Etiket arşivi: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı

Risale-i Nurlar şimdi de Hindistan’da…

Risale-i Nur cevherlerini bağrına basan ve üniversitelerinde ders kitabı olarak okutmaya başlayan bahtiyar ülkelerin sayısını, inanınız ki bendeniz de tam olarak sayamam.

Çünkü bir çığ gibi büyüyor. Nil nehri gibi, çorak kalmış beldelere Ab-ı Hayat sunuyor.

Bu güzide eserlerin, özellikle akademisyen camia tarafından bağırlara basılmasının, elbette çok haklı sebepleri var. Risale-i Nur Eserleri, çağımızın kültür, ilim ve fen seviyesine en uygun müspet metotlarla, akla, mantığa ve kalbe hitap ederek, ikna ve ispat yoluyla hizmet ediyor. Bu nedenlerle, yalnız Türkiye’de değil, diğer birçok araştırmacı ülkelerde de hüsn-ü kabule mazhar olmaktadır. Gerçi güzel ülkemizde, yarasaların ışıktan korktukları gibi, İslam Güneşinden ve Kur’an Nurundan korkan zavallı bir zihniyet tarafından, yarım asırdan fazla engellenmeye çalışıldıysa da, bu Nur çağlayanının önüne geçilemedi. Çünkü Allah c.c. Nurunu tamamlayacaktı. “Bin yıl sürecek” diye ilan ettikleri bu şiddetli baskı süreci, öyle bir dürüldü ve toplandı ki, bu ilandan sonra, sadece 10-15 yıl içinde, bir paçavra gibi o bahtsızların başlarına çalındı. Dünyadaki sorgulamalarına başlandı bile…

İşte bu zor şartlarda kazanılan Risale-i Nur cevherlerinin nur saçan parıltıları, tüm dünya ülkelerinde de fark edildiğinden, ısrarlı TALEPLER her geçen gün artmaktadır.

Bu sayı öyle hızlı bir şekilde artmaktadır ki, 50’ye yakın lisana çevrilerek, yüze yakın ülkede hüsnü kabul ile yayılmaktadır. Yüce Rabbimiz daha ziyade etsin. Amin…

Asya, Avrupa, Kuzey Afrika gibi yakın kıta ülkelerinde düzenlenen, birçok sempozyumlara bizzat katıldığım halde, bu Hindistan sempozyumuna bazı sağlık tedbirleri nedeniyle katılamadım. Fakat bu 9-10 günün faaliyetlerini, çok yakından takip etmeye çalıştım. Hindistan’a giden 49 kişilik gurup içindeki ağabey ve arkadaşlarımın tespitlerinden de yararlanarak, okurlarımı ve dostlarımı, bu bayram havasından haberdar etmeyi, önemli bir görev addediyorum…

***

Öncelikle, Hindistan nasıl bir ülke olduğunu kısaca hatırlayalım:

Hint felsefesi, çok tanrılı din anlayışına dayanıyor. Binlerce tanrı (inancı) var. Binlerce inanç ve farklı görüş var. Tek bir yaratıcıya inanmamanın, yani “tevhit hakikatinin” olmamasının doğurduğu sonuç olarak, insanlar kendilerinden farklı, ilginç ve güçlü gördükleri her şeye tapıyorlar. İnek kutsalların başında geliyor. Hint felsefesine göre inek, insanlardan daha güçlü ve ilginç. Çünkü, insanlar şu teknolojiyle bile süt yapamıyor. İnekler süt üretiyor. Süt, olağanüstü bir terkip. O halde inekler, insanların yapamadıklarını yapan tanrılardır ve o halde inekler kutsaldır. Hindistan, 1 milyar 200 milyonun üzerindeki nüfusuyla, dünyanın ikinci büyük ülkesi olarak dinlerin, medeniyetlerin, kültürlerin, zenginliklerin buluştuğu bir belde. Bugün, onlar da Risale-i Nur hakikatlerine susamışlar ve bunu fark etmişler…

Hangi açıdan bakılırsa bakılsın; İslam dininin ve Müslümanlığın ne kadar kıymetli olduğu, böylesine akla ziyan inançlara muhatap olmanın ve putperestliğin çaresizliği artık fark ediliyor. Akl-ı selim liderler ve akademisyenler, bu çaresizliği, huzur ve mutluluğa çevirebilmek için, arayış içindeler. Bu nedenlerle de, Hindistan’ın çeşitli bölgelerinde, üç farklı üniversite tarafından ve İ.İ.K.V. (İst. İlim ve Kültür Vakfı) işbirliği ile 29 Ocak – 03 Şubat tarihleri arasında üç farklı konferans düzenlendi. Konu: “Çok Kültürlü Bir Dünyada Barış İçinde Yaşama Pratiği : Risale-i Nur Örneği” idi…

Hindistan denilince, İslam’ın en büyük müceddidlerinden İmam-i Rabbani akla gelir. Bugünkü verilere göre Hindistan’da yaklaşık 300 milyon Müslüman yaşamaktadır. Bu rakama göre dünyanın en kalabalık İslam ülkesi “Hindistan” kabul edilmektedir.

Hindistan’a Müslüman Arap tüccarlar 7. yüzyıldan itibaren sık-sık gelmeye başlamışlar. 12. Yüzyılda Müslüman Delhi sultanlığı kurulmuştur. İslam’ın putperestliğe olan düşmanlığı, tek tanrılı inancı ve kast sistemine karşı çıkmasına rağmen, yüzyıllarca İslam’ın hoşgörüsüyle Hindular ve Müslüman’lar bir arada huzur ve güven içinde yaşamışlardır. Şer güçler tarafından kışkırtmalar, tahrikler ve provokasyonlar olmasa, yine aynı birliktelik sürdürülebilecektir. Sağlam basabilmek için, R.Nur ekolü incelenip, benimsenmektedir.

Bu itibarla da Hindistan’da “Bediüzzaman Rüzgârı” esmeye başlamıştır.

İlk üniversitede 29.02.2012 günü “Risale-i Nur ve Türkiye’de İslam” konulu, iki bölümden oluşan konferansın ilk bölümü, sempozyuma kayıt yaptıran binin üzerinde yüksek lisans, doktora öğrencisi ve akademisyenlerin katılımı ile gerçekleştirildi.

Kur’an tilaveti ve dualar ile açılan konferansın açılış konuşması, Darul Hüda Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Bahaüddin Nadwi tarafından yapılarak konferans hakkında genel bilgi verildi. Açılış konuşmalarının ardından, Türkiye’den Abdullah Yeğin, İhsan Kasım Salihi, Ali Katıöz, Rıza Akçalı, Prof. Dr. Alparslan Açıkgenç, Prof. Dr. Faris Kaya, ABD’den Prof. Dr. Thomas Michel, Prof. Dr. Irfan Omar, İngiltere’den Prof. Dr. Colin Turner, Kanada’dan Prof. Dr. Bilal Kuşpınar, Dubaiden Prof. Dr. Abdulhakim El-Enis, Hindistan’dan Dr. Onampilli Muhammad Faizy, Dr. Faisal Hudawi, Dr. Bahauddin Hudawi, Dr. Said Hudawi Nadapuram, Prof. Dr. Sayed Abdul Muneem Pahsa, İngilizce veya Arapça olarak birer tebliğ sundular.

JNU Üniversitesinden, Arap ve Afrika Çalışmaları dekanı, Prof. Dr. M.A. Islahi konuşmasında; “..100 yıl önce, ilginç ve barıştırıcı fikirleriyle dünyaya gelen bu zatı, (Bediüzzaman’ı) yeni tanımanın sevinci içerisindeyiz. Ona Bediüzzaman ismi verilmesi boşuna değildi, çünkü kendisi bu ismi hak etti ve çok sıkıntılar çekti. O İslam’ın bir şiddet dini olmadığını öğretti ve O her zaman İslam’ın şiddet karşıtı olduğunu söyledi” dedi.

