Etiket arşivi: Fatih Sultan Mehmed

Fatih’ten Şiirler-1 (Cananını Kasteder)

Avnî (Fatih Sultan Mehmet Han)Bağda gülden bahseden yanağını kasdeder 
Serviden söz açanlar endamını kasdederDilbere vasıl olmak dar-ı dünyadan murad 
Aşık aşkın derdi ile dermanını kasdeder

Bu fani dünya için değmez kuru kavgaya 

Ecel ki bu dünyanın ziyanını kasdeder Yıldızlardan yücedir gözyaşı eşiğinde
Bu bulutlar ahımın dumanını kasdeder 

Ey Avni beyti bozma bahsi ağyar eyleyip
Şiir o ki sadece cananını kasdeder  Bu fani dünya için değmez kuru kavgaya 
Ecel ki bu dünyanın ziyanını kasdeder 

Gözümden akan yaş mıdır kan mıdır 
Lebun yadına lal-u mercan mıdır 

Gönülde ne var ise faş etti göz 
Seni sevdiğim yar pinhan mıdır 

Gözüm ile derya nice bahseder 
Gözüm gibi ol gevher efşan mıdır 

Gönül ızdırap ile oldu helak 
Gelin görün ol afeti can mıdır 

Demiş Avni’ye ben cefa etmezem 
Ona cevreden yoksa devran mıdır 

Avnî 

Kasd: Niyet. Tasavvur. İsteyerek. Niyet ederek.

Dil-ber: (Farsça) Gönül alan, kalbi çeken. Güzel, dilber.

Vâsıl: Ulaşan, erişen, kavuşan. Hakka vâsıl olan.

Dâr: Yer, mekân, konak.

Murad: İstenerek, ümid ederek beklenen. Arzu edilen şey. Gâye. Maksad. Emel.

Ziyan: (Farsça) Zarar, ziyan, kayıp, hasar.

Eşik: Çukur yer(“Gözyaşı eşiğinde”)

Ağyar: Başkaları, yabancılar, eller

Lebun: Sütlü hayvan. Sütü bol olan hayvan.

Yâd: Gönül, hatır. Anma. Hatırda tutma. Zikretme. Hatır, gönül.

Lal: Kırmızı. Al renk. Dudak. Kırmızı ve kıymetli bir süs taşı.

Mercan: Denizde geniş resif meydana getiren ve mercanlar takımının örneği olan hayvan ve bunun kalkerli yatağından çıkarılan çoğu kırmızı renkte ve ince dal şeklinde bir madde(Canlı) .

Faş: Meydana çıkmış. Yayılmış. Anlaşılmış olan.

Pinhan: Gizli, saklı, hafi, mahfi, mestur, müstetir.

Gevher: Elmas, cevher, mücevher. İnci. Bir şeyin künhü ve esası. Hakikat. Özü.

Efşan: Dağıtan, saçan, serpen.

Afet: Belâ. Musibet. Büyük felâket. Dâhiye. Mc: Son derece güzel.

Cefa: Eziyet. Sıkıntı. Zulüm.

Cevir(cevr) : 1.Cefa, eziyet, sıkıntı, üzüntü. Zulüm. 2.Tas: Tarikat adamının ruhen ilerlemesine mâni olan şey.

Devran: Devir, felek, zaman, deveran, dünya.

Avnî (Fatih Sultan Mehmet Han)

 

Fatih Sultan Mehmed’in LÂNETİNDEN Kurtulunuz!

Anaların gözyaşlarının dindirilmesi için yapılan gayretler için bu asil ve necip millet, gerçekten minnettardır. Her şeyi göze alarak gayretlerini esirgemeyen tüm yöneticilerden ve katkısı olanlardan, Allah c.c. ebeden Râzı olsun. Âmîin…

Ancak, Kâinatın Efendisi Hz. Muhammed SAV’in, yüzyıllar öncesinde “O NE GÜZEL KUMANDAN” diye müjdelediği Fatih Sultan Mehmed han tarafından, onarıldıktan sonra, adı bile değiştirilmeden CAMİ olarak vakfedilen Ayasofya, acaba niçin hâlâ ibadete kapalıdır? Bir gerekçe olarak, sadece Yunan’a yalakalık, asla kabul edilemez. Bu yüce mâbed, niçin hâlâ kan ağlamaktadır?

Ceberut tek parti zihniyeti tarafından kapatılarak, depo, müze, gazino, lokal, parti merkezi, ahır v.s. haline getirilen bir çok camimiz ve mâbedimiz, ASLİ HÜVİYETİNE kavuşturulmuşken, Ayasofya niçin hâla mahzundur acaba?

Oysa Ayasofya da 483 sene Cami olarak kullanılmış, Mimar Sinan tarafından da gerekli değişiklikler yapılarak tamir edilmişti. Üstelik Ayasofya, tapu, imar ve eski eser kayıtlarında da hâlâ cami olarak kayıtlı bulunuyor…

1453 yılında İstanbul’un fethinden sonra, harap bir halde olan bu eser, Fatih Sultan Mehmet han tarafından restore ettirilerek camiye dönüştürülmüştü.  Ancak, özel mülküm dediği ve ferasetiyle de camiden başka maksatla kullanılması endişesi taşıdığı için, bu maksat dışında kullanılmasına sebep olanları, bir vasiyet belgesiyle çok sert biçimde lânetlemişti.

Kâinatın Efendisi Hz. Muhammed SAV’in, yüzyıllar öncesinde “O NE GÜZEL KUMANDAN” diye müjdelediği Fatih Sultan Mehmed han, şöyle vasiyet etmiştir:

“Ayasofya, kıyamete kadar cami olarak vakfedilmiştir. Bunu; Allah’a, Âhirete, O’nun heybetine inanan hiçbir mahlûk, sultan olsun, hâkim olsun, bir mütegallibe olsun, değiştiremez. Vakıf şartlarını kim değiştirirse, Allah’ın, meleklerin, bütün insanların lâneti onların üzerine olsun. Yüzlerine bakan ve onlara şefaat eden hiçbir kimse bulunmasın.”

(Bu cümleler, vasiyetin özeti ve kısaltılmış hâlidir. Tamamını okumak isteyen aşağıdaki linki açarak okuyabilir: Bu kısım, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nde Bulunan Ayasofya İle İlgili Arapça Vakfiyenin Tercümesinden alınmıştır.)

http://www.moralhaber.net/haber-yorum/ayasofya-vakif-senedi-ve-fatihin-laneti/

Bu kadar detay ve belge vermemin sebebi; nereden bakılırsa bakılsın GASP olan bu icraatı aklamaya çalışmak amacıyla, bu lânet ve beddua vakfiyesini inkâr etmeye çalışan bazı top sakallı safdillerin hortlama gayretleridir. Akılları sıra, bu senet olmasa sanki “koskoca caminin ibadete kapatılma cür’eti”, MASUM (!!!) gösterilmeye çalışılıyor. Fakat maalesef, mızrak çuvala sığmıyor! Boşuna uğraşmalarla, komik duruma düşmesinler…

  • 1930’lu yılların arşivi incelendiğinde, Hasan Ali Yücel döneminde alavere-dalavere hile ve entrikalarla birçok itirazlara rağmen bir KARARNAME çıkartılarak, “şapka kanunu” gibi oldu-bittiye getirildiği görülmektedir. İşte bu iddianın da belgesinin linki:

http://www.ayasofya.org/tarihi-belge-ve-dokumanlar/171–ayasofya-camiinin-muzeye-cevrilisi.html

  • Evet, tablo maalesef böyle!

Bütün bu tedbirlere rağmen, Ayasofya’nın müze haline getirilmesi için atfedilmeye çalışılan hiçbir gerekçenin ve mazeretin sinek kanadı kadar bile değeri yoktur. Bu lânet ve beddua üzerimizdeyken, önü alınamayan musibetlere başka mazeretler aramak, biraz saflık olmuyor mu?

  • Bu saflıktan ve gafletten kurtularak, Ayasofya’yı en kısa zamanda ibadete açmak suretiyle, torunlarına küskün olan Fatih Sultan Mehmed Han’ın Rûhaniyeti memnun edilebilir.
  • Fatih’in torunlarına da ancak işte bu yakışır.

Devlet büyüklerimizden, bu yanlışın da en kısa zamanda düzeltilmesini cân-u gönülden istirham ediyoruz.

  • Bir Avrupalı siyasetçinin bile; “..Bence Ayasofya’nın ana mekânı cami olarak ibadete açılmalı; galeriler ise Hıristiyan âlemi ve bütün dünyaya açık halde kalmalı. Böylece her iki din mensupları Ayasofya’yı sever” ..demesi ne kadar da anlamlıdır ve yerli hokkabazlara da bir tokattır.

Eyyy Devlet ricâli! Yüzlerce kat daha büyük gayretlerle elde ettiğiniz başarılarınız unutulur, İstanbul’u susuzluk probleminden kurtarmanız unutulur, Davos başarılarınız unutulur, bu halkı kahreden Enflasyandan kurtarmanız unutulur, altı sıfır atarak paramızın namusunu kurtarmanız unutulur. IMF’E olan kambur borçları ödemeniz unutulur. Faizlerin sıfıra doğru inişi unutulur. TSK’Nİ, Adaleti, Üniversiteleri ve nice önemli kurumları ETÖ işgalinden kurtarmanız unutulur.

Ezber bozarak; iktidarda yıpranmak yerine, her seçimde güven tazeleyerek oy arttırmalarınız unutulur. İMKB değerini 17 500’lerden 65 000’lere yükselten başarılar unutulur. Diğer dev ülkeleri bile kasıp kavuran ekonomik krizlerden teğet geçirerek ülkemizi kurtarmanız unutulur. Çılgın projeler unutulur. Anaların gözyaşlarını dindirmeniz bile normal hayata döndükten sonra unutulur.

  • Fakat Ayasofya’nın, Fatih’in Rûhâniyetinin, bu konuda hassas olan şu necip milletin yıllarca içine akıttığı gözyaşlarını dindirmeniz, ASLA UNUTULMAYACAKTIR…
  • Bunu sizlerden cân-u gönülden istiyoruz…

A. Raif Öztürk

Fatih Camii, Fetih Günü İbadete Açılıyor

Fatih Sultan Mehmed tarafından İstanbul’un dördüncü tepesi üzerine 550 yıl önce yapılan Fatih Camii’nin restorasyonu tamamlandı.

Fatih Camii, 5 yıllık restorasyonun ardından İstanbul’un fethinin 559. yıl dönümünün kutlanacağı 29 Mayıs Salı günü, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla ibadete açılacak.

Vakıflar İstanbul Bölge Müdürü İbrahim Özekinci, Fatih Sultan Mehmed tarafından, Saint Apotres (Havariun) adındaki Bizans kilisesinin bulunduğu alanda 1462-1470 tarihleri arasında Atik Sinan’a yaptırılan Fatih Camii restorasyonu hakkında bilgi verdi.

İstanbul’da 1509 yılında meydana gelen ve ”küçük kıyamet” denilen büyük depremde hasara uğrayan Fatih Camii’nin esas zararı 22 Mayıs 1766’da gerçekleşen depremde gördüğünü belirten Özekinci, depremin ardından caminin ilk yapısından sadece şadırvan avlusunun üç kolu, tak kapısı, mihrabı, minarelerinin birinci şerefesine kadar kaldığını, kubbesi ve etrafındaki duvarların tamamen çöktüğünü kaydetti.

Depremin ardından 3. Mustafa’nın camiyi tekrar yaptırdığını belirten Özekinci, caminin zaman içinde belli aralıklarla restorasyona tabi tutulduğunu dile getirdi.

Fatih Camii’nin, 2007 yılında Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı, ciddi ve bilimsel restorasyona alındığını ve 5 yıldır sürdürülen çalışmalarda sona gelindiğini ifade eden Özekinci, ”Çalışmaları bilim kurulları kararları doğrultusunda yürüttük. Burada minimum müdahale ve maksimum koruma ilkelerine riayet ederek restorasyonu gerçekleştirdik” dedi.

DEVE KUŞU YUMURTALARI KORUMAYA ALINDI

Caminin, uzun yıllar çevre kirliliği ve egzoz dumanına maruz kalan dış cephesinin temizlendiğini, caminin 5 binden fazla taşının da aslına uygun olarak değiştirildiğini anlatan Özekinci, ”Yapılan incelemede camide deve kuşu yumurtaları olduğunu gördük. Deve kuşu yumurtaları, salgıladığı kimyasallardan dolayı örümceklenmeyi önlüyor. Bu da cami içindeki örümceklenmeyi önlemek açısından ecdadımızın bulduğu bir yöntem. Deve kuşu yumurtalarına cami mimarisine uygun, dökümden muhafazalık yaptık. Konservasyonlarını yapıp tekrar cami içine koyduk” dedi.

Özekinci, cami içinde kapalı mekanlarda uzun yıllar atıl vaziyette duran ve gerçekten birer şaheser olan saatler, şamdanlar, Sakal-ı Şerif kutuları, rahleler, Kur’an-ı Kerim kutularını açığa çıkardıklarını belirterek, ”Bunlar çok ciddi konservasyonlara tabi tutuldu. İnşallah caminin açılmasıyla birlikte bu objeleri de sergileyeceğiz. Cami içinde bulunan deriden yapılan hat levhalarını da elden geçirdik” şeklinde konuştu.

“I.MAHMUD KÜTÜPHANESİ DE ÇÖKMEKTEN KURTARILDI”

Caminin güney cephesindeki 1. Mahmud Kütüphanesi’nin, özellikle 1999 depreminde çok büyük hasar gördüğünü ve ayakta duramayacak hale geldiğini belirten Özekinci, çok kötü bir görüntü arz eden kütüphanede gerekli güçlendirmeleri ve restorasyonu yaptıklarını bildirdi.

Özekinci, ”Fatih Sultan Mehmed, İstanbul’u 29 Mayıs 1453’de bir salı günü fethetti. Yıllar sonra güzel bir tesadüf oldu ve bu yılın 29 Mayıs’ı da bir salı gününe denk geliyor. Fatih Camii’ni fethedildiği günde açmak bize çok manidar ve anlamlı geldi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla 29 Mayıs Salı günü ikindi namazında Fatih Camii’ni tekrar ibarete açacağız” diye konuştu.

İbrahim Özekinci, Fatih Camii’nin cemaati en çok olan camilerden birisi olduğunu belirterek, restorasyonu, gerekli önlemleri alarak, ibadete kapatmadan gerçekleştirdiklerini söyledi.

Bundan sonra camiyi kullanacak vatandaşlar ve görevlilere de önerilerde bulunan Özekinci, ”Vatandaşlar ve görevliler, camiye kendi akıllarınca müdahalede bulunmasınlar. Herhangi bir olayla karşılaştıklarında Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne haber versinler. Buralar artık Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca bilim kurulu kararlarına göre onarımlarının yapılması gerekiyor. Bundan sonra izinsiz müdahale olmamalı. Bu eserleri gelecek nesillere koruyarak aktaralım” diye konuştu.

CAMİDE NELER YAPILDI?

Fatih Camii’nde 5 yıl süren restorasyon kapsamında, cami genelindeki tüm çimento sıvalar söküldü, yerine özgün horasan sıva yapıldı. Cami genelindeki tüm pirinç bileziklerin oksitlenerek yeşil renk aldıklarından dolayı temizlikleri mekanik ve kimyasal yöntemlerle gerçekleştirildi.

Hasar görmüş ahşaplar, özgün kesitinde emprenye edilmiş ahşaplarla değiştirildi. Cami genelindeki tüm ahşap kapılar ve ahşap kepenkler böceklere karşı ilaçlandı. Üzerlerindeki cila çıkarılarak, temizlikleri yapıldı, kurt delikleri macun ile dolduruldu, çürümüş yerleri özgün malzemesiyle değiştirildi, son olarak da gomalak cilaları yapıldı.

Dış avluya açılan Çorbacı, Türbe, Boyacı ve Börekçi kapılarının mikro kumlama yöntemi ile temizlikleri yapıldı. Türbe kapısının eksik olan harpuştası, küfeki taşıyla tamamlandı.

Camide üç kere raspa yapıldı, her yapılan raspadan sonra ortaya çıkan bezemeler çizime aktarıldı. 1766 yılında deprem nedeniyle büyük bölümü yıkıldıktan sonra yeniden inşa edilen camide yapılan bezemeler yeniden ihya edildi.

Hünkar Kasrı üst örtüsündeki kurşun değiştirildi. Hünkar Mahfeli’nde bulunan ahşap kafeslerde, böceklere karşı fümigasyon yapıldıktan sonra, üstündeki boya tabakaları raspa ile alındı. Kafeslerin üzerine gelen oymalı ahşap başlıklar onarım için atölyede bakıma alındı. Çürümüş yerleri değiştirildi, kurt delikleri macun ile dolduruldu, eksik yerleri tamamlandı.

Caminin tüm mermer merdivenleri bakıma alındı. 19. yüzyıl sonuna ait fotoğraflarda görülen püsküllü seramik süslemeler, yapılan araştırmalarda müzede oldukları tespit edildi, süslemeler yeniden ihya edilmek üzere özgün yerlerine getirildi.

Kaynak: AA