Hazreti Eyyub (as)’ın kıssasından günümüze mesajlar (6)

Bugünkü yazımız ile İkinci Lem’a, üçüncü Nükte ile devam edeceğiz. Üçüncü Nüktede geçen “Her insan geçmiş hayatını düşünse, kalbine ve lisanına ya ‘ah’ veya ‘oh’ gelir. Yani, ya teessüf eder, ya ‘Elhamdülillâh’” der.” Bediüzzaman hazretlerinin ifade ettiği gibi, lezzetin bitişinde acı; acının bitişinde de lezzet vardır. Meselâ, geçmişte çok ağrılı ve ızdıraplı bir hastalık geçiren biri, onu hatırladığında “oh! Elhamdülillah” der. Çünkü o hastalık bitmiş, acılar dinmiştir ve yerine güzel bir sıhhat gelmiştir. Hem o hastalık birçok günahına kefaret olmuş ve birçok sevabı da ona hediye ederek gitmiştir. Böyle biri hem hastalıktan kurtulduğuna şükreder hem de azim sevap aldığına şükreder.

Geçmişte nefsinin süfli arzularının peşinden koşan, her türlü gayr-i meşru lezzetleri tadan biri, o lezzetlerin bitmesinden dolayı devamlı ah ve of çeker. O gayr-i meşru lezzetler bir de onun boynuna günahların ağır yükünü yüklediği için, ah ve of çekmesini daha da artırır. Gafletle ve günahlarla geçen eski günleri hatırlayıp düşünmek, insana lezzet değil, büyük bir acı ve pişmanlık verir. Meşru ve helal dairede olan lezzetler insana elem vermez. Lakin meşru lezzetlere iman gözü ile bakılmaz ise o da elem ve teessüfe sebebiyet verebilir.

Dünya lezzetleri bir gölge, numune ve bir tadımlıktır. Bunu bilemeyenler için, lezzetler, meşru da olsa onların zevalinden dolayı kişi azap çeker ve acı duyar. Ama iman gözü ile bakılırsa, o zaman o lezzetler hiçbir surette insana azap ve sıkıntı vermez. Çünkü dünyadaki bu lezzetler, cennet lezzetlerinin birer numunesidir. Şâyet o lezzetler haram ise, acı ve azap iki kat daha artar. Yani hem dünyada o lezzetlerin zevalinden azap duyar hem de ahirette onun hesabından dolayı azap çeker. Musibet anında çekilen sıkıntılar ve acılar insanın günahları siler, manen temizler, sevapları çoğaltır, olgunlaştırır ve kemale erdirir.

Cenab-ı Hakk’ın rızasını ve ebedî cenneti kazanmaya vesile olur. Ehl-i dünya ise musibete düşman nazarı ile baktığı için, onu bitmek bilmeyen bir acı kaynağı olarak görüyor. Oysa musibetin içyüzü hayır ve güzelliklerle bezenmiş İlâhî bir hediye gibidir. Bediüzzaman hazretlerinin şu manidar sözü ile sohbetimizi bağlayalım. “Çünkü ömür bir sermayedir, gidiyor. Meyvesi bulunmazsa zayi olur. Hem rahat ve gafletle olsa, pek çabuk gidiyor..”
Cenab-ı Allah ömrümüzü sermayedar etsin, her türlü gaflet ve sıkıntılardan muhafaza etsin. Amin.

13.06.2023

Rüstem Garzanlı

Dipnotlar:
13. Söz. 2.Makam.