Nur Talebelerinin Ehl-i Sünnet Ekolü Teşkil Ettirilmelidir!
Nazarımızda ve kat’i delillerle bildiklerimize istinaden Ahirzamanın hizmet metodu Risale-i Nur Külliyatıdır ve tatbikat sahası da müsbet hareket metodudur. Müsbet hareket derken koyun gibi sessiz kalmak değil tabiki veya pasifize olmuş silik bir hizmet tarzı değildir.
Dünyadan el etek çekmek de değildir. Dünyanın en ince işlerine girip onu dem ve damarlara almak da değildir. Lakin nur talebelerinin hizmeti manevi olup ecrini yalnız ve yalnız Allahtan beklemektir. Maddi makam, mevki, kasa, masa endeksi bir hareket değildir.
Farklı olduğu için tasavvuf erbabı anlamakta zorlanıyor. Kalsik medrese metodu da olmadığı için bir mana veremiyorlar. Koyacakları yeri kestiremiyorlar.
Risale-i Nur Hizmetinin muvaffakiyetini hazmedemeyenler bu hizmeti bozmaya ve işlevini yitirmesi için elillerinden geleni ardlarına koymuyorlar.
Risale-i nur hizmeti kucaklayıcıdır. Tekfirci zihniyete sahip değildir. Bu kucaklayıcı hizmet tarzı da insanlar tarafından kabul görmektedir. Bunun karşılığında Nur Talebelerinden sadece istemiş olduğu Risale-i Nura kanaat ve sadakattır. Sadakat ise Risale-i Nur Lahikaları içerisinde bazen sarih bazen remz bazen ima yoluyla yazılmıştır. Sarih olmayanları ise lahikalarla hem hal olanlar tesbit edip etrafına neşretmektedir.
Tabi ki böyle külli bir hizmet metodsuz bırakılacak kadar ehemmiyetsiz değil ve olamaz.
Risale-i Nur talebesinin istikamet göstergelerinden birisi de üstadımızın varisleriyle olan ilişkisidir. Mezheplerin bizde meşreb tevemliği olduğu aşikardır. Yani vehhabi, şia, ehl-i sünnet.. bu fırkaların misal-i musaggarı halinde meşrebler var.
Üstadımızın bir talebesini kabul edip ötekileri reddeden şia zihniyeti, hiçbir varisi tanımayan onlar bizim başımızın tacıdır gibi kuru laftan ibaret bir anlayışa sahip vehhabi zihniyeti bir de varisleri varis olak gören nur talebeleri..
İşin garip tarafı bu kadar renk yapısını yelpazesinden barındıran bir hizmettir Risale-i Nur cemaati. Herkes kendi fıtratına yatan yerde bulunuyor tabiki.
Nasılki Rasulüssakaleyn (a.s.v.) size iki emanet bırakıyorum. Birisi kitabullah birisi de benim ehl-i beytim yani sünnet-i seniyyem demişse bunu alıp dairemiz içerisinde Risale-i Nur ve Varis ağabeyler olarak değerlendirebiliriz.
Bizler bu bahsetmiş olduğum şeyi tahakkuk ettirseydik FETö gibi bir hadise ve hizmetimizi ve Risale-i Nur Külliyatını tam manasıyla anlatıp hayata tatbik edebilseydik Sadeleştirme gibi bir teşebbüs olmama ihtimali söz konusu olmayabilirdi.
Ehl-I Beyti Bediüzzamanın son mümessili olan Hüsnü Bayram ağabey bugün Nur talebelerinin izzet ve itibarını temsil ediyor ve hakiki bir Nur talebesinin nasıl olması gerektiğini hayatıyla gösteriyor. Bu sebeple bizler de onunla hulus birliği edip müstakim nur hizmetleriyle Risale-I Nurun ehl-i sünnet ekolünü teşkil ettirmeliyiz.
Ve unutulmamalıdır ki bizler Nur’a ayine olusak o zaman millet fevc fevc nura dahil olacaktır.
Her meşrebin bir meşveret sistemi var. bu sistemler birbirisine imtizaç edip ortak meşveret sistemini tahakkuk ettirirlerse bi iznillah itthiad-I islamın çekirdeğini teşkil eden Nur talebeleri vesilesiyle cemahir-I müttefika-I islamiye tahakkuk edecektir. An şartla ki cemahir-I müttefika-i talebe-i nuriye tahakkuk etsin.
Selam ve Duayla
Muhammed Numan ÖZEL
[1] Barla Lahikası ( 220 )
[2] Barla Lahikası ( 190 )
www.NurNet.Org