Etiket arşivi: iikv

El Yazması Risale-i Nurlar Ziyarete Açıldı

Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur külliyatı üzerine ilmi-akademik çalışmalar yapan İstanbul İlim ve Kültür Vakfı, Said Nursi ve talebelerine ait orijinal el yazması Risale-i Nurları sergiledi. Eserler arasında, Bediüzzaman’ın cezaevinde geçirdiği sürede kibrit kutularının içine koyduğu küçük kağıt parçalarına yazdığı risaleler de bulunuyor.

İstanbul İlim ve Kültür Vakfı, birçok medya ve sivil toplum kuruluşu temsilcisini vakıf merkezinde düzenlediği iftarda ağırladı. İftarın ardından geçen yıl açılan ve Risale-i Nurların yer aldığı ‘arşiv ve dokümantasyon birimi’ gezildi. Davetliler, Said Nursi ve talebelerine ait orijinal el yazması Risale-i Nurlara büyük ilgi gösterdi. El yazması Risale-i Nurlar, haftanın 7 günü ziyaret edilebilecek.

Arşiv bölümünde Bediüzzaman’ın risalelerine ait orijinal dokümanlar bulunduğunu belirten İstanbul İlim ve Kültür Vakfı İcra Kurulu Başkanı Faris Kaya, “Hizmetin bugüne nasıl geldiğinin anlaşılması açısından böyle bir arşiv ve dokümantasyon merkezi çok önemli. Merkezimizde doktora çalışması ve yüksek lisans çalışması yapanlar var.” diye konuştu.

Bediüzzaman’ın Risaleleri yazdığı için Barla’ya sürgün edildiğini ifade eden Kaya, “Üstad gelmekte olan imansızlık hareketini sezmiş ve bunun üzerine iman hakkında eser yazmıştır. İlk yazılan ‘Haşir Risalesi’dir. Öldükten sonra dirilmeyi anlatan bir metindir. Kur’an-ı Kerim’in feyziyle maddi delillerle ispata çalışmıştır. Bu eser basılınca, eserin matbaada basımı yasaklanmış. Bunun üzerine eserler el yazısıyla yazılmıştır. 1926 yılında 1934’e kadar yaklaşık 7-8 sene risaleler elle çoğaltılmıştır.” diye konuştu.

Sergide teneke kutunun içinde bulunan risalenin Bediüzzaman’ın talebesi Hafız Ali’nin hanımı Ümran Hanım tarafından yazıldığını aktaran Prof. Dr. Faris Kaya, “Risalenin başına bir iş gelmesin diye Hafız Ali bunları teneke kutunun içine koymuş ve duvarların içine gömmüştür. Hafız Ali’nin vefatından yıllar sonra bu kitap duvarın içinde bulunmuştur.” ifadelerini kullandı.

Said Nursi ve Risale-i Nur üzerine yayınlanmış bütün eserlerin ve orijinal el yazmalarının bulunduğu arşiv-dokümantasyon merkezi geçen yıl Vefa Kalenderhane Mahallesi Cüce Çeşmesi Sokak’ta ziyarete açılmıştı.

Cihan

Said Nursi’nin Cephede Çekilmiş Fotoğrafı Çıktı

Barla Platformu tarafından düzenlenen “Eski Said Dönemi Sergisi“nde Said Nursi’nin yeni bir fotoğrafı daha yayınlandı.

VENEZÜELLALI ASKER ÇEKTİ

Risale Haber’in haberine göre, Van Kürt milis alaylarının (Keçe Külahlılar) bulunduğu fotoğrafta Bediüzzaman Said Nursi’nin de yer aldığı belirtildi.

Barla Platformu Koordinatörü Said Yüce, fotoğrafın Venezüellalı asker Rafael de Nogales Mendez tarafından çekildiğini söyledi.

FOTOĞRAF MENDEZ’İN KİTABINDA BULUNDU

Fotoğrafı bulan Suendam Pirim yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Rafael de Nogales Mendez bir asker. Dört yıl kadar Osmanlı ordusunda yer alıyor. Askerlikten sonra hatıralarını kaleme alıyor. O dönem Amerika’daydım. Bediüzzaman’ın belgeselini yapan Yolcu ekibinin isteği üzerine araştırma yapmıştım. Fotoğrafı da Mendez’in kitabında bulduk.

Rafael de Nogales Mendez’le ilgili geniş bilgiler Wikipedia’da da yer alıyor.

İŞTE YILLAR SONRA YAYINLANAN O FOTOĞRAF:

Eli Boş Gitmedi, Gidilen Yere… Prof. Dr. İbrahim M. Abu-Rabi Vefat Etti

İBRAHİM M. ABU-RABİ‘nin ardından… İnsan hayatında bir hatırasının olduğu, sevdiği birisinden şu veya bu şekilde ayrılınca “keşke tanımamış olsaydım” dediği olur. İşte bu aciz için de İbrahim Abu-Rabi` öyle bir insandı. Her hafta olmasa da 15 günde bir telefonla konuşurduk desem mübalağa olmaz. Her defasında da Üstad Bediüzzaman’la ilgili yeni bir çalışmadan, yeni bir projeden söz ederdi.

İstanbul’a gelmek onun için bir tutku idi. Herhalde isteyip de yapamadığı işlerin başında Türkçe öğrenmek gelir. Hatta bu son ebedi yolculuğa çıkmadan  iki gün önce (15 Haziran Çarşamba günü) aramıştım. Bir arkadaşımız yine onun desteği ile  Alberta Üniversitesine gidecekti. O da ‘’ah’’ dedi, ‘’ben de Cuma günü Almanya’ya bir konferansa gideceğim oradan da 10 günlüğüne Amman’a sıla-i rahim için geçeceğim’’ dedi. “Acaba İstanbul ‘a gelemez misin?” deyince; maalesef çok istiyorum fakat zamanım az, ancak yaz sonu gibi gelip biraz kalmayı düşünüyorum demişti.

İşte onun ebedi yolcuğu böyle başladı ve tekrar Kanada’ya ailesine döneceği günü sabaha karşı saat dörtte bütün uyandırma telefonlarına cevap verememişti ve otel görevlileri polis marifetiyle odasını açtıklarında o çoktan ebedi aleme göçmüştü. Otopsi raporu ‘kalp krizini ‘ işaret ediyordu. Evet, şekeri ve tansiyonu olduğunu biliyorum. Allah rahmet eylesin, cennetiyle seni mükâfatlandırsın YA AKH İBRAHİM (brother yerine hep Akh demeyi tercih ederdi ). Sen eli boş gitmedin.

Gidilen yere asrın davasını, iman ve Kur`an hizmetini başta Amerika olmak üzere Avustralya, Endonezya, Filipinler ve Kanada gibi birçok yere taşıdın.  Bizler bunun şahitleriyiz. Elinde dünyanın en itibarlı yayın evlerinde yayınlanmış birçok kitabınla huzura gittin. Bizler buna da şahidiz. Vefatınla dünya çalkalandı. Bir çok müşterek dost için de onun müstesna bir yeri var, çünkü Onlari Said Nursi’nin fikir ve düşünceleriyle, Nur cemaatiyle o tanıştırmıştı. Onun dostlarını da teselli eden buydu. Müsterih ol aziz kardeşimiz ve rahat uyu. İmanına, gayretine ve ümmeti yanlışlardan korumak için çabalarına şahidiz. Rabbim şefkatiyle muamele etsin, taksiratını affetsin.

Sene 1996 veya 1997 idi. Müşterek dostumuz Hakan Yavuz bana “The Muslim World dergisinin editörü İbrahim Abu-Rabi` var. Ona Risaleleri tanıtmamız lazım. Eğer o bir tanırsa hem dergide özel sayı yapar hem de çok güçlü bir akademisyen. Risaleleri batıda, bilhassa ABD`de tanıtır demişti’’.Aradan bir müddet geçti telefonda hala kulaklarımda canlı gibi bir ses “ben İbrahim Abu-Rabi” dedi. “Sizinle tanışmak istiyorum, Hartford Seminary’den sizi arıyorum” diye ekledi.

İlk tanışmamız telefonda olmuştu ve takriben bir sene sonra İstanbul’a gelinceye kadar en az ayda bir kaç defa telefonda görüşmüştük. Defalarca beni ABD’ye davet etti gidemedim. Yine bir gün üniversitede odamda iken aynı ses bu sefer sanki daha yakından geliyordu ve İstanbul’da olduğunu söyledi. Hemen gitmek istediğimi söyledim ve akşama doğru anlaştık, yatsı namazında Süleymaniye camiinde buluştuk ve o akşam farklı iki dost meclisinde sohbetlere iştirak ettik. Böylece ebede kadar uzanacak kardeşlik yolculuğu başlamış oldu.

Merhum İbrahim Abu-Rabi` Risale-i Nurları böylece tanımış oldu ve her geçen gün yeni projeler ve yeni çalışmalar gündemimizi oluşturdu. Dünyaca ünlü The Muslim World dergisinin özel sayısından sonra  20 kadar makalenin yer aldığı Islam at the Crossroads: On The Life and Thought of Bediuzzaman Said Nursi, akabinde  Islam in Modern Turkey: An İntellectual Biyografi of Bediuzzaman Said Nursi ( Bu eser daha sonra dokuz dile tercüme edildi ), Spiritual Dimensions of Bediüzzaman Said Nursi ve son olarak da   Justice and Resurrection in the Thought of Bediuzzaman Said Nursi gibi eserlerin editörlüğünü yaptı ve batının SUNY PRESS gibi  en önde gelen yayın evlerinden  çıkmasına vesile oldu. Hatta merhum, 40 kadar makalenin yer alacağı ve Risale-i Nurların daha iyi anlaşılmasına hizmeti hedef alan The Companion to Bediuzzaman Said Nursi adlı bir kitabın hazırlığı içindeydi. Bu kitabı dünyanın en eski yayınevlerinden olan Brill Yayınevi’nden çıkması için anlaşma yapmıştı ve yazarlara duyuruda bulunmuştu. Maalesef ömrü yetmedi.

Büyük deprem senesi idi ve İbrahim AbuRabi` Fatih’te bir evde kalıyordu. Malezya Milli Üniversitesi tarafından düzenlenen Uluslararası bir Risale-i Nur Sempozyumu için  18 Ağustos günü birlikte Malezya`ya gittik. Yeni evli olmasına rağmen eşini burada bırakmış ve bizimle birlikte o sempozyuma gelmişti. Hatta hiç unutmam, iki günlük uluslararası sempozyumun kapanış panelinde bir akademisyen  ‘Risalelerin insanlık için çok faydalı olduğuna inandım ancak bunu hayata nasıl uygulamalıyız’ diye sormuştu. Orada olanlar bilir, bir an bir sessizlik oldu. Merhum  hemen bir cevap verdi: ”Dershane açmanız lazım.” Sonra dershanenin Risale-i Nur hizmetinde ne anlama geldiğini ve Risalelerin toplumsal hayata dershanelerle ile nasıl etkili olduğunu uzunca izah etmişti. O an o üniversitenin öğretim üyelerinden Abdurrauf Hoca kendi lojmanını eşyalarıyla birlikte ilk dershanenin açılması için vermişti ve böylece Malezya’da ilk dershane hem de en büyük üniversitenin kampüsünün içinde açılmıştı. Hiç planda olmamasına rağmen ertesi gün bir Endonezya seyahati yapalım dedi ve kalabalık bir grup halinde Cakarta’ya gidildi. Tanıdık kimseler olmadığı için biraz zor bir seyahat olmuştu. Ancak daha sonraki seneler Jawa, Sulawasi ve Sumatra adalarında 16 farklı üniversite tarafından sempozyumlar düzenlendi ve bunların çoğunda merhum hazır bulunmuştu. Yine Avustralya’ya iki defa birlikte seyahatimiz oldu ve Melbourne üniversitesinde ve Sydney`de Risaleler üzerine konferanslar yapılmıştı.

Yine İbrahim AbuRabi’nin teşvik ve desteğiyle ilk defa uluslararası akademik istişareler yapılmıştı. Bu arada Bursa, Manisa, Kayseri, Konya, Ankara, Trabzon ve Van gibi şehirler gezilmiş farklı alanlarda konferans ve toplantılar yapılmıştı. Merhum, gidilen her yerde  ‘kırk yıllık dost’’ gibi sıcak münasebetler kurar ve karizmatik davranışlarıyla ilgi odağı olurdu.

İbrahim Abu-Rabi` kendisini “Ben Osmanlıyım” diye ifade ederdi. Evi de öyleydi gerçekten, tam anlamıyla bir “hanedan evi” idi. Bu yazıyı okuyan birçok dost bunun şahididir ki evi bir otel gibi idi. Birçok arkadaşımızı günlerce hatta aylarca evinde misafir etmiştir. Bizlerin ziyareti ile evinde her din ve milletten davetlinin katıldığı hizmete medar yemekler ve toplantılar olurdu. O çok sıcak bir dosttu, bir kardeşti ve gerçek bir Halil idi. Allah rahmet eylesin, şefkatiyle muamele etsin.

Çok mütevazı, vefalı, fedakâr, gayretli, müteşebbis ve sıcak bir insandı. Her kesimden dostu vardı. Kendisi Filistinli olmasına rağmen diyebilirim ki en yakin dostları arasında Yahudi kesimden insanlar da vardı. Prof. Dr. Norton Mezvinsky ve Prof. Dr. Ilan Pappe gibi anti Siyonist Yahudi akademisyenleri bunların başında gelirdi..

Birçok dil bilirdi. İngilizce, Arapça, Malayca, Fransızca, İbranice ve orta derecede Türkçe konuşurdu. O İngilizceyi çok hâkimdi. İnsan onu dinlerken adeta bir müzik parçası dinler gibi zevk alırdı. Konuşması ve anlattığı konulara tatlı, rahat, akıcı, selis ve doyurucu idi. Kaç defa İngiliz akademisyenlerden duymuşumdur. Bir defasında Hartford Seminary`nin rektörü Profesör Heidi Hadsell, merhumun bir konuşmasından sonra “senin ilmini bilirdim de İngilizceyi bu kadar güzel konuştuğunu bilmiyordum, tebrikler” diye ona iltifat etmişti. Zeki ve hafızası güçlü bir akademisyendi. Her konuda derin bilgisi vardı. Bilhassa İslam dünyasıyla ilgili siyasi ve sosyal tarih bilgisi çok derindi. Diyebilirim ki tanıdığım akademisyenler içinde en fazla kitap okuyan bir insandı.

Evinin alt kati 40.000 kadar kitabin bulunduğu tam anlamıyla bir kütüphane idi. Bir çok yere birlikte seyahat ettik ve her gittiğimiz yerde mutlaka bir kitapçı arar 3-5 demeden kitap  satın alırdı. Bunu İslamaabat`da da yapmıştı. Çok okur ve okuduğunu unutmazdı. Bir defasında meşhur Marksist Antonio Gramsci’den bahsetmiş ve ‘’fikren farklı düşünsem de onun bir yönünü takdir ediyorum” demişti. Gramsci, Mussoluni`ye meydan okumuş ve ona nispet ederek idam edileceği gecenin sabahına kadar Çince öğreten kitaplar okumuştur.’’ demişti. Okumak, okumak, okumak derdi. Uzun uçak yolculuklarında yeni almış olduğu bir iki kitabi bitirirdi. Üstadın ilme olan hâkimiyetini her fırsatta dile getirir ve bilhassa Mesnev-i Nuriye’nin mutlaka şerhli olarak İngilizceye tercüme edilmesini isterdi. Bu konuda bir iki teşebbüsü de oldu ancak akim kaldı. Herhalde yapamadığı için pişmanlık duyacağı işlerin basında Mesnevi-i Nuriye’nin İngilizceye tercüme edilemeden gitmesi gelir. Kısacası çok azimli ve gayretli idi. Gençlerin çok okumaya ve yazmaya ihtiyacı olduğunu dile getirir ve hayıflanırdı.

İbrahim Abu-Rabi` Filistin’de Hz. İsa`nin (a.s.) doğum yeri olarak da bilinen Nazareth`da dünyaya gelmiş ve 12 kardeşli kalabalık bir ailenin çocuğuydu. İşgal altındaki her Filistinli genç gibi o da malum makus talihi yenmek için gayret sarf etmiş. Yörenin yabancı dilde eğitim veren okullarını üstün derece ile bitirmiş ve nihayet üniversite sonrası eğitim için ABD’nin gözde üniversitelerinden Temple universitesinde yüksek lisans ve doktorasını yapmıştır.  Ailesiyle aracında şehit edilen Filistinli Profesör İsmail Faruki’nin talebesidir. Akabinde Hartford Seminary’de öğretim üyesi olarak göreve başlamıştır. Uzunca bir müddet  Hartford Seminary’de görev yapmış ve özellikle  The Muslim World dergisinin editörlüğünü yapmıştır. Bu arada Hartford Seminary’nin bir Hıristiyan misyoner kuruluşundan Müslüman-Hıristiyan diyalogu merkezine dönüşmesinde büyük katkısı olmuştur. Halen Hartford Seminary’nin kadrosunda İslam uzmanı dört profesör bulunmaktadır. Bundan 3 sene kadar önce de dünyanın önemli üniversitelerinden Kanada Alberta Üniversitesi’nde İslam Araştırmaları kürsüsü başkanlığı vazifesini üstlendi.

Prof. Dr. Faris Kaya
İstanbul İlim ve Kültür Vakfı

Yazdığı Kitaplar:

  1. Editor of Theodicy and Social Justice in Modern Islamic Thought: The Case of Bediuzzaman Said  Nursi (Ashgate Press, August 2010.
  1. Editor, The Critical Islamism Reader, from the University of Alberta Press,  2010.
  1. Editor of Spiritual Dimensions of Bediuzzaman Said Nursi’s Risale-i-Nur (Albany: State University of New York Press, July 2008).
  1. Editor of Contemporary Islamic Conversations: M. Fethullah Gulen on Turkey, Islam, and the West (Albany: State University of New York Press, March 2008).
  1. The Blackwell Companion to Contemporary Islamic Thought (Oxford: Blackwell Publishers, 2006). PP. 700.
  1. Translation of Fouad Zakariyya’s Myth and Reality in the Contemporary Islamist Movement (London: Pluto Press, 2005).
  1. Turkish translation of my English translation of Fouad Zakariyya’s Myth and Reality in the Contemporary Islamic Movement, Cagdas Islamci Harekette Hakkat ve Hayal (Istanbul: Kapi 2007).
  1. Editor of Sukran Vahide’s Islam in Modern Turkey: An Intellectual Biography of Bediuzzaman Said Nursi (Albany: State University of New York Press, 2005).
  1. German translation of the above, Islam in der modernen Turkei (Berlin: LIT, 2009).
  1. Contemporary Arab Thought: Studies in Post-1967 Arab Intellectual History  (London: Pluto Press, November 2005).
  1. Turkish translation of Contemporary Arab Thought, Cagdas Arap Dusuncesi: 1967 Sonrasi Arap Entelektuel Tarihi Arastirmalari (Istanbul: Anka, 2005). 568 pp.
  1. Modernlik ve Cagdash Islam Dushuncesi (Istanbul: Yonelish, 2003).
  1. Editor, Islam at the Crossroads: On the Life and Thought of Bediuzzaman Said Nursi (Albany: State University of New York Press, 2003).
  1. Arabic Translation of Islam at the Crossroads, al-Islam ‘ala muftaraq al-turuq (Cairo: Sozler, 2005).
  1. Turkish translation of Islam at the Crossroads, Yollarin Ayrilis Noktasinda Islam: Bediuzzaman Said Nursi Hayati ve Gorusleri (Istanbul: Gelenek, 2004).
  1. Co-Editor, September 11: Religious Perspectives on the Causes and Consequences (Oxford: Oneworld Publications, 2002).
  1. Bosnian translation of Intellectual Origins of Islamic Resurgence in the Modern Arab World (2002). See Enes Karic, Tumachenje Kur’ana I Ideologie XX Stolejeca (Sarajevo: Bemust, 2002).
  1. Turkish translation of Intellectual Origins of Islamic Resurgence in the Modern Arab World (Istanbul: Yonelish, 2000).
  1. Intellectual Origins of Islamic Resurgence in the Modern Arab World (Albany: State University of New York Press, 1996).
  1. Reprint of Intellectual Origins of Islamic Resurgence in the Modern Arab World (Albany: State University of New York Press, 1997).
  1. Editing, Islamic Resurgence and the Challenge of the Contemporary World: A Round-Table Discussion with Professor Khurshid Ahmad (Tampa: The World and Islam Institute, 1994).
  1.  2nd enlarged edition, Islamic Resurgence and the Challenge of the Contemporary World: A Round-Table Discussion with Professor Khurshid Ahmad (The Institute of Policy Studies, Islamabad, Pakistan, 1995).
  1. Urdu Translation of Islamic Resurgence and the Challenge of the Contemporary World: A Round-Table Discussion with Professor Khurshid Ahmad (The Institute of Policy Studies, Islamabad, Pakistan, 1995).
  1. Editing and writing the introduction to Elmer Berger’s transla­tion of The Pearls of Wisdom by the North African Mystic Ibn al-Sabbagh (Albany:  State University of New York Press, 1993).
  2. Spring 1996: Reprint of my edited work, The Pearls of Wisdom by the North African Mystic Ibn al-Sabbagh (Albany:  State University of New York Press)

1.Türkiye Akademisyenler Konferansı (İstanbul)

2-3 Temmuz 2011 1. TÜRKİYE AKADEMİSYENLER KONFERANSI “BEDİÜZZAMAN NE YAPMAK İSTEMİŞTİR

KONFERANS PROGRAMI

2 Temmuz Cumartesi  / Şehzadebaşı İİKV Vakıf Merkezi

08:30 – 09:30 Kahvaltı

09:30 – 10:00 Açılış Konuşması, Prof. Dr. Faris Kaya

I. Oturum : Başkan, Prof. Dr. Servet Armağan

10:00 – 10:30 –  Doç. Dr. Ahmet Kayacık, “Bediüzzaman’ın İlimleri Anlama ve Yorumlaması Bağlamında Mantık İlmi”

10:30 – 11:00 –  Doç. Dr. Halim Ulaş, “Güvenilir Ve Geçerli Bir Hizmet Yöntemi Olarak, Müspet Hareket Ve Proaktif Nur Talebesi Modeli”

11:00 – 11:30 Çay Arası

II. Oturum : Başkan, Prof. Dr. Yunus Çengel

11:30 – 12:00 – Dr. Furkan Aydıner, “Molla Sadra ve Molla Said’in Hakikat Yolculuğu”

12:00 – 12:30 – Dusmamat Karimov, “Risale-i Nur’a Göre, Kur’anda Adalet Kavramı”

12:30 – 13:00 – Prof. Dr. Yunus Çengel, “Nuraniyet ve Kuantum Alemi”

13:00 – 14:30  Yemek

III. Oturum : Başkan, Prof. Dr. Refik Korkusuz

14:30 – 15:00 İbrahim Demirkıran, “Risale-İ Nurda Görsellik Ve Sinema”

15:00 – 15:30 Rasim Soylu, “Risale-İ Nur’da Estetik Ve Bediüzzaman’ın Sanat Felsefesi”

15:30 – 16:00 Prof. Dr. Servet Armağan, “Ders Okuma Âdabı”

16:00 – 17:30 Çay ve Katre Dergisi Toplantısı

3 Temmuz Pazar  / Şehzadebaşı İİKV Vakıf Merkezi

08:30 – 09:30 Kahvaltı

IV. Oturum : Başkan, Prof. Dr. Murat Sarıcık

09:30 – 10:00 –  Doç. Dr. İshak Özgel, “Değerler Bağlamında Risale-i Nur’da İmanın Sosyal ve Ferdî Hayattaki Belirleyici Rolü Üzerine”

10:00 – 10:30 – Prof. Dr. Himmet Uç, “Bediüzzaman’ın Eserlerinde Zaman”

10:30 – 11:00 –  Hüseyin Kurt, “Said Nursi’nin Yazılarında Hz. İsa Tasavvuru”

11:00 – 11:30 –  Çay Arası

V.Oturum : Başkan, Doç. Dr.Furkan Aydıner

11:30 – 12:00 – Kenan Demirtaş, “Risale-i Nur’da Metod ve Usul”

12:00 – 12:30 – Nevzat Uyaroğlu, “Beyin Göçü Ve İttihadı İslam’la İlgili Bediüzzaman’ın Medresetüzzehra Yaklaşımı”

12:30 – 13:00 – Salih Sayılgan, “Scapegoat Teorisi ve Bediuzzaman`in “yeni düşman” Algısı”

13:00 – 14:30 – Yemek

VI. Oturum : Başkan, Prof. Dr. Himmet Uç

14:30 – 15:00 –  Prof. Dr. Murat Sarıcık, “İmam Gazali Ve Bediüzzaman Said Nursi’ye Göre Yezide Lanet Konusu”

15:00 – 15:30 – Hamza Koçak, “Bediüzzaman Said Nursi’nin Görüşleri Işığında İsrafa Karşı Mücadele Ve İktisadın İkamesi”

15:30 – 16:00 –  Mehmet Abidin Kartal, “İsrafa karşı mücadele ve iktisadın ikamesi”

16:00 – 17:30 Çay ve Toplantının Değerlendirilmesi

• ÖNEMLİ NOT : Programa izleyici olarak katılmak isteyenlerin iikv@iikv.org adresine kendilerini tanıtan bir email ile başvurmaları gerekmektedir.

3. Genç Akademisyenler Konferansı Sonuç

Dünyanın 25’i aşkın ülkesinden Said Nursi ve Risale-i Nur eserleri üzerine master ve doktora yapmakta olan 80’den fazla akademisyen İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın (İİKV) öncülüğünde üçüncü defa bir araya geldi. Birbirleriyle görüş alış-verişinde bulunan ilim adamları plaketle ödüllendirildi.

Risale-i Nur ve müellifi Bediüzzaman Said Nursi üzerine ilmi, akademik, kültürel ve sanatsal faaliyetler düzenleyen İİKV tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen Genç Akademisyenler Konferansı Merter Greenpark Otel’de gerçekleştirildi. Toplantıya 20 farklı ülkeden 60′ı aşkın genç akademisyenin yanı sıra Said Nursi ve Risale-i Nur konusunda çok sayıda makalesi ve kitabı bulunan 20 profesör katıldı. Ayrıca seminere Bediüzzaman Hazretleri’nin yakın talebelerinden Mehmet Fırıncı, Mustafa Sungur, Abdülkadir Badıllı ve Said Özdemir de geldi.

Dünya coğrafyasının farklı ülkelerinden gelen genç akademisyenler bir yandan tanışırken, bir yandan da Risale-i Nur konusunda uzman ilim adamlarıyla tezleri hakkında görüş alışverişinde bulundu.

Risale-i Nur ile ilgili yapılan konuşmalardan sonra kendini coşkun hissettiğini belirten Bediüzzaman’ın yakın talebelerinden Mehmet Fırıncı, “Bu herhangi bir âlimin yazdığı bir kitap değil. Bu insanlığı kurtarmak için hazırlanmış bir rehberdir. Çok güzel konuşmalar yapıldı. Dolayısıyla yurt dışından bu kadar Risale-i Nur’u anlayabilen insan görebilmek 50 yıl sonra bizim için büyük bir bayram. Bize 60 sene evvel Risale-i Nur’u 3-5 kişiyle konuşuyorduk. Bize ‘Bu şekilde nasıl olacak?’ diye soruyorlardı. Biz de ‘50-60 yıl sonrası için çalışma yapıyoruz.’ diyorduk. Bu çalışmalar çok önemli.” dedi.

Dünyanın 25’i aşkın ülkesinden 80’den fazla akademisyen ve 20 civarında profesörün seminere katıldığını belirten İstanbul İlim ve Kültür Vakfı (İİKV) İcra Kurulu Başkanı Prof. Dr. Faris Kaya, “Profesörler, genç akademisyenlere ders vermek için buradalar. Bugün güzel bir gün yaşıyoruz.” diye konuştu.

Risale-i Nur’un 20. yüzyılın en önemli eseri olduğunu dile getiren ABD’li Hıristiyan din görevlisi İan Markham, “Risale-i Nur, modern imanlı insanın karşılaştığı birçok probleme yanıt veriyor. Bu kitapta Allah’ın varlığı ve öldükten sonra dirilme ile ilgili nasıl çözümler sunulmuş onu görmek istiyorum.” ifadelerini kullandı.

Risale-i Nur, bugüne kadar karşılaştığım en mükemmel kitaptı.” diyen Hindistanlı Suhail Vilayil, “Risale-i Nur’da dikkatimi çeken İslamiyet’i modern bilimlerle açıklayan ilk eserdi. Kur’an-ı Kerim’in ilk tercümesiydi. Risale-i Nur bize pozitif bilimlerle din arasında bir çatışmanın bulunmadığını gösterdi. “ şeklinde konuştu.

Kaynak: iikv

Konuyla ilgili sitemizde yer alan diğer haberleri okumak için tıklayınız…

Ayrıca Dost Tv – İyi Haberler’de Çıkan Haber: