Üstad Bediüzzaman Said Nursi: Düşünce ve Değişim

Bediüzzaman Said Nursi taşıdığı fikir zenginliği, çeşitlilik, derinlik ve şumuliyetle tek başına bir ümmettir. Eserleri genelde Türkçe yazılmasına rağmen bütün İslam Aleminde her tarafta yaygın bir şekilde bulunmaktadır. Bu kitaplar imana susamış gönüllere, hakikat uğruna bağrı yanmış kimselere adeta selsebil gibi nüfuz etmektedir. Zira bu Risaleler; Allah’ın nurunu üflemekle söndürmek isteyen, güneşin balçıkla sıvanmasını yazık, heyhat mümkün gören aldanmış ve aldatılmış bir çok kimsenin zan ettiği zamanlarda; Kur’an-ı Kerimin sönmez ve söndürülemez bir manevî güneş olduğunu ispat etmek için yazdırılmıştır.

Risalelerin bu kadar yayılmasının sebebi ise bu eserler insanı madde aleminden alıp fikir, ruh, iman ve ihsan alemlerine götürdüğü içindir. Bu tarz fikir insanı çeşitli kesim ve katmanlarıyla akıl, kalb, ruh ve duygularla beraber bir bütün olarak zengin konular ve etkili üslüpla muhatap almaktadır.

İnsanların gerçek ihtiyacı

Hiç kimse kendisini Bediüzzamanın fikriyatının dışında bir kenara atılmış göremez. Zira Bediüzzaman Hazretleri eserlerinin şumul ve vüsatiyle çağdaş insanı ilgilendiren bütün konuları detaylı bir şekilde ele almıştır. O Ümmetin derdi ve insanların gerçek ihtiyacı için atan hassas büyük kalbiyle bu eserleri toplumun ister zengin ister fakir, ister alim ister cahil ister hakim ister mahkum olsun bütün kesimlerine sunmuştur. Çünkü Bediüzzamanın kaynağı hikmet-i Kur’aniyenin deryasıdır. O deryadan ise sağnak sağnak yağan marifetten beslenmektedir.

Bediüzzaman üstün mevhibesiyle, keskin zekasıyla, kuvvetli hafızasıyla, âli himmetiyle, sınırsız ihlasıyla, benzeri ancak sabır kahramanı hazret-i Eyyub ve salih evliyalarda bulunan sabrıyla, adeta bir ansiklopedi gibi yeni çağdaş ilim ve teknolojiyi bütün uzmanlık alanlarıyla beraber şeriat, lugat, edebiyatı ihtiva eden, ananelerimize dayanan ilimleri de içine alarak tek hedefi olan hizmet-i Kur’an’a yürümüştür.

İşte bu ve benzeri sebeplerden dolayı

Bediüzzamanın fikirleri kalplerde hep canlı ve taze kalmıştır. O’nun eserleri yalnız kütüphanelerin raflarını süsleyen, gönül eğlendirmek ve fikir zenginleştirmek için yazılan bir eserden ibaret değildir. Aynı zamanda O yalnız bir mütefekkir, şeriat alimi, filozof veya bir şair değildir. Bütün bu sıfatları kendisinde bulundurmasına rağmen O büyük bir Kur’an hizmetkarı, iknada benzeri yok, erişilmez bir müceddittir. Fikirleri hayat saçıyor, hakka hizmette sıra dağlar gibi sabit duruşları ile, asla taviz vermez bir hizmet ehlidir.

İşte Ümmet üzerindeki harika tesirinin sırrı bundandır.

Benim bu sözlerim asla Bediüzzamanın hakkını veren ve hakkıyla O’nu değerlendiren sözler olamaz. Her kim Bediüzzamanı daha fazla tanımak istiyorsa O’nun eserlerine muracaat etsin. Akıl ve kalbiyle beraber okusun. İşte ancak o zaman Bediüzzamana daha yakın olabilir. Allah O’na rahmet etsin. İlminden Ümmeti İslamiyeyi hissedar eylesin. Amin

Dr. Ali Hafif
Edebiyat ve Sosyal Bilimler Fakültesi
Annaba Üniversitesi – Cezayir

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: