Etiket arşivi: risale-i nur basımı

Diyanet’ten Risale-i Nur İle İlgili Müjdeli Haber!

Kanun ve kararnameyle telif ve yayın hakları Diyanet İşleri Başkanlığına verilen Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin telif ettiği Risale-i Nur Külliyatının tamamının 2015 yılı içinde basılmış olacağı öğrenildi.Korsancı ve tahrifatçı medya kuruluşları ise bandrol almayarak kara propagandaya devam ediyor.
 
2014 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından talimat verilerek Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bastırılması sağlanan Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin Risale-i Nurkülliyatından İşaratu’l- İ’caz isimli eserin devamının da bastırılacağı öğrenildi.
 
2015 SONUNDA ESERLERİN TAMAMI BASILACAK
 
Diyanet İşleri Başkanlığınınkaynaklarından edinilen bilgiye göre BaşkanProf.Dr.Mehmet Görmez’in Diyanet İşleri Başkanlığı yayın Dairesi ve Diyanet Vakfı yetkililerine talimat vererek “Risale-i Nur külliyatının tamanının 2015 yılında basılması ve dağıtılmasının tamamlanmasını” istediği ifade edildi.
 
Risale-i Nur külliyatının tamamının yayına hazırlanması için çok ciddi ve titiz bir çalışma başlatıldığı, tezhip, hat ve grafik tasarımıyla eserlerin tıpkı İşaratu’l- İ’caz baskısında olduğu gibi en güzel şekilde okuyucuya ulaşabilmesi için ehliyetli bir heyet tarafından çok dikkatli bir çalışma yürütüldüğü bu yüzden de baskı sürecinin zaman aldığını ifade ediliyor.
 
KORSANCILAR VE TAHRİFATÇILAR KARA PROPAGANDA YAPIYOR
 
Yıllardır Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin eserlerini korsan basan ve tahrif eden bazı medya kuruluşlarının iddia ettiği gibi Risale-i Nur yayınlarının asla engellenmediğini ve müracaat eden her yayınevine sözleşme ile basım yetkisinin de verildiğini, Başkanlık olarak da İşaratu’l-İ’caz dan sonra Mesnev-i Nuriye ve Sözler mecmualarının tasarımlarının büyük ölçüde tamamlandığını Nisan ayına kadar Başkanlık tarafından bastırılmış olacağını diğer eserlerinde tamamının hazırlık ve basım işlerinin 2015 yılında tamamlanmış olacağı belirtiliyor.
 
BANDROL VERİLİYOR AMA KORSANCILAR BASMIYOR
 
Her türlü tahrifatı yapmaktan çekinmeyen bazı medya kuruluşları ise şu ana kadar bandrol için herhangi bir başvuruda bulunmadı. Bandrol alması durumunda Bediüzzaman’ın eserlerini aslına uygun basmak zorunda kalacağı için bandrol almamakta ısrar eden bu kuruluşlar “Risale-i Nur Külliyatı engelleniyor” kara propagandasını yapmaya devam ediyor.Hukuksuzluğun devam etmesini isteyen korsancı kuruluşların yargı yoluna başvurduğu ve bandrol almamakta ısrar ettiği öğrenildi. Diyanet İşleri Başkanlığı’na dava açan bir yayınevinin ise farklı isimlerle bandrol alarak ‘Bize bandrol verilmiyor’ kara propagandasına devam ettiği belirtiliyor.

Mehmet Görmez Risale-i Nur Yayıncılarıyla Görüşecek

Yeni Şafak gazetesinden Ayfer Mallı’nın yaptığı habere göre Bediüzzaman Said Nursi eserleriRisale-i Nurların devlet tarafından basılması konusunda ilk adım atılıyor.

ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE GÖRÜŞME GERÇEKLEŞECEK

Yeni Şafak’ta yer alan haberde, ”Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, önümüzdeki günlerde yayınevleri ile bir araya gelecek” ifadelerine yer verildi.

Haberin devamında ise ”Yayınevleri ile Diyanet’te masaya oturacak olan Görmez, eserlerin aslına uygun olmak kaydıyla Diyanet tarafından veya Diyanet’in verdiği izin ya da yetki çerçevesinde kişi ve kuruluşlarca işlenebileceğini, çoğaltılabileceğini, yayınlanabileceğini aktaracak. Görmez,  yayınevlerine eserlerin aslına uygun olma koşuluna riayet edilmediğinin tespiti halinde hukuki sürecin başlatılacağını da ifade edecek.” denildi.

Haberin son kısımlarında ise, ”Görmez, Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu kararını hatırlatarak, eserler üzerindeki 5846 sayılı Kanun’dan kaynaklı hak sahipliğini belgelendiren kişilere, talep edilmesi halinde, Diyanet İşleri Başkanlığı’nca 5846 sayılı Kanun’un 47. maddesi çerçevesinde münasip bir bedel ödeneceğini belirtecek.” denildi.

Haberde ayrıca Risale-i Nurların okutturulmasının da Diyanet İşleri Bakanlığı bünyesinde gerçekleştirileceği belirtildi.

Risale-i Nurlara Bandrol Konusunu Bekleyen Tehlike!

Bediüzzaman Said Nursi’nin müellifi olduğu Kur’an tefsirleri Risale-i Nur Külliyatının basımı ve dağıtımıyla ilgili bandrol sorununun çözümü için gerekli olan “Bakanlar Kurulu Kararı” çıktı.

Bakanlar Kurulu toplantısı beklenilmeden elden dolaştırılarak imzaları tamamlanan Bakanlar Kurulu Kararıyla ilgili olarak Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ”İlk imzayı ben attım” dedi.

Bülent Arınç, Risale-i Nurlara hürmeti ve vukufiyeti ile bilinen bir isim. Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Başbakan Davutoğlu’na kadar Türkiye’yi yöneten kadrolar, çağımızın en önemli Kur’an tefsirlerinden olan Risale-i Nur Külliyatının ehemmiyetini ve Bediüzzaman Hazretleri’nin hayatını vakfettiği iman ve Kur’an hizmetlerinin başta ülkemiz olmak üzere İslam dünyası açısından ifa ettiği değeri bilen isimler.

O nedenle başta Başbakan Davutoğlu olmak üzere kabine üyesi birçok ismin Bakanlar Kurulu Kararı’na imza atarken, Bülent Arınç’ın, ”Belki yıllar sonra Üstad Hazretlerinin o sözünün yerine geldiğini görmek hepimiz için bir mutluluktur” duygusuyla hareket ettiğine inanıyorum. O söz ne? Risale-i Nurların devlet eliyle basılıp dağıtılması.

Türkiye bu noktalara kolay gelmedi. İdam sehpalarını, mahkeme salonlarını, cezaevi zindanlarını hakeza davası uğruna ölümü hakir gören Bediüzzaman Said Nursi gibi dava adamlarının hizmetleri sayesinde geldi.

Ben cemiyetin iman selameti yolunda ahiretimi de feda ettim. Gözümde ne cennet sevdası var, ne cehennem korkusu Cemiyetin, yirmi beş milyon( bugün 77 milyon) Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun

Demokrasi şehidimiz merhum Adnan Menderes’ten bu yana Risale-i Nurların bu millet için yararlı olduğuna inanan siyasi kadroların görevi ise onlara hizmet edecekleri uygun siyasi iklimi sağlamak oldu.

Risale-i Nur Külliyatı ve Bediüzzaman Hazretleri konusunda merhum Menderes’in de eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in de mevcut Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da hizmetleri oldu. Hepsinden Allah razı olsun.

Bakanlar Kurulu üyeleri tarafından imzalanarak yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu kararına göre Diyanet İşleri Başkanlığı’na Risale-i Nurları basıp dağıtma görevi veriliyor. Ayrıca, Risale-i Nurların satışından elde edilecek gelirin bir bölümü eser sahibi olarak Bediüzzaman Said Nursi’nin tanıtımı faaliyetine ayrılacak. Diyanet, Bediüzzaman’ı anlatacak. Üstad Hazretleri’nin buna ihtiyacı yok. Bu Diyanete itibar sağlar. Ama Diyanet’le cemaatler arasında bir sinerji oluşması açısından da güzel bir faaliyet olur.

Bakanlar Kurulu Kararı’nda Risale-i Nur külliyatındaki eserler tek tek sıralanıyor. Ama kitap olarak değil. Örneğin, Birinci söz,ikinci Söz diye sözlerin her biri tek bir eser olarak belirtiliyor. Sonra Birinci Lema, İkinci Lema diye devam ediyor.

Bakanlar Kurulu Kararı’nın Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmesiyle birlikte Diyanet İşleri Başkanlığına büyük görev düşüyor.

1-Diyanet İşleri Başkanlığı Risale-i Nurların aslına uygun olarak basımı ve dağıtımını gerçekleştirecek.

2-Bir kurul oluşturarak Risale-i Nurların aslına uygun olarak basımını denetleyecek. 

3-Şu anda Risale-i Nurların basımı ve dağıtımını yapan yayınevleri ve vakıflara Risale-i Nurları aslına uygun olarak basmak kaydıyla izin vermek.

Böylece Risale-i Nurların önünde ciddi bir tehlike olan, “Tahrifat” sorunun önüne geçilmiş olacak.

Ayrıca bir süredir ciddi sıkıntılara yol açan, ”Bandrol sorunu” çözüme kavuşmuş olacak.

Müspet hareketi kendilerine şiar edinen Nur Talebelerinin gayretleri sonucunda, sıkıntıya yol açma istidadı taşıyan “tahrifat” ve “bandrol sorunu” çözülürken, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Risale-i Nurları basması ile Üstad Hazretlerinin hayattayken defaatle dile getirdiği bir hizmet yerine getirilmiş olacak.

Ancak bu noktada bir sıkıntı var.

Yaşadığı dönemde hayatı Bediüzzaman Hazretlerine zindan eden, Risale-i Nurları yasaklamak için elinden gelen gayreti esirgemeyen CHP, Risale-i Nurların Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından basılmasını ve aslına uygun olarak yayınlanmasını düzenleyen torba yasanın ilgili maddesini iptal ettirmek için Anayasa Mahkemesine başvurdu.

Bediüzzaman’ın vücudunu ortadan kaldırmak için suikastler düzenleyen, yemeğine zehir kattıran, onu Kastamonu’ya, Barla’ya, Emirdağı’na sürgüne gönderen, hayatının büyük bir bölümünü cezaevlerinde, zindanlarda geçirmesine neden olan, zulmün her çeşidini layık gören Risale-i Nur külliyatına düşmanlığı kendisine şiar edinen CHP, Risale-i Nurları tahrif eden Fethullah Gülen grubuyla  girdiği ittifak neticesinde Risale-i Nurlarla ilgili yasal düzenlemeyi iptal ettirmek için Anayasa Mahkemesi’ne  müracaat etti.

CHP zihniyeti Beidüzzaman Hazretlerine hayatı zindan ettiği ve ona her türlü zulmü reva gördüğü gibi CHP’nin eseri 27 Mayısçılar da onun mezarına bile tahammül edemediler. Nebbaşlar gibi gece yarısı Şanlıurfa’daki Halilurrahman Dergahındaki mezarını parçalayarak, Said Nursi’nin naaşını kaçırdılar, bilinmez bir yere defnettiler.

CHP zihniyeti Bediüzzaman’ın hem dirisinden hem de ölüsünden korktu. Çok değerli olmakla birlikte hadi şahsı bir tarafa Halk Partisi zihniyeti asıl Bediüzzaman fikirlerinden korktu.

CHP’nin ebedi şefi İnönü’nün Bediüzzaman hakkında merhum Adnan Menderes ve 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e, yaptığı hücumlardan, Said Nursi’ye rejim için tehdit olarak gören açıklamalarından örnekleri sıralamak istemiyorum. CHP’nin mevcut Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da aynı zihniyetin yolcusu olduğunu belirtmekle yetineceğim. Kılıçdaroğlu, 23 Ağustos 2005 tarihinde TBMM Başkanlığı’na verdiği soru önergesinde, ”Milli Eğitim Bakanlığınca orta öğrenim kurumlarına, ’Risale’ adlı bir ders konmuş mudur?” diye soruyordu.

Şimdi CHP’nin paralel yapıyla işbirliği içinde Anayasa Mahkemesi’ne yaptıkları başvuru, iptal kararıyla sonuçlanırsa ne olacak? Risale-i Nuru tahrif eden Paralel yapıyla Bediüzzaman’a zulmeden CHP’nin işbirliği sonucunda Risale-i Nurların basımı ve dağıtımı konusunda bir kaos durumu ortaya çıkacak.

CHP’nin yaptığı Risale-i Nurları özgürleştirecek tarihi bir adım değil. Dilