Bu yazı: “Kızıl Meydan’dan Kıbleye Hidayet Hikayesi” başlıklı yazımızın 10. Bölümüdür. RESUL NOVGOROD’A döndükten sonra Abdülkerim ile birlikte, içleri buruk bir halde Sofia’yı ziyaret için evine gittiler. Eve vardıklarında yakınları, şuurunun gidip geldiğini, bu yüzden pek kimseyi tanımadığını söylediler.

Okumadan önce şeytanın çok desisesi vardır.Belli bir müddet okuduktan sonra açılıyor.Okuma ilerlerken hakikatler de açılırsa, bu sefer kitabı bırakmak istemiyor.Velayet-i Kübra’nın hakikatlerine ulaşmak okumakladır.Okuyarak mükemmelleşmek.İleriye dönük bütün problemlerimiz okuyamamaktan kaynaklanıyor

Peygamberimiz (Aleyhissalatü vesselam), İki Cihan Serveri, (Miladî: 571 deki) Rebi-ül Evvel ayının 12. günü olan bir Pazartesi sabahı dünyayı şereflendirdi; Kamerî takvimle altmışüç yaşını doldurduğu (Miladî: 632 ve Hicrî 11’deki) diğer bir Rebi-ül Evvel ayının, doğumunda olduğu gibi gene Pazartesi’ye tevafuk eden 12. günü de, dünyadaki cismanî hayatını terk ederek, ruhu Refik-i Âlâ’ya yükseldi.

Bu yazı: “Kızıl Meydan’dan Kıbleye Hidayet Hikayesi” başlıklı yazımızın 9. Bölümüdür. SOFİA İLE birlikte hizmetler devam ediyordu. Resul, Azerbaycan’dan gelen acı bir haberle sarsıldı. Nişanlısı ani bir rahatsızlık geçirip hastaneye kaldırdmıştı! Resul, hemen Azerbaycan’a gitmek üzere harekete geçti.

O Zât-ı Ahmediye (A.S.M.) UBUDİYETİ cihetiyle -halktan Hakk’a teveccühü hasebiyle- rahmet manasındaki SALÂTI ister. RİSALETİ cihetiyle -Hak’tan halka elçiliği haysiyetiyle- SELÂM ister.