Dünya-Ahiret dengesi ve Dengesizler!

Denge kelimesi sözlüklerde; “Bir nesnenin veya bir insanın devrilmeden durma hali. Muvazene, Balans, Zihinsel ve duygusal uyum.
 
İstikrar, Ekonomik hayatın uyumlu düzeni. Birbirini ortadan kaldıran güçlerin sonucu olan durma-yaşama hali ve her konudaki mükemmel hedefler için, en ideal ve vasat pozisyon”, v.d. şekillerde tanımlanıyor. 
 
Uçakta, gemide, motosiklette, bisiklette, tansiyonda, vücut şekerinde, tüm vücut kimyamızda, beslenmede, iş hayatında, ekonomide, bütçede, ibadetlerde ve sayamadığımız birçok konularda, “denge idealinden sapmalar kadar” tehlikeli durumlar ortaya çıkar. Eğer bu sapmalara zamanında müdahale edilmez ise o konuda bir FELAKET kaçınılmaz olur. 
 
Birkaç örnek: Tansiyonda ideal denge, 120/80 olmalıdır. Artı-eksi 50’lik sapmalar, hastalıklara, bayılmalara, felçlere v.s. sebep olabilir. Daha fazlası ölüm ile neticelenebilir. Beslenmede dengesizlikler; obeziteye, zayıflamalara, çeşitli hastalıklara ve aşırısında ölümlere kadar gidebilir. Vücut (kan, idrar v.d.) kimyamızda 200’den fazla denge unsuru kriter vardır.
 
Her biri vücudumuza, Yüce Yaratıcımız tarafından hassas dengelerle hizmet ettirilirler. Her birindeki (dış etkenler ve hatalı kullanım nedeniyle oluşan) sapmalar, hastalıklara, felçlere, şuursuzluklara v.b. yüzlerce hasarlara, hatta ölümlere sebep olurlar. 
 
Bütçelerdeki, iş hayatımızdaki ve ekonomideki dengesizlikler de önce çeşitli hasarlara, zararlara, tökezlemelere ve neticede de iflaslara sebep olur. 
 
Yani kısacası vücut, aile, okul, iş hayatımızda v.s. DENGE şart olduğu gibi, şu dünyahayatı  ile mutlaka kazanmamız gereken Ahiret hayatımız arasında da DENGE şarttır ve bu konuda da mutlaka bilinçli, tedbirli ve kararlı olma zorunluluğumuz vardır.
 
Çünkü bu konudaki dengesizlikler, iflas veya ölüm gibi basit (!) değil, sınırsız ve ebedi bir hayatın, sürekli cehennem azabına dönmesini netice verecektir. Bu konudaki en sağlıklı ve en önemli bilgiler, Dünya ve ahiretin Maliki olan Allahta c.c., Onun c.c. özel hitabı olan Kur’an-ı Kerimde ve onun mütercimi olan Hz. Muhammed’dedir SAV. Yani Kısacası İslam’dadır…
 
İşte insanlık, bu iki kaynaktan (Kur’an ve Hadisten), yani doğru İslamiyet’ten mahrum olduğu ölçüde veya doğru İslamiyet’ten saptığı ölçüde, dünyada huzursuz, sosyal hayatta problemli ve ahirette de korkunç felaketlere düşecektir. 
 
Kainatın niçin yaratıldığını, insanoğlunun bu dünyaya niçin gönderildiğini ve bu dengenin nasıl kurulacağını insanlığa anlatmak için, Merhameti sınırsız olan Yüce Rabbimiz tarafından, Hz. Adem AS’dan bu yana 124 000 peygamber görevlendirilmiştir.
 
Bu kılavuzların sonuncusu ve Kıyamete kadar dengeleyicisi ise Hz. Muhammed’dir SAV. Hz. Muhammed SAV, Kıyamete kadar tüm insanlığın tüm ihtiyaçlarına cevap verecek donanımda görevlendirilmiştir.
 
Ancak yüzyıllar arasında, kıtalar ve medeniyetler nezdinde insanlığın farklı yaşantıları, algılama kabiliyetleri, teknolojik imkanları birçok farklılıklar arz edeceğinden, Yüce Rabbimiz mükemmel ve her asırlara cevap verecek donanımdaki Kur’an hükümlerini, o asrın insanına uygun tefsir edebilecek Müceddidler ve asır İmamları görevlendireceğini de vaad etmiştir.
 
