülkenin kırlarında kendi başına açıp kendi başına solan çiçek bırakmayacağız” demiş.

Kızım genç yaşında vefat etti, İsyan etmedim. Allah bana üç tane evlat verirken iyi Allah’da birini alınca kötümü oluyor. Allah her şeyin hayırlısını versin.
Oturup evde ağlamadım ülkeyi baştanbaşa gezip insanlara sevgiyi anlatıyorum.
80 vilayete 560 ilçeye 16 ülkeye gittim.
İzin verirseniz yüreğinize misafir olmak istiyorum.

Her anne babanın ortak derdi. Çocuklar ders çalışmıyor.
Halbuki çocuklara hiç ders çalış demeden onları masanın başına oturtmak mümkün.
Benim üç çocuğum var, Allah da şahit bu güne kadar hiç ders çalışın demedim, onlarda beni büyük bir saygıyla dinleyip hiç ders çalışmadılar.
Ama üçü de okudu biri psikolog, biri makine mühendisi, birinin de en düşük notu 95 
Akademik başarısı olsa ne, olmasa ne. Ahlakları iyi olsun, sorumlulukları iyi olsun, merhametli olsunlar. Bunu başarırlarsa gerisi kolay.
Bir anne çocuğunun her şeyine karışırsa çocuk pısırık olur, çocuklarının her şeyini dizayn ederse o çocuklar asla gelişmezler.
Sizin çocuğunuz sizinle inatlaşıyorsa, zıtlaşıyorsa kendinizle gurur duyun, öz güvenli çocuklar yetiştiriyorsunuz.
Belediyeler kaldırım taşı döşeyecekleri yerde insanların gönüllerine sevgi döşeseler daha iyi olur. Ailenin kaldırım taşı kadar değeri yok mu?
Gülmek beynin gres yağıdır, insan ne kadar gülerse beyni o kadar çalışır.
Nasrettin hoca dünyanın en iyi öğretmenidir, hiç fıkra anlatmamıştır ama insanları hep güldürerek düşündürmüştür.
İletişimde ses yükselirse etkisi azalır. Sevgilisine bağırarak “Ben seni seviyorum” diye söyleyen birine rastladınız mı hiç?

Çocuk 12 sene matematik görüyor 40 sorudan 4 tane yapamıyor (Türkiye ortalaması)
Dinle burayı! Diye seslenen öğretmenin öğrencisinden başka bir şey beklenmez zaten,
Halbuki 12 sene okula gelen çocuğa senede bir tane matematik öğretsek 12 tane doğru yapardı. Arıza nerde Allah aşkına.
Dikkat süresi 20 dakika imiş bundan sonra anlayamazlarmış. İki sevgili düşünün 20 dakikadan sonra “Aşkım algılayamıyorum yarın devam etsek olur mu?”
Ebem derdi ki “Gönül düştü boka, mis gibi koka”. Al sana dikkat. Kusura bakmayın bir sürü psikoloji kitabını okudum bundan daha güzelini bulamadım.
Fikirler insanları birbirinden uzaklaştırır, duygular insanları yaklaştırır.
Batılı toplumlarda ise fikirler insanları birbirine yaklaştırıyor duygu yok.
Bizde hastalıkta, cenazede, düğünde fikirler bir kenara konur.
Batıda çocuklar 18 yaşına geldiğinde evi terk ederler, ana babaları yaşlanınca da onları pek ziyaret etmezler, onlar kendilerini hayvan sevgisine vererek yaşamlarını sürdürürler ve yapayalnız ölürler.
Kızım bana 
Baba senin son kullanma tarihin kaç? Dünkü güneşle bu günkü çamaşır kurutulmuyor. Dedi
Bunun üzerine dört üniversite okudum, 2400 tane kitap okudum, kendimi tazeledim.
Öğrenmenin en büyük düşmanı o konuda bir şey bildiğini zannetmektir.
Konferansta bir kişi esniyorsa aldığın ücreti iade etmelisin, insan birini esneterek para kazanmamalı, uyuyanları bile uyandırmalı iyi bir eğitimci.

