Etiket: "risaleleri sadeleştirmek"

Said Nursi neden gazete okumazdı?

Said Nursi neden gazete okumazdı?

Eski zamanların semadan haber getiren manevi liderlerinin yerini günümüz cilalı imaj devri’nin parlak yaldızlı sunucuları, spikerleri, muhabirleri, köşe yazarları, senaristleri, yazı teknisyenleri, yorumcuları aldı adeta… Onların gün boyu dört bir koldan üfürdükleri, söyledikleri, değişik etkin yöntemlerle beynimize ve kalbimize zerk ettikleri afyonlanmış yorum, kanaat, kavram, bakış açısı, hislenme biçimleri, davranış örüntüleri ile hayata, olaylara, dünyaya, insanlara, varlığa yaklaşıyoruz. Farkında mıyız? (Yusuf Özkan Özburun’un yazısı..)

Devamını oku ›
Zübeyir Gündüzalp’in Sadeleştirmeye Bakışı

Zübeyir Gündüzalp’in Sadeleştirmeye Bakışı

1969 yılında Ekim ayında Üstadımızın Hizmetkarlarından Zübeyir Gündüzalp Ağabey’e Risale-i Nur’ların sadeleştirmesiyle ilgili sorulan soruya vermiş olduğu cevap elimize ulaştı. Daha önce neşredilmeyen mektubun sadeleştirmeyle ilgili kısmını NurNet.Org ekibi olarak sizlere sunmak istedik.

Devamını oku ›
Sadeleştirme değil, tahrib!

Sadeleştirme değil, tahrib!

Risâle-i Nurlar’ın dilini muhâfazanın ehemmiyetine dâir kaç yazı yazdığımı, kaç yerde bağrına alevden bir mızrak saplanmış gibi, haykırış ve yalvarışlarla Nurlar’ın diline dokunmanın Nurlara dokunmak olduğunu anlatmaya çalıştığımı, hatırlamıyorum.

Devamını oku ›
Risale-i Nur’un Genleriyle Oynamayın!

Risale-i Nur’un Genleriyle Oynamayın!

Sadeleştirme adı altında öteden beri yürütülen kampanyalar yeni değil. Üstadımız Bediüzzaman (r.a) daha hayatta iken bu kabil teşebbüsler vukû’ bulmuş, ama gereken cevâbı Müellif bizzat kendisi vermiştir.

Devamını oku ›
Sergey Michailof kadar samimi ve yürekli olamayacak mıyız?

Sergey Michailof kadar samimi ve yürekli olamayacak mıyız?

Sergey bir Rus genci… Yaşı 28 civarlarında. Aslen Moskova’nın güneyinde tarihi bir şehir olan Serpukhov’dan Sergey. Moskova’da bir yandan sosyoloji doktorası diğer taraftan polis olarak görev yaparken, Risale-i Nurla tanışır. Onun aşkıyla yanıp tutuşur. Gündelik ve sıradan değildir bu aşk. Ya da ara sıra yanıp tutuşup sonra sönen… Damlasını içtiği okyanusu bulmalıdır ve o ummana dalmalıdır. Bu niyetle beraber, başta içindeki nefis ve şeytanı sonra çevresiyle başlar mücadeleye. (Dr. Halim Ulaş’ın yazısı.)

Devamını oku ›