Ateizmin, küfrün ve imansızlığın en yoğun olduğu şu asımızda gönderilecek müceddidin, elbette yoğunlukla bu konularla donanımlı olması şarttır. Aklıselim ile yapılan tüm araştırmalar da bu asrın müceddidinin, Bediüzzaman Said Nursi Hz. Ve onun Risale-i Nur külliyatı olduğunu, kolayca gösteriyor. Başka mübarek şahsiyetleri de gösterenler elbette olabilir, ancak Sevad-ı Azam Bediüzzaman Hz.’de müttefiktirler… 
 
Bu itibarla, asrımızın en büyük derdi ve problemi olan mutlaka gideceğimiz “Ahiret alemimize” zarar vermeden, hatta kesinlikle garantiye almaya çalışarak, uhrevi ve dünyevi meşguliyetlerle DENGELİ yaşamaktır.
 
Bunu bilen kılavuzumuz Hz. Muhammed SAV, “Hiç ölmeyecek gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi Ahiret için çalışınız” buyurmuşlardır (Camiu’s-Sagir, II/12, Hadis No:1201). Ancak, bu asırda bu dünya ve Ahiret dengesini bozan (şeytan ve nefs’e ek olarak; TV’lar, eğlenceler, müskirat, internet, fuhşiyat, medya, müstehcenlik v.s.) etkenler pek çok olduğundan, bu konuda dengesiz düşen ve Ahiretini kaybedenlerin (İmansız ölenlerin) oranının, 40 kişiden 38-39’u olduğu, ehl-i keşfin müşahedatıdır… (görüş ve tespitidir.)
 
•İşte bu nedenlerledir ki HASEV (Hz. Süleyman Eğitim vakfı), Dicle Üniversitesi ve İst. İlim ve Kültür Vakfının yöneticileri, ortaklaşa düzenledikleri sempozyumun konusunu,insanlığın en önemli problemi olan “DÜNYA ve AHİRET DENGESİ” olarak seçmekle tam isabet etmişler. Öncelikle kendilerini takdir ve tebrik ediyorum.
 
Evet, 02.05.2014 Cuma günü, İstanbul İlim ve Kültür Vakfı, HASEV Vakfı ve Dicle Üniversitesi Rektörlüğünün ortaklaşa düzenledikleri bu önemli sempozyumdaydım. Bu “dünya-ahiret dengesizliği” tehlikesizliğinin farkında olan bilim adamlarımız da tebliğlerine öyle mükemmel hazırlanmışlar ki, Risale-i Nur Perspektifinden insanlığa deva ve şifa olacak harika reçeteleri, bizlere tek-tek sundular.
 
Gerçekten de çok istifade ettik. Bir kitap haline getirilecek olan bu reçetelerin, bir köşe yazısıyla sunmak elbette imkansızdır. Bu reçeteleri daha geniş olarak, www.iikv.org adresinde (özet halinde de olsa) bulabilirsiniz…
 
Ancak, bu reçeteleri yeni fark ederek, bu eserleri tetkik eden akademisyenlerden, sadece birinin ibretlik itirafını takdirlerinize arz etmek istiyorum: “Asrımıza ışık tutan Risale-i Nuru tanımadan önceki hayat; hiç güneş almayan bir odada yıllarca yaşamaya, Risale- Nurları tanıdıktan sonraki hayat ise bol güneş gören ve bol oksijenli açık, sağlıklı ve güvenli bir havada yaşamaya benziyor.
 
Bana bu Risale-i Nur ekolünü tanıtan büyüklerime, şükranlarımı arz ediyorum. Bundan sonraki hayatımı, bu eserleri çok daha iyi irdeleyerek, öğrencilerime ve daha geniş kitlelere tanıtmakla geçireceğim…” (Gülten Karaca) Tüm okurlarıma da; hiç vakit kaybetmeden, bu güzide eserleri tetkik etmelerini hararetle tavsiye ediyorum. Neticede de, benzer itiraflarda bulunacaklarından eminim. Vesselam…
A. Raif Öztürk

Sende yorum yazabilirsin