Biz varın yok olduğu yokun çok olduğu bir zamanda yaşadık.
Köylerde tekerlekli arabalarda fakirlere kırık leblebi, zenginlere bütün leblebi satarlardı.
Gofret yiyen çocuğa yalvarırdık “ Bi kerecik ısırayım” O da ucunu tutar küçücük bir parça ısırtırdı.
Tavuk ziraat bankası gibi bir şeydi, kıçıda bankamatik. Yumurtayı alıyorsun doğru bakkala. Bakkaldan yumurtayla alış veriş yapabiliyorduk.
Çocukluğumuz kümesin kapısında tavuğun yumurtlamasını bekleyerek geçti.
Çocukken yaşananlar yetişkinlerin davranışlarında çok etkili olur.
Babamla hamama gittik, anamın şeker çuvalında diktiği atlet don var, arkasında” Eskişehir şeker fabrikası” donunun üstünde “net 50 kg “ biraz altında “nemden koruyunuz” yazıyor onun altında da fabrikanın telefon numarası.
Bunlar bizim zamanımızın zorlukları, en büyük zenginliklerimizmiş meğer okumamızı kolaylaştırdı.
Engeller, zorluklar, fakirlik zannettiğimiz şeyler, sıradan insanların başarılı olması için Cenabı Allah’ın verdiği nimetlerdir.
Şimdi çocuklarımıza sunduğumuz bütün kolaylıklar onların okumasını zorlaştırıyor gibime geliyor.

Ekinler iki şekilde kurur ya susuzluktan, ya aşırı sudan.

Bu gün çocuklar iki şekilde mahvoluyor

1-İlgisiz ve sevgisizlikten 

2-Aşırı ilgi ve sevgiden

Bir dediği iki edilmeyen çocukların ileride başarılı ve mutlu olması pekte mümkün görünmüyor.
Biz köylerde hakiki eşeğe bedava binerdik bu gün panayırlardaki naylon eşeklere parayla biniliyor. Naylondan eşeğe binip hakiki ilişkimi yaşayacak bu çocuk.
Doğallıktan uzaklaşmayın ne olur.
Yabancıların sazıyla bizim türküler söylenmiyor.
“Şahsına münhasır” diye bir tabir vardı eskiden. Milli, manevi değerlerimiz farklı bizim.
İyi çocuk yetiştirmenin ilk şartı iyi ana baba olmaktır.
Bir çocuk mektubunda yazmış. 
“Keşke ben bir okey taşı olsaydım öğretmenim, benim babam benim saçlarımı bir okey taşı kadar hiç okşamadı, öğretmenim keşke ben bir yarış tayı olsaydım, benim babam yarış taylarını takip ettiği kadar benim özelliklerimi bilmez.”
Din dersinde
– “Biz aleviyiz sizin gibi düşünmüyoruz” Diyen talebeme
-Tamam kızım sen yazılı kağıdına adını ve ben sizin gibi düşünmüyorum diye yaz 100 verecem.
Bu kız beni oruç tutmadıkları halde iftara çağırdı ve tek sermayeleri olan üç yumurtayı isli bir tavada, yere serdikleri gazete üzerinde ikram ettiler, o gazete kâğıdı eşim ve benim gözyaşlarımızla ıslandı, o kalpten kavrulupda sofraya serilen o iftarı hiç unutamıyorum.

Teknolojik aletleri çocuklarımıza alarak onlara babalık yaptığımızı sanıyoruz.
Sevgi göstermenin caiz olmadığı bir zamanda yaşamışım, sevgi açlığı yüzünden birçok yanlış şeyler yapmışım. Allah’dan af diliyorum.
En büyük sorun, insanın kendisinde sorun olmadığını zannetmesi.

Dallarda bu gün gördüğümüz meyveler, nasıl geçmişte ekilmiş tohumların yeşermiş haliyse, davranışlarımızda, bugün gördüklerimiz, çocukken ekilmiş tohumların yeşermiş halidir.
Bizim çocuklarımıza verdiğimiz şeyler, bizim çocukken ihtiyacımız olan şeylerdir.
Yemedim yedirdim, giymedim giydirdim. Çocuk bunu istemiyor ki.
Biz bir yatakta dört kardeş yatardık, şimdi çocukların odaları ayrı, odadan odaya birbirlerine mesaj yazıyorlar. Kardeş tutkusu kalmıyor böyle.
İnsanın dikkati nereye odaklanırsa, bütün enerjisi de oraya akar.
Kusurlara takılıyorsan sevgi kanallarını açmalısın.

Öldürürken keyif veren tek zehir iltifattır. Yani sevdikleriniz sizi eleştirsin, hatalarınızı söylesin onlarda sizi alkışlıyorsa, bir adım ileriye gidemezsiniz, o gün siz ölürsünüz. Yardımcılarınız sizi övüyorlarsa burada bir aksaklık vardır.
Bilgiyi mezara mı götüreceksin, böceklere bilgi soslu beyin mi yedireceksin.
Kalbime girmeden beynimde işin ne.
İnsan kendi nefsine eğitim yapmalı.

Anam ampulü nasıl söndüreceğini bilemediği için onu gaz lambası gibi üfleyerek söndürmeye çalıştıydı, ana dedim bak burada bir düğme var, bastınmı yanar bastınmı söner. İnsanlarında böyle düğmesi var.
İnsanda iki beyin var sağ ve sol beyinler, bunlar çapraz çalışır sol beyin sağı, sağ beyin solu yönetir. Bir insana sağ kulağında “seni seviyorum” demekle sol kulağından “seni seviyorum” demek arasında dağlar kadar fark var ama sizler sevdiklerinize onları sevdiğinizi söyleyin de ister sağ kulağına ister sol kulağına söyleyin.
Bazıları sağ beynini, bazıları sol beynini, bazıları her ikisini kullanırken, bazıları beyninin hiç bir tarafını kullanmazlar.
Siz çocuklara 
-Evladım “Şu telefonu elinden bırak, televizyonu kapat, aklını başına topla, git odana ders çalış” Dediğinizde çocuklar size 
-Anne-Baba çok haklısınız, hemen akımlı başıma alıyorum, bilgisayarımı kapatıyorum, telefonumu bırakıyorum, odama ders çalışmaya gidiyorum. Diyorlar mı böyle bir tane çocuğa rastlayan var mı?
Ya ne yapıyor off poff. 
Çocuk babasına kızmış kitabı yere çarptı çocuğa sordum sen hiç kitaba kızıp babana çattın mı dedim resmen beyin dağıldı beyin dağılınca iletişim başlar.
Bir arabanız varsa benzinliyse, depoya zeytin yağ koysanız araba çalışırmı? Çalışmaz çalışmadığı halde iki litre daha yağ koyarsanız çalışırmı? Öyleyse çocuğa çalış dediğin halde çalışmıyorsa yine halen çalışsana ulan diyorsunuz, bide bunu yüksek sesle bağırarak söylüyorsunuz, çocuğun beyni yüksek sesle mi çalışıyor zannediyorsunuz? Bazı insanların beyni görsel, bazıları işitsel, bazıları dokunsal çalışır.

Mesela ;
Burada bir şey anlatıyoruz ne konuşup duruyorsun öyle. İşitsel
Bana bak bak buraya bak. Görsel
Doğru dur kıpırdayıp durma. Dokunsal

Arkadaşlar buraya bakarak kıpırdamadan beni dinleyin (üçünü birden kullanıyor)

Anne hekim, baba hakim bir kızı anlayamıyorlar sordum sana vırvır yapıyorlarmı?
– Ohooo.
Annesi şöyle dedi.
-Aklı bir karış havada, hiç disiplinli değil, kontrol altına alamıyoruz. 
Bunların neresi zararlı?
Kıza dedim
-Sen çamura düşmüş pırlanta gibisin, ben kuyumcuyum, sende cevheri gördüm şimdi çamuru sileceğim cevheri göreceğiz.
Hayal kurdurdum, gözlerini kapayıp üniversite sonuçlarını görmesini, daha sonra mezuniyet törenini hayal etti.
5 bin kişilik solanda adın okundu Hacettepe tıp öğrencisi Ayşe sahneye buyurun dediler, hayal eder misin ne hissedersin alkışlar, müzik hisset. 
Ne dedi bu çocuk.
– Annemle babamın bir birine sarılıp ağladıklarını gördüm, onlar bunu çok hak ediyorlar.
Biraz sonra, benim eve gidip ders çalışmam gerekir dedi müsaade istedi, oysa ben konuşmamız boyunca ona hiç ders çalış demedim, o çocuğun beyninin düğmesi keşfedilmeyi bekleyen sevgi imiş.

Ben bir şey anlamadım ama hoca çok iyi anlatıyor. Bu iletişim değil, onun için camii cemaati daha orucu bozan şeyler konusunu geçemedi.
Hey çocuklar! Sakın telefonlarınızı bırakmayın, ananız bırakmıyor ki siz neye bırakacaksınız.
Çocuğunuzun watsap gurubu varsa, saat birden önce kapattığında arkadaşları anan mı kapattı süt çocuğu diyorsa, sen bunu anlamıyorsan o çocukla iletişim kuramazsınız.
Allah Kur-an’ı Kerimde buyuruyor “Ben insanı mükemmel yarattım” Anne baba ne diyor, salak, aptal, geri zekalı, adam olmazsın sen, dik kafalı.
Bir insanın çocuğuna salakmış gibi davranması hele böyle hitap etmesi Allah’a hakaret olmuyor mu?
Bir insanın kapasitesinin olması onun başarılı olacağı anlamına gelmez.
Tarlanıza hiçbir şey ekmezseniz yabani ottan başka bir şey toplamazsınız, işyerinizi açmaz, ticari aracınızı çalıştırmazsanız bir şey kazanamazsınız.

İnsan beyni hayalle gerçeği ayıramaz, hayali gerçek sanır biri sizi üzer, biri sizi rencide eder, biri size hakaret eder beyin onu alır. Olumsuz duygular vücudu çabuk işgal eder, özellikle öz güveni düşük kendini değersiz hisseden insanlar başkalarının söylediği güzel şeyleri duymak yerine, başkalarının söylediği laflara olumsuz anlamlar çıkararak kendilerini daha çabuk çökertirler.
Olumsuz duygular kapıyı çalar içerden kahkaha sesleri geliyorsa çeker gider, ama içeriden üzgün, mutsuz sesleri gelirse orasını işgal ederler.
Ya kazanamazsam diyen insanın beyni o fikri alır
– Emredersin kazanamaman için elimden geleni yapacağım der ve gerçekleştirir.
Hastalıkların % 80’i psikolojiktir. (kalp krizi geçirenler geçmişte bunu kurgulayanlarda daha çok rastlandığı görülmüştür)
Hüsnüzan edin suizan etmeyin.

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri;
“Güzel bakan güzel görür, güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır.” Buyurmuştur.
Birçok sorun gerçekte değil bizim kafamızdadır. Kazanma kaybetme kafada biter.

Hazreti Muhammed (sav) efendimiz İslamı anlatmaya, Allah’ın varlığı söyleyince, Kuranı Kerimin ayetlerini okuyunca onların hiç hoşuna gitmedi, vazgeçmesi için birçok kötülük yaptılar, müşrikler onu öldürmeye kalktılar.
Ama O ne buyurdu
“Sağ elime güneşi sol elime ayı verseniz ben bu davadan vazgeçmem.”

Said Nursi Hazretleri “Ekmeksiz yaşarım hürriyetsiz yaşamam” diyor.

Karar verdiyseniz bir şeye tereddüdünüz yoksa kazanırsınız başarırsınız.
Etütler, özel dersler iletişime geçmeye başaramadığı müddetçe israftır, zaman israfı, para israfı, emek israfı.

Çetin KILIÇ
Alişan KAPAKLIKAYA’nın konferansından istifade edilerek hazırlanmıştır.

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: