Benim şüphem kalmadı ki: …”Tefekküri saatin…” (Bir saatlik tefekkür, bir sene nafile ibadetten hayırlıdır) sırrını taşıyan Hizb-i Nuriyenin on beş dakika zarfında bu Hülasatü’l-Hülasası dahi aynı sırrı taşıyor. Arabi bilmeyenler, Ayetü’l-Kübra’nın mertebelerini güzelce anlasalar, bu Arabi parça tam anlaşılır. Arabi bilmeyen, birkaç defa ikisine baksa, tam anlayacak. Bunu ben yirmi dört saatte bir defa ya sabah namazının tesbihatında veya başka vakitte, en ziyade usandığım ve sıkıntı zamanında okuyorum. Bana ulvi bir inşirah verir, usancı izale eder. Ayetü’l-Kübra ve Hizb-i Nuriyenin ahirinde yazılsa, münasip olur. Manidardır ki, Ayetü’l-Kübra ve Risale-i Nur’un ekser hakikatleri, Ramazan’da ve tesbihatında zuhuru gibi, bu Hülasatü’l-Hülasa, aynen Ramazan’da ve tesbihatta zuhur etti.
***
Kardeşlerim, Ayetü’l-Kübra Ramazan’da zuhur ettiği gibi, zannımca Ramazan’da da matbaadan çıktığını, Isparta’ya geldiğini ve Ramazan’da serbestiyetle okunması ve camilere okutmak için girmesi gibi, bu Ramazan-ı Şerifte Ayetü’l-Kübra’dan çıkan ve bir saat tefekkür bir sene ibadet manasını taşıyan Hizb-i Nuriye Ayetü’l-Kübra’dan çıktığı misilli, bizim tesbihatımızda otuzüç defa “Lailaheillallah” Ayetü’l-Kübra’nın berekatı ve feyziyle on dakikada aynı hakikat-ı tevhidi veren iki sayfa kadar Ramazan’ın nuruyla kalbe ihtar edildi.
risale ajans