Etiket arşivi: Asrı Güzelleştiren Adam

“Asrı Güzelleştiren Adam: Bediüzzaman” Raflarda ve Gönüllerde!

Onunla ilgili çok şeyler yazıldı. Hem onun yazdıkları, hem de onun hakkında yazılanlar onlarca dile çevrildi ve okundu. Onun inandığı değerlerden doğan öğreti, bütün bir dünyayı sarıp sarmaladı. Şimdi, onu, hiç tanımayanlara, merak edenlere, onun hakkındaki sorulara cevap arayanlara anlatmak isteyen bir eser var: “Asrı Güzelleştiren Adam Bediüzzaman

“Asrın bedii” anlamındaki Bediüzzaman unvanıyla anılan Said Nursi, 20. Ve 21. Yüzyıllara şahit olmuş, müstesna bir ilim ve aksiyon adamıydı. Onunla ilgili yüzlerce eser kaleme alındı, onlarca yabancı dilde okumalar yapıldı. Şimdi onu sade, yalın ve basit bir dille okuyup anlamak, tanımak isteyenlere yönelik bir eser var: Asrı Güzelleştiren Adam Bediüzzaman.

Mustafa Çalışan’ın kaleme aldığı Asrı Güzelleştiren Adam Bediüzzaman, DİYA KİTAP Yayıncılıktan çıktı. Kitap, Türkiye coğrafyasının yetiştirdiği en büyük dehalardan biri olan Bediüzzaman’ın çile ve ızdırap dolu hayatını, her kesimden insanın anlayabileceği bir dille anlatıyor.

Yazar Mustafa Çalışan, kitabın sonsözünde “Tüm güzellikleri Allah’a, tüm kusurları şahsıma aittir” diye bahsediyor eserinden. Kusursuzluk, türünde tek olma, en kapsamlı olma gibi iddialar taşımayan kitabın yalnız bir iddiası var: “Üstadı ‘herkes’ anlayabilir ve okuyabilir.”

Üstad’ı herkes anlasın diye, amacı hizmet olan bir yolculuğa çıktıklarını belirten yazar, eserini özellikle Bediüzzaman’ı tanımayan ama tanımak isteyen “iyi niyetli” okurlara tavsiye ediyor. Yazar, kitapta “objektif” bir bakış açısı kullanmadığını, zaten Bediüzzaman’la ilgili hiçbir işte objektif olamayacağını da belirtiyor. “Objektiflik tarafsızlıktır. Oysa bizim bir tarafımız var. Asrı Güzelleştiren Adam’ın tarafındayız. Bu kitabı olaylara onun tarafından bakarak ancak dönemin Türkiye gerçekliğini de katarak kaleme aldım” diyen yazar, okuru Bediüzzaman’ı tarafsız olarak okumaya ama hakkaniyetle anlamaya davet ediyor.

BAŞBAKAN: “Bitlis’li Said Nursi’siz Türkiye”nin maneviyatı eksik kalır.”

T.C Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan “Bitlis’li Said Nursi’siz Türkiye’nin maneviyatı eksik kalır” mesajını kamuoyuna verdikten hemen sonra Bediüzzaman ile ilgili geniş değerlendirmelerin yer aldığı görüş ve düşünceleri bu kitabın sunum ve değerlendirme bölümünde yer almaktadır.

Aynı şekilde, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Hollanda İslam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Fatih Üniversitesi Mütevelli Heyet Üyesi Prof. Dr. Suat Yıldırım, İİKV Mütevelli Heyet Üyesi Prof. Dr. Faris Kaya”nın bu kitap ve Üstad için yaptıkları takdim ve değerlendirmeler eserin başlangıç bölümünde yer almaktadır.

Bunun yanı sıra, M. Fethullah Gülen, Mehmet Kırkıncı Hocafendi gibi saygın kanaat önderleri ile İslam Dünyasının önemli din âlimleri ve aydınları ve dünyanın çeşitli üniversitelerinden bilim adamlarının Said Nursi ile ilgili çok özel görüş ve değerlendirmeleri yer almaktadır.

Bu çalışma vesilesi ile Üstadın yaşayan talebeleri; Mustafa Sungur, Mehmet Fırıncı, Abdullah Yeğin, Abdulkadir Badıllı ile yapılmış röportajlar kitaba zenginlik katmaktadır.

BEDİÜZZAMAN KİMDİR?

Bitlis’in Hizan ilçesine bağlı Nurs Köyü’nde doğan bir Kürt çocuğu: Said. Ama talebelerinin yüzde 80’i Türk ve sair kesimden. Ondaki fark, çok küçük yaştayken medrese eğitiminde gösterdiği başarılarla anlaşılmaya başlanmıştı. Kısa zamanda, dönemin İslam âlimlerine “Burada sual sorulmaz, yalnız her sualle cevap verilir” diyerek meydan okuyabilecek bir ilim seviyesine ulaştı. Hayatını (kendi ifadesiyle) “Genç Said, İkinci Said, Üçüncü Said” diye üç dönemde tanımlayan Nursi, hayatı boyunca İslam’ın tanınması ve anlaşılması için çaba verdi. Bu çaba kimi zaman cephede, kimi zaman zindanda, kimi zaman payitahtta, kimi zaman Selanik Meydanı’nda, kimi zaman şimdi bomba altında olan Şam’da, kimi zamansa okuryazar insan sayısının parmakla gösterilecek kadar az olduğu Anadolu köylerinde meyve verdi. Sonuç olarak ondan geriye “Risale-i Nur Külliyatı” adında dev bir eser ve bu eserin rehberliğiyle hayatını İlahi rızaya adamış milyonlar kaldı.

KİTABIN YAZARI MUSTAFA ÇALIŞAN KİMDİR?

1956 Merzifon doğumlu. Ankara Gazi Üniversitesi İşletme bölümünde lisans, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinde yüksek lisans eğitimini tamamladı. Kamu ve özel sektörde hizmet ifa etti. Çeşitli Sivil Toplum Kuruluşlarında uzun yıllardır yönetici ve aktivist olarak görev yapmaktadır. Gazetelerde, dergilerde dizi yazıları ve köşe yazıları yazdı. Moral FM’de ve STV’de uzun yıllar program hazırladı ve sundu. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfının kuruluşunda dört yıl Genel Koordinatörlük yaptı. İBB Büyükşehir Belediye Meclis üyeliği ve Başkan Danışmanlığı yaptı. İstanbul İlim ve Kültür Vakfı Mütevelli Heyet Üyesidir. Halen Burç Kolejinde ve bir Akademide “Halkla İlişkiler ve İletişim Teknikleri” alanında hocalık yapmaktadır. Bediüzzaman Said Nursi’nin vefatının 50 yılı münasebetiyle Yeni Şafak Gazetesinde 10 gün, tam sayfa devam eden yazı dizisi, ASRI GÜZELLEŞTİREN ADAM BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ HAYATI VE MEFKÛRESİ eserinin temelini oluşturdu… Yazar, 40 yıldır Risale-i Nur Hizmetleri bünyesinde olup, Bediüzzaman Said Nursi’nin yaşayan talebeleri ile yakın diyalogu bulunmakta ve son dönem hizmetlerinin yakın görgü tanığı özelliklerine sahiptir. Mustafa Çalışan’ın Zamanla Yarışanlar, Mukaddes Yolculuk Hac isimli kitapları ve yayınlanmış çok sayıda makalesi bulunmaktadır.

DİYA KİTAP BASIM YAYIN DAĞITIM

Gümüşsuyu Mah. Sultaniye Cad. No: 32 D/B

Beykoz-İSTANBUL

TEL & FAX: 0216 322 94 20

www.diyakitap.com info@diyakitap.com

Asrı Güzelleştiren Adam Bediüzzaman Said Nursi Hayatı ve Mefkuresi

BİSMİLLÂH, HER HAYRIN BAŞIDIR!

Bismillâh’la başlamalı söze.

Çünkü “Bismillâh, her hayrın başıdır!” Bediüzzaman’ın koca bir külliyata giriş yaptığı cümlelerin ilkidir. O külliyat ki, on dört cilt kitaptan müteşekkil bir tefsir olmanın çok ötesinde,

Üstad’ın şimdi meyvelerini topladığı, bir ağacın tohumu olma vazifesinde. Ne büyük bir ağaç olduğunu anlamak isteyen, şöyle bir etrafına baksa yeter. Çünkü Risale-i Nur’da yazılı olanların tamamı, kâinat kitabından okunarak yazılmış birer tamamlayıcı cüzdür aslında.

Bediüzzaman, asrı güzelleştiren adam, kâinat kitabını okumuş ve 14 ciltlik bir cüze dönüştürmüştür. Bunu yaparken de öyle inceliklere, öyle latif nüktelere başvurmuştur ki, o nüktelerle bir defa karşılaşıp özümseyen bir daha bırakmaz; bırakmak istemez.

Bediüzzaman, “Zaman ihtiyarladıkça Kur’ân gençleşiyor.” demektedir. Evet, onun tahayyülünde Kur’ân-ı, Kur’ân’ın dinamizmini, modern hayatla olan uyumunu birebir yaşayan, bundan utanç değil kıvanç duyan nesiller vardır. Ve eserlerini kaleme alırken, o neslin çocuklarının hayatlarına rehber olacak kıstaslar ortaya koymuştur.

O kıstaslar, kimi son derece kısa ve net, kimi de uzun, girift ama yine net mesajlar içerir. Hiçbiri nasihat değil, hepsi Bediüzzaman’ın kendi nefsine yönelik uyarılarıdır. Her biri “Said’in” nefsini aşıp, yükselip, çoğalıp milyonların hayatlarına ulaşan uyarılar.

Kimdir Bediüzzaman?

Bazılarının “Seyda,” bazılarının “Üstad” bazılarınınsa “Kürt Said” dediği Said Nursi kimdir?

Osmanlı’ya doğup meşrutiyeti yaşayan, cumhuriyet döneminde meyvelerini veren bir “hoca”, bir “âlim”, bir “mürşit”…

Ömrünün çoğu sürgünde ve zindanda geçmiş bir çile insanı. Yetiştirdiği talebelerinden başka hiç kimsesi olmayan yalnız bir insan.

Şam’da Emeviye’nin kürsüsünden Müslümanlara seslenen bir ilim insanı. Selanik Meydanı’nı dolduran kalabalıklara seslenen bir aksiyon insanı. Esiri olduğu Rus komutanın önünde, ölümü pahasına eğilmeyen bir vakar insanı.

Yaşadığımız ülkenin temel sorununun; ‘cehalet-zaruret-ihtilaf’ olduğu gerçeğinden hareketle çözümü ‘eğitim’de gören ve bunun için dönemin padişahı Sultan II. Abdülhamid’e Doğu’da bir üniversite kurulması teklifini sunan bir proje adamı.

Ve gördüğü haksızlıklar karşısında İstanbul’un sokaklarını “Zalimler için, yaşasın cehennem!” diye inletecek kadar hür, hürriyet insanı; özgürlük abidesi.

Dünyaya dair bütün sermayesi bir sepetten ibaret olan bir adamı, kim, hangi belaya sebebiyet vermekle suçlayabilir ki? Ne zenginlik, ne makam mevki, ne de şöhret sevdasında olan bir bahtiyarı, kim başkalarını bedbaht etmekle itham edebilir? Ama ettiler. Suçladılar. İftiralar attılar. Zehirlediler, aç bıraktılar, eziyet ettiler.

Sonuç, kendisine çektirilen her cefanın, edilen her ezanın altından kalkıp büyüyen, devleşen, güçlenen Bediüzzaman. Sürgün gönderildiği Barla’da iman çiçekleri açtıran, hapis edildiği zindanların ardında Hz. Yusuf medreseleri kuran Bediüzzaman.

Bu çalışmanın muradı, Bediüzzaman’ı sevsin yahut sevmesin, ilgilensin yahut ilgilenmesin, herkesin onun bakış açısından faydalanabilmesine imkân sağlamaktır.

Zira tek bir vecizesiyle bile insanların, hayatlarının genel prensiplerini oluşturabilecek olan Bediüzzaman, sofistike olduğu kadar basit, dolaylı olduğu kadar net ve rahat bir dil kullanmıştır.

Bediüzzaman, yaşadığı çağı çok aşan küresel vizyona sahip yepyeni paradigmalar sunmuştur insanlığa. Kalemini, günümüzün en problemli meselelerine karşı kullanılabilecek çareler için oynatmıştır. Âdeta ‘Doğrudan doğruya Kur’ân’dan aldığı ilhamı, asrın idrakine sunmuştur’. Bu sunum; Kur’ân’ın evrensel mesajlarıyla gelecek nesilleri de kuşatan, bir misyonun habercisi niteliğindedir.

Yaz kardeşim.” diyerek başlattığı iman hareketinin bugün geldiği noktaya bakılırsa, hayal ettiklerinin tamamını başarmıştır. “Dua, ubûdiyetin ruhudur ve hâlis bir imanın neticesidir.” diyen Bediüzzaman’ı dualarla anıyoruz bugün.

Sadece biz, Türkiyeli Kur’ân talebeleri değil, 50 farklı dünya diline çevrilmiş eserlerini yüze yakın ülkeden Risale-i Nur talebeleri okuyor; onun sözleriyle kâinatı okuyor, onun bakış açısıyla kendilerini onarıyor.

Üstad Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı, içinde bulunduğumuz çağın ihtiyacı ile ortaya çıkan, imana ve İslam’ın temel meselelerine dair her çeşit soru ve şüphelere, en ikna edici ve aklimantıki cevapları, Kur’ân’dan ve Hadisler’den alıp göstermiştir.

Dinimize dair tılsımları-sırları keşfetmiş ve Kur’ân’ın bir mucizesi olarak hem aklı hem kalbi ikna ve terbiye eden bir büyük yol gösterici mürşit olmuştur. İnsanlığın imanlarının kurtuluşuna ait reçeteleri bizlere bedelsiz ve karşılıksız armağan etmiştir.

Kimin himmeti milleti ise o tek başına bir millettir.” diyen, tek başına millet olan, milletin sesi, ışığı, rehberi olan Bediüzzaman’ın anlamlı, güzel, özgün ve örnek hayatını, mefkûresini, idealini, hülyalarını, misyon ve vizyonunu, kainatı kuşatan ve kucaklayan gelecek projeksiyondan oluşan bir demet gülü bu çalışmamızda dikkatlerinize sunuyoruz.

Faydalara vesile olması temennisiyle…

27 Haziran 2012, İstanbul
MUSTAFA ÇALIŞAN