Talikata Dair..

Risale-i Nur’da Talikata Dair..

Ta’likat Hakkında Bilgi verir misiniz?

50-Ta’likat namındaki te’lifatı, Mantık’ta bir şaheserdir.” (S: 762)

“Bilâhare Hazret-i Üstad (R.A.) -İşarat-ül İ’caz, Kızıl Îcaz, Hutbe-i Şamiye, Reçetet-ül Ulema ve Reçetet-ül Avam ve elyazı Ta’likatkitabları hariç- bütün Arabî risalelerini Mesnevî-i Nuriye şeklinde tasnif ettikleri zaman, çok kavî bir ihtimal ile bu eser Üstadımızın eline o sıra geçmemiş olsa gerektir.” (Basdıllı Ms: 339)

“Ve ilm-i mantıkta, İbn-i Sina’nın te’lifatından geçecek “Ta’likat” namında hârika bir risalesi var.” (B: 149)

Ta’likat” namında hârika bir risalesi var. İşkal-i mantıkıyeyi kıyas-ı istikraî cihetiyle on bine kadar iblağ edip, hiçbir âlimin yetişemediği bir derece-i ihata göstermiş. (T: 212 )

Ta’likat’tan

“Hem Eski Said’in ilm-i mantık noktasında bir şaheser hükmünde bulunan gayr-ı matbu’ Ta’likat’tan süzülen i’cazlı bir îcaz-ı hârikada, müdakkik ülemaları hayret ve tahsinle dikkate sevkeden, matbu’ “Kızıl Îcaz” namındaki risale-i mantıkıye Risale-i Nur’la bağlanmasına ve şakirdlerinin âlimler kısmının nazarına göstermek lâyık gördüm.” (K: 140)

Ta’likat: Mantıkta bînazir bir eserdir, nazariyat-i mantıkiyeyi tatbikata takrib eder. (A.Bediyye: 691)

Son Şahitlerde ise;

Molla Habib ve Tâlikat
Evet, Molla Habib Milis Albayı Bediüzzaman’ın ilk nur kâtibiydi.

İşârâtü’l-İ’caz tefsirinde ve Emirdağ mektuplarında sadece ismini okuyabildiğimiz böyle bir kahraman şehid, şefkat kahramanı bir annenin sevgili bir kuzusuydu muhakkak.

1970’li senelerde Nur araştırmasının sevdasıyla dolaşırken Balıkesir’in Biga ilçesinin Güvemalan köyüne uğrayarak Molla Süleyman ismindeki bir nur talebesiyle görüşmüştüm. Genç ve dinç gönüllü nur kâtibi Habib’in nereli olduğunu sorduğunda eliyle çok uzakları göstererek “tâ aksa-yı şark!” diyerek Nurların ilk kâtibi Molla Habib’in de Doğubayezitli olduğunu ifade etmişti.

Seneler çok çabuk geçiyordu. l99l yazında Bayram Yüksel Ağabeyin aydınlık gayret ve himmetleri bir hayırlı ışığın daha meydanları aydınlatmasını sağlıyordu.

Bir asra yaklaşan zamandan beri sadece Tâlikat şeklinde ismini okuyup, duyduğumuz bu müstesna Nur Külliyesi parçalarından bir parça nihayet gün ışığına çıktı. Daha önceleri “Talikat yok Irak’ın bir şehrinde, yok Suriye’de, yok İran’ın bir köyünde bir nüshası var” derken, bir eksik nüshası Ankara’da Said Özdemir’in arşivinden çıkarken, bundan bir yıl sonra da Bayram Yüksel ve Mustafa Sungur Ağabeylerin himmetleriyle meydana çıktı. Bunlardan da Risale-i Nur Mütercimi İhsan Kasım Ağabeye intikal eden Tâlikat oradan da İsmail Yazıcı’nın sanatkâr ellerine geliyordu.

Şehit Habib’in kâtibliğini yaptığı Tâlikat ismindeki mantık kitabını lügatler şöyle anlatmaktadır: “Bir eseri açıklamak üzere kenarına yazılan veya ayrıca eser olarak hazırlanan notlar. Bediüzzaman Hazretlerinin ilm-i mantık üzerine telif ettiği eserinin ismi.”

Nur Üstad Bediüzzaman’ın lahika mektuplarından mantık ilminin bir şaheseri olan Tâlikat’ın bahsi geçmektedir. Barla Lahikası’nda: “Risale-i Nurun tesvidinde çok hizmeti sebkat eden, temiz kalbli, ihlâslı güzel bir hâfız, müdakkik bir hoca olan Hâfız Halid’in” bir fıkrasında Tâlikat’tan bahis geçmektedir: “İlm-i mantıkta, İbn-i Sina’nın telifatından geçecek Tâlikat namında harika bir risalesi var. İşkâl-i mantıkıyeyi kıyâs-ı istikraî cihetiyle on bine kadar iblâğ edip, hiç bir âlimin yetişemediği bir derece-i ihata göstermiş…”

Kastamonu Lahikası’nda ise Tâlikat’ın bahsi şu şekilde geçmektedir:

“Eski Said’in ilm-i mantık noktasında bir şaheser hükmünde bulunan gayr-ı matbu Talikat’tan süzülen i’cazlı bir îcaz-ı harikada mudakkik ulemaları hayret ve tahsinle dikkate sevkeden matbu Kızıl İ’caz nâmındaki risale-i mantıkıye, Risale-i Nurla bağlanmasına ve şakirdlerinin, âlimler kısmınınn nazarına göstermek lâyık gördüm; fakat çok derindir. Bu günlerde Feyzi’ye bir parça ders verdim. Belki bir zaman Feyzi kendisi, başkasının da anlaması için dersini Türkçe kaleme alacak…”

Muhtelif yıllarda Mehmed Feyzi Ağabeye Tâlikâtın Türkçe dersini kaleme alıp almadığını sorduğumda, “Hayır yazamadım, kaleme alamadım” diye cevap vermişti.

el yazma Emirdağ Lahikasından ( hususi arşivimden )

Abdülmecid Nursî’nin Tâlikat için yazdıkları

Bu eserin baş taraflarında Merhum Abdülmecid Nursî (Ünlükul)un el yazılarıyla hüzünlü satırları bulunmaktadır. Bu satırların içinde Nur Üstad Bediüzzaman’ın da kendi mübarek elleriyle yazdığı bir kaç satırı okumaktayız. Abdülmecid Ünlükul, Tâlikat’a yazdığı ön notlarında şunları ifade etmektedir:

(Ta’likat. Arabî müsveddelerden, bilâhere elle yazılmış bir nüsha fotokopisi. Aslı Bayram Yüksel Ağabey’de.)

Hazret-i Seyda!

Merhum ve şehid Molla Habib’in dest-i hattıyla Bürhan-ı Gelenbevî’yi okur iken yazdığı “Ta’likat” namıyla takriratınızı takdim etmekle ellerinizden öper, duanızı isterim.

Abdülmecid

         Ey bu ibret-âmiz evraka bakan zât!

Birinci Harb-i Umumî’den evvel Van vilayetinde Bediüzzaman talebelerine, hususan kardeşi ve Molla Habib’e ders verirken, İlm-i Mantık’a dair te’lif ettiği ve henüz ikmal edemediği iki aded eserlerinin müsveddeleridir. Zamanın selleri içinde her iki kardeş birbirinden ayrıldılar. En-nihayet Abdülmecid namındaki göçüp (küçüğü) Ürgüp Müftüsü olup, 1940 Ürgüp’e geldi. Bu müsveddeleri o zamanın yâdigarı olarak muhafaza etmekte idi. Fakat heyhat sümme heyhat, o da gitti, o da gitti, zaman da geçti gitti. Acaba bu müsveddeleri açıp okuyacak bir kimse olacak mı? Ve öyle bir zaman gelecek mi? Heyhat, heyhat!..

Tâ be-mahşer mihnet ü derd ü gamla gezerim

Bu bize bir çiledir, ey gül (gönül) kaderle çekerim.

Abdülmecid

Bu Ta’likat namındaki risale, Bediüzzaman Said-i Kürdî’nin Bürhan-ı Gelenbevî üzerine yazdığı haşiyelerdir. Bu risale yazan halka-i dersinde bulunan en sevdiği Habib namında bir talebesi Habib Bürhan-ı Gelenbevî okur iken Bediüzzaman’ın takrirlerini haşiye şeklinde yazar idi. Bu da 1329’da idi. Birinci Harb-i Umumî koptu. Bediüzzaman ile Habib vaiz sıfatıyla Van Fırkasıyla beraber Erzurum cephesine gittiler.

Bir sene sonra dönüp Van’a geldiler. Ermeniler tarafından Van alındı. Bizler de Gevaş Kazasına çekildik. Habib orada şehid oldu. Habib’in dest-i hattıyla ve Bediüzzaman’ın ifadesiyle yazılan şu risale, muhaceret esnasında memleketten memlekete, şehirden şehire çıkıp gezmek neticesinde 1940’ta Malatya’dan Ürgüp’e müftülük memuriyetiyle geldim. Bu risale perakende bir halde evrak ve kitablar içinde dağılmıştı. Topladım, cildlettirdim. Olur ki bir zaman gelip, ilmî ve dinî bir haşr ü neşr olur. Bu gibi risaleleri okuyacak insanlar meydana çıkar ki, o zaman bu risale ne gibi bir zekâ ve ne kadar yüksek bir fikirden çıktığı anlaşılır. Fakat heyhat, ne o zaman geldi ve ne o adamlar bulundu vesselâm.

1951

Abdülmecid

***

Şu anda bir ağabey Talikat ve K. i’caz üzerine çalışmalar yapmakta bittiği zaman inşaallah kitabi olarak temin etmeniz mümkün olacak.

selam ve dua ile 

www.NurNet.Org

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: