Bediüzzaman’ın Medresettüzzehra projesi sevindirici bir şekilde, hamiyetli STK’larımızın da katkısıyla devletin gündemine alındı son günlerde.
İnşaallah bu medeniyet projesinin, maddi örnekleri de, sadece Van’da değil yakında yurdumuzun ve dünyanın pek çok bölgesinde tesis edilecektir.
Medresetüzzehra projesi esasında birbirinden, müsbet ve menfi diye ayrıştırılmış “ilmin” yeniden “vahdetini” esas alan bir projeydi.
Esasında Kur’an-ı Kerim’in kâinat ve varlık anlatımının, yeniden günümüz şartlarına uygun bir şekilde diriltilmesiydi gerçekleştirilen.
Yani bu proje sadece Türkiye tarihi için değil, dikkatli incelendiğinde “dünya bilim tarihi” açısından milad sayılabilecek bir “müfredat” önermektedir insanlığa.
Medresettüzzehra müfredatı, klasik eğitim sistemlerinin etkisinde kalınarak söylendiği şekilde; Fen derslerinin ve dini derslerin ayrı ayrı dersler halinde okutulması değildir esasında.
Çünkü Bediüzzaman, aslında Fen derslerinin de Allah’ı anlatan dersler olduğunu kat’i bir şekilde belirtir:
“Sizin okuduğunuz fenlerden her fen, kendi lisan-ı mahsusuyla mütemadiyen Allah’tan bahsedip Hâlıkı tanıttırıyorlar. Muallimleri değil, onları dinleyiniz.” (Asa-yı Mûsa)
O halde Bediüzzaman’ın Medresettüzzehra projesi bambaşka bir âli amacı gütmektedir ve onun arzuladığı uygulama klasik eğitim sistemlerinin de fevkindedir:
“Şark Üniversitesinin bir nevî programı olmaya lâyık üssü’l-esas dersi ise, Kur’ân-ı Hakîmin hakaik-i imaniyesini tefsir eden ve bütün meselelerini, fünun-u akliye ile ve delâil-i mantıkıye ve müsbete ile tesbit ettiren ve mâkulâtla ders veren Risale-i Nur’dur ki, yeni asrın üniversitelerinde ve mekteplerinde okutulmaya şâyandır.” (Tarihçe-yi Hayat)
Görüldüğü gibi Bediüzzaman Risale-i Nur örnekliğinde ortaya konulan bir ders müfredatından bahsetmektedir. Çünkü Risale-i Nur’da fen ve din, binlerce yıllık ayrılıktan sonra gerçekten “imtizac” etmiştir.
Bediüzzaman’ın Fen ve dini ilimlerinin “imtizac” etmesi gerektiğini sık sık vurgulayışı da “ilmin” Kur’ânî vahdetini yeniden tesis edebilmek içindir:
“Vicdanın ziyası, ulûm-u dîniyedir. Aklın nuru, fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecellî eder. O iki cenah ile talebenin himmeti pervaz eder. İftirak ettikleri vakit, birincisinde taassup, ikincisinde hile, şüphe tevellüd eder.” (Münazarat)
Burada geçen imtizac ve iftirak kavramları, fazla da açıklamaya lüzum bırakmayacak şekilde açıktır. Kastedilen kesinlikle ayrı bir “Kelam” dersi ve ayrı bir “Fen” dersi değildir.
Esasında fen bilimleri ve dini bilimler diye bir ayrım da yoktur. Herhangi bir fen dersi öğretileceği zaman, Yaratıcı’nın varlığı ortaya konularak, dini kaynaklar referans alınarak öğretilmelidir.
İşte Kur’an-ı Mucizul Beyan’ın insanlığa öğrettiği ilim anlayışı gerçekte budur. Çünkü “bâtılı tasvir sâfi zihinleri idlal eder.”
Bir Fen bilimi dersi, din ve imandan mücerred olarak anlatıldığında akılda, kalpte tamiri güç şüpheler doğar.
Sonra verilecek, o dersten ayrı bir Kelam ya da Akaid dersi, kalbi ve akli yaraları çok güç tedâvi eder.
O halde mesela “Biyoloji” dersi, Allah’ın isim ve sıfatlarından kopuk bir şekilde “objektif-bitarafane” denilen ama aslında “tesadüf, evrim, tabiat” hesabına çalışan bir üslupla anlatılmamalıdır.
Fen ve dini ilimlerin imtizacı işte tam da bu noktada kendisini gösterecektir. Çünkü “İmtizac” ilimlerin ayrıştırılması anlamındaki “iftirak” kelimesinin tamamiyle zıddıdır.
İmtizac, katışma, karışma, birleşme, uyuşma, iç içe geçme anlamlarını ifade eden bir kavramdır ve Bediüzzaman tarafından elbette boşuna kullanılmamıştır.
O halde şekerin suyla mükemmel imtizacı gibi, dini ilimler de fen bilimleriyle imtizac edecektir. Medresetüzzehra projesinin önerdiği müfredat budur.
Bu “imtizac” dışında uygulanan hiçbir uygulama Medresetüzzehra olarak anılsa da, Medresttüzehra projesinin maksadına uygun olmayacaktır kesinlikle.
Demek ki, Medresettüzzehra’nın fakültelerinde okutulacak “Fen” derslerinin müfredatı, Risale-i Nur örnekliğinde olduğu gibi yeni bir “mümtezic” ve “müttehid” (Birleştirici) dille kaleme alınmalıdır.
Yazımın sonunda, Medresettüzzehra’nın ders müfredatlarına örneklik teşkil etmesi açısından, kusurları çok da olsa birleştirici dille yazılmış bir “müfredat” örneğini sizlerle paylaşmak istiyorum.
YÖNERGE: Şark Üniversitesinin bir nevî programı olmaya lâyık üssü’l-esas dersi ise, Kur’ân-ı Hakîmin hakaik-i imaniyesini tefsir eden ve bütün meselelerini, fünun-u akliye ile ve delâil-i mantıkıye ve müsbete ile tesbit ettiren ve mâkulâtla ders veren Risale-i Nur’dur ki, yeni asrın üniversitelerinde ve mekteplerinde okutulmaya şâyandır. Hem Münâzarât Risalesi’nin rûhu ve esası hükmünde olan hatimesindeki Medresetü’z-Zehra’nın hakîkati ise, istikbalde çıkacak olan Risale-i Nur medresesine bir zemin ihzar etmek idi ki; bilmediği halde ihtiyarsız olarak ona sevk olunuyordu.
Bir hiss-i kable’l-vukû ile o nûranî hakîkati maddî sûretinde arıyordu. Sonra, o hakîkatin maddî ciheti dahi vücuda gelmeye başladı. Sultan Reşad (merhum), on dokuz bin altın lirayı, Van’da temeli atılan o Medresetü’z-Zehra’ya verdi. Temel atıldı, fakat sabık Harb-i Umûmi çıktı, geri kaldı. Beş-altı sene sonra Ankara’ya gittim, yine o hakîkate çalıştım. İki yüz mebustan yüz altmış üç mebusun imzalarıyla, o medresemize yüz elli bin banknot iblâğ ederek, o tahsisat kabul edildi. Fakat, binler teessüf, medreseler kapandı, o hakîkat geri kaldı. Fakat, Cenâb-ı Hakka hadsiz şükür olsun ki, o medresenin manevî hüviyeti Isparta vilayetinde tesis edildi. Risale-i Nur’u tecessüm ettirdi. İnşaallah istikbalde, Risale-i Nur şakirtleri, o alî hakîkatin maddî sûretini de tesis etmeye muvaffak olacaklar. (Tarihçe-i Hayat)
Sınıf: Medresetüzzehra 1
Ünitenin adı: Genetik Bilgi Taşıyan Moleküller
Konu: Proteinlerde çeşitlilik, Protein Sentezinin kontrolü
Süre: 1 ders saati
Öğretme-Öğrenme Yöntem ve Teknikleri: Anlatım, tartışma, ispat, temsil
ÖĞRENCİ KAZANIMLARI/HEDEF VE DAVRANIŞLAR:
HEDEF : Protein sentezinin kavratılması, protein sentezi sırasında tecelli eden esmâ-yı ilâhiyyenin anlaşılması.
DAVRANIŞLAR:
1. Proteinlerin çeşitliliğinin açıklama.
2. Proteinlerin çeşitliliğinin İlahi isimlerin çeşitliliği ile ilgisini açıklama
3. Enzimlerin protein yapısında olduğunu açıklama.
4. Şuursuz, cansız proteinlerin tesadüfen ama bilinçlice hayattar birer tiryak oluşturamayacaklarının Tabiat Risalesi ışığında açıklanması.
5. Protein sentezinin genlerin kontrolünde yapıldığının açıklanması
6. Genlerin gerçekte aciz, kör, sağır, şuursuz varlıkları oldukları, üstelik onların zaten kendileri yapılageldikleri halde bu halleriyle hiçbir şey kontrol edemeyecekleri, genlerin üzerinde tecelli eden “İlim”, “Hikmet”, “Hâkim”, “Hafiz” gibi ilâhi isimler gösterilerek ortaya konması.
7-Kur’an-ı Kerim ve hadislerden konuyu açıklayacak hakikatlerin ortaya konulması.
Oğuz Düzgün / Risale Akademi