Etiket arşivi: dualar

Cumanız Mübarek Olsun (Hz. İmam Zeynelabidin’den Tövbe Duası)

ALLAH’ım, senden (bir şey) istememe üç haslet engel oluyor; bir haslet de senden (bir şey) istemeye itiyor beni.

(Rabbim,) Yerine getirmediğim, getirmekte ağır davrandığım emirlerine, tereddüt etmeden işlediğim yasaklarına ve şükrünü eda etmekte kusur ettiğim nimetlerine bakınca, senden (bir şey) istemeye utanıyorum. Sana yönelenlere, hüsnü zanla dergâhına gelenlere olan lütuf ve fazlını görünce de, senden istekte bulunmaya cüret ediyorum. Çünkü, senin bütün ihsanların bir lütuf, bütün nimetlerin karşılıksız bir bağıştır.

Ey mâbudum, şimdi ben, zilletle boyun eğmiş bir halde izzet kapının önünde durmuş, çoluk çocuğu çok, fakr-u zaruret içindeki biri gibi utanarak senden (lütuf ve merhametini) dileniyorum ve itiraf ediyorum ki, bana ihsanda bulunduğun zaman sana karşı gelmemeye gayret etmekten başka bir şey yapmış değilim ve hiçbir zaman da senin lütuf ve fazlından mahrum kalmamışım.

Şimdi ey Rabbim, katında kötü şeyler kazandığımı ikrar etmek, bana bir yarar sağlar mı? Çirkin işler yaptığımı itiraf etmek, beni senden (senin azabından) kurtarır mı? Yoksa, bulunduğum durum itibariyle gazabını mı hakkettim?! Yoksa seni çağırırken gazabınla mı cevap vereceksin?!

Seni tenzih ediyorum! Tövbe kapısını yüzüme açık bıraktıktan sonra senden ümit kesmem. Aksine, günahları büyük, bahtı dönmüş, amel zamanının bittiğini, ömrünün sona erdiğini görüp senden kurtulamayacağını, senden kaçamayacağını anlayınca, tertemiz bir kalple sana dönüp ihlasla tövbe eden, sonra da karşında eğilip bükülerek, başını aşağı salarak, korkudan dizleri titreyerek gözyaşları suratını ıslatmış bir halde kısık bir sesle seni çağıran, sana yalvaran, kendine zulmetmiş, Rabbinin saygınlığını küçümsemiş hakir bir kul gibi; “ey merhametlilerin en merhametlisi; ey merhamet arayanların yöneldiği en merhametli zat; ey mağfiret dileyenlerin etrafında dolaştığı en şefkatli Zât-ı Kibriya; ey affı cezalandırmasından çok olan; ey rızası gazabından bol olan; ey güzel affıyla yaratıklarına minnet koyan; ey kullarını tövbelerinin kabul olacağına alıştıran; ey kötülerin tövbeyle ıslah olmalarını sağlayan; ey kullarının az amellerine razı olan; ey onların az amellerine çok mükâfat veren; ey dualarına icabet etmeyi onlar için tazmin eden ve ey lütfuyla onlara en iyi ödülü vereceğini vaad eden (yüce ALLAH)!” diyerek seni çağırırım, sana yalvarırım. Çünkü ben, sana isyan edip de bağışladığın en isyankâr, mazeret gösterip de mazur gördüğün en kötü ve tövbe edip de tövbesini kabul ettiğin en zalim kişi değilim.

Buradan sana yönelerek, kaçırdığı fırsatlara pişman olan; devşirdiği günahlardan korkan; yaptıklarından utanç duyan; senin indinde büyük günahı affetmenin büyük bir şey olmadığını, bunun sana göre kolay bir iş olduğunu, hadsiz hesapsız suçlara göz yumabileceğini bilen ve sana en sevimli kulun; sana karşı büyüklük taslamayı terkeden, günahlardan sakınan ve sürekli bağışlanma talebinde bulunan kul olduğunun bilincinde olan biri olarak tövbe ediyorum.

(Ey Rabbim,) Büyüklük taslamaktan, günahlara devam etmekten sana sığınırım. Kusur ettiğim hususlarda senden bağışlanmamı dilerim. Âciz olduğum, güç yetiremediğim konularda senden yardım isterim.

ALLAH’ım, MUHAMMED ve âline salat eyle ve üzerime farz ettiklerini bana bağışla; hakkettiğim cezalandırmalarından beni kurtar; günah ehlinin korktuğu (cehennem azabı)ndan bana güvence ver. Çünkü sen, af ile dolusun; mağfiret için umulansın; bağışlama ile tanınmışsın; hacetimi senden başka kimseden dilemem; günahımı senden başka bağışlayacak olan yoktur. Her türlü eksiklik sıfatından münezzehsin sen. Senden başka kimse bana zarar veremez, senden başka kimseden korkmam. Hiç şüphesiz, sen takva ehlisin; mağfiret ehlisin. MUHAMMED ve âline salat eyle ve hacetimi gider, dileğimi kabul et; günahımı bağışla, korkumu güvene çevir. Hiç kuşku yok, sen her şeye kadirsin ve bunlar sana pek kolaydır.

Âmin, ya Rabbe’l-âlemin.

www.NurNet.Org

Cuma Duası (Cumanız Mübarek Olsun)

“Amin! Elhamdu lillahi rabbi’l-alemin, ve’l-akibetu lil-muttekin va’s-salatu ve’s-selamu ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve ashabi ecmain.”

Ey Yüce Rabbimiz !

Sen bütün mahlukatına merhametli bilhassa inanmış kullarına pek lütufkarsın, el açtık kapına geldik sana dua ve niyazlarımızla yalvarıyoruz, dualarımızı kabul ederek bizlere af kapından bos çevirme Allah’ım!

Kıyamet gününün tek hakimi ve sahibi sensin, bizlere orada acı, cehennem azabından koru Ya Rabbi!

Biz yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardim dileriz, bizleri ibadet ve itaatin yolundan hiç bir zaman ayirma Allah’ım!

Hidayet üzere devamlı kalmayı, muttaki kullarından olmayı, dünya ömrümüzü iffet ve şerefimizle geçirmeyi cümlemize nasip eyle Allah’ım!

Gadabından hoşnutluğuna, cezandan affına, şeytanın şerlerinden senin sonsuz rahmetine sığınıyoruz, sen affedicisin, affetmeyi seversin, bizleri de affeyle Allah’ım!

Senin affına merhametine ve lütfüne daha çok ihtiyaç duyduğumuz şu zamanda bizleri sensiz bırakma Ya Rabbi! Sana yalvarıyoruz, kapına geldik bizleri boş çevirme Ya Rabbi!

Allah’ım sen de biliyorsun ki senden başkasına Rabb demedik, sadece sana kulluk ettik ve sadece senden yardım istedik, ve biliyoruz ki Allah’ım senin razı olmadığın işler yaptık, ama sen bizim Rabb’imizsin senden başkasına gidecek halimiz yok ki, ceza vermende sen bizim Rabb’imizsin, affetmende rabbimizsin, bizi bağışlarsan sen gafur ve rahimsin.

Sen affedicisin, affi seversin bizleri affeyle Ya Rabbi…

Ahirete göç eylemiş, kemikleri çürümüş bir fatihaya muhtaç olanların kabirlerini Kur’an’ın nuru ile aydınlat, makamlarını cennet eyle Allah’ım!

Kabirlerinde imanlarının ve Kur’an’ın nurunu onlara ortak eyle! Kabirlerini cennet bahçelerinden eyle. Cehennem çukuruna benzetme Ya Rabbi!

Beşer olarak, şaşarak işledikleri kusurları sebebiyle kabir azabı çekenler varsa, okunan Kur’anlar hürmetine sen onları kurtar Allah’ım! Sevgili Peygamber (asm)’in hürmetine onları affet Allah’ım! Kabe-i Muazzama, Ravza-i mutahhera ve diğer mukaddes yerler hürmetine sen onlara acı Allah’ım!

Dünyanın dört bir yanında zulme maruz kalmış bütün Müslüman kardeşlerimizin halleri sana arz ediyoruz Allah’m! Zulmedenleri ıslah eyle Ya Rabbi! Islah olmaları mümkün değilse, onları Kahhar isminle kahreyle Ya Rabbi!

Özellikle şuan dünyanın dört bir tarafında, biz burada rahat bir mekanda karnımız tok, başımızda çatı dua etmek bile nefsimize ağır gelirken ya onlar, ya onlar Allah’ım! Gecenin bir saatinde, soğukta, karnı aç ve bir köşede ölmeyi bekleyen Müslüman kardeşim “Ben burada bu haldeyken benden bir duasını bile esirgeyen Müslüman kardeşimden hesabimi soracak günü bekliyorum.” diyorsa, bunun hesabını nasıl veririz Allah’ım! Bizlere bu şuuru nasip eyle Allah’ım!

Son nefesimizde kelim-i şehadetle buyrun « Eşhedu el la ilahe illallah ve eşhedu anne Muhammeden abduhu ve rasuluh » diyerek bu dünyadan göç etmeyi, imanın ve İslamın doğru, temiz ve nurlu yolundan ayrılmadan göç etmeyi cümlemize nasip eyle Ya Rabbi!

Şerefimiz olan dinimizi, dünyamızı ahretimizi mamur eyle.

Gözümüzün, kulağımızın kalbimizin ve diger bütün azalarımızın şerlerinden bizleri koru.

Ey kalpleri tasarrufunda bulunduran Mevlamız, bizleri ve aile fertlerimizi sana itaatle hoşnutluğuna sebep olan işlerde ve doğru yolunda daim eyle!

Kabul olmayacak dua ile sana el kaldırmaktan, insanlığa ve İslamlığa faydalı olmayan bilgiden, bir Müslümana yakışmayan acizlikten, tembellikten, cimrilikten sana sığınıyoruz, bizleri de koru Ya Rabbi!

Amin diyen kullarını iki cihanda aziz eyle.

Cennetinle cemalinle bizleri müşerref eyle ve duamızı yüce dergahında kabul eyle Ya Rabbi!

Hulasa duaların özü; sevgili Peygamberimizin (asm) senden istediği hayırlı işlerin tamamını biz de Senden istiyoruz, bizlere de nasip eyle Ya Rabbi!

Sevgili Peygamberimizin (asm) sana sığındığı bütün şerlerden, fitne, fesat ve nifaktan bizde Sana sığınıyoruz, hepimizi koru Allah’ım!

Bütün mümin ve müsliminin günahlarını geniş mağfiretinle affeyle Ya Rabbi!

Bizlere hiçbir zaman düşünemediğimiz kadar büyük ve geniş nimetler ihsan eyle Ya Rabbi!

Hiçbir gölgenin olmadığı o dehşetli hesap gününde, senin gölgenin altında bulunmayı nasip eyle Allah’ım.

“Subhane Rabbike Rabbi’l-izzeti amma yesifun ve salamın ale’l-mirselin ve’l-hamdu lillahi Rabbi’l-alemin”

Bütün ölmüşlerimizin ve Sevgili Peygamberimizin (asm) ruhu için, Allah Teala’nın rızası için. El Fatiha.

www.NurNet.Org

Cumanız Mübarek Olsun! (Cuma Duası)

Ebul Vefa Hz.’nin Duası

Ya Allah!

Dünya ve ahirette karşılaşacağım her bir korku için ‘lailaheillallah‘ ı,

Her keder ve üzüntü için ‘maşa’allah‘ı,

Her bir nimet için ‘elhamdulillah‘ı,

Hayret verici her şey için ‘subhanallah‘ı,

Her bir günah için ‘estağfirullah‘ı,

Her darlık için ‘hasbiyallah‘ı,

Her musibet için ‘inna lillahi ve inna ileyhi raciun‘u,

Her bir kaza ve kader için ‘tevekkeltu alellah‘ı

Her bir itaat ve isyan hareketi için ‘la havle vela kuvvete illa billahil aliyyul aziim‘i, hazırladım.

Ey Rabbım! Bize arttır da eksiltme, bizi şereflendir de hor ve hakir kılma, bize ver de mahrum bırakma, bizi seç de üzerimize ihtiyar etme.

Bizden razı oluver bizden kabul eyle. Ey Kerem sahibi! Ey esirgeyenlerin en merhametlisi! Duamı kabul eyle. Hamd alemlerin Rabbın’a mahsustur.

www.NurNet.org

Cumanız Mübarek Olsun! (Cuma Duası)

Allahım bizi bize döndür.

Bizi kapında durdur.

Allahım bizi, senin için sende ve seninle eyle.

Bizi sana hizmetle bahtiyar eyle.

Almamız da vermemiz de senin için olsun.

İçimizi senden başkasının sevgisine mekan olmaktan temizle, nehyettiğin yerleri bize gösterme. Emrettiğin yerlerde bizi, bize kaybettirme.

Zahirimizi (dışımızı) sana masiyetten (günah işlemekten), batınımızı (içimizi) da şirkten koru.

Bizi nefislerimizin elinden al, kurtar sana ulaştır.

Bütün fiil ve hareketlerimiz yalnız senin için olsun.

Yalnız sana güvenelim, sana dayanalım.

Senden başkasına asla güvenmiyelim, dayanmayalım.

Senden gafil olma bedbahtlığından bizi uyandır.

Bizi, sana taat, ibâdet, ve münacat elbiseleri ile giydir.

Kalblerimize ve özlerimize sana yakınlık zevkini tattır.

Nasıl ki gök ile yer arasını ayırdı isen, günahlarla bizim aramızı da aynen öylece ayır.

Bizi günahlardan uzak tut.

Nasıl ki gözün siyahı ile beyazının arasını biri birine yakın etti isen, aynen onun gibi, bizi de sana kulluğa, sana taate yakin et.

Günahlarla bizim aramızı aç. Tıpkı, sana masiyet bahsinde, Yûsuf aleyhisselâm ile Züleyha’nın arasını açtığın gibi.

Allahım! Bizi gaflet uykusundan uyandır.

Bizim kimimizi, kimimizden faydalandır.

Bizi yalnız kendinle meşgul eyle.

Taki nefislerimiz islah olsun. Nefislerimize sana gelen yolu göster.

Ömrümüzün kalan kısmını, senin yolunda meşguliyetle geçirelim!

(Amin)

Abdülkâdir Geylânî Hz.

www.NurNet.Org

Cumanız Mübarek Olsun! (Cuma Duası)

İmam Zeynelabidin Hz (RA)’nin Sahife-i Seccadiye Mecmuasından – Ramazan Ayıyla Vedalaştığında Okuduğu Dua

Allah’ım! Ey (nimet verdiği kimselerden) karşılık beklemeyen! Ey hiçbir zaman bağışta bulunduğuna pişman olmayan! Ve ey kuluna, ameline eşit olarak karşılık vermeyen! Nimetin avanstır; affın lütuftur; cezalandırman adalettir; öngördüğün hayırdır

Verdiğin zaman, bağışını başa kakmakla bulandırmazsın; esirgediğin (vermediğin) zaman, esirgemen zulüm değildir. Şükredene, şükrü sen ilham ettiğin hâlde, karşılık verirsin; hamdedene, hamdı sen öğrettiğin hâlde, mükâfat verirsin; her ikisi de rüsva olmayı ve mahrum bırakılmayı hak ettiği hâlde, öylesinin kötülüklerini örtersin ki, dileseydin rüsva ederdin; öylesine bağışta bulunursun ki, dileseydin mahrum bırakırdın.

Ne var ki sen, işlerini lütuf üzere bina etmişsin; kudretini affetmekle gösterirsin; karşı gelene halimce davranırsın; kendine zulümle kastedene süre tanırsın; sana dönmeleri için onlara mühlet verirsin; onları hemen cezalandırmayıp tövbe fırsatı tanırsın ki, helâk olanlarının sana karşı bir kanıtları olmasın; bedbaht olanları, ancak defalarca mazur görülüp aleyhlerinde birçok kanıt biriktikten sonra bedbaht olsunlar. Tüm bunlar, affından ve kereminden kaynaklanmakta, şefkatinden ileri gelmektedir; ey Kerim, ey Halim! Sen, (öyle şefkatli) bir mâbudsun ki, affına ulaşmaları için kullarına tövbe adında bir kapı açmışsın; şaşmasınlar diye vahyinden bir delil dikmişsin o kapıya.

Kutludur ismin, buyurmuşsun ki: “İçten bir tövbeyle Allah’a dönün. Umulur ki Rabbiniz, sizin kötülüklerinizi örter ve sizi (ağaçlarının) altından ırmaklar akan cennetlere sokar. O gün Allah, Peygamber’i ve onunla birlikte inananları utandırmaz; nurları, önlerinden ve sağlarından gider; derler ki: Rabbimiz, nurumuzu bizim için tamamla ve bizi bağışla. Hiç kuşkusuz, sen her şeye kadirsin.” (Tahrim, 8 ) Şimdi, sen bu kapıyı açmış, delilini de önüne dikmiş olduğun hâlde, o ağırlanma mahalline (cennete) girmekten gaflet edenin mazereti olabilir mi?! Sen, öyle (cömert) bir mâbudsun ki, kullarından alacağın şeyin kıymetini artırarak onu paha biçilmez kılarsın. Kullarının seninle ticarette kâr etmelerini, sana gelerek fazlasıyla kazanıp kurtuluşa ermelerini istiyorsun çünkü. İsmin kutlu ve yücedir, buyurmuşsun ki: “Kim iyilik getirirse, ona, onun on katı vardır; kim de kötülük getirirse, ancak onun misliyle cezalandırılır.” (En’am, 160)

Yine buyurmuşsun ki: “Allah yolunda mallarını harcayanların örneği, yedi başak bitiren bir tane gibidir ki, her başakta yüz tane vardır. Allah dilediğine kat kat fazlasını verir.” (Bakara, 261) Yine buyurmuşsun ki: “Kendisi için kat kat artırması üzere Allah’a güzel bir borç verecek olan kimdir?” (Bakara, 245) Ve iyilikleri kat kat artıracağına ilişkin Kur’an’da indirdiğin diğer ayetler… Sen, o yüce mâbudsun ki, kullarına gayb âleminden öyle gerçekler bildirmiş, onları öyle şeylere özendirmişsin ki, eğer bildirmeseydin, gözleriyle onları görmez, kulaklarıyla onları duyup kavrayamaz, düşünceleriyle onlara ulaşamazlardı. Buyurmuşsun ki: “Beni anın, sizi anayım; bana şükredin ve sakın bana nankörlük etmeyin.” (Bakara, 152)

Yine buyurmuşsun ki: “Eğer şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artırırım ve eğer nankörlük edecek olursanız, hiç kuşkusuz, azabım çok şiddetlidir.” (İbrahim, 7) Yine buyurmuşsun ki: “Beni çağırın, size icabet edeyim. Hiç kuşku yok, büyüklük taslayıp bana ibadet etmekten kaçınanlar, aşağılanarak cehenneme gireceklerdir.” (Mü’min, 60) Böylece, seni çağırmayı (duayı) ibadet, terkini de büyüklük taslamak olarak adlandırmış ve terki için aşağılanarak cehenneme girmeyi vadetmişsin. Böyle olunca, onlar da nimetinle seni andılar; ihsanınla sana şükrettiler; emrinle seni çağırdılar; kat kat fazlasını almak üzere senin için sadaka verdiler ki, gazabından kurtulup hoşnutluğunu kazansınlar.

Eğer senin, kullarına yaptığını, bir yaratık diğer bir yaratığa yapmış olsaydı, iyilik vasfını alır, minnettarlıkla anılır ve mümkün olan her dille övülürdü. O hâlde, hamdına doğru giden bir yol, hamdını ifade edecek bir kelime ve hamdınla ilgili bir anlam var oldukça sana hamdolsun. Ey kullarına ihsan ve lütufta bulunarak onların övgüsünü kazanan; onları nimet ve bağışına boğan! Bize olan nimetlerin ne kadar yaygın, ne kadar boldur; özel lütufların ne kadar çoktur! Bizi, seçtiğin dine, hoşnut olduğun İslâm’a, kolaylaştırdığın yola hidayet ettin; katındaki yakınlığa, indindeki saygınlığa ulaşmada gözlerimizi açtın.

Allah’ım! Sen, o görevlerin seçkinlerinden, o farzların özellerinden birini, ramazan ayı kıldın. Bir nur olan Kur’an’ı o ayda indirerek, o ayda imanı (imanın gerektirdiği amelleri) kat kat artırarak, o ayda (geceleri ibadete) kalkmayı teşvik ederek ve içindeki bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’ni ululayarak onu diğer aylardan ayırdın; tüm zamanlar ve asırların içinden onu seçtin ve onu yılın diğer vakitlerinden üstün kıldın. Sonra da onun vasıtasıyla bizi diğer ümmetlerden üstün kıldın; onun fazileti için öteki dinlerin mensuplarını değil, bizi seçtin. Biz de emrinle gündüzünde oruç tuttuk; yardımınla gecesinde ibadete kalktık; belki oruç tutup ibadete kalkmakla rahmetin hâlimize şamil olur, bu vesileyle sevabını kazanırız diye.

Çünkü sen, katından umulanla dolusun; fazlından istenilen hususunda cömertsin ve sana yaklaşmak isteyene pek yakınsın. Bu ay, gerçekten de beğenimizi kazanarak aramızda kaldı; bizimle iyi bir birlikteliği oldu ve bize âlemlerin en üstün kazancını kazandırdı. Sonra da vakti dolunca, süresi bitince, sayısı tamamlanınca bizden ayrılıp gitti. Şimdi biz, ayrılığı bize çok zor olan, bırakıp gitmesi bizi üzüp ürküten, ahdini bozmamamız, saygısını gözetmemiz, hakkını ödememiz gereken biri gibi onunla vedalaşıyoruz. Ve diyoruz ki: Selâm sana, ey Allah’ın en büyük ayı ve ey Allah’ın dostlarının bayramı! Selâm sana, ey bizimle birlikte olan vakitlerin en değerlisi ve ey günlerin ve saatlerin içinde en iyi ay! Selâm sana, ey arzuların yaklaştığı, amellerin dağıldığı ay! Selâm sana, ey varlığı pek değerli, yokluğu can yakıcı dost; ayrılığı üzücü olan ümit kaynağı! Selâm sana ki, gelişinle bizi sevindirdin, mutlu ettin; gidişinle bizi üzdün, canımızı yaktın. Selâm sana ki, kalpler sende yumuşar, günahlar azalır.

Selâm sana ki, Şeytan’a karşı bize yardım eder, iyilik yollarını bizim için kolaylaştırırsın. Selâm sana ki, cehennem ateşinden kurtulanlar sende çok olur; hürmetini gözeten saadete erişir. Selâm sana ki, günahları silmekte, ayıpları örtmekte üstüne yok. Selâm sana ki, suçlulara çok uzundun; inananların gönlünde pek heybetliydin. Selâm sana ki, günler seninle rekabet edemez. Selâm sana ki, her yönden esenlik olan bir aysın. Selâm sana ki, birlikteliğin bıkkınlık getirmez; muaşeretin kınanmaz. Selâm sana ki, bize bereket getirdin; bizden günahların kirini yıkayıp giderdin. Selâm sana ki, seninle vedalaşmamız bıkkınlıktan, orucunu terk etmemiz yorgunluktan değildir.

Selâm sana ki, vaktinden önce aranırsın; kaybetmeden önce üzüntün yaşanır. Selâm sana ki, bereketinle birçok kötülük bizden uzaklaşır; birçok hayır bize ulaşır. Selâm sana ve içindeki bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’ne. Selâm sana ki, dün sana pek düşkün iken, yarın özleminle yanıp tutuşacağız. Selâm sana ve artık mahrum kaldığımız faziletine; elimizden alınan geçmişteki bereketlerine. Allah’ım! Biz; bedbahtların, vaktini bilmedikleri ve bedbahtlıkları yüzünden faziletinden mahrum kaldıkları bir sırada, bu ayla şereflendirdiğin, lütfunla ondaki ibadetlere muvaffak ettiğin, bu ayın ehli kullarınız. Onunla tanışmak için bizim seçilmemizin, onun yol yordamına hidayet edilmemizin velisi sensin.

Hakkını ödeyemedikse de onda tuttuğumuz orucu, kıldığımız namazı, az da olsa yaptığımız iyilikleri senin yardımına borçluyuz. Allah’ım! Kötülüğümüzün ikrarı, ihmalkârlığımızın itirafı olarak (iyi işlerimizden dolayı) sana hamdediyor ve kalbimizde duyduğumuz kesin pişmanlığımızı, dillimize akıttığımız samimî özür dileyişimizi sana sunuyoruz. Şu hâlde bizi, o ayda kaybettiğimiz büyük fazileti telâfi edebileceğimiz, elde etmediğimiz vazgeçilmez çeşitli hayırların yerini doldurabileceğimiz bir mükâfatla mükâfatlandır ve o ayda senin hakkını ödeyemediğimiz için bizi mazur gör. Ömrümüzü önümüzdeki gelecek ramazana ulaştır.

Ulaştırdıktan sonra da lâyık olduğun kulluğu sunmakta, o ayın hak ettiği itaati yerine getirmekte bize yardım et ve bizi zamanın aylarından bu iki ayda (bu ve gelecek ramazanda) hakkını ödeyebilecek iyi işlere muvaffak eyle. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve bu ayda işlediğimiz küçük ve büyük suçları, içine düştüğümüz günahları, bilerek veya unutkanlıkla kendimize yaptığımız zulümleri ya da başkalarına ettiğimiz hakaretleri bize bağışla; örtünü kaldırarak bizi rüsva etme. Bu ayda düşmanlarımızı hâlimize sevindirme; kınayanların dilini üzerimize uzun etme. Tükenmeyen şefkatin, eksikliği olmayan lütfunla, bu ayda bizden yadırgadığın şeylere kefaret olacak, onları bağışlatacak amellere muvaffak et bizi.

Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve bu ayın gitmesiyle başımıza gelen musibeti telâfi et; bayram ve iftar günümüzü bizim için mübarek eyle; bu günü, geçirdiğimiz en hayırlı, affını en çok çekici, günahı en iyi silici günlerden kıl ve gizli açık bütün günahlarımızı bize bağışla. Allah’ım! Bu ayın sıyrılmasıyla bizi de günahlarımızdan sıyır. Onun çıkmasıyla bizi de kötülüklerimizden çıkar. Bizi onunla en çok mutlu olanlardan, onda payı en bol olanlardan ve ondan en fazla nasip alanlardan kıl. Allah’ım! Kim bu aya hakkıyla riayet ettiyse, hürmetini hakkıyla koruduysa, gerektiği gibi hükümlerini yerine getirdiyse, lâyık olduğu gibi günahlardan sakındıysa, hoşnutluğunu kazanacak, rahmetini cezbedecek bir amelle sana yaklaştıysa, kudretinle aynısını bize de nasip et; fazlınla onun kat kat fazlasını bize ver. Çünkü senin fazlın eksiksizdir; hazinelerin kesinlikle azalmaz; aksine, dolup taşar; ihsanının kaynakları asla kurumaz ve bağışın minnetsiz, tertemiz bağıştır.

Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve bize, kıyamet gününe kadar onu oruç tutanların, onda sana ibadet edenlerin tümüne vereceğin sevap kadar sevap yaz. Allah’ım! Müminler için bayram ve sevinç günü, İslâm ümmeti için toplanma, bir araya gelme günü kıldığın bu iftar günümüzde, işlediğimiz tüm günahlardan, geçmişteki tüm kötü işlerimizden, gönlümüzden geçen tüm kötü düşüncelerden, tekrar günaha dönme düşüncesi olmayan, bir daha hata yapmamaya azmeden biri olarak, şek ve şüpheden arınmış, halis bir tövbeyle tövbe edip sana yöneliyoruz. Bu tövbeyi bizden kabul buyur; bizden razı ol ve bizi bu hâl üzre sabit kıl.

Allah’ım! İçimizde cehennem azabına karşı öyle bir korku, cennet sevabına karşı öyle bir özlem meydana getir ki, tüm varlığımızla ibadetin tadını, günahın üzüntüsünü duyalım. Katında bizi, sevgini kazanan, itaate dönüşlerini kabul buyurduğun tövbe edenlerden kıl, ey adillerin en adili! Allah’ım! Babalarımızı, annelerimizi ve şimdiye kadar gelip geçen, kıyamete kadar gelecek olan tüm dindaşlarımızı bağışla. Allah’ım! Mukarrep meleklerine salât ettiğin gibi peygamberimiz Muhammed’e ve Âline salât eyle. Mürsel peygamberlere salât ettiğin gibi ona ve Âline salât eyle. Salih kullarına salât ettiğin gibi ona ve Âline salât eyle.

Onların hepsine ettiğin salâttan üstün bir salâtla ona ve Âline salât eyle; ey âlemlerin Rabbi! Öyle bir salât ki, bereketi bizi kuşatsın, faydası bize ulaşsın ve sayesinde duamız kabul olsun. Hiç kuşkusuz, sen, kapısına gelinen en kerim, kendisine güvenilen en yeterli ve ihsanı dilenilen en cömert zatsın ve sen her şeye kadirsin.

www.NurNet.Org