Sierra Leone Nur’larına kavuştu! (Hizmet Mektubu)
Bismihi Sübhanehu
Aziz sıddık abilerimiz ve kardeşlerimiz, Merzifon cemaati olarak ilgilendiğimiz Sierra Leone Batı Afrikada küçük bir ülke olup %65 Müslüman, %35 hıristiyan 7 milyon nüfuslu 2001’de iç savaşın bittiği ve yeni yeni gelişmeye çalışan fakir-ül hal bir İslam ülkesidir.
120 KG KİTAP DAĞITTIK
Buraya Nijeryadaki Adem kardeşin Afrika İslam konferasında tanıştığı Muhammet Konto Korama ile irtibat kurarak iki kişi gittik. Daha yolda giderken tanıştığımız İsveçli, Faslı, Bangledeşli, Türk öğrencilere ve Afrikada çalışan Türklere Kur’an-ı Kerim ve onun asrımıza bakan tefsiri olan Risale-i Nur’lardan verdik. Fas üzerinden aktarmalı 15 saat süren yolculuğumuzda 120 kg İngilizce, Arapça Risale ve Kur’an-ı Kerim (500 civarında parça kitap) yükümüz ile havaalanında bizi arabasıyla karşıladı ve otelimize götürdü. İş yerinden 10 gün izin almış günlerce hazırlık yapmış. Devlet Başkan Yardımcısı, başkentin belediye başkanı, Sosyal Yardımlaşma Bakanı, Milli Eğitim Bakanı, islam alimleri, okul seminerleri,radyo programları vb. 8 günlük çok sıkı bir program hazırlamışlar.
Feribotla karşıya geçerken Hristiyan misyoner gençlerin konuşmalarını görünce bu tür faaliyetlerin ülke genelinde yoğun olduğunu öğrendik. 1. gün akşamı 20-30 kişinin davetli olduğu resepsiyona katıldık. Burada elçi, vakıf başkanları, avukat, rütbeli asker, radyocular vb. vardı. Geliş amacımızdan başlayarak Kur’an-ı Kerim, Risale-i Nur, Üstad Bediüzzaman Said Nursi ve Türkiye hakkında bir çok sorular soruldu. Getirdiğimiz kitaplardan dağıttık. Risale-i Nur’un manalarını duyunca çok etkilendiler. Kendileri uzun süre çok sıkıntı çektiklerini, zulüm ve iç savaş gördüklerini Türkiye’den birilerinin buraya gelmesinden çok büyük memnunluk duyduklarını, amaçlarımıza, kitaplar getirmemize, herkesle iman noktasında ilgilenmek istememize çok sevindiklerini, sempozyum dergilerini görünce kendilerinin de katılmak istediklerini söylediler. Resepsiyonun bizim için verildiğini sonradan öğrendik.
“TALEAL BEDRU” İLE KARŞILANDIK
Ertesi sabah ekseriyetle yetimlerin bulunduğu Umar Bin Khtap kolejindeki seminere geldiğimizde veliler, öğrenciler, öğretmenlerin bulunduğu yaklaşık 150 kişi civarında bir topluluk Taleal Bedru’yu söyleyerek bizi karşıladı. Türkiye’den getirdiğimiz projeksiyon cihazı ile Risale-i Nur’u anlatan sunumla birlikte hizmetten, uhuvvetten, iman kuvvetliliğinden bahsedip bir çok kitap dağıttık. Söylediğimiz ve yaptığımız herşeyi büyük bir dikkatle takip edip tekrar tekrar memnuniyetlerini ilettiler. Hatta bu semineri yöneten El haja İsa Türkiye’ye yakışanın bu olduğunu belirtti. Sonra Missionary Of İslam yardımlaşma organizasyonuna gittik. Irak, Suriye, Libya ve Suudi Arabistan da medresede yetişmiş dava şuuru olan hepsi Sierra Leone’nin “Şeyh” lakaplı ileri gelen alimleriyle buluştuk. 20 kişi 2 saat bizi beklemişler. Yine amacımızı, hizmeti, Kur’an-ı Kerim’in en etkili bir tefsiri olan Risale i Nur’u, Üstad’ı anlatıp Hutbe-i Şamiye’ deki söylenen hastalıklar ve tedavisi, uhuvveti, 111 ve 4444 manasını(*) izah ettiğimizde çok büyük bir tahsinle karşılayıp övgüyle Türkiye’nin tüm müslümanlara yardım ettiğini, Osmanlı’nın devamı olduğunu, geçmişte olduğu gibi Alem-i İslam’a önderlik, liderlik yaptığını, hizmet amaçlı gelmemizi çok büyük fedakarlık olarak gördüklerini, burda ne yapmak istiyorsak sonuna kadar yanımızda olacaklarını tekrar tekrar söylediler. Bizde kitap ve sempozyum dergilerinden verip ulemanın duasını alarak ayrıldık.
GENÇLERİMİZ, TÜRKİYE GİBİ ÜLKELERDE YETİŞMELİ!
Salı sabah Social Wellfare (sosyal yardımlaşma ve çocuk bakanı) Hon. Stephen J. Gaojia ile görüştük. Kendisi Hıristiyan olan bakana geliş gayemizi Risaleleri, yapılan sempozyumları anlattık. Hediye olarak götürdüğümüz Türk lokumunu, kitap, sempozyum dergisi ve Risalelerden hazırlanmış İngilizce vecizeli masa takvimini verince çok sevindi. Adak ve akika kurbanlarından bahsedince Hristiyan Müslüman kör ve sağır okulundan bahsetti ve birazının buradaki çocuklara kesilmesinde bir mahsur olup olmadığı konusunda bizden izin istedi. Bizde “neden olmasın?” deyince çok sevindi. Burada ne faaliyet yaparsanız kim gelirse yanınızdayım dedi hizmetlerimizi takdir etti. Babasının vefat ettiğini söylediler ve dua etmemizi istediler bizde İslami usül dua ettik. Bizimle birlikte amin dedi. Ertesi gün belediye başkanı Gibril L. B. Kanu’yu ziyarete gittik. Başkan’a Risale-i Nur’da, hizmetlerden ve yapılan Risale-i Nur sempozyumlarından bahsettik. Başkana Türk lokumu, Risale-i Nur kitapları, masa takvimi hediye ettik. Başkan’da kendilerine denk bir belediye olursa kardeş belediye olmaları talebinde bulundu. Savaştan yeni çıktıklarını psikolojilerinin yeni yeni düzelmeye başladığından ve gençlerinin Türkiye gibi ülkelerde yetişmelerini istediklerini söyledi. Bizde ahlaklı ve kapasiteli 2-3 talebe olursa yardımcı olacağımızı söyledik. Her konuda yanımızda oldugunu söyledi. Fotograf çektirirken adetleri olarak madalyasını taktı ve fotograf çekildik.
RADYO’DA, CANLI YAYINDA 3 DİLDE RİSALE-İ NUR DERSİ YAPILDI
Akşam olunca Voice of İslam adlı radyoda programa gittik. Bu radyonun frekans alanı bütün ülke ve Gine Liberya’yı kaplıyor. Programı Abdullatif başlattı. Önce bizi tanıttı ve sonra bize söz verdi. Bizde geliş gayemizden Üstad Bediüzzaman Said Nursi’den ve Kur’an-ı Kerim’in mana tefsiri olan Risale-i Nur’ların bütün imani meselelerini hallettiğinden ve bu eserlerin 60 dile çevrildiğinden, haşir ve kader gibi zor meseleleri çocuktan yaşlılara kadar her sınıf insanın anlıyacağı seviyede delillerle izah ve ispat ettiğinden, İbn-i Sina’nın haşir naklidir akli değildir dediğini ama Bediüzzaman’ın haşri akli olarak da ispat ettiğini anlattık. Sonra Risale-i Nur’un derslerine örnek olsun diye bir ders yaptık. Selami kardeş 1.sözden Türkçe okudu bende İngilizceye çevirdim ve Abdüllatif “Krio” diline çevirdi. Krio ingilizceden bozma bir dil % 60 ingilizce yerli dil karışımı. 3 dilde risale dersi yapılmış oldu. Sonra canlı telefon bağlantıları alındı gelişimize çok sevindiklerini, programın çok hoş olduğunu söylediler. Radyoyu tebrik ettiler. Abdullatif kardeş Risale-i Nur’ları radyodan okuyacağını söyledi. Program bittikten sonra müdüriyette daha önce alimler toplantısında tanıştığımız Şeyh Ebu Bekir ve diger zatlarla tekrar Risaleler hakkında görüşmeler oldu. Hutbe-i Şamiye’deki meselelerden konuşuldu. Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin Alem-i İslam’ın dertleri hakkındaki imani reçetelerinden, meselerin çözümlerinden bahsedildi ve Üstadın “ümitvar olunuz, şu istikbal inkılabı içinde en gür seda, İslam’ın sedası olacaktır” deyince hep birlikte Allahu ekber dediler. Şükür ve duada bulundular. Çok memnun olduklarını bildirdiler. Tekrar her hizmette yanınızdayız dediler. Burada bulunanlara da Arapça ve İngilizce Nurlardan verdik.
RUHLARI RİSALELERİ HİSSETMİŞ OLMALI
Freetown’daki otelden ayrılarak Muhammet abinin ilgilendiği İslamic Dava Center’in bulunduğu başken Freetown’a 160 km uzaklığındaki Mile 91 isimli şehre gittik. Şehrin girişinde yaklaşık 100 metre uzunluğunda bir grup talebe öğretmenleriyle birlikte, polis eşliğinde afişlerle hep birlikte ilahilerle bizi karşıladılar. Biz burada şunu hissettik ki “ruhları risaleleri hissetmiş olmalı“. Oraya varınca konuşma salonuna geçildi. İçeride bin kişi vardı. Dışarıda, pencerelerden izleyenler.. Burada da risaleler, hizmetler anlatıldı. Risaleden hazırlanan sunumlar gösterildi. Türkiyenin %99 müslüman olduğunu söyleyince salonda mütiş bir alkış koptu. Getirmiş olduğumuz kitaplar dağıtılırken izdiham oldu. Sonra güzel bir organizasyon ile getirmiş olduğumuz adak ve akikalar bilet usulü ile 300 kişiye dağıtıldı. Allah razı olsun, her hazırlığı yapmışlar. Bu küçük İslam ülkesinde misyonerlik faaliyetlerinin çok olduğu bir yerde, kalkıpta Türkiye’den iman ve İslam davası için gelenleri görünce, kuvve-i maneviyelerinin yükseldiği her hallerinden hissediliyordu.
TÜRKİYE, ESKİDEN OLDUĞU GİBİ ALEM-İ İSLAM’IN LİDERİ OLACAK
Ertesi gün İslami Arabic College’in olduğu 2 saatlik uzaklıktaki Tonkilili şehrine gittik. Burada’da talebeler, şehrin girişinde ilahilerle ve merasimle karşıladılar. Sonra, açık havada düzenlenmiş mekana geçtik. 3 yıldan beri orada olan Mısırlı alimler ve hocalar tanıtıldı. Sonra bizi tanıttılar. Risaleleri ve geliş gayemizi anlattık. 111’in manasını(*) ile kardeşlik manasını anlattık. Buralara kitap getirmek ve iman ve İslam’a hizmet için geldiğimizi öğrenince çok mutlu oldular. Bu okuldan mezun olanlar çok güzel Arapça ve İslami ilimler öğreniyorlar. Devlet diplomaları kabul ediyor fakat yardım etmiyor. İhtiyaçlarını söylediler. Tamamlayamadıkları binalarını gösterdiler. Mısırlı Şeyh Türkiye’yi çok methetti ve Alemi İslam’ın eskiden olduğu gibi yeniden lideri olacağını, nedenlerini açıklayarak Arapça çok güzel anlattı. Anlatırken, arada bir kalabalıktan tekbirler yükseliyordu. Müftü konuştu ve çok mutlu olduğunu söyledi.
Daha sonra başka bir okula gittik. 100 civarında öğrenci koruluk gibi bir yerin altında, okuldan sonra Kur’an-ı Kerim dersi görüyorlarmış. 7-10 yaşlarında öğrenciler, öğretmenleriyle birlikte ilahilerle karşıladılar. Hepsi masum ve gözlerinin içi gülüyordu. Buradan yetişen talebeler İslami Colege gidiyorlarmış. Bu şehrin belediye başkanı uzun süre beklemiş ve biz gelmeyince ayrılmış. Biz de ona vereceğimiz kitapları politeknik denilen meslek liseleri dengi okulun kütüphanesine buraktık. Okul müdürü Hristiyandı. Müdür ve öğretmenlere kitapları verip tekrar Mile 91 şehrine geri döndük. Akşam bu şehirdeki radyo programına katıldık. Bu radyo ülkenin kuzeyini kapsıyor. Burada da Risaleleri, hizmeti ve Üstad’ı anlattık. Telefon bağlantıları oldu ve çok güzel bir proğram olduğunu söylediler. Bu radyoda pazartesi cuma düzenli olarak Risale dersleri okunacak inşallah.
“O ZAMAN BURASI NUR MEDRESESİDİR, İSMİ NE OLSUN?”
Sonra Freetown’a bir otele geldik. Büyük bir otel var ama yer yok dediler. Bunun üzerine Hacı İsa’nın İhsan Vakfı’nın olduğu binanın üst katına yerleştik. Daire, dayalı döşeli ve son günümüz olması hasebiyle oraya gelen gençlere akşam burada ders yapalım dedik. Sonra Hacı İsa’ya Türkiye’deki derslerden nasıl yapıldığından, talebelerle nasıl ilgilenildiğinden ve asıl hizmetin bire bir ilgilenmekle olduğundan bahsettik. Hacı İsa, “O zaman burası Nur medresesidir” dedi. “İsmi ne olsun?” dedi. Biz de “medresetüzzehra olsun” dedik. Çok sevindi. Arapça çok güzel açılış duası yaptı. Yatsı namazına 20 ye yakın cemaat geldi. 23. sözden ders yapıldı. İştişare yapıldı. Ders tarzı, hizmet tarzı vs. hakkında notlar aldılar. Bayanlar da, biz de kendi aramızda ders başlatalım demişler. Artık böylelikle düzenli derslere devam edecekler inşallah. Mile 91 şehrinde de ayrıca dersler olacak. Otelde neden yer olmadığının hikmetini ve Cenab-ı Allah’ın inayetinin bizimle olduğunu anladık ve bu vesile ile dersanede açılmış oldu. Bütün abi ve kardeşlere binler selam eder dualarını bekleriz…
Merzifon Nur Talebeleri
(*) : 21. Lem’a – İhlas Risalesi‘nden
Evet, üç elif ittihad etmezse, üç kıymeti var. Sırr-ı adediyet ile ittihad etse, yüz on bir kıymet alır. Dört kere dört ayrı ayrı olsa, on altı kıymeti var. Eğer sırr-ı uhuvvet ve ittihad-ı maksat ve ittifak-ı vazife ile tevafuk edip bir çizgi üstünde omuz omuza verseler, o vakit dört bin dört yüz kırk dört kuvvetinde ve kıymetinde olduğu gibi, hakikî sırr-ı ihlâs ile, on altı fedakâr kardeşlerin kıymet ve kuvvet-i mâneviyesi dört binden geçtiğine, pek çok vukuat-ı tarihiye şehadet ediyor.
Bu sırrın sırrı şudur ki: Hakikî, samimî bir ittifakta herbir fert, sair kardeşlerin gözüyle de bakabilir ve kulaklarıyla da işitebilir. Güya on hakikî müttehid adamın herbiri yirmi gözle bakıyor, on akılla düşünüyor, yirmi kulakla işitiyor, yirmi elle çalışıyor bir tarzda mânevî kıymeti ve kuvvetleri vardır.
Haşiye: Evet, sırr-ı ihlâs ile samimî tesanüd ve ittihad, hadsiz menfaate medar olduğu gibi, korkulara, hattâ ölüme karşı en mühim bir siper, bir nokta-i istinaddır. Çünkü ölüm gelse, bir ruhu alır. Sırr-ı uhuvvet-i hakikiye ile, rıza-yı İlâhî yolunda, âhirete müteallik işlerde kardeşleri adedince ruhları olduğundan, biri ölse, “Diğer ruhlarım sağlam kalsınlar. Zira o ruhlar her vakit sevapları bana kazandırmakla mânevî bir hayatı idame ettiklerinden, ben ölmüyorum” diyerek, ölümü gülerek karşılar. Ve “O ruhlar vasıtasıyla sevap cihetinde yaşıyorum, yalnız günah cihetinde ölüyorum” der, rahatla yatar.