Kategori: Yazılar

Ermeniler Millet-i Sadıka (Sadık Millet) iken Neden İsyan Ettiler? Soykırım Yapıldı mı?

Ermeni Meselesi, neredeyse bir buçuk asır önce kucağımızda bulduğumuz, bugüne kadar da taşımak zorunda olduğumuz bir meseledir. Muhataplarının dışında pişirilen ve geliştirilen bu sorun, bin yıldır birbirine el kaldırmamış iki milleti bıçak sırtı gibi ikiye ayırmış, sönmeyen bir kin ve düşmanlık ateşini yakmıştır. (Prof. Dr. Ahmet Akgündüz’ün yazısı..)

Devamını oku ›

Cemaat fobisi oluşmasına sebep olundu!

Efendimiz buyurur ki, ‘Kim bizim işimize daha layık birisi varken, sırf yakınlığına bakarak layık olmayanı alırsa kıyamet günü onun hasmı bizzat ben olacağım’. Kul hakkı sadece insanın elindeki malını çalmak değildir ve kul hakkı gayretullaha dokunur, sanıyorum dokundu. Bütün olup bitenlerin karşısında cemaatin; ‘bunlar yalan, ispatlasınlar bakalım, polis yolsuzluklara müdahale etmişse bunun bizimle ne ilgisi var, hiç birini tanımıyoruz’ gibi beyanları insanların zekâlarıyla alay etme derecesine vardırılan bir başka takıyye örneği oldu. (Prof. Dr. Faruk Beşer’in yazısı..)

Devamını oku ›

Yağdır Mevlam Su!

Türk sanat musikisine de konu olan, şarkılara kadar giren su, bütün canlılar için çok önemlidir. Hayatın olmazsa olmazıdır. Çünki canlı hücrelerde meydana gelen kimyasal reaksiyonlara sıklıkla doğrudan katılır. (Dr. Selçuk Eskiçubuk’tan güzel bir tefekkür yazısı..)

Devamını oku ›

Standart Külliyat hasreti..

Külliyatın Osmanlıca basılıp neşredildiği zamanlarda şimdiki gibi farklı nüshaların, imla sıkıntılarının, vs nin olduğunu sanmıyoruz. Zira Üstad da hayatta idi ve bütün çoğaltılan nüshalar O’nun tashihinden geçiyordu. Osmanlı harflerinden Latin harflerine ilk çevrilen Âyetü’l-Kübra ve sonrası çevirmelerle sıkıntıların başladığını düşünüyoruz. Zaten yıkılan Osmanlı Devleti sonrası kurulan Türkiye Cumhuriyeti de Latin harflerini kabul ve arkasından Türk Dilini yeniden tanzim ve kaidelere bağlama çalışmaları da henüz tamamlanmamış ve tartışmalar sürüyordu. (Mehmet Çetin’in yazısı..)

Devamını oku ›

Sünnet-i Seniyye’ye Tabi Olmak ve Tıp İlminden Bir Misal

verilebilecek misallerden biri, birçok insan tarafından hakîr, kerîh, çirkin, sebeb-i vücudu anlaşılmaz ve lüzümsuz gibi değerlendirilen sülük adlı hayvanla alakalıdır. ” Hayatta en hakikî mürşit fendir” diyerek tedavi maksadıyla sülük kullanılmasına dair Sünnet-i Seniyyeyi de hakîr görmek cüretine teşebbüs edenler, tıp ilminin en ileri olduğu Amerika’da sülüğün “tıp harikası” olarak ilân edilmesi karşısında acaba ne diyeceklerdir? (Prof. Dr. Mustafa Nutku’nun yazısı..)

Devamını oku ›