Bedîüzzaman Saîd Nursî’nin İlmi ve Manevi Şahsiyeti (1878 – 1960)

Bedîüzzaman Saîd Nursî Hazretleri’nin âlimliği, Osmanlı Devletinin son döneminde dini ilimler alanında en yetkin merci olan Daru’l-Hikmeti’l-İslamiyye’ye (İslam İlimleri Akademisi) üye seçilmesi ile sabittir. (1) Bediüzzaman Hazretlerinin Kur’an ilimlerine ve i’cazına, Arap Dili, belagati ve edebiyatına, vukufunun pek yüksek seviyede olduğunun bir delili olan İşaratu’l-i’caz tefsirini inceleyen Ezher Üniversitesi Usulü’d-din Fakültesi Tefsir öğretim üyesi Prof. Dr. Abdülğafur Ca’fer, “Medarisu tefsiriyye fi Türkiya ve Şibhi’l-kareti’l-Hindiyye” (Kahire, 1997) kitabının s.5 ila 104 bölümünü “İman, bürhan ve i’caz ekolü” başlığı altında Bediüzzaman’ın tefsir metodunu anlatmaya tahsis etmiştir. (2)

Said Nursi Hazretleri “Bediüzzaman” ünvanı ile meşhur olmuştur. Said Nursi Hazretleri’nin Bediüzzaman = Zamanının eşsiz âlimi ünvanını almasına sebep, eski medreselerde okutulan 26 ilme ait 90 kitabı ezberleyerek bütün bu ilimlere vukuf peyda etmesidir. Üç ayda bir evrad gibi tekrarladığı bu 90 kitap 50 aded Kur’an-ı Kerim kadar sayfa yani 30.000 sayfayı bulmaktadır. Hıfz edilen bu 90 kitap içinde, âlet ilimleri denilen 12 ilim, şer’î ilimler denen hadis, tefsir ve fıkıh gibi ilimler ve nihayet müsbet ilimler olarak tabir edebileceğimiz, matematik, geometri ve astronomi gibi ilimler de vardır.(3)Bu 90 kitap Bediüzzaman Hazretlerinin okuduğu değil ezberlediği kitaplardır; okuduklarının sayısını ve isimlerini bilemiyoruz.

Bediüzzaman Hazretleri iki ayrı Hoca ve iki ayrı âlimler silsilesinden iki İcazetname almıştır. Bu İcâzetnâmelerin âlimler silsilesini kısa da olsa kendisinin kardeşi Abdülmecid’e verdiği İcâzetnâme’den anlıyoruz. Birinci İcâzetnâme, Muhammed Celali, Seyyid Fehim Arvasi, Şeyh Ubeydullah Şemdinani ve Şeyh Tahay-ı Nehrî şeklinde devam etmektedir. Bu ilim silsilesi ise, büyük Âlimler ve faziletli kimseler şeklinde ta İmâm Gazali’ye, İmâm Cafer-i Sadık’a ve nihayet İmâm Ali bin Ebi Talib’e kadar uzanmaktadır. Bu İcâzetnâme silsilesini aynı Hocadan ders alan İcâzetnâmelerle tamamladık. İkinci İcâzetnâme ise Şeyh Fethullah Es-Siirdi, Ömer es-Siirdi ve Şarkın dâhilerinden olan Molla Halil Siirdi silsilesini takip etmektedir. Molla Halil’in icazet silsilesi Sadeddîn-i Taftezani’ye, Fahreddîn-i Razi’ye ve nihayet İmâm Ali bin Ebu Talib’e kadar gidiyor.(4)

Manevi Şahsiyeti :

Risale-i Nur’da Bediüzzaman Hazretleri geçmiş dönemin birçok mücedditinden ders aldığını söyler. Bunlardan birisi de İmam Gazali’dir. (5) İmam Gazalî’nin yaşadığı dönemin müceddidi olduğu pek çok İslam âlimi tarafından ifade edilmiştir. Nitekim İmam Suyuti de yazdığı bir şiirde beşinci müceddid olarak İmam Gazali’ye işaret etmektedir. (6) Müceddidin belirlenmesi, onunla çağdaş ulemanın zann-ı galibi; talebelerinin ve yazılarının sağladığı fayda ile anlaşılır.(7) İslam Âlemi’nde ümmete büyük faydası dokunan zatlardan bahseden Ortadoğu’daki meşhur hadis profesörü Faruk Hammade şunları söyler: “Tarihe sayfa sayfa bakarken, beşeriyetin, bilhassa İslam Âlemi’nin seyrine yön veren ve bu yolda onları irşad eden önder ve rehber bir taife ile karşılaşırız. O günün ve bu günün insanları, bu taifedeki her bir önder ve rehberin makamını, Fakihlerin makamından yüksek, hacmini âlimlerin hacminden daha büyük ve dairelerini evliyaların dairelerinden daha geniş görüyorlar. Bu sebeple ümmet, bu zatlara, makamlarına layık ve onları tarif ve tavsif edecek hususi isim ve sıfatlar vermiştir. Mesela; Ebu Hanife için ‘İmam-ı Azam’, İmam-ı Şafii için ‘Fakih-i Sünnet’, İmam-ı Hanbel ve İmam-ı Eşarî için ‘İmam-ı Ehl-i Sünnet’, İmam-ı Bakillanî için ‘Lisan-ül Ümmet’, İmam-ı Gazali için ‘Hüccet-ül İslam’ vb. sıfatlarla bu zatlar yad edilegelmiştir. Ümmet, her zaman bu zatların etrafında olmuş ve onlardan nur alarak istifade etmişlerdir.

Bu asrın başına geldiğimizde ise, İslam ümmetinin çok zor bir devrinde, büyük bir İmamı görürüz. İmam Bediüzzaman-ı Nursî… “O, (r.h.) muhakkak Lisan-ı ümmetti.. Halk kitlesinin fakihi idi.. Neslin muslihi idi.. Asrın ve İnsaniyetin davetçisi idi. Cenab-ı Hakk, ona çok hususiyetler vermişti.” Bunlardan birkaç tanesini arz ediyorum:

  1. ‘Abkariyet’ dediğimiz, ilimde ve derste mükemmeliyet ve kusursuzluk..
  2. ‘Mütemeyyiz bir Sülûk’. Yani, diğer akranından sıyrılmış farklı bir meslek sahibi oluşu..
  3. ‘İrade ve Salabet’. Acib bir irade ve Salabet..

İmam Nursi’nin salabetini anlatırken, şöyle tarif ediyordu: “Ne bir anlaşma ve teklif onu sarsabilmiş, ne dünyevî bir meta’ onu aldatabilmiş, ne bir mansıb ve makam onu şaşırtabilmiştir. Bütün bu acib cereyanlar, Onu başladığı noktadaki hedefinden asla ayıramamıştır.

  1. ‘İnsan-ı Mürhef’ dediğimiz çok hassas ve çok şefkatli insan. Yani, bir karıncayı ezmekten incinen, yaprağın kopup düşmesinden müteessir olan bir insan.. kafire bakıp ona adavet etmeyip, imanı için acıyan ve şefkat eden bir insan..”(8)

Öte yandan bir dönem Huzur Dersleri Mukarrirliği de yapmış olan Fetva Emini Muğlalı Ali Rıza Efendi, Bediüzzaman Hazretleri’nin müceddid olduğunu ifade etmiş ve şunları söylemiştir: “Bediüzzaman, şu zamanda Dîn-i İslâm’a en büyük bir hizmet eylediğini ve eserlerinin tam doğru olduğunu ve böyle bir zamanda ve mahrumiyet içinde tam bir feragat-ı nefs ettiğini ve onun Risale-i Nuru, müceddid-i din olduğunu kat’iyyen tasdik ederim. Cenab-ı Hak, onu muvaffak eylesin.(9)

Sultan Abdulhamid’in sarayında imamlık yapmış olan Hacı Hafız Hasan Sarıkaya, Bir dönem Diyanet İşleri Başkanlığı Müşavere ve Dini Eserleri İnceleme Kurulu’nda da görev alan İsmail Hakkı Zeyrek, Bağdat Üniversitesi profesörlerinden Muhsin Abdulhamid, Hacı Salih Bilgin Efendi ve Şeyh Seyda el-Cezerî gibi pek çok din âlimi de Bediüzzaman Hazretleri’ni müceddid olarak tavsif etmişlerdir.(10)

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri hayattayken manevi ve ilmi yönünden etkilenen Mısır Basını “Asrı etkileyen adam” anlamında; “Fatînü’l-Asr” diye nitelendirilerek hakkında makaleler yayınlamıştır. (11) Mısır basını tarafından verilen bu unvan boşuna değildir. Zira bu gün 40 değişik dile çevrilmiş Risale-i Nur’lar te’lif edildiği günden bu güne kadar milyonlarca kişinin İslam dairesine girmesine sebep olmuştur.

Yüce Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) hadis-i şeriflerinde : “İnnallâhe yeb’asü li-hazihi’l-ümmeti alâ re’si külli mietisenetin men yüceddidü leha dîneha.” “Muhakkak ki Allah, bu ümmet için, her yüz senenin başında, kendisine dini tecdid edecek kimse(ler) gönderecektir.” (12) demiştir. Kur’an’da peygamberlerin görevlendirilmesi ile ilgili “Yeb’asü” ifadesinin hadis-i şerifte mücedditler için kullanılması cay-ı dikkattir.(13)Bunun sebebi ise o zatların vesile olup yaydıkları “hidayet” unsurudur.

Mücedditlerin genellikle Şafi’î mezhebine mensup olup Tâceddin Abdülvahhab İbn-i es-Sübkî’nin (v.728/1326) Şafi’i olanları sayması dikkat çekicidir.(14) Zira Bediüzzaman Hazretleri de Şafi mezhebindendir. 

Son olarak:

Risale-i Nur’u dikkatlice okumayıp, tevil gereken yerlerin yüzeysel manalarını göz önünde bulundurup, Bediüzzaman Hazretlerinin risaleleri te’lif ederken kullandığı söz sanatlarına vakıf olmayanlar Bediüzzaman Hazretlerinin seyyid olmadığına hükmedip müceddit de olamayacağını ileri sürerler. Oysaki birçok âlim müceddit olma şartı olarak “ehl-i beytten” olma konusunu eleştirmiştir. Çünkü âlimlerin ittifakla birinci asrın müceddidi olarak kabul ettikleri Ömer b. Abdulaziz al-i beytten değildir. Keza, İbn Hacer’in de aralarında bulunduğu bazı âlimlere göre, tecdid görevini –bir ferdin yapması caiz olduğu gibi- bir cemaatin yapması da mümkündür.(15)

Cenab-ı Hak, ömrünü Kur’an-ı Azimüşşan’a hizmetle geçirmiş, Yüce Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) varisi olan(16), allame ve evliya-yı azime Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin şefaatine ve talebeliğine nail etsin. Âmin. Âmin. Âmin.

Zafer KARLI

www.NurNet.Org                                                                                     

Kaynaklar :

1- Prof. Dr. Suat Yıldırım; Bediüzzaman’ın Tecdidine Toplu Bir Bakış, Şanlıurfa, 10 Mayıs 2013; Diyanet İslam Ansiklopedisi, c.35, s.566

2- a.g.e.

3- Prof. Dr. Ahmed Akgündüz; Bediüzzaman Said Nursi’nin İlmi Şahsiyeti, Osmanlı Araştırmaları Vakfı; sayfa 3

4- a.g.e.,agy

5- Emirdağ Lahikası, s.183

6- Avnulmabud Şerhi Ebu Davud: C: 11. S: 385 Vd.- Keşfül Hafa: S: 243 –Makasidül Hasene: 203

7- Suyuti, Tahaddüs bi-Nimetilllah, 1:225–226

8-(http://www.saidnur.com/yemen/fas.htm) 15.07.2013

9- Prof. Dr. Şakir Gözütok; Miladi İkibin Yılın Başını ve Sonunu Tutan Mücedditler: Gazali ve Bediüzzaman; Tarihçe-i Hayat, s. 307, 308; Okur, Ulemanın Gözüyle Bediüzzaman, s. 101, 103.)

10- age; Okur, Ulemanın Gözüyle Bediüzzaman, s. 237,261,262,320,3865,402

11- Mufassal Tarihçe-i Hayat, Risale-i Nur ve Dış Ülkeler

12- Ebû Dâvud, Sünen, Melâhim, 1

13- Kur’an, Âl-i İmran, 3:164; Â’raf, 7:103, Yunus, 10:74; İsra, 17:15; Kasas, 28:59; Mü’min, 40:34, 62:2

14- Suyuti, Tahaddüs bi-Ni’metillah, 1:218

15- Niyazi Beki; Kur’an Ayetlerinin asrın İdrakine Sunulmasında Bir Tecdit Örneği: Bediüzzaman Said Nursi Ve Risale-i Nur

16“Âlimler Peygamberlerin vârisidir.” [Ebu Davud, İ.Mace, Tirmizi]

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: