Materyalizmin iki sahte kalesi biri atom diğeri ise tabiat. Epikür’e göre “Atomlar bütün ölçülebilen miktarlardan küçüktürler. Onların boşluk içindeki hareketlerinin devam sürelerini belirlemek de imkansızdır. Onlar hiçbir engele uğramadan boşlukta hareket ederler. Boşlukta atomlar istikametleri sayılamayacak kadar çeşitli olmak üzere hareket ederler. Bu hareketlerin yukardan aşağıya veya aşağıdan yukarıya doğru olması imkan dahilindedir.
Atomların birbiriyle ilişkisini tesadüfün hazırlamış olduğu hareket ve çarpışmalar temin eder. Boşlukta ebedi olarak düşerler. Evren atomların bu raslantısıyla birleşmelerinden oluştuktan sonra zorunlu kanunlarla yönetilir. Epikür her şeyin kör bir tesadüf oyunu ile zeka ve maksattan yoksun bir mekaniklikle cereyan ettiğine inanmaktadır.“ (Cemil Sena , Epikür) Meselenin bundan sonrasını okumadım, Bediüzzaman’ın ne kadar büyük bir filozof ve fizikçi olduğunu , şöhretleri büyük görünen bu filozofların nasıl onun düşünce derinliği karşısında çukurda kaldığını görüyor insan.
Epikür de Bediüzzaman gibi hareketi anlatır ama, atomun hareketini tesadüfe bağladığı gibi , her şeyin de kör bir tesadüf oyunu olduğunu , zeka ve maksattan yoksun olduğunu belirtir. Bediüzzaman asırlarca birbirinden birbirine nakledilen bu tutarsız felsefeyi yer yer eleştirir. Yine atomdan hareketle hareketi anlatır. “Herbir zerre , atom bir nefer gibi askeri dairelerinin her birinde yani takımında , bölüğünde , taburunda, alayında , fırkasında , ordusunda , her birisinde bir nisbeti , on nisbete göre bir vazifesi , o vazifeye göre nizamı dairesinde bir hareketi olduğu gibi …”( 22 Söz)
Koca filozof kör bir tesadüf oyunu ile bütün varlık nasıl bu kadar düzenli oluyormuş, bunlara filozof demek bile yersiz, ne kadar akıldan uzak, mantıktan kopmuş bir yorum.
Epikür, “ bu atomlardır ki hafif nefes ısı ve hava ile birleşerek, kan , kemik ve kasları aynı zamanda da hareket ve duyumları temin eder. “(aynı eser) Bediüzzzaman ise oluşturulmayı izah eder. Toprak atomu ile hava atomunun meydana getirdikleri varlıklarda kudretin ve ilmin , gücü ve tasarımını anlatır. Analizin son cümlesi hakikatı ortaya koyar. “ Cenab-ı Haktan nisbet kesilse toprağın zerratı adetince ilahlar kabul edilmesi lazım gelir. Bu ise bin defa muhal içinde muhal bir hurafedir. “ Büyük Üstad , bin rakamına vurgusu onlara kızdığını gösterir, bin değil bin defa muhal içinde muhal bir hurafe.
Bediüzzaman bu fikirleri bildiği için o kadar düşünerek cevap veriyor. Havadaki her bir zerre , her bir çiçeği her bir meyveyi ziyaret edebilir. Hem her çiçeğe , her meyveye girer işleyebilir. Eğer her şeyi görür ve bilir bir Kadir-i Mutlak’ın memur-ı musahharı olmazsa , o serseri zerre , bütün meyvelerin , çiçeklerin cihazatını ve yapılmasını ve ayrı ayrı sanatlarını ve onlara giydirilen suretlerin terziliğini sanatının muhit kamil hatlarını bilmek lazım gelir . “(22 Söz)
Kör bir tesadüf , zeka ve maksattan yoksun mekaniklik diyor Epikür. Bediüzzaman “ onları hayvandan aşağı düşürmüşüm “ diyor işte bu adamları. “her şeye bir uluhiyet verip kendi başına musallat eder” diyor. Kibar adam. Epikür Atomlara ve Tanrılara Dair kitabında bu saçmalıkları izah eder.
Hareket varlığı ve akibeti , biçimlendirdiği varlıklar konusu Bediüzzaman’ın ilgisi çeker, yer yer hareketi değerlendirir. O harekete tahavvülat kelimesini de ilave eder, çünkü hareket her an yeni değişmelere uğrar ve yeni canlıları dokur. Coğrafyadan ve Astronomiden hareket ederek hareketi yer yer dile getirir. “Nasıl göklerde hatta kozmoğrafyanın itirafiyle dahi , gayet büyük neticeler için gayet muntazam hareketler, bir kadir-i Zülcelal’in vücud ve vahdetini ve kemal-i Rububiyetini gösterir. “( 6 Pencere) Sonra coğrafyadan hareket eder. “Zeminde bilmüşahade hatta coğrafyanın şahadetiyle ve ikrarıyla gayet büyük maslahatlar için mevsimlerdeki gibi gayet munzatam tahavvülatlar dahi , aynı o Kadir-i Zülcelal’in vücub-u vahdetini ve kemal-i rububiyetini gösterir. (6 Pencere)
Prof.Dr.Himmet Uç