Balkanlardan Hizmet Haberleri

Bismihi Subhanehu

Esselamu aleyküm ve rahmetullah

Esselamu aleyküm. Aziz ve Muhterem Kardeşlerim! Bildiğiniz gibi şahsi manevinin duasının bereketi ile işte on yedi senedir senede bir iki defa sırf hizmet maksadı ile 1-2 defa Balkanlara gidiyorum. Yine bu sefer de duanızdan kuvvet alarak Balkanlarda yaşayan Arnavutların 4 devlette gitme kararı aldık. Daha gitmeden kargo ile 36 paket kitap gönderdim. Gidişim 26 Nisanda idi, önce Arnavutluğa gittim. Çünkü baş şehri olan Tiran da yeni bir dershane açıldıği için Arnavutlukta 12 gün kaldım. Kosova’da 8 gün, Makedonya 8 gün ve Sırbistan da 7 gün olmak üzere 5 hafta oralarda kaldım ve 31 Mayısta döndüm. Gidişimizden çok memnunum. Allahıma ne kadar şükür etsem azdır.

Oradaki insanlar Sosyo komunizmi yaşadıkları için, bilhassa entel tabakasının çoğunu sistem dinsiz yapmıştı. Ben orada 33 sene yaşadığım için onların dillerini de bildiğim için Nur cemaatinin şahsi manevisinin bereketi hürmetine dir herhalde Allah bu fakiri bu hizmette istihdam etti. Kardeşler Nurları dünyaya yaymaya çalışırken, bu fakir de Nurları o millete yapmaya çalışıyorum, bilhassa üniversitede okuyan kız ve erkeklerle toplantı yapıp, onlara 52 senedir Risale-i Nurlardan istifade ettiğim hakikatleri toplantılarda dile getirmeye çalışiyorum. İnsan nedir? Buraya nereden geldi? Nereye geldi? Onu buraya kim gönderdi? Burada onun görevi nedir ve en son nereye gidecektir? İnsan için ölüm yokluk mudur yoksa ebedi bir hayata geçiş kapısı mıdır? O ebedi hayat dahi iki çeşit olduğunu onlara bildirirken. Mü’min iki şey kazanır. Hem sonu olmayan bir cehennem azabından kurtulur ve mutluluğu hiçbir zaman bitmeyen en ufak rahatsızlığı bulunmayan bir cenneti kazandığını anlatıyorum. Kâfirin ise hem cennet gibi bir mutlu hayat elinden çıkar, hem de cehennemin en ufak azabı ayağının altında bir kor ateş koyulup acısından beynin lok lok yapıp kaynayacaktır, günahkâr mümin ise günahlarını temizleyinceye kadar ateşte yanacaktır kelimeleri ile gençlerin günahlardan çekinmeleri için Allahın azabı da olduğunu önlerine seriyorum.

Onlara bu hakikatleri anlattıktan sonra, çok üniversite talebesi kızlar namaza başlıyorlar Elhamdülillah ve kızlardan daha üniversiteden ayrılmadan tesettüre bürünüp Müslüman bir hanım kız gibi hayat yaşamaya başlayanlar oluyor. Hatta bir Katolik kızın eline kitaplarımdan bazısı geçip okuduktan sonra Müslüman olup namaza başlamış haberini aldım. Allahıma şükür. İşte duanızın bereketi ile bu vazifeleri yapmaya çalışıyorum. Bozmak kolay yapmak zor olduğu için sizde görüyorsunuz, Risale-i Nurların meydana geldiği yer olan ve toprağı şehit kanıyla yoğrulan cennet vatanımızda yaşayan gafillerin hallerine hem ağlayıp gözyaşı dökmeliyiz, hemde en yakın zamanda bu hakikatlerden onlar da hisse almaları için dua ve niyazdan gaflet etmemeye çalışalım!!!…

O beldelerde ki hizmetleri dile getirirken anlatayım Tiran da Adanalı Arnavutçayı bilen Hafız Necip kardeş kendini hizmete vakfetmiş orada kalıyor. Yeni dershane hem merkezi bir yerde hem de çok güzel 150 m kare, 3 oda 1 salon 2 banyo. Orası yeni açıldı ve merkez olduğu için ümitliyiz. Ben daha önce daha fazla Arnavutluğun eski başkenti İşkodra’da şehrinde fazla uğraştığım için Kardeşlerle oraya gittik oradakiler kendileri bir dershane ayarlamışlar Risale-i Nurlara muhabbeti olan 20-30 genç derse geldi ve kardeşlerde onlardan memnun oldu ve her cumartesi oraya gitmeye karar alındı.

