Gençlerle beraber dönem arasında kitap okuduk

Dönem arası gelmesiyle birlikte okul derslerinin bitmesi yeni bir tazelenmenin nefesi olan programa gitmek için çantalarımızı hazırlayıp neşe içerisinde Çorlu’ya doğru yol almak üzere arabamızı doldurduk.

Ulvi bir yolculuğun kilometre taşlarından biri olan kitaba muhatap olmak Risale-i Nur’un sımsıcak atmosferine biraz daha aşina olmak manalarının derinliklerine nüfuz etmek, yeni samimiyetler, kaynaşmalar, unutulmayan ebedi manzaralar nakşetmek.

İşte bu duygularla mekânımıza vardık.

Cemaatin tatlı tebessümleri ve muhabbetleriyle samimi candan bir hava âlemimizi sardı.

Hemen ardından Cuma dersinin feyz-ü bereketi, cemaatin kaynaşması ve güzel, nurlu hizmet haberleriyle, sema ehlinin gıpta ettiği ulvi bir manzara yaşandı.

Günlük programımız duanın vakti olan seherde başlıyor.

“Seherlerde eser bâd-ı tecellî

Uyan ey gözlerim vakt-i seherde.

İnâyethah zidergâh-ı İlâhi

Seherdir ehl-i zenbin tevbegâhı,

Uyan ey kalbim vakt-i fecirde,

Begün tevbe, becû gufran, zidergâh-ı İlâhî.”

Satırlarıyla neşvü nema buluyor.

Herkesin hab-ı gaflette olduğu vakitte hüşyar olmak, Rabbine iltica etmek arzularını, niyazlarını Rabbine arz etmek güzelliğini yaşarken, sabah namazda “Ezan-ı Muhammedi (a.s.m)” ile bütün âleme ilan edilirken ulvi bir tevhit sadası Çorlu’nun semalarında yayılıyordu. “Namaz uykudan hayırlıdır” diye nida ediyordu.

Rabbimizin huzuruna kabul olunmanın tadını namazın saltanatıyla miraca çıkmanın şuurunu yaşıyorduk.

Tarikat-ı Muhammediyenin (a.s.m) zikriyle tesbihatımızı Subhanallah, Elhamdulillah, Allahu Ekber, Lailaheillallahlar salat-u selam ve esma-i hüsna ile ruh dünyamızı safileştiriyorduk.

Ardından dağıtılan nurlu eserleri sırayla sabah dersinde okumak, yeni güne ter-ü taze manalarla nurani bir atmosferde girmek, bin ruh-u canla istenen ve yaşanan bir baki manzaradır.

Kahvaltımızı rabbimizin rezzakiyetinden gönderilen hesapsız nimetleri yoluna sarf etmek. Ruhu cesedine, kalbi nefsine, aklı midesine hâkim olan, lezzetleri şükür için yiyenlerden eyle diyerek. Zikir, Fikir, Şükürle maddi-manevi istifadelerde bulunmak.

Hemen hasretle mübarek manalara ulaştıracak manevi açlığımızı, feyiz ve bereketiyle doyuracak, bizi ulvi âlemlere götürüp dertlerimize deva, ruhlarımıza şifa, akıllarımıza nur olan hakikat-ı Kur’aniyeye teveccüh ettik.

Saatler günler nasıl geçti anlayamadık. Karşılıklı müzakerelerde istifadenin huzuru, eksiklerimizin hissedilmesi, ihtiyaçlarımızın çokluğu, aşkla beklediğimiz bu günler, kurumuş topraklara yağan rahmetin getirdiği bereketi bizim muhtaç kalplerimize de hissettirdi, bahar çiçekleri açtırdı.

Bir okuma programı âlemimizde inkılâplar yaparken, yaratılış gayemizi, insanlığımızı, kâinatın sırlarını, davamızın ulviyetini ve kudsiyetini anlatmakla beraber, bugünkü yaşanan hadiselere karşı problemlerimizin nasıl çözüleceğini göstermek noktasında tam bir rehber oldu.

Okuma programına ilk defa katılanların gönülleri yepyeni âlemlere açıldı. Ömrümüzün en güzel baharını yaşadıklarını ve bir sonraki programı şevkle beklediklerini ifade ettiler.

Burada geçen günlerimiz okumalarla taze uyanışlara vesile olması haysiyetiyle Rabbimizin ilk emri “Oku” hitabına mazhar olmak, Peygambere muhatabiyetin bir tecellisini hissetmek. Omzumuza i’layı Kelimetullahın mesuliyetini yüklenmek ve hayatı bu ulvi gayeyle yaşamak ve muhtaç olanlara ulaştırmak. “Kimin himmeti milleti ise o tek başına bir millettir” mesajlarını aldık, duyduk, hissettik. İnşallah amel de edeceğiz.

Nice nurlu okumalara Rabbimizin bizleri kavuşturmasını temenni ederiz.

Binler merkezlerde milyonlar nuranilerin, nurdaşların okumalardaki feyizlerinin artmasını dua eder iştirak-i amal-i uhreviye şirketlerine ortak olmayı Rabbimizden dileriz.

Bu yazıyı NurNet.Org Ekibi, Okuma Programının akabinde kaleme almıştır.

Dönem arası gelmesiyle birlikte okul derslerinin bitmesi yeni bir tazelenmenin nefesi olan programa gitmek için çantalarımızı hazırlayıp neşe içerisinde Çorlu’ya doğru yol almak üzere arabamızı doldurduk.
Ulvi bir yolculuğun kilometre taşlarında biri olan kitaba muhatap olmak Risale-i Nur’un sımsıcak atmosferine biraz daha aşina olmak manalarının derinliklerine nüfuz etmek, yeni samimiyetler, kaynaşmalar, unutulmayan ebedi manzaralar nakşetmek.
İşte bu duygularla mekanımıza vardık.
Cemaatin tatlı tebessümleri ve muhabbetleriyle samimi candan bir hava alemimizi sardı.
Hemen ardından Cuma dersinin feyz-ü bereketi, cemaatin kaynaşması ve güzel, nurlu hizmet haberleriyle, sema ehlinin gıpta ettiği ulvi bir manzara yaşandı.
Günlük programımız duanın vakti olan seherde başlıyor.
“Seherlerde eser bâd-ı tecellî
Uyan ey gözlerim vakt-i seherde.
İnâyethah zidergâh-ı İlâhi
Seherdir ehl-i zenbin tevbegâhı,
Uyan ey kalbim vakt-i fecirde,
Begün tevbe, becû gufran, zidergâh-ı İlâhî.”
satırlarıyla neşvü nema buluyor.
Herkesin hab-ı gaflette olduğu vakitte hüşyar olmak, Rabbine iltica etmek arzularını, niyazlarını Rabbine arz etmek güzelliğini yaşarken, sabah namazda “Ezan-ı Muhammedi (a.s.m) ile bütün aleme ilan edilirken ulvi bir tevhid sadası Çorlu’nun semalarında yayılıyordu.”
“Namaz uykudan hayırlıdır” diye nida ediyordu.
Rabbimizin huzuruna kabul olunmanın tadını namazın saltanatıyla miraca çıkmanın şuurunu yaşıyorduk.
Tarikat-ı Muhammediyenin (a.s.m) zikriyle tesbihatımızı Subhanallah, Elhamdulillah, Allahu Ekber, Lailaheillallahlar salat-u selam ve esma-i hüsna ile ruh dünyamızı safileştiriyorduk.
Ardından dağıtılan nurlu eserleri sırayla sabah dersinde okumak, yeni güne ter-ü taze mamalarla nurani bir atmosferde girmek, bin ruh-u canla istenen ve yaşanan bir baki manzaradır.
Kahvaltımızı rabbimizin rezzakiyetinden gönderilen hesapsız nimetleri yoluna sarfetmek. Ruhu cesedine, kalbi nefsine, aklı midesine hakim olan, lezzetleri şükür için yiyenlerden eyle diyerek. Zikir, Fikir, Şükürle maddi-manevi istifadelerde bulunmak.
Hemen hasretle mübarek manalara ulaştıracak manevi açlığımızı, feyiz ve bereketiyle doyuracak, bizi ulvi alemlere götürüp dertlerimize deva, ruhlarımıza şifa, akıllarımıza nur olan hakikat-ı Kur’aniyeye teveccüh ettik.
Saatler günler nasıl geçti anlayamadık. Karşılıklı müzakerelerde istifadenin huzuru, eksiklerimizin hissedilmesi, ihtiyaçlarımızın çokluğu, aşkla beklediğimiz bu günler, kurumuş topraklara yağan rahmetin getirdiği bereketi bizim muhtaç kalplerimize de hissettirdi, bahar çiçekleri açtırdı.
Bir okuma programı alemimizde inkılaplar yaparken, yaratılış gayemizi, insanlığımızı, kainatın sırlarını, davamızın ulviyetini ve kudsiyetini anlatmakla beraber, bugünkü yaşanan hadislere karşı problemlerimizin nasıl çözüleceğini göstermek noktasında tam bir rehber oldu.
Okuma programına ilk defa katılanların gönüllerini yepyeni alemlere açtı. Ömrümüzün en güzel baharını yaşadık ve bir sonraki programı şevkle beklediklerini ifade ettiler.
Burada geçen günlerimiz okumalarla tane uyanışlara vesile olması haysiyetiyle Rabbimizin ilk emri “Oku” hitabına mazhar olmak, Peygambere muhatabiyetin bir tecellisini hissetmek. Omuzumuza i’layı Kelimetullahın mesuliyetini yüklenmek ve hayatı bu ulvi gayeyle yaşamak ve muhtaç olanlara ulaştırmak. “Kimin himmeti milleti ise o tek başına bir millettir” mesajlarını aldık, duyduk, hissettik. İnşallah amelde edeceğiz.
Nice nurlu okumalara Rabbimizin bizleri kavuşturmasını temenni ederiz.
Binler merkezlerde milyonlar nuranilerin, nurdaşların okumalardaki feyizlerinin artmasını dua eder İstirak-i amal-i uhreviye şirketlerine ortak olmayı Rabbimizden dileriz.

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: