Etiket arşivi: Diyanet İşleri Başkanlığı

Hiçbir şiddet daha büyük bir şiddetle ortadan kaldırılamaz

50’yi aşkın ülkeden İslam âlimi ve Diyanet İşleri Başkanlarının katıldığı “Suriye Halkını Destekleyen İslam Ümmetinin Konferansı” İstanbul’da geniş bir katılımla gerçekleştirildi. Konferansa katılan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Suriye’deki olaylarla ilgili önemli açıklamalarda bulunarak, “Suriye’de acil bir ateşkesin gerçekleşmesi, katliamın ve akan kanın durması için âlimler daha aktif rol almalılar” dedi.

Hiçbir şiddet daha büyük bir şiddetle ortadan kaldırılamaz” diyen Diyanet İşleri Başkanı Görmez, akan kanın durdurulmasında âlimlere önemli görevler düştüğüne vurgu yaparak şunları söyledi;

“Bu zulmün durdurulmasında âlimler aktif rol almalıdır…”

“Âlimler, insanlar arasındaki ıslahı gerçekleştiren, Allah’ın huzurunda büyük bir sorumluluk sahibi kişilerdir. İslam Âlemi’ne çok büyük bir sorumluluk düşmektedir. Hiçbir şiddet daha büyük bir şiddetle ortadan kaldırılamaz. Kan kanla temizlenmez. Bu nedenle her türlü ahlaki, insani ve kardeşlik sorumluluğumuzu yerine getirerek işbirliği yapmamız gerekiyor.”

“Suriye’deki olaylar mezhep çatışması değildir…”

Bugün Suriye gerçekten çok zor durumdadır. Sizleri Suriye’de yaşanan acının hangi boyutlarda olduğunu anlamanız adına Türkiye’deki Suriye mülteci kamplarını ziyaret etmeye davet ediyorum” diyen Başkan Görmez, Suriye’deki olayların bir mezhep çatışmasından kaynaklamadığına vurgu yaptı. Suriye’de yaşananların bir mezhep çatışması gibi gösterilmek istendiğine değinen Başkan Görmez, “Bu zulüm bir mezhep çatışması değildir. İslam dünyası ve Müslümanlar buna yalana kanmayacaktır. Mezhep taassubuyla Suriye’de meydana gelen haksızlık ve zulme sessiz kalmak, bu ihtilafta taraf tutmak hiçbir İslam âlimine yakışmaz. Türkiye’nin Suriye halkının selameti ve güvenliğinden başka bir çabası yoktur. Temennimiz ve isteğimiz Suriye’deki olayların daha fazla kan akmadan bitmesidir. Yüce Allah, ülkemizi, bölgemizi her türlü çatışmadan ve savaştan muhafaza eylesin” diye konuştu.

Diyanet

Video:

Çocuklar hem Kur’an-ı Kerim öğrenecek hem tatili yapacak

Yaz Kur’an kursları, 18 Haziran’da başlıyor. Her yaştan öğrencinin katılabileceği kurslarda, günde 3 saat Kur’an-ı Kerim, ibadet, siyer ve ahlak gibi dinî içerikli eğitim verilirken aynı zamanda sosyal ve kültürel etkinlikler de gerçekleştirilecek. Ayrıca her ilde en az bir cami veya Kur’an kursu, engelli öğrencilere göre dizayn edilecek.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen yaz Kur’an kursları, 18 Haziran’da ders başı yapıyor. Hafta içi her gün her yaştan öğrencinin katılabileceği kurslarda, günde 3 saat eğitim yapılacak. Kur’an-ı Kerim, ibadet, siyer ve ahlak gibi dinî içerikli dersler verilecek. Ayrıca sosyal ve kültürel etkinlikler de gerçekleştirilecek. Yaz kurslarında Kur’an-ı Kerim ve dinî bilgiler dışında Kur’an kurslarını tanıtmak, Kur’an öğretimini yaygınlaştırmak ve verimliliği artırmak amacıyla eğitsel, dinî, sosyal ve kültürel etkinlikler de düzenlenebilecek. Kurs dışında yapılacak faaliyetler için ilgili müftünün teklifi ve mülki amirin onayı yeterli olacak.

Diyanet İşleri Başkanlığı, yaz kurslarına katılan çocukların çeşitli eğlencelerle, güzel vakit geçirerek tatil havasında Kur’an öğrenmelerini sağlamak, sporu sevdirmek ve boş vakitlerini spor yaparak değerlendirmelerini sağlamak amacıyla Gençlik ve Spor Bakanlığı ile bir de protokol imzaladı. 7-18 yaş aralığındaki öğrencileri kapsayacak etkinliklerde çocuklara basketbol, güreş, masa tenisi, badminton, taekwondo, judo, wushu, karate gibi spor dalları öğretilecek. Bu kurslar, her ilin spor imkânları ölçüsünde gerçekleştirilecek.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yaz kurslarına katılacak öğrencilere dağıtılmak üzere çeşitli kitaplar da hazırlandı. Geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da ücretsiz olarak öğrencilere ulaştırılacak kitaplar arasında “Elif-Bâ“, “Dinimizi Öğreniyorum” serisi ve “İnteraktif CD Destekli Tecvidli Kur’an-ı Kerim Elif-Bâ“sı da yer alıyor. Kurslarda eğitim, günlük 3 saat olacak. Eğitim-öğretim saatleri, mahalli şartlar, öğretici, öğrenci ve velilerin talepleri doğrultusunda il müftülükleri tarafından da düzenlenebilecek. Müftülükler, ihtiyaç olması halinde, aynı kurs ve camide farklı saatlerde (sabah-öğleden sonra) kurs düzenleyebilecek.

Engelli öğrencilere özel ders verilecek

Yaz Kur’an kurslarında engelli öğrenciler de unutulmadı. Her ilde en az bir cami veya Kur’an kursu, engelli öğrencilere göre dizayn edilecek. Engelli öğrencilere ders verecek görevliler de yaz Kur’an kursları öncesi bu amaçla düzenlenmiş hizmet içi eğitim kursuna katılanlardan veya Braille alfabesini okumayı ve işaret dilini kullanmayı bilen öğreticilerden seçilecek.

İlyas Koç / Zaman Gazetesi

Bursa’dan Strazburg’a uzanan Peygamber coşkusu

Geçtiğimiz 23 Nisan günü Bursa Muş-İl Der’in davetlisi olarak Kutlu doğum programına konuşmacı olarak iştirak etmenin heyecan ve gururunu yaşadım.

Türkiye’nin ve tüm dünya Müslümanlarının coşkuyla yâd ettikleri mevlîd-i Nebî’nin ihtişamı salonlardan ve gönüllerden taşıp bütün âfâkı nurlandırdı.

Şarkın mert ve cömert insanlarının sıcak alakaları ve organizeleriyle Peygamber sevgisinin doruğa ulaştığı içten, samimi duyguların olabildiğince yansıtıldığı güzide ortamı birlikte paylaşmak, hayatımın nadir karelerinden birini oluşturdu.

Kardeşlik yolu muhabbet, rehberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)” başlığı altında yaklaşık bir saatlik konferansta Muhammedî nurun yansımaları, salonla birlikte bizleri asr-ı saâdetin mutlu ülkesindeki insanlarla buluşturdu. Duygulandık, ağladık, ferahladık ve Nebevî iksirle hemhal olduk.

Yoğun bir katılımın gerçekleştiği programın tek bir nefes ve ruhî atmosferde, kardeşlik, dostluk, uhuvvet ve muhabbet havasının susamışlığı âdetâ tarihî mekânda yankılanıyordu.

Program sonrası, kitaplarımızı imzalarken dost ve kardeşlerimizle hasbihal etme fırsatı da bulduk.

Başta muhterem başkan ve yönetimine, dost, kardeş ve hemşehrilerime, yakın alaka ve misafirperverliklerinden dolayı kalbî teşekkürlerimi sunuyorum.

Bursa dönüşü, dinlenme fırsatı bulamadan, Fransa’nın Strazburg şehrindeki kardeşlerimizin epey zamandır yaptıkları davete icabet etmek gerekiyordu.

Yasin kardeşimizin, “hocam uçak biletlerini aldım, bekliyoruz” telefonuyla, hemen ertesi gün yola revan olduk.

Almanya’nın Stutgart hava alanından Cuma sabahı Strazburg şehrine doğru (160 km.) yol alırken, Ren nehrinin Almanya ayağındaki Kehl şehrinde Diyanet İşleri Başkanlığınca yapımı tamamlanmış olan iki minareli caminin ihtişamı ve minarelerindeki tevhidin mühim bir şiâr olarak âleme ilânı, gönlümüze sürur, inancımıza gurur ve lezzet katıyordu. Kısa bir ziyaretten sonra nehrin öbür yakasındaki Strazburg şehrine girmiş oluyorduk.

Yine Başbakanımızın yakın alaka, takip ve talimatlarıyla Diyanet tarafından satın alınarak dizayn edilen cami, İmam-Hatip okulu ve İlahiyat fakültesinin bulunduğu külliye, İslâm kardeşliğinin bir sembolü edasıyla bizi karşılıyor, başta Din ateşesi sayın Prof. Dr. Fazlı bey olmak üzere görevli hocaefendilerin muhabbet ve sevgi odaklı yaklaşımları memnuniyetimizi celbediyordu.

Bir kısmını daha önceden Eyüp Sultan Camiinden de tanıdığım güzide cemaatle yaptığımız kısa, ama mesaj dolu hasbihalimizde; uhuvvet, kardeşlik, tesanüd, ittihad eksenli yaptığımız vurgulardan sonra, eski dostlarımız ve cemaatle sıcak ve hasret dolu kucaklaşmalarımız sevincimizi kat kat artırmıştı.

Hasseten eski bölge başkanımız muhterem Mehmet Baloğlu ve ailesine nazik davetlerinden dolayı teşekkür ediyorum.

Akşam dersinde Yasin kardeşin evinde bir araya gelen genç ve dinamik cemaatin alaka ile takip ettikleri Risale-i Nur sohbeti gönüllerimizi mesrur etmişti.

Cumartesi akşamı, Sivaslı genç kardeşlerimizin dernek binasındaki program dersle birlikte, saat 12.00’ye kadar soru cevap şeklinde devam etti.

Başta Necmettin kardeşim olmak üzere tüm emeği geçenlere şükranlarımı sunuyorum.

Gurbet ellerde iman ve Kur’ân hakikatlerine susamış ve inançlarını korumaya kararlı böyle daha nice cemiyet ve cemaatlerin varlığı yüreğimize su serpiyor.

En çok beklenen ve vurgu yapılan husus; bu tür cemiyet ve cemaatlerin, din hizmeti adı altında maddi yardım ve beklenti içine girmeden, sırf Allah rızası ve Kur’ân hakikatlerinin gönüllere ulaştırılmasında hassas olunması, menfaat beklentisine girilmememsi.

Dört-beş günlük yoğun program sürecinde bizlerin de hiçbir karşılık beklemeden sohbet ve derslerimizi paylaşmamızın dikkatlerden kaçmadığını müşahede etmek, meslek ve meşrebimiz adına bir teminat ve güvence oluşturması bakımından kayda değer bir husustu.

Mahfuz kardeşimizin hanesinde organize ettiği dersin tadını yâd etmemek mümkün mü? öncesindeki Osman beyin davetini, akşam dersi sonrası geç vakitte Bülent beyin evindeki Kur’ân kıraatini ve sohbetini de kaydetmek gerekir.

Her karesi dolu geçen bu kısa zaman diliminde, misafirperverliğinden dolayı Yasin Çakmak’a, yakın ilgilerini esirgemeyen ve burada isimlerini sayamadığım umum kardeşlerimize, Strazburgdaki hemşehrilerimize binlerce teşekkürler… Allah ebeden hepsinden razı olsun ve Kur’ân hizmetinde daim eylesin inşallah.

Selam, muhabbet ve dualarımla…

İsmail Aksoy

Bu Sergi Ayasofya’nın Cami Olmasına Vesile Olsun

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in dünyaya gelişinin kutlandığı “Kutlu Doğum Haftası” etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilen ‘Lisan-ı Hat ile Aşk-ı Nebi‘ başlıklı Hilye-i Şerif Sergisi Ayasofya Müzesi’nde açıldı.

Türkiye’de bugüne kadar düzenlenen en büyük hilye sergisinde Hz. Muhammed’in dış görünüşünü ve vasıflarını anlatan 114 otantik ve çağdaş eser yer alıyor. Proje sahibi Mehmet Çebi, Ayasofya’nın kendisi için önemini anlatıyor ve ekliyor; “Bu sergi, Ayasofya’nın tekrar ibadethaneye dönüşmesi ümidinin sonucudur.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, Kutlu Doğum Haftası sebebiyle hilye-i şeriflerden oluşan bir sergi düzenlemesinin çok anlamlı olduğunu belirterek, tüm İstanbullular’ın, ”Lisan-ı Hat ile Aşk-ı Nebi” sergisini ziyaret etmesini tavsiye etti.

O’nu (sav) evinize de buyur edin

Belediyeler, okullar, sivil toplum kuruluşları, Efendimiz’in doğumunu kutlamak, O’nu layık olduğu şekilde anmak için yarışıyor. Başınızı çevirdiğiniz her yerde O’nun için düzenlenen bir Kutlu Doğum afişi görüyorsunuz. Ailelerde bin bir telaş, her gün bir programdan diğerine koşturuyor. Kutlu Doğum, Nisan ayına sığmıyor sanki… Peki, dışarıda yaşanan bu coşku evlere yansıyor mu?

Her yıl Kutlu Doğum Haftası’nda Efendiler Efendisi’nin (sav) dünyaya teşrif ettiği o kutlu gün birçok etkinlikle anılıyor. Binlerce kişinin katıldığı seminerler, konserler ve yarışmalar düzenleniyor. Gönüller hep birlikte O’na yöneliyor, O’nu hakkıyla duymaya çalışıyor. Çekilen salâvatlar, sokaklarda kurulan stantlar O’nu hatırlamak/hatırlatmak için dağıtılan güller ve hediyeler… O’nun adının anıldığı her yer cennet bahçesine dönüşüyor adeta. Peki, aynı atmosfer evinize, eşinize, çocuklarınıza ne kadar yansıyor, O’nu (sav) hanenizde de soluyabiliyor musunuz? Cevapları duyar gibiyiz. O halde harekete geçme zamanı. Kapınızın dışında buyur bekleyen Güllerin Efendisi’ni evinizin içine almaya, O’nu bu kutlu ayda ailenizle birlikte anmaya var mısınız? İşin uzmanlarından, imdadınıza yetişecek öneriler:

Efendimiz’in hayatı ailece okunmalı

PROF. DR. YUNUS VEHBİ YAVUZ: Hz. Peygamber’in mübarek hayatı ailece okunmalı. Bu yapıldığında Kutlu Doğum yalnızca salonlarda kutlanan bir organizasyon olmaktan çıkar ve evlere de girmiş olur. Dışarıdaki kutlamalar aile içinde perçinleneceğinden etkisi kalıcı olur. Sadece Kutlu Doğum Haftası’nda değil, her aile haftada bir gün çocuklarıyla birlikte okuma günü yapmalı. Ama okurken kişi, okuduğuyla amel etmeye niyet etmeli. Çok okumadan ziyade doğru kitaptan okuma ve doğru anlama, anladığı üzerinde düşünme ve bununla amel etmek gerekir.

Kutlu Doğum’u çocuklarınızla da kutlayın

KUDRET EREN YAVUZ (Uzman pedagog): Kâinatın en özel ve en ahlaklı insanının hemen her köşede anıldığı bir haftada çocuklarımızı böylesi bir cennet ikliminden uzak tutmak üzücü olur. Kutlu Doğum Haftası’nda çocuklarınızla birlikte gönüllerinizi Efendimiz’e yakınlaştırabilmek için bazı öneriler:

Çocuğunuza gül hediye edin ve yüzyıllardır insanların Efendimiz’e ‘Kainatın Gülü‘ dediğini söyleyin. O’nun güle benzetildiğini hatırlatın.

Çocuğunuzun bebeklik fotoğraflarına bakarken O’na Efendimiz’in bebekliğinden bahsedin.

Efendimiz’in doğduğu ülkeyi gösterin. Mekke, Medine’nin fotoğraf ve videolarını birlikte izleyin.

Bu hafta yemeklerinizi ailece yiyin ve birlikte yemek duası yapın. Elhamdülillah diyerek yemeğinizi tamamlayın ve çocuklarınıza şükretmek konusunda Efendimiz’in sözlerini hatırlatın.

Çocuğunuzun ve eşinizin yanlış davranışları karşısında bu hafta, Efendimiz gibi öfkelenmeden usul usul konuşmayı deneyin.

Efendimiz, ümmetine hediyeleşmeyi tavsiye ederdi. Bugün çocuğunuzla birlikte aile ve akrabalarınız için küçük hediyeler hazırlayın.

Uyumadan önce sağlıklı ve huzurlu bir uyku için ümmetine yatmadan üç İhlas, Felak ve Nas sûrelerini okumayı öğütlediğini anlatın.

Yürürken karşılaştığı insanlara selam verirdi. Bu hafta, çocuğunuzla çarşı veya pazarda dolaşırken karşınızdan gelen insanlara selam verin.

Hasta ziyaretine önem verir ve tavsiye ederdi. Çocuğunuzla hasta ziyareti yapın ve Efendimiz’in tavsiyesini hatırlatın.

Elbisesini sağdan giyerdi. Siz de bugün çocuğunuz giyinirken yanına gidin ve onun elbisesini giyerken önce sağından başlamasını söyleyin.

Yeni kıyafetlerini ilk kez cuma günü giyerdi. Çocuğunuza yeni aldığınız bir kıyafeti cuma günü giydirin ve o an Efendimiz’e salavat gönderin.

Sadaka vermeyi tavsiye eder ve sadakayı bizzat kendi eliyle verirdi. Bu hafta çocuğunuzun harçlığından bir miktar sadaka ayırmasını söyleyin ve bunu sadaka kutusuna atmasını sağlayın.

PROF. DR. MEHMET EMİN AY: 20 yılı aşkın bir zamandır kutlanagelen Efendimiz’in doğumu, özellikle son birkaç yıldır onu anma ve anlama seferberliğine dönüştürüldü. Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, her yıl belirlediği bir ana konunun varlığı da önemli rol oynadı. Mesela evvelki yıl ‘Peygamberimiz ve Kur’an‘, geçen yıl ‘Merhamet‘ bu yıl da ‘Peygamberimiz ve Kardeşlik‘ konusu belirlendi. Konuşmacı olarak katıldığım bu programlarda, önceki yıllara nazaran daha çok şuurlanma ve Peygamberimiz’i hayatımıza dahil etme anlayışının arttığını söyleyebilirim. Ancak bu konuda henüz ideal noktaya ulaşmadığımızı düşünüyorum. Kanaatimce bizler henüz Efendimiz’i yeterince tanıyabilmiş değiliz. O’nu sadece bir Peygamber olarak tanımak ve tanıtmak bizi hataya düşürüyor. Oysa O, hem ‘Son Peygamber‘ hem de hayırlı bir evlat, nezaketli bir eş, şefkatli bir baba ve sevecen bir dededir. Kısaca aile hayatımız için en ideal örnektir bizlere. Aynı zamanda O, dürüst ve güvenilir bir uluslararası ticaret erbabıdır. Yine O, kurduğu devletinde insanları adaletle yöneten bir devlet başkanı ve ordusunu başarıyla yöneten gönlü şefkat ve merhametle dolu bir komutandır. Günlük hayatına baktığımız zaman da hepimiz gibi sade ve sıradan bir yaşantının sahibidir. Kısaca O, herkes için ‘En Güzel Örnek‘ vasfına sahip bir peygamberdir. İşte bu özellikleriyle Peygamberimiz’i tanıyabilmek için de okumamız ve anlamamız gerekir. Unutmayalım: Peygamberimiz bir gül misalidir, açıldıkça kokusu daha çok duyulur. Sevildikçe daha çok tanınır, tanındıkça da kendisine meftun olunur.

Reyhan Gül / Zaman Gazetesi