İnsan Bu Dünyaya Ne İçin Geldiğini Bilmezse Cahil ve Aptaldır!

Evet Risale-i Nurlardan Meyve Risalesinden birkaç satırla Pröfesorun derece ve derekê’sini göreceyiz: “Kastamonu’da lise talebelerinden bir kısmı yanıma geldiler. Bize Halikımızı tanıttır, Muallimlerimiz Allahtan bahsetmiyorlar” dediler bende dedim: “Sizin okuduğunuz fenlerden her fen,kendi lisani mahsusu ile  Mütemadiyen (devamlı) Allah’dan bahsedip Haliki tanıttırıyorlar.”

Budan anlıyoruz okula gitmek, yalınız öğretmenin bahsettiklerinin bilgilisi olmak, adem oğlu olan insan için büyük zarar.Mahlukatın her şeyinde Kendini gösteren Allahı araştırıp bulmamak. Kur’anın ifadesi ile “Onlar hayvan gibidirler, belki hayvandan aşağı birer varlıktırlar.” İnsan hiç etrafa bakmadan yalnız kendine bir baksa yetecek ve artacak bile.

Bu sebepten Peygamberimiz a.s.m. “Men arefe nefsehu fekad arefe rabbehu.” Buyurmuşlardır. (Kin kendini tanır ise o Allahını de tanır. “Yunus Emre Hz.İlim  ilim bilmektir ilim kendini bilmektir sen kendini bilmezsen o nice okumaktır” Mübarek sözü ile mevzuumuzu teyid ediyor. Avrupa profesörlerden biri: İnsanın vücudunda bulunan yalnız RNA Ve RNA moleküllerin insanda yaptıkları vazifeyi yazabilse 1000 adet kitap sığmaz diyor. Kılcal damarlarla birlikte, insanın vücudunda 120.km değil 120.000 km. uzunlukta.

Bir marangoza 1+2 m büyük olduğu halde, biri diğerine benzememek şartı ile 1000 tane yaptıramazsınız. Halbuki her insanın gözü, kulağı, ağzı ve kaşları aynı yerde olduğu halde 20+20 cm. insanların suratları oldukları halde ikizler bile olsalar biri diğerine benzemezler. Evet Hz Ademden bu güne kadar yaratılan insanları yan yana getirsen %100 biri diğerine benzemezler.

Başka ülkeyi nazarı dikkate almadan; Risale-i Nur eserleri meydana çıkmadan. Yani materyalist felsefe hakim olduğu devirde Türkiyemizde Dindar: Yalınız çobanlar dedeler nineler ve cami imamları. Hatta Kemalist idarenin tayin ettiği bazı imamlar bile dinsiz imiş.

1938 senesinden sonra İsmet İnönü Müslümanları tam dinsiz yapmak gayesi ile, dinsiz öğretmenler yetiştirmeği planlar.  Bu maksadını gerçekleştirmek için   “Köy enstitüleri açmış” bu okullar sırf ateist öğretmenler yetiştirmiş. Dine lakayt kimseler o okullara ve o okulda yetişen öğretmenlere öğrenci olarak evlatlarını gönderip yavrularını dinsiz yapmışlar . Dindarlar o okullara ve orada yetişen öğretmenlere talebe olmak için evlatlarını göndermemekle evlatlarını cahil bırakmışlar. Ve cahil kalan bu evlatlar, anne baba olunca evlat yetiştirmekten habersiz kalıp, onların evlatları âile terbiyesinden mahrum kalıp, çocuklarını dinden uzak okullarımıza götürmek mecbur olunca, bu evlatlar ne âileden ne okuldan din terbiyesi almayınca  dinden habersiz olarak yetişmişler.

Evet aklı başında olan bir insan, mademki 10 lira yerine hiç kimse onun 100 lirasını alamıyor. Fakat bu dünya hayatı sonsuz ahiret hayatına nispeten kaç para eder ki?

Evet Muhterem Kardeşlerimiz Aklımızı çalıştırmalıyız. Mesela: Uçak, Otobüs veya Gemide, beraber yolculuk yaptığın birine sorsan? Nereden geliyorsun? Nereye gidiyorsun? Cevabı; bilmiyorum olsa! Veya ne için ne yapmak  için nereye gidiyorsun?  Sorusuna bilmiyorum cevap verse? Bu cevap veren adama akıllı biriymiş denilebilir mi? Asla, ancak kafadan noksan biriymiş ten başka cevap çıkmaz.

Aynen bunun gibi; bir hızlı tren gibi veya bir uçak gibi güneş etrafında saniyede 30 km. (saatte 108 bin km.) hızla Allah tarafından döndürülen Dünya küremiz üstünde, yolculuk yapan insanlara sorulsa? Nereden gelip nereye gidiyorsunuz? Bu dünyaya ne için geldiniz? Sorularına acaba kaç kişi doğru cevap verebilir; çok az kimse değimli.?

Halbuki Allahın Peygamberleri ve onların izlerinde  gidenler namına Kur’anın  verdiği cevap şu: Biz insanlar yokluk âleminden çıkarılıp ruhlar âleminden geçirilip dünyaya gönderildik. Burada imtihandan geçip derece aldıktan sonra, kabir âleminden geçirilerek ebedî, sonsuz ahiret âlemine gideceğiz. Bu dünyadaki vazifemiz ise: sermayemiz olan ömür ve kabiliyetimizi işletip Allah’a halis birer kul olarak O’nun rızasını kazanmak ve yüzde doksan dokuz sevdiklerimizin bulunduğu cennete lâyık olmak için çalışmaktır.

Şöyle bir düşünelim: Bundan 80 yıl önce dünyaya  gelen insanların %70 şi toprak altına çürüdüler. Bundan 70 yıl sonra şu anda yaşadığımız insanlar da bizimle beraber  insanlar da toprak altına çürüyüp kemik yığınları haline gelecekler, geleceyiz. Tohumların ve çekirdeklerin çürüdükten sonra büyük ağaçlar oldukları gibi, biz insanlar da tekrar dirilip ebedi âlemlere gideceğiz. BU FANİ DÜNYADA BU FANİ HAYATI KISA BİR ZAMANDA GÜNAHLARLA YAŞAYIP SONRA DA CEHENNEME GİTMEYE HİÇ DEĞERMİ?

Abdülkadir Haktanır

www.NurNet.org

Sende yorum yazabilirsin