Etiket arşivi: Muhammed Muaz Deniz

Sınavdayız Farkında Mısın?

Dünya hayatı, bir oyundan, bir oyalanmadan başka nedir? Elbette dâr-i Âhıret korunan  muttakiler için daha hayırlıdır, hâlâ akıllanmayacak mısınız? EN’ÂM-32

Şu dâr-ı dünya, meydan-ı imtihandır ve dâr-ı hizmettir; lezzet ve ücret ve  mükafat yeri değildir. Lem’alar ( 10 )

Ah ki ne ah!!!Biz temelden mi kaybettik? Yaratılışımızın hikmetini sorgulamadan  mı koyulduk yola? Neyi eksik bildikte hata üstüne hata yapıyoruz? Neye güvendikte ciddiyetimizi kaybettik. Bir sınavda olduğumuzu mu unuttuk? Ölüm bize uzak mı yoksa?

Kalbimiz,aklımız,uzuvlarımız dünya dünya diyerek nefes alırken nerede kaldı imtihan,nerede  kaldı hizmet gibi sorular aklımı kurcalarken bir kez daha şu temel bilgiyi gözden geçirelim.  Kardeşlerim şunu bilmeliyiz ki dünya bir imtihan meydanıdır.Öyle bir imtihan meydanı ki  kitabımız açık ,peygamberimiz bütün mucizeleriyle ortada,Yüz yirmi dört bin peygamber  ellerinde nişaneleriyle sınavın daha rahat daha ciddi geçmesi için sana birer pusula birer  rehber…İşte bu kadar net ve açık bir imtihan ; kurallar belli,sorular belli,cevaplar belliyken  hâlâ neden gamsızlık ,neden bu vurdumduymazlık ,niye nefsimize tam manasıyla bunu  anlatamıyoruz .Bu imtihan dünyasında ,Allah rızasını kazanma yolunda,sınavı kazanma  yolunda nefsimizi merkep olarak kullanmak yerine neden nefsimize merkep olup sınavı  kaybetme uğruna onu memnuniyetle taşıyoruz ve istediği her şeyi yaptırmasına izin veriyoruz.

Kardeşlerim yapmamız gereken sarih bir şekilde ortadadır.Bir an önce  aklımızda,kalbimizde,bütün uzuvlarımızda imtihan ciddiyetini,Allah rızası için hizmet  ciddiyetini tekrar yeşertmeliyiz.Nefsimize Ey Nefsim!Bak ecel celladı arkamızda bundan sonra  bana hükmedemeyeceksin,senin devrin bitti demeliyiz.Seni Allah rızası yolunda kendime  merkep edeceğim bunun başka çaresi yok .Bir sınavdayız ve ben bu sınavı geçmeliyim.Lezzeti  ve mükafatı bu dünyada değil,ebedi saadeti yurdunda aramalıyım.Ücreti cennet hayatı olarak  görmeliyim.Zehirli bir bal hükmünde olan hazır bir dirhem lezzete dünyamı da ahiretimi feda  etmemeliyim.Mükafatı Allah rızasını kazanmak olarak istemeliyim…

 Eğer bunları aklımıza,nefsimize,diğer bütün uzuvlarımıza idrak ettirebilirsek;Allah  rızasını,sınavı kazanma yolunda durmadan ilerleriz.Küçük taşlar ayağımıza çarpabilir fakat  ehemmiyeti yok.Çünkü biz dünyanın imtihan dünyası olduğunu anladık ,burada hizmet  etmemiz gerektiğini anladık .Lezzetin.ücretin,mükafatın gerçek manada ebedi saadet  yurdunda verileceğini anladık.İşte bu yüzden Allahın izniyle kazandık.Rabbim bunları idrak  etmeyi ve ona göre yaşamayı nasib eylesin.AMİN…

Muhammed Muaz Deniz

www.NurNet.org

Mutlu Olmak Mı Ciddi Olamazsın

‘Cinn ü insin en parlak saadeti ve en tatlı nimeti, o marifetullah içindeki muhabbetullahtır. Mektubat ( 222 )

Evet, muhabbetullah diğer bir ifadeyle Allah sevgisi mutlu olmanın en kısa yolu ama nasıl? Muhabbetullah bunu kalplerde hissetmek, bununla yaşamak, bu sevgiyi gerçek manada elde etmek mutluluğun ve nimetteki lezzetin en üst sınırıdır. Peki, en parlak saadet en tatlı nimet muhabbetullah ise biz onu niye elde edemiyoruz. Biz Allah’ı seviyoruz diyeceksiniz birçoğunuz peki seviyorsak neden en parlak saadeti yaşayamıyoruz demek ki zahiren seviyor gibi gözüksek de maalesef gerçek manada sevmiyoruz ve bunu hissedemiyoruz.

Yok mu gerçek muhabbetullahı, Allah sevgisini elde etmenin bir yolu tabi ki var hem de çok basit ilk olarak Allah’a onun varlığına birliğine inanmak, yaradılışın en yüksek gayesi imanı elde etmek e tamam da biz Allah’a iman ettik lakin tanıyabildik mi onu tanımak öyle bir tanımak ki onu tanıyarak insanlar arasında en âli mertebeye ulaşmak, onu tanıyan zindan da olsa bahtiyardır cümlesine masadak olmaktır. Nasıl ki bir insanı tanımakla ona olan safi, ivazsız muhabbet artar.

Aynen öyle de Allah’ı tanımakla ona olan muhabbet artacak hakiki muhabbetullahı inşallah elde edeceğiz. Maalesef ki dünya değişiyor asır değişiyor, zaman başkalaşıyor. İnsanlık gelişen teknolojiyle birlikte artık, bizlere en büyük nimet olan hayat nimetini veren bununla birlikte kâinatı nimetlerle donatan Rabbine, terbiye edicisine uzaklaşıyor onu tanımak ya da tanımaya çalışmak bir yana onu hatırlayacak vakit bulamıyor. Hâl böyle olunca kalbe Allah sevgisini yerleştirmek zor oluyor. Bu da insanlığın en parlak saadeti yaşama fırsatını teperek bunu elde etmenin zorlaşmasına sebep oluyor. Huzursuzluk, mutsuzluk en başta muhabbetullah eksikliğinden kaynaklanıyor.

O zaman tam bir imandan sonra onu tanımak onu tanıdıkça hakiki bir muhabbetullahı elde etmek, işte kardeşlerim en parlak saadet ve en tatlı nimet olan Muhabbetullahı elde etmek bu yoldan geçiyor vesselam…

Muhammed Muaz Deniz

www.NurNet.org