Testi Kırılmadan Dostlara Hatırlatmak İstediklerimiz
- Haziran 2015 seçimleri, Türkiye’deki istikrara zarar vermemeli; tam tersine istikrarı pekiştirmeli; aksi takdirde maddi ve manevi zararlar arka arkaya gelir.
- Amerika’daki karanlık güçler, avrupa’daki bazı devletler ve maalesef bunalara alet olan bazı ahmaklar, islamofobiyi, türkofobiye ve hatta erdoğanfobiye çevirme niyetindeler. Her türlü provakasyona hazır olmalıyız.
- İktidar partisi, çok ihtiyatlı olmalı; herkesi kucaklamalı; özellikle adayları tesbit ederken dürüst, ehliyetli ve dindar olanları esas almalı. Şöhretini milletvekilliğine çevirmek isteyenlere iltifat etmemeli.
- Doğu ve güneydoğuda, müslüman halkımızı temsil eden ve ırkçı olmayan insanlara meyledilmeli.
- Saf müslümanlar, bazı şahısların hatalarıyla kandırılmak ve chp gibi dindarların ezeli düşmanı olan partiye kaydırılmak istenmektedir. Hatta hdp’ye bile destek veren saf müslümanlar bulunmaktadır.
- İttihadçıların sultan Abdülhamid’e yaptığı hataya, biz Türkiye müslümanları düşmemeliyiz. Sonradan ağlamaları fayda vermemiştir. Cumhurbaşkanımızın, asrımızın en az sultan Abdülhamid’i olduğuna inanıyorum. O da Abdülhamdi’in, cüz’i de olsa, hatalarına düşmemelidir. Hem sıhhatine ve hem de siyasetine dikkat etmelidir.
- Cumhurbaşkanı yalnız kaldı diyenlere sözümüz şudur: cumhurbaşkanımızı, sisiler, esedler, merkeller, hefterler, coniler ve bunların oyunlarına gelenler sevmiyor. Bununla iftihar ediyoruz. Ancan müslüman milletimizin % 52’si, islam aleminde ve avrupa ile amerika’da yaşayan ümmet-i muhammed’in kahir ekseriyeti seviyor ve dua ediyor.
Son cümlem şu hadis-i şeriftir: “birşeyi sevdiğinde bir dereceye kadar sev; zira bir gün gelir ona öfke duyabilirsin. Bir şeye öfke duyduğunda ise, bir dereceye kadar öfke duy; zira bir gün onu sevmek mecburiyetinde kalırsın.”
“Ey ehl-i iman! Zillet içinde esaret altına girmemek isterseniz, aklınızı başınıza alınız! İhtilafınızdan istifade eden zalimlere karşı اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ اِخْوَةٌ kal’a-i kudsiyesi içine giriniz; tahassun ediniz. Yoksa ne hayatınızı muhafaza ve ne de hukukunuzu müdafaa edebilirsiniz. Malûmdur ki; iki kahraman birbiriyle boğuşurken; bir çocuk, ikisini de döğebilir. Bir mizanda iki dağ birbirine karşı müvazenede bulunsa; bir küçük taş, müvazenelerini bozup onlarla oynayabilir; birini yukarı, birini aşağı indirir. İşte ey ehl-i iman! İhtiraslarınızdan ve husumetkârane tarafgirliklerinizden kuvvetiniz hiçe iner, az bir kuvvetle ezilebilirsiniz. Hayat-ı içtimaiyenizle alâkanız varsa, اَلْمُؤْمِنُ لِلْمُؤْمِنِ كَالْبُنْيَانِ الْمَرْصُوصِ يَشُدُّ بَعْضُهُ بَعْضًا düstur-u âliyeyi düstur-u hayat yapınız, sefalet-i dünyeviyeden ve şekavet-i uhreviyeden kurtulunuz!.”
Mektubat ( 270 )
YARAB MEMLEKETİMİZİ VE MİLLETİMİZİ MADDİ VE MANEVİ MUSİBETLERDE KORU!
Prof. Dr. Ahmed Akgündüz
www.NurNet.org