Hindistan Devlet Bakanı Janab Arif Muhammad Khan, konuşmasında; “..Risale-i Nur-u araştırdım, okudum ve Risale-i Nuru şöyle tanımlayabilirim “Bereket-ul Kuran”. Yani Bediüzzaman yazdığı risalelerin hakikatlerini Kurandan almıştır. Bediüzzaman Hutbe-i Şamiyede şunu der, “Gelecek, İslam’ındır ve İslam’ın olacak, bu da iman ile olacak.” Bu çok-çok önemli bir cümlesidir.

JNU, Edebiyat ve Kültür Çalışmaları dekanı Prof. Dr. R.N. Menon ise konuşmasında; “Bugün maalesef günümüzde, din adına öldürülen insanların, din adına kurtarılan insanlardan fazla olduğunu görmekteyiz. Bunun sebeplerinden birisi vahiy kaynaklarının yanlış tefsir edilmesinden kaynaklanmaktadır. Bediüzzaman’a bu konuda çok ihtiyacımız var, Bediüzzaman 6000 sayfalık eserlerinde Kur’anı akıl ve kalbin işbirliği ile tefsir etmiş ve insanlığa sunmuştur. Bediüzzaman’ı ben de bu konferans vasıtası ile yeni tanıdım. Onun “en büyük düşmanlarımızdan birisi cahillik ve bu düşmana ilimle karşılık vereceğiz” demesi beni çok etkiledi. Konferansı düzenleyenlere çok teşekkür ediyorum…

***

Daha sonraki tarihlerde; Mevlid-i Nebevi münasebetiyle üniversite tarafından Kerala eyaletinin geneline hitap eden büyük bir program gerçekleştirildi. Peygamber Efendimizi (SAV) anma ve anlama adına sabah saat 09:00 da başlayan program gece 24:00 a kadar devam etti. Yüz binlerce insanın “on stadyum” büyüklüğündeki dev bir alanda salatü selamlar ve tekbirlerle, olağanüstü bir güzellik oluşturdukları bu atmosferde Türkiye’den gelen misafirlere de, bu topluluğa hitap etme imkânı verildi. Türkiye’deki hizmetler anlatıldı. Risale-i Nur dünyanın en büyük ikinci ülkesi olan Hindistan’da, yüz binlerce insanın ilgi ve dikkatle dinlediği Risale-i Nur külliyatındaki, “Kâinatın efendisi” SAV. ile alakalı bölümler katılımcıların “Allahuekber” nidalarıyla çınladı…

***

Böylesine çok önemli bir sempozyumu ve bayram havası içinde geçen sunumları, elbette bir makaleye sığdıramazdım. Biraz uzattığım için hakkınızı helal ediniz.

Raif Öztürk / Moral Haber

Irak’tan Selam Var…

İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın her hafta mutat olarak düzenlediği Perşembe Sohbeti, İstanbul’un maddi ve kesafetli havasının verdiği tesirle gabileşen ruhlara Kuranın manevi tefsiri Risale-i Nurdan ab-ı hayat sunmaya devam ediyor.

Geçen haftaki 29.01.2011 Perşembe Sohbetinde Risale-i Nur hizmetini daha yakın tanımak için Vakfımızı ziyaret eden ve sayıları on beşi bulan bulan Kuzey Irak’tan misafirlerimiz vardı. Misafirlerimiz bir hafta boyunca Risale eğitimi aldılar ve bu arada Orijinal Risalelerin bulunduğu sergi salonumuzu gezme imkanına sahip oldular. İhsan Kasım Salihi Ağabey ile her gün düzenli ders yapan Iraklılar fırsat buldukça da İstanbul’un tarihi yerlerini gezdiler.

Akşam yemeği 19.00 ile başlayan program Prof. Dr. Faris Kaya’nın yaptığı Risale-i Nur dersiyle devam etti. Dersten sonra misafirlerimiz Risale-i Nur Üstad ve hizmet hakkındaki intibalarını dile getirdiler. Gerek Risale-i Nurun ilmi derinliği ve kapsamlı tefekkür boyutu gerekse de hizmetteki uhuvvet ve muhabbet onları mest etmişti ki İsmail aldı bir Irak’lı aldığı feyiz ile hizmet ile alakalı yazdığı şiiri duygu yüklü ve coşkulu bir şekilde dile getirdi. Hislerin coştuğu bu dakikalarda Iraklı misafirlerimiz bizler için seçtikleri Arapça ve Kürtçe ilahileri okudular. Memnuniyetleri gözlerindeki parıltılardan okunan misafirlerimiz vakfımıza Mehmet Fırıncı Ağabey adına Ali Katıöz’e çiçek takdim ettiler. Son dakikasına kadar pür dikkat takip edilen program küçük kardeşimizin muhteşem sesinden dinlenilen Kuran tilaveti ile son buldu.

Kaynak: iikv

Hindistan’da Bediüzzaman Rüzgarı Esti 1. Bölüm

Hindistan’ın Kerala eyaletinde 29 – 30 Ocak 2012 tarihlerinde iki ayrı Bediüzzaman sempozyumu düzenlendi. Konferanslarda Türkiye, ABD, İngiltere, Dubai, Kanada ve Hindistan’dan da bir çok yerli akademisyen tebliğ sundu.

İlki 29 Ocak Pazar günü Karela eyaletinin önemli üniversitelerinden olan Darul Huda Islam Universitesi ve İstanbul İlim ve Kültür Vakfı işbirliği ile gerçekleştirildi. Konusu “Risale-i Nur ve Türkiye’de İslam” olan ve iki bölümden oluşan konferansın ilk bölümü sempozyuma kayıt yaptıran binin üzerinde yüksek lisans, doktora öğrencisi ve akademisyenlerin katılımı ile gerçekleştirildi.

Kur’an tilaveti ve dua ile açılan konferansın açılış konuşması Darul Hüda Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Bahaüddin Nadwi tarafından yapılarak konferans hakkında genel bilgi verdi. Açılış konuşmalarının ardından, Türkiye’den Abdullah Yeğin Ağabey, İhsan Kasım Salihi, Ali Katıöz, Rıza Akçalı, Prof. Dr. Alparslan Açıkgenç, Prof. Dr. Faris Kaya, ABD’den Prof. Dr. Thomas Michel, Prof. Dr. Irfan Omar, İngiltere’den Prof. Dr. Colin Turner, Kanada’dan Prof. Dr. Bilal Kuşpınar, Dubaiden Prof. Dr. Abdulhakim El-Enis, Hindistan’dan Dr. Onampilli Muhammad Faizy, Dr. Faisal Hudawi, Dr. Bahauddin Hudawi, Dr. Said Hudawi Nadapuram, Prof. Dr. Sayed Abdul Muneem Pasha İngilizce veya Arapça olarak birer tebliğ sundurlar. Konferansın ardından, kayıt yaptıran bütün katılımcılara birer sertifika verilirken, Kerala’nın önde gelen kanaat önderi ve seyyidlerinden Sayed Munawar Ali Shibab Al Husaini tarafından Darul Huda İslam Üniversitesi adına konuşmacılara sertifika ve plaket takdim edildi.

Daha sonra üniversite kampüsünde, halka açık olarak gerçekleştirilen konferansın ikinci bölümüne geçildi. Bu konferansa ise üniversite öğrencilerinin yanı sıra bölge halkı da katıldı. Bu konferansta akademisyenler üçbinin üzerinde katılımcıya hitap ederek Risale-i Nur ve Bediüzzaman hakkında birer konuşma yaptılar. Kerala Eyaleti eğitim bakanının da katıldığı bu açık hava konferansın son konuşmacısı olan Abdullah Yeğin ağabey İhlas Risalesinden bazı pasajlar okudu ve kapanışta Üniversiteye İİKV adına birer takım İngilizce ve Arapça Külliyat takdim etti.

30 Ocak Pazartesi günü, konferanslar zincirinin ikinci ayağı, yine Kerala Eyaletinin en büyük üniversitelerinden biri olan “Jamia Markazu Ssaquafathi Ssunniyya” ‘da düzenlendi. İki bölümden oluşan konferansın birinci bölümünde yaklaşık olarak onbin kişiye hitap edildi. Sri Lanka milli eğitim bakanının da bulunduğu bu konferansta Eski Bakan Rıza Akçalı ve Prof. Dr. Abdulhakim el-Enis tarafından Türkiye’den getirilen selamlar iletilerek Risale-i Nur ve Üstad Bediüzzaman SAİD NURSİ hakkında bilgi verildi.

Konusu “Çok Kültürlü Bir Dünyada İmanlı, Anlamlı ve Barış İçinde Yaşama Pratiği; Risale-i Nur Yaklaşımı” konulu sempozyumun bu bölümünde beşbin öğrenci arasından seçilen en başarılı üçyüz yüksek lisans ve doktora öğrencisinin yanı sıra çok sayıda akademisyen hazır bulundu. Konferansta Hindistan’ın yerli akademisyenleri Risale-i Nurları geç tanımanın üzüntüsünü dile getirerek böyle bir toplantı için dünyanın dört bir tarafından gelen konuklara teşekkürlerini sundular. Açılış konuşmalarının ardından, Türkiye’den Abdullah Yeğin Ağabey, İhsan Kasım Salihi, Ali Katıöz, Rıza Akçalı, Prof. Dr. Alparslan Açıkgenç, Prof. Dr. Faris Kaya, ABD’den Prof. Dr. Thomas Michel, Prof. Dr. Irfan Omar, İngiltere’den Prof. Dr. Colin Turner, Kanada’dan Prof. Dr. Bilal Kuşpınar, Dubaiden Prof. Dr. Abdulhakim El-Enis, Hindistan’dan Prof. Dr. Abdul Razaq, Shaik Aboobacker Ahmed, Dr. Husain Muhammed Saqafi, Dr. Muhammed Abdul Hakkim Al Azhari, Ismail Wafa, Dr. Aboobacker Pathamkulam ve Umarul Farooq Saqafi Siddqui de İngilizce veya Arapça olarak birer tebliğ sundurlar.

Daha sonra Mevlid-i Nebevi münasebetiyle üniversite tarafından Kerala eyaletinin geneline hitap eden büyük bir program gerçekleştirildi. Peygamber Efendimizi (SAV) anma ve anlama adına sabah saat 09:00 da başlayan program gece 24:00 a kadar devam etti. Kerela eyaleti genelinden 500 bin kişinin peygamberimizin sakal-ı şerifini ziyaret etmek ve efendimizle ilgili sunumları dinlemek üzere toplantıya katıldılar. Yüzbinlerce insanın on stadyum büyüklüğündeki dev bir alanda salatü selamlar ve tekbirlerle olağanüstü bir güzellik oluşturdukları bu atmosferde Türkiye’den gelen misafirlere de söz imkanı verildi. Türkiye’den Abdullah Yeğin Ağabey, İhsan Kasım Salihi, Ali Katıöz ve Dubaiden Prof. Dr. Abdulhakim el Enis Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin peygamber efendimizle ile ilgili bahisleri Arapça ve Malayalam dilinde yüzbinlere takdim edildi. Konuşmaların ardından üniversitenin ve yüzbinlerin manevi lideri Shaikh Abubakir Ahmad’e birer takım İngilizce ve Arapça Risale-i Nur Külliyatı hediye edildi.

Risale-i Nur dünyanın en büyük ikinci ülkesi olan Hindistan’da yüzbinlerce insanın ilgi ve dikkatle dinlediği Risale-i Nur külliyatındaki kâinatın efendisi ile alakalı bölümler katılımcıların Allahuekber nidalarıyla çınladı. (Hindistan’da alkış yapılmamaktadır; beğenilen cümleler ve kelimeler Allahuekber nidalarıyla ifade edilmektedir). Bu olay Risale-i Nur hizmeti tarihinde yüzbinlere Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin tanıtımına şahitlik eden bir nitelik arz etmektedir.

Hindistandaki konferanslar zinciri 1-2 Şubat 2012 tarihlerinde Yeni Delhi’de devam edecektir.

Kaynak: iikv

Hindistan’da Bediüzzaman Rüzgarı

Hindistan’ın çeşitli bölgelerinde üç farklı üniversite tarafından İİKV işbirliği ile 29 Ocak – 03 Şubat tarihleri arasında Bediüzzaman üç farklı konferans düzenlenecek. İlk olarak Malappuram’daki Darul Huda Islamic University’de başlayacak olan konferanslar daha sonra Calicut’ta Jamia Markazu Ssaquafathi Ssunniyya’de, ardından da Yeni Delhi’deki Jawaharlal Nehru University’deki konferansla son bulacak.

İlk olarak 29 Ocak 2012 tarihinde Darul Huda Islamic University’de yapılacak olan konferansın temel konusu Modern Türkiye’de Risale-i Nur ve İslam olacak. İstanbul İlim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin talebelerinden Mehmet Fırıncı ağabey ve Abdullah Yeğin ağabeyler de konferanslara katılanlar arasında. İngiltere Durham Üniversitesi’nden Prof. Dr. Colin Turner, ABD Georgetown Üniversitesi’nden Prof. Dr. Thomas Michel, Kanada Mcgill Üniversitesi’nden Prof. Dr. Bilal Kuşpınar eski bakan ve milletvekili Rıza Akçalı ve Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Alpaslan Açıkgenç, Dubai’den Prof. Abdulhakim el Enis, İİKV’den Prof. Dr. Faris Kaya, Ali Katıöz ve Risale-i Nur Külliyatını Arapçaya tercüme eden İhsan Kasım Salihi de konferansta birer tebliğ sunacaklar. Türkiyeden bu katılımcıların yanı sıra, birçok Hindistanlı yerli akademisyen de Nursi üzerine tebliğler sunacaklar.

Programın ikinci ayağı Calicut’taki Jamia Markazu Ssaquafathi Ssunniyya’de devam edecek. Burada yapılacak olan konferansın konusu ise ‘Çok Kültürlü Bir Dünyada Hayata İman, Anlam ve Barış Getirmek: Risale-i Nur’un Yaklaşımı’ olacak.

Hindistan’daki Bediüzzaman Said Nursi’nin büyük eseri olan Risale-i Nurlar hakkındaki konferanslar zincirinin son bölümü Yeni Delhi’de bulunan Jawaharlal Nehru University’de gerçekleşecek. 1-2 Şubat tarihinde olacak konferansların temel konusu ‘Çok Kültürlü Bir Dünyada Barış ve Ahenk İçinde Yaşamak: Risale-i Nur Perspektifi’ olacak. Bu konferansta dünyanın çeşitli ülkelerinden yerli yabancı 43 akademisyen tebliğ sunacak.

Hindistan’da yapılacak bu konferansların programlarına aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.

1-     Darul Huda Islamic University’deki program

2-     Jamia Markazu Ssaquafathi Ssunniyya’deki program

3-     Jawaharlal Nehru University’deki program

Kaynak: iikv

İran’da Bediüzzaman Sempozyumu

İslâmî Mezhepler Üniversitesinin ev sahipliğinde ve İstanbul İlim ve Kültür Vakfının katkılarıyla Tahran’da düzenlenen “Bediüzzaman Sempozyumu”nda konuşan İslâmî Mezhepler Üniversitesi Rektörü Abdülkerim Biazar Şirazî, “Bediüzzaman Said Nursî, sadece Türkiye’ye değil, tüm İslâm dünyasına ait büyük bir şahsiyettir” dedi. Bediüzzaman’ın mezhepler ve milletler üstü bir anlayışta olduğunu belirten Rektör Şirazî, onun İslâm dünyasının birlik ve beraberliği için çalıştığını, farklılıklar yerine ortak noktalara dikkat çektiğini bildirdi.

BEDİÜZZAMAN, EHL-İ BEYTE ÖZEL BİR MUHABBET BESLEDİ

İran Meclisi eski Başkanı Gulamali Haddad Adil ise, “İranlıların Türkiye’den Türkiyelilerin de İran’dan pek de haberdar olmadığını, birbirlerini yeteri kadar tanıyamadıklarını, bunun da bir eksiklik olduğunu” söyledi. Adil, “Bediüzzaman gibi şahsiyetlerin tanınmasıyla birçok konunun aydınlığa kavuşacağını, birçok soruya cevap bulunacağını” ifade etti. İslâmî Mezhepleri Yakınlaştırma Kurumu Genel Sekreteri Ayetullah Muhammed Ali Tezhirî de, Bediüzzaman’ın Ehl-i Beyt’e özel bir sevgi ve muhabbet beslediğini söyledi.

BEDİÜZZAMAN, İSLAM İÇİN MODEL BİR ŞAHSİYET

İslam âlimi ve Risale-i Nur adıyla anılan Kur’ân tefsirlerinin müellifi Bediüzzaman Said Nursî, İran’da ilk kez düzenlenen uluslararası sempozyumda tüm yönleriyle ele alındı. İslâmî Mezhepler Üniversitesi’nin evsahipliğinde ve İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın katkılarıyla Tahran’da düzenlenen “Bediüzzaman’ın Düşüncelerini İnceleme Sempozyumu” Kur’ân-ı Kerim okunmasıyla başladı.

Sempozyumun ilk oturumunda konuşan İslâmî Mezhepler Üniversitesi Rektörü Abdulkerim Biazar Şirazi, “Bediüzzaman Said Nursî, sadece Türkiye’ye değil, tüm İslâm dünyasına ait büyük bir şahsiyettir” dedi. Said Nursî’nin mezhepler ve milletler üstü bir anlayışta olduğunu ve bu yönde faaliyette bulunduğunu belirten Şirazi, onun İslâm dünyasının birlik ve beraberliği için çalıştığını, farklılıklar yerine ortak noktalara dikkat çektiğini bildirdi.

Bediüzzaman, Türkiye’nin içinde bulunduğu zor dönemde halkı özellikle de gençleri Kur’ân-ı Kerim ile buluşturdu, barıştırdı” ifadesini kullanan Şirazî, Nursî’nin ahlâkî konulara özel önem verdiğini, bunun eserlerinde de görüldüğünü söyledi.

MÜSLÜMANLAR BİRBİRİNİ, ÖZELLİKLE DE BÜYÜK ŞAHSİYETLERİ TANIMALI

İran Meclisi Kültür Komisyonu Başkanı ve Eski Meclis Başkanı Gulamali Haddad Adil de konuşmasına böyle bir sempozyumun düzenlenmesinden duyduğu memnuniyeti belirterek başladı. Adil, Bediüzzaman’ın İran’da pek tanınıp bilinmemesiyle ilgili olarak, “İranlıların Türkiye’den Türkiyelilerin de İran’dan pek de haberdar olmadığını, birbirlerini yeteri kadar tanıyamadıklarını, bunun da bir eksiklik olduğunu” söyledi.

Müslümanlar birbirlerinin özellikle de büyük şahsiyetleri tanımalı” diyen Adil, Said Nursî’nin, İslâm ve Batı medeniyetinin karşı karşıya olduğu en hassas dönemlerden birinde yaşadığını hatırlattı. Bediüzzaman’ın, İslâmî düşüncenin ekseni olarak Kur’ân-ı Kerim’i gördüğünü belirten Adil, onun eserlerinde ayetlere ve bunların tefsirlerine sıkça yer verildiğini anlattı. Said Nursî’nin eğitim ve ilme özel önem verdiğini, Müslümanların bu alanlarda yapacakları çok şey olduğuna inandığını ifade eden Adil, “Bediüzzaman gibi şahsiyetlerin tanınmasıyla birçok konunun aydınlığa kavuşacağını, birçok soruya cevap bulunacağını” söyledi. “Bediüzzaman, din karşıtlığı ve materyalist Batı düşüncesine karşı mücadele etti” diyen Adil, onun ömrünü sürgün ve zindanlarda geçiren güçlü iradeli, doğrularda ısrarcı büyük bir düşünce adamı olduğunu belirtti.

RİSALE-İ NUR’U İRANLILAR ANLAR

Celal Bayar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bünyamin Duran, sempozyumun ikinci oturumunda yaptığı konuşmada dünyanın kendilerinden çok şey beklediği Müslümanların birbirini yeteri kadar tanıyamadığını söyledi. İranlı düşünürleri tanıdığını, birçoğunun eserlerini okuduğunu belirten Duran, İranlıların kültürel birikimleri ve geçmişlerinden dolayı “Risale-i Nur’u, İranlılar anlar” diye düşündüğünü söyledi. Sempozyumda sunulan tebliğlerde bu gerçeği gördüğünü belirten Duran, “Ne kadar şükretsem az, bugün onu gördüm, burada her bir İranlı kardeşimin sunduğu tebliğ, gerçekten ümit tohumları ekti. Biz sizi bilmiyoruz, siz bizi bilmiyorsunuz” diye konuştu.

EHL-İ BEYTE ÖZEL SEVGİ BESLİYORDU

İslâmî Mezhepleri Yakınlaştırma Kurumu Genel Sekreteri Ayetullah Muhammed Ali Tezhiri de konuşmasında, Bediüzzaman’ın, Türkiye ve bölgede sevilen, takipçileri olan bir şahsiyet olduğunu söyledi. Bediüzzaman’ın aşırıcılığa karşı olduğunu belirten Ayetullah Tezhiri, “O, Şam hutbesinde ve eserlerinde Müslümanları birliğe, orta yola ve itidale davet ediyor, aşırıcıları da eleştiriyor” ifadesini kullandı. Ayetullah Tezhiri, İslâmın şiarlarının ihyası için adımlar atan Said Nursî’nin, Müslümanların birliği yönünde hac ibadetine dikkat çektiğini söyledi. Bediüzzaman’ın Ehl-i Beyt’e özel bir sevgi ve muhabbet beslediğini belirten Ayetullah Tezhiri, “İran’da onun düşünceleri hakkında yeteri kadar araştırma ve inceleme yapılmadığını” söyledi. İslâmî Kültür ve İlişkiler Organizasyonu Başkanı Muhammed Bakır Hürremşad ise konuşmasında Bediüzzaman’ın İslâm dünyasının karşı karşıya kaldığı sorunlara çareler arayan çözüm önerileri sunan büyük bir düşünce ve din adamı olduğunu söyledi.

“SÖZLER” YA DA “TERCÜME-İ KELİMAT”

İstanbul İlim ve Kültür Vakfı Başkanı Prof. Dr. Faris Kaya da konuşmasına sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçen ev sahibi ülke yetkililerine teşekkür ederek başladı. Üstad’ın, “Ben, güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim” hadisi üzerinde çok durduğunu hatırlatan Prof. Dr. Kaya, “Diyebiliriz ki hayatını o hadis-i şerifin ihyası için harcamıştır” ifadesini kullandı. Türkiye dışında 40’ı aşkın ülkede 70 kadar uluslararası sempozyumun düzenlenmesine katkı sağlandığına dikkati çeken Kaya, dünyevileşmenin bizimle Allah arasına girmesine engel olmak için Kur’ân ve sünnete dayalı bir hizmet tarzıyla hareket ettiklerini anlattı. Sempozyumun ilk oturumunda Risale-i Nur Külliyatı’ndan “Sözler”in Abdurrahman Yakubi tarafından Farsça’ya tercümesinin tanıtımı yapıldı. “Tercüme-i Kelimat” adıyla çevrilen eserin tanıtımında İran Meclisi Kültür Komisyonu Başkanı ve Eski Meclis Başkanı Gulamali Haddad Adil ve öteki yetkililer de hazır bulundu. Kapanışta tekrar söz alan İstanbul İlim ve Kültür Vakfı Başkanı Faris Kaya, sempozyumla beklenenin de ötesinde bir ilgi gördüklerini söyledi. Kaya, “İliklerimize kadar hissettik kardeşliğimizi, birliğimizi, beraberliğimizi, aramızda hiçbir farkın olmadığını” dedi. Türkiye’nin Tahran Büyükelçisi Ümit Yardım’ın da hazır bulunduğu sempozyuma Azerbaycan’dan da dinleyici olarak katılanlar oldu. Sempozyumun ardından konuşmacılar ve diğer davetliler toplu olarak hatıra fotoğrafı çektirdi.

Kaynak: iikv