Etiket arşivi: Hz.Ali(RA)

Cuma Duası..(Cumanız Mübarek Olsun)

Hz. Ali(RA) Efendimizin Receb ayında yaptığı bir dua:

“Allah’ım, salat eyle Muhammed Aleyhissalâtü Vesselamın üzerine; hikmet yıldızları ve devamlı nimet ve ismet kaynağı ehl-i beytine.

Allah’ım, beni her türlü kötülükten koru. Beni unutkan etme ve gaflet üzerinde bırakma. Sonumu da hasret ve pişmanlıkla bitirme. Benden razı ve hoşnut ol. Senin mağfiretin zalimler içindir, ben de nefsime zulmettim.

Allah’ım, beni bağışla, beni bağışlamakla Sana bir zarar gelmez. Bana nimetlerini ihsan et, bana vermekle senin ihsanın azalmaz. Senin rahmetin geniş ve boldur. Hikmetlerin ise hoş ve güzeldir.

Allah’ım, bana sıhhat ve afiyet ver. Güven ve huzur ihsan eyle. Şükür ve takvaya ulaştır.

Allah’ım, Senden sabır ve doğruluk istiyorum. Bana işimde kolaylık ver. İşlerimi güçlükle gördürme. Aileme, çocuklarıma ve kardeşlerime iyilik ve ihsanda bulun. Onları mü’min ve Müslümanlardan kıl ve bu şekilde dünyadan ayrılmalarını nasip eyle.”

www.NurNet.Org

Cuma Duası (Cumanız Mübarek Olsun)

Hz. Ali (RA) Efendimizden Ramazan duası:

Allah’ım! Benim ismet perdesini yırtan günahlarımı bağışla. Allah’ım! Bedbahtlıklara yol açan günahlarımı bağışla.

Allah’ım! Sen’in her şeyi kaplayan rahmetin hakkına ve kendisiyle her şeye üstün geldiğin, karşısında her şeyin boyun eğdiği ve her şeyin ram olduğu gücün hakkına ve her şeye galip geldiğin ceberut (ilahi azamet) un hakkına ve önünde hiç bir şeyin duramadığı izzetin hakkına ve her şeyi dolduran azametin hakkına ve her şeye üstün gelen saltanatın hakkına ve her şeyin fani olmasından sonra baki kalacak veçhin hakkına ve her şeyin temellerini dolduran isimlerin hakkına ve her şeyi ihata eden ilmin hakkına ve her şeyi aydınlatan cemalinin nuru hakkına, Senden niyaz ederim.

Ey Nur, ey Kuddüs, ey evvellerin evveli ve ey ahirlerin ahiri!

Allah’ım! Benim ismet perdesini yırtan günahlarımı bağışla.

Allah’ım! Bedbahtlıklara yol açan günahlarımı bağışla.

Allah’ım! Nimetleri değiştiren günahlarımı bağışla.

Allah’ım! Duanın icabetini önleyen günahlarımı bağışla.

Allah’ım! Belanın inmesine sebebiyet veren günahlarımı bağışla.

Allah’ım! İşlediğim bütün günahları ve yaptığım bütün hataları bağışla.

Allah’ım! Ben sana zikrinle yaklaşmak istiyorum ve Sen’inle Sen’den şefaat diliyorum ve cömertliğin hakkına beni kendine yaklaştırmanı ve şükrünü eda etmeyi bana nasip kılmanı ve zikrini bana ilham etmeni istiyorum Sen’den. Merhamet et Allah’ım.

Allah’ım! Huzur, huşu ve zelil olmuş bir dille, Sen’den (hatalarıma) göz yummanı, bana merhametli davranmanı, beni verdiğine razı ve kani kılmanı ve her durumda mütevazı kılmanı dilerim. Allah’ım! İhtiyaç ve yoksulluğu şiddetli olan ve hacetini zorluklar anında kapına getirme, katında bulunanlara büyük rağbeti olan kimsenin yalvarışı gibi Sana yalvarırım. Allah’ım! Sen’in saltanatın azimdir ve mekanın yücedir, tedbirin gizlidir ve fermanın aşikar; kahrın galip ve kudretin her yerde caridir ve senin hükümetinden kaçmak imkansızdır. Allah’ım! Sen’den başka günahlarımı bağışlayacak; kabahatlerimi öretecek; kötü amelimi iyiye çevirecek birini bulamam. Sen’den başka ilah yoktur; münezzehsin; Sana hamdederim. Ben kendime zulmettim ve cahilliğim yüzünden itaatsizlik yaptım ve beni (ta) eskiden beri (hiç bir zaman) unutmadığından ve bana lütuf ve ihsanından dolayı rahatladım (ve korkmadan Sana isyan ettim.)
Senden başka kimim var ki!

Allah’ım! Mevla’m! Nice kötülüklerimin üzerini örttün; nice belaları benden geri çevirdin; nice hatalardan korudun beni; hoşa gitmeyen şeyleri uzaklaştırdın. Allah’ım! Belam büyümüş, halimin kötülüğü haddi aşmış; amellerim beni aciz bırakmış, (heva ve heves) zincirlerim beni çökertmiş, yerlere sermiş; uzun arzularım beni menfaatimden alıkoyup hapsetmiş ve dünya beni boş şeylerle aldatmış ve nefs-i emmarem, kendi cinayeti ve müsamahakârlığımla beni kandırmış. Ey Seyyidim! İzzetinin hakkına Sen’den istiyorum ki; amelimin kötülüğü, duamın kabulünü önlemesin, bildiğin gizli sırlarımı açarak beni rezil etme; gizlice işlediğim kötü amelim ve davranışım, sürekli tefritim ve cahilliğim, nefsanî isteklerim ve gafletimin çokluğu yüzünden, beni cezalandırmada acele etme. Allah’ım! İzzetin hakkına her durumda bana karşı merhametli ve bütün işlerimde rauf ol. Mabudum, Rabbim! Sen’den başka kimin var ki, ondan, kötü durumumu gidermesini ve işlerime nezaret etmesini isteyebileyim.

Mabudum, Mevla’m!

Sen bana hükmettin; bense onlar hususunda nefsime uydum ve ben bu konuda düşmanım (şeytan)ın (günahları) tezyin etmesinden korkmadım; böylece beni istediği gibi aldattı ve alınyazısı da bu işte ona yardımcı oldu; işte bu başıma gelenlerden dolayı bazı sınırlarını aştım ve bazı emirlerine karşı çıktım; bütün bunlarda Sana hamdetmek benim vazifemdir. (Amellerim dolayısıyla) Hakkımda yürütülen kaza ve kaderim ve beni yakalayan hükmün ve belam (imtihanın) karşısında gösterecek hiç bir mazeret ve bahanem yoktur.

Ve şu anda Sana yöneldim Ey Rabbim! Kendimi ihmal edip işlediğim kusurlardan sonra; özür dileyerek, pişman ve perişanlık içerisinde bağışlamanı ve mağfiret etmeni ümit ederek, tövbe edip tekrar (Sana) yöneldim ve günahımı ikrar ve (suçluluğumu) itiraf ederek Senin huzuruna geldim.

İşlediğim günahlardan kaçacak bir mekan ve zor durumlarda sığınacak bir yer bulamıyorum; mazeretimi kabul edip beni sonsuz rahmetine dâhil etmenden başka ümidim yok; o halde mazeretimi kabul eyle Allah’ım; perişanlığımın şiddetine acı (heva ve heves) zincirlerinden kurtar beni.

Rabbim! Bedenimin zayıf, derimin ince ve kemiklerimin hassas oluşuna acı.
Ey yaratılışımı gerçekleştirip beni yad eden, beni terbiye edip iyilik ve rızk veren; bağışının başlangıcı ve bana yaptığın geçmiş iyiliklerin hürmetine beni affeyle.
Kerem sahibi Ey Rab!

Ey Mabudum, Ey Seyyidim ve Rabbim! Vahdaniyetine inandıktan sonra; Marifetin bütün kalbimi doldurduktan sonra; Dilim zikrinle meşgul olduktan, muhabbetin içime işledikten, Rububiyet makamına boyun eğerek sadakatle (günahlarımı) itiraf edip, doğrulukla (Sana) dua ettikten sonra, beni cehennem ateşiyle azap etmen görülüp (inanılacak) şey mi? Böyle bir şey Sen’den uzaktır ve Sen kendi yetiştirdiğin birisini zayi etmezsin; yakınlaştırdığın birisini zayi etmezsin; Yakınlaştırdığın birisini kendinden uzaklaştırmadığın gibi barındırdığın birisini de kovmazsın veya yetiştiğin ve kendisine merhamet ettiğin kimseyi belalara teslim etmezsin. Sen bütün bunlardan yücesin. Keşke bir bilseydim, Ey Seyyidim, Mabudum ve Mevla’m! Azametin karşısında secdeye düşen yüzlere; sadakatle vahdaniyetine şahadet eden ve şükrün için metheden dillere; ilahlığını gerçekten itiraf eden kalplere, Senin marifetinle dolup taşan ve böylece huşuyla eğilen batınlara cehennem ateşini musallat eder misin? Ve itaat etmek üzere mabetlere koşan ve günahını itiraf ettiği halde Sen’den mağfiret dileyen uzuvları (azaba duçar eder misin?)
Senin hakkında böyle düşünülemez; Senin fazl-u keremin bize böyle tanıtılmamıştır. Ey Kerem Sahibi, Ey Rab!

www.NurNet.Org

Cuma Duası (Cumanız Mübarek Olsun)

Hz. Ali (R.A.)’ın bir duası:

Sırların hazinesi olan Bismillah ile başlarım, onun ile o hazineyi keşfederim.

Ardından mahlukatın en hayırlısı, dalalet ve yanlışlıkların ortadan kaldırıcısı Hz. Muhammed(sav)’e salat ve selam getiririm. Hiç şüphesiz ALLAH ve melekleri peygambere salavat getiriyorlar, rahmet gönderiyorlar, onu maddi manevi destekliyorlar. Ey müminler siz de ona salavat getirin, selam verin, biat edin. Onu maddi ve manevi destekleyin.

ALLAH’ım etrafı sırlar dağıtan, nurlar saçan, hakikatlerin onun hayatında yükseldiği, adem ilimlerinin ona inip mahlukatı aciz bıraktığı, anlayışların onu anlamakta kısır kaldığı, bizden ne geçmiş ne de gelen kimsenin onu anlamadığı o Zat’a salavat indir.

Melekut bahçeleri onun cemalinin çiçekleriyle revnaktardır. Ceberut havuzları onun nurunun feyziyle fışkırandır. Hiçbir şey yoktur ki O’na bağlı olmasın. Çünkü eğer o zat vasıta olmasaydı mevcudat zail olurdu. Öyle bir salavat ki senden Sana ve O’na yakışır.

ALLAH’ım! O (S.A.V.) sana delalet eden en kapsamlı sırrındır, senin önünde durmuş en büyük perdendir O.

ALLAH’ım beni O’nun nesebine ilhak et, O’nun şerefinden bana da nasip et. Onu bana öyle bir tanıt ki, bütün cehalet kaynaklarından kurtulayım. Fazl ve ilim kaynaklarından kana kana içeyim. Onun yolu üzere yardımınla mahfuz bir yolculukla beni huzuruna al.
Beni batılın üzerine saldırt ki onu ezeyim, beni ehadiyet denizine at, vahdet denizinin ortasında beni batır ki vahdetten başka bir şeyi ne göreyim, ne işiteyim, ne de bulayım.

ALLAH’ım isimlerine ayna olan o büyük perdeyi ruhuma hayat yap ve onun ruhunu hakikatimin özü kıl ve onun hakikatini dünyalarımı derleyen kapsamlı bir hakikat yap. Ey ilk hakikat olan evvel, ahir, zahir, batın.

Kulun Zekeriya (as)’ın yalvarışını dinlediğin gibi benim de yalvarışımı dinle. Kendin ile senin için bana yardım et. Kendin ile senin için beni teyit et. Benimle kendi aranı birleştir. Benimle başkası arasına engel ol ya ALLAH, ya ALLAH, ya ALLAH.

Ey Rabbimiz kendi katından bize bir rahmet ver ve işlerimizde doğru karar aldırma imkanını ver ve işlerimizde bana bir ferec ve çıkış yolu nasip et.

ALLAH ve melekleri peygambere salavat getiriyorlar. Ey müminler siz de ona salavat getirin, ona selam verin. ALLAH’ın salavatları, selamı, tebrikleri, rahmet ve bereketleri, efendimiz ve abdin, sevgilin, peygamberin, elçin olan Muhammed (sav)’e al ve ashabına olsun tekler ve çiftler adedince, ALLAH’ın mükemmel ve mübarek kelimeleri adedince.

www.NurNet.Org

Cuma Duası (Cumanız Mübarek Olsun)

Hz.Ali (RA)’ın Duası:

“Allah’ım! Sadece tertemiz bir kalple Allah’ın huzuruna çıkan hariç mal ve evlatların -insana- hiçbir yararı olmadığı günde senden aman diliyorum.

Zalimin -hasretle- ellerini ısıracağı ve “keşke ben Resulullah’a -itaat- yolunu tutsaydım” diyeceği günde senden aman diliyorum.

Günahkârların yüzlerinden tanınacağı, saçları ve ayaklarından tutulacağı günde senden aman diliyorum. Babanın oğul yerine ve evladın da baba yerine cezalandırılmayacağı günde senden aman diliyorum.

Ve doğrusu Allah’ın vaadi haktır. Zalimlere mazeretlerinin bir fayda sağlamayacağı, onların Allah’ın rahmetinden uzak ve kötü bir menzilde olacağı günde senden aman diliyorum. Hiç kimsenin kimse üzerinde güç sahibi olamayacağı ve yetkinin yalnız Allah’a has olacağı günde senden aman diliyorum.

İnsanın kardeşinden, annesinden, babasından, karısından ve evlatlarından kaçacağı ve herkesi meşgul edecek bir işle uğraşacağı günde senden aman diliyorum. “Suçlu o günün azabından -kurtulmak için- eşini ve kardeşini, kendisini barındıran, içinde yetiştiği tüm ailesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini vermek ister. Hayır -hiçbir zaman bu imkanı bulamayacak-! O -cehennem ateşi-, alevlenen bir ateştir. Deriler kavurur, soyar.” Bu günde senden aman diliyorum.

Mevlam, ey mevlam! Sen mevlasın ben ise bir kulum; kula mevladan başka kim merhamet eder?

Mevlam, ey mevlam! Sen -varlığımın- sahibisin, ben ise sahip olunan; sahip olunana sahip olandan başka kim merhamet eder?

Mevlam, ey mevlam! Sen azizsin, ben ise zelil; zelile azizsen başka kim merhamet eder?

Mevlam, ey mevlam! Sen yaratansın, ben ise yaratılan; yaratılana yaratandan başka kim merhamet eder?

Mevlam, ey mevlam! Sen yücesin, ben ise hakir, hakire yüce olandan başka kim merhamet eder?

Mevlam, ey mevlam! Sen güçlüsün, ben ise zayıf; zayıfa güçlüden başka kim merhamet eder?

Mevlam, ey mevlam! Sen zenginsin, ben ise yoksul; yoksula zenginden başka kim merhamet eder?

Mevlam, ey mevlam! Sen bağışta bulunansın, ben ise sail; saile bağıştan bulunandan başka kim merhamet eder?

Mevlam, ey mevlam! Sen dirisin, ben ise ölü; ölüye diriden başka kim merhamet eder?

Mevlam, ey mevlam! Sen bâkisin, ben ise fâni; faniye bakiden başka kim merhamet eder?

Mevlam, ey mevlam! Sen ebedisin, ben ise geçici; geçiciye ebediden başka kim merhamet eder?

Mevlam, ey mevlam! Sen rızıklandıransın, ben ise rızıklanan; rızıklanana rızıklandırandan başka kim merhamet eder?

Mevlam, ey mevlam! Sen cömertsin, ben ise cimri; cimriye cömertten başka kim merhamet eder?

Mevlam, ey mevlam! Sen afiyet verensin, ben ise -derde- tutulan, derde tutulana afiyet verenden başka kim merhamet eder?

Mevlam, ey mevlam! Sen büyüksün, ben ise küçük; küçüğe büyükten başka kim merhamet eder?

Mevlam, ey mevlam! Sen hidayet edensin, ben ise sapan; sapana hidayet edenden başka kim merhamet eder?

Mevlam, ey mevlam! Sen rahmansın, ben ise merhamet edilecek olan; merhamet edilecek olana rahmandan başka kim merhamet eder?

Mevlam, ey mevlam! Sen güç sahibisin, ben ise imtihan edilen; imtihan edilene güç sahibinden başka kim merhamet eder?

Mevlam, ey mevlam! Sen kılavuzsun, ben ise yolunu şaşırmış; yolunu şaşırmışa kılavuzdan başka kim merhamet eder?

Mevlam, ey mevlam! Sen bağışlayansın, ben ise günahkâr; günahkâra bağışlayandan başka kim merhamet eder?

Mevlam, ey mevlam! Sen galipsin, ben ise mağlup; mağlubu galipten başka kim merhamet eder?

Mevlam, ey mevlam! Sen eğitensin, ben ise eğitilen; eğitilene eğitenden başka kim merhamet eder?

 Mevlam, ey mevlam! Sen yücesin, ben ise alçak ve düşük; düşük birisine yüce olandan başka kim merhamet eder?

Mevlam, ey mevlam! Rahmetinin hakkı için bana merhamet eyle.

Bağışının, lütfünün ve fazlının saygınlığı için benden razı ol. Ey bağış, ihsan, fazl ve nimet sahibi! Rahmetinin hakkı için -duamı kabul buyur-, ey merhametlilerin en merhametlisi! amin.”

www.NurNet.Org

KUMEYL DUÂSI (Cumanız ve Regaib Kandiliniz Mübarek Olsun)

Kumeyl duası olarak Ehl-i Beyt kaynaklarında meşhur olan bu dua, Hz. Ali (a.s)’ın sır arkadaşı Kumeyl bin Ziyad’a Hızır’ın duası diye öğrettiği engin maarifi içeren bir duadır. Bu duanın özellikle Perşembe geceleri okunması Ehl-i Beyt imamları tarafından tavsiye edilmiştir.

Kumeyl duası şöyle başlıyor:

“Allah’ım! senin her şeyi kaplayan rahmetin hakkına; kendisiyle her şeye üstün geldiğin, karşısında her şeyin boyun eğdiği gücün hakkına; her şeye galip geldiğin ceberutun hakkına; önünde hiç bir şeyin duramadığı izzetin hakkına; her şeyi dolduran azametin hakkına; her şeye üstün gelen saltanatın hakkına; her şeyin fani olmasından sonra baki kalacak vechin hakkına; her şeyin temellerini dolduran isimlerin hakkına; her şeyi ihata eden ilmin hakkına ve her şeyi aydınlatan cemalinin nuru hakkına senden niyaz ederim.

Ey Nur, ey Kutlu, ey evvellerin evveli ve ey ahirlerin ahiri! Allah’ım! Benim ismet perdesini yırtan günahlarımı affet. Allah’ım! Bedbahtlıklara yol açan günahlarımı affet. Allah’ım! Nimetleri değiştiren günahlarımı affet. Allah’ım! Duanın icabetini önleyen günahlarımı affet.

Allah’ım! Belanın inmesine sebep olan günahlarımı affet.

Allah’ım! işlediğim bütün günahları ve yaptığım bütün hataları affet.

Allah’ım! Ben sana zikrinle yaklaşmak istiyorum, ve seninle senden şefaat diliyorum; ve cömertliğin hakkına beni kendine yaklaştırmanı ve şükrünü eda etmeyi bana nasip kılmanı ve zikrini bana ilham etmeni istiyorum.

Allah’ım! Huzu, huşu ve zelil olmuş bir dille, senden (hatalarıma) göz yummanı, bana merhametli davranmanı, beni verdiğine razı, kanaatkar ve her durumda mütevazı kılmanı diliyorum.

Allah’ım! İhtiyaç ve yoksulluğu şiddetli olan, ve hacetini zorluklar anında kapına getirene, katında bulunanlara büyük rağbeti olan kimsenin yalvarışı gibi sana yalvarırım.

Allah’ım! saltanatın büyük ve mekanın yücedir, tedbirin gizlidir; emrin açık; kahrın galip ve kudretin her yerde caridir;(yürürlüktedir) ve senin hükümetinden kaçmak imkansızdır.

Allah’ım! Senden başka günahlarımı affedecek; kabahatlerimi öretecek; kötü amelimi iyiye çevirecek birini bulamam.

Senden başka ilah yoktur; münezzehsin; sana hamd ederim.

Ben kendime zulmettim ve cahilliğim yüzünden itaatsizlik yaptım, ve eskiden beri sürekli bana lütuf ve ihsanında bulunduğun için kendimi güvende hissettim (ve korkmadan sana karşı geldim.)

Allah’ım! Mevlam! Nice kötülüklerimin üzerini örttün; nice belaları benden geri çevirdin; nice hatalardan beni korudun ; hoşa gitmeyen şeyleri uzaklaştırdın; layık olmadığım nice güzel övgüleri benim hakkımda yazdın.

Allah’ım! Belam büyümüş, halimin kötülüğü haddi aşmış; amellerim beni aciz bırakmış, (heva ve heves) zincirlerim beni çökertmiş, uzun arzularım beni menfaatimden alıkoyup hapsetmiş, ve dünya beni boş şeylerle aldatmış; ve sürekli kötülüklere çeken nefsim, cinayeti ve müsamahakarlığımla beni aldatmış.

Ey Seyyidim! İzzetinin hakkına senden istiyorum ki; amelimin kötülüğü, duamın kabulünü önlemesin ve bildiğin gizli sırlarımı açarak beni rezil etme; gizlice işlediğim kötü amelim ve davranışım, sürekli ihmalkarlığım ve cahilliğim, nefsani isteklerim ve gafletimin çokluğu yüzünden, beni cezalandırmada acele etme.

Allah’ım! İzzetin hakkına her durumda bana karşı merhametli ve bütün işlerimde rauf ol.
Mabudum, Rabbim! senden başka kimin var ki, ondan, kötü durumumu gidermesini ve bu halime bakmasını dileyeyim.

Mabudum, Mevlam! sen bana hükmettin; bense o hükümlerin hususunda nefsime uydum; bu konuda düşmanım (şeytan)’ın (günahları) tezyin etmesinden korkmadım; böylece beni istediği gibi aldattı ve alınyazısı da bu işte ona yardımcı oldu; işte bu başıma gelenlerden dolayı bazı sınırlarını aştım; ve bazı emirlerine karşı çıktım; bütün bunlarda sana hamd etmek benim vazifemdir.

(Amellerim dolayısıyla) Hakkımda yürütülen kaza ve kaderin; ve beni yakalayan hüküm ve imtihanın karşısında gösterecek hiçbir mazeret ve bahanem yoktur.

Ey Rabbim! Kendimi ihmal edip işlediğim kusurlardan sonra; özür dileyerek, pişman ve perişanlık içerisinde affını ve mağfiretini ümit ederek, tövbe edip tekrar (sana) yöneldim ve günahımı ikrar ve (suçluluğumu) itiraf ederek senin huzuruna geldim.

İşlediğim günahlardan kaçacak bir mekan ve zor durumlarda sığınacak bir yer bulamıyorum; mazeretimi kabul edip beni sonsuz rahmetine dahil etmenden başka ümidim yok; o halde mazeretimi kabul eyle ey Allah’ım ve perişanlığımın şiddetine acı (heva ve heves) zincirlerinden kurtar beni.

Rabbim! Bedenimin zayıf, derimin ince ve kemiklerimin hassas oluşuna acı.

Ey yaratılışımı gerçekleştirip beni yad eden, beni terbiye edip iyilik ve rızık veren; bağışının başlangıcı ve bana yaptığın geçmiş iyiliklerin hürmetine beni affeyle.

Ey Mabudum, Ey Seyyidim ve Rabbim! Vahdaniyetine inandıktan; marifetin bütün kalbimi doldurduktan; dilim zikrinle meşgul olduktan, muhabbetin içime işleidkten, Rububiyet makamına boyun eğerek sadakatle (günahlarımı) itiraf edip, doğrulukla (sana) dua ettikten sonra, beni cehennem ateşiyle azap etmen görülüp (inanılacak) şey mi?

Böyle bir şey senden uzaktır; sen kendi yetiştirdiğin birisini zayi etmezsin; yakınlaştırdığın birisini kendinden uzaklaştırmazsın, barındırdığın birisini kovmazsın, veya kendisine merhamet ettiğin kimseyi belalara teslim etmezsin. Sen bütün bunlardan yücesin.

Keşke bir bilseydim, Ey Seyyidim, Mabudum ve Mevlam! Azametin karşısında secdeye düşen yüzlere; sadakatle vahdaniyetine şahadet eden ve medh ile sana şükür eden dillere; ilahlığını gerçekten itiraf eden kalplere, senin marifetinle dolup taşan ve böylece huşuyla eğilen batınlara cehennem ateşini musallat eder misin? Ve itaat etmek üzere ibadet yerlerine koşan ve günahını itiraf ettiği halde senden mağfiret dileyen uzuvları (azaba duçar eder misin?)

Senin hakkında böyle düşünülemez; senin fazl-u keremin bize böyle tanıtılmamıştır Ey Kerem Sahibi, Ey Rabb!

Dünyanın azıcık bela ve cezası ve ondaki zorluklar karşısında benim tahammülsüzlüğümü sen biliyorsun; halbuki dünyadaki bela ve zorlukların devamı az, tahammülü kolay ve süresi kısadır; o halde nasıl tahammül edeyim ahiretteki belaya; orada meydana gelecek büyük zorluk ve acılara?

Halbu ki o belanın müddeti uzun ve süreklidir ve ehline bir hafifletme de olmaz.

Çünkü bu azap ancak, senin intikam ve gazabından kaynaklanır.

Bu ise göklerin ve yerin dayanamayacağı bir şey.

Ey Seyyidim! O zaman senin güçsüz, zelil, hakir, muhtaç ve biçare bir kulun olan ben nasıl dayanabilirim.

Ey Mabudum, Rabbim, Seyydim ve ey Mevlam! Hangi şeyden dolayı sana şikayette bulunayım ve hangisi için ağlayıp sızlayayım? Azabın elem ve şiddetine mi? Yoksa belanın devamı ve süresinin uzunluğuna mı?

Eğer bana ceza çektirmek için düşmanların yanında yer verirsen, ve bela ehliyle beni bir araya toplarsan, beni dostların ve velilerinden ayırırsan, Ey Mabudum, Ey Seyyidim, Mevlam ve Rabbim! azabına tahammül edebilecek olsam bile, senin ayrılığına nasıl dayanabilirim?

Diyelim ki ateşinin hararetine dayandım, ama keremine nazar etmekten mahrum olmama nasıl sabredeyim?

Yahut affını ümit ettiğim halde ateşe nasıl gireyim.

İzzetin hakkına ey Seyyidim ve Mevlam, sadakatle yemin ediyorum ki:

Eğer konuşmama izin verirsen, cehennem ehli arasında, ümitliler gibi sürekli dergahına yönelip inlerim; medet dileyenler gibi feryat edip yardım dilerim senden; ve bir şeyini kaybedenler gibi ağlayıp sızlarım sana; ve seni çağırıp “Neredesin Ey Müminlerin Velisi!” der dururum.

Ey ariflerin en yüce arzusu! Ey dileyenlerin imdadına yetişen! Ey sadık kalplerin dostu! Ve ey alemlerin ilahı! (Neredesin)?

Ey Mabudum! Münezzehsin sen. Ve ben sana hamt ediyorum.

Olacak şey mi, sana karşı gelmesi yüzünden cehennemde tutulan, ve günahından ötürü onun azabını tadan, ve onun tabakaları arasında, işlediği suç ve cinayetten dolayı hapsedilen Müslüman bir kulunun sesini duyasın da affetmeyesin, oysa o kul, rahmetine göz diken biri gibi inlemekte, ve tevhit ehlinin diliyle seni çağırmakta, ve rububiyet makamını vasıta ederek sana el açmada.

(devamı haftaya inşaallah..)

www.NurNet.Org