Ondan sonra Kosova’nın başşehri Priştinaya geldik oranında 3 katlı müstakil dershanesi var. Orada Konyalı İlahiyat Fakültesini Bursada bitirmiş. Ahmet isminde bir vakıf var, maşallah çok ehli hizmet bir kardeş. Orada ciddi hizmete sahip kardeşlerde var. Oradan Prizren kasabasına gittik. Orada 2 katlı yeni bir dershane kiralandı. Prizrende doğmuş İzmirli Ferit abey orada vakıflık yapıyor. Prizren çok daha dindar ve oranın Arnavutlarıda Türkçeyi bildikleri için oranın hizmeti maşallah Priştineden daha iyi.

Ondan sonra Makedonya’nın Üsküp şehrine geçtim, orada vakıflık yapan çok ihlaslı Prizerenli Erdoğan kardeş var. Başkent olduğu için Üniversiteye giden talebeler de dershanede kalıyor, Nurlara gönül vermiş pırıl pırıl gençler var. Hatta Erdoğan kardeşin onlarla çok samimi geçinmeye bildiği için, Üç Ayları canlı geçiriyorlar. Sahura kadar beraber ders yapıp güle konuşa geçirip ve teheccüd namazını kılıp sahur yeyip, Sabah namazını kıldıktan sonra yatıyorlar.

Birazda hizmeti ilk başlattığımız Makedonya’nın Gostivarın dan bahsedeyim: Orada müstakil 2 katlı bahçeli dershanesi var. Bir müddet vakıfsız kalmıştı. Fakat Bursadaki Ağabeylerin gayretleri sebebi ile: Şimdilik Hataylı Bursada vakıflık yapmış Mahmud isminde çok gayretli bir vakıf var maşallah hergün dersleri var Türkçe Arnavutça ve Pomakça. Çevre köylerden de gelenler oluyor.

Sonra beni doğum yerim olan Sırbistana gittim (Orada yaşadığım Osmanlının Bilaç kasabacığının 633 sene evvel yapılmış camisi var. Camiyi yeniledikten sonra oradan ayrılmıştım) Oradan Türkler Türkiye’ye geldi ama Arnavut kardeşlere Risale-i Nurları tanıtıp sevdirmeye çalışıyoruz. Bu vesile ile, birazda dâhildeki Kardeşlerimle kısa bir sohbet edeyim:

Pek Aziz ve Muhterem Nurlarla Nurlanmış içi dışı Nur Kardeşlerim! Allahın lütfüne mazhar olup, Allah bizi Bu Nurlu daireye girmekle müşerref ettiği için ne kadar şükretsek azdır. Peygamberimiz aleyhisselam Mi’racdan döndüğü zaman, Sahabe-i Kirama: “Cennette bir gurup insan gördüm ki, Onlara hem Peygamberler, hem şehidler gıpta ediyorladı. Onların dışları Nur içleri Nurdu. Onlar, biri diğerini herhangi mal alıp sattıkları için değil sırf Allah Rızası için severler” Ümid ediyoruz ki bu Hadisi şerif Nur cemaatına işaret ediyor. Fakat Allah Ayeti kerime ile “Her ni’mete karşi şükür istediği” gibi, Nur cemaatına dahil olmakla şereflenenlerden de şükür olarak Allahın onlardan istediği olacak. Bunun şükrü nedir acaba sorulduğunda? Evet Namazımızı Kat’iyyen kazaya bırakmamaya çalışacağız ve namazımızı tavuk buğday tanelerini topladığı gibi değil, tadili erkanla kılmaya gayret edeceğiz. Derslerimize aksatmadan devam etmeye gayret edeceyiz. Namazdan sonra (Üstadın tavsiyesi üzere) tesbihatı terk etmemeye gayret edeceğiz. (Hatta zamanında yapamadı isek bile onu kaza etmeye çalışacağız) Ezber edinceye kadar tesbihatı cebimizde taşıyıp terk etmemeye çalışacağız. Birkaç sahifeden ibaret olan tesbihatı ezberleme gayretini mutlaka kafamıza takacayız (Hafız 600 sahife Kur’anı hezber yaparken biz tesbihatımızı hezber yapmazsak Nurculuğumuzda sakatlık var demektir). Çünkü o büyük ve berrak havuzdaki dualardan istifade etmek için oraya bizde tespihatla dua atmak şartı var olduğunu unutmayacağız ve cemaatlarımızda mevcut olan: Kur’an-ı Kerim, Cevşen ve risale okumak gibi manevi ortaklıktan hisse almaktan mahrum kalmamaya gayret edeceğiz.

Şimdi aşağıda oradaki hizmetlerden bazı fotoğraflar nazarınıza arz edeceğim.

Abdulkadir HAKTANIR

www.albnur.com

Sende yorum yazabilirsin