‘Freud’u ‘d’ ile yazmakta ısrar ediyorsunuz da, aynı özeni neden ‘Muhammed’in yazımına göstermiyorsunuz? ‘Hamt’ diye bir kelime mi var? ‘Hamd’ değil mi o?

Yâ ilâhi! Rabbim Sensin! Çünkü ben abdim. Nefsimin terbiyesinden âcizim. Demek beni terbiye eden Sensin!…
Hem Sensin Halık! Çünkü ben mahlûkum; yapılıyorum…

Hz. Ömer fil vakasından on üç sene sonra Mekke’de doğdu, 582.Pehlivandı, iyi bir binici idi, iyi hatipti, iyi silah kullanırdı, devletin bir bakanıydı.

Bu yazı: “Kızıl Meydan’dan Kıbleye Hidayet Hikayesi” başlıklı yazımızın 6. Bölümüdür. ARADAN bir müddet geçtikten sonra Dr. Ali İhsan ve arkadaşı söz verdikleri gibi bu Müslüman Rus grubun davetine icabet ettiler. Kısa sohbetin ardından yeni Müslüman Rus’ların soru bombardımanı başladı. Cevaplar ise hep Risale-i Nur’dan oluyordu.

Kolay okunan, zihinden hızla akıveren ve kolayca hafızaya yerleşen cümleler beni korkutur. Böylesi cümlelerin okunduğu ve hatırlandığı anda insanda bir duygu yoğunluğuna yol açmakla birlikte zihinden hızla akıverdikleri için üzerinde yeterince durulmama, hakkında yeterince düşünülmeme gibi bir talihsizlikleri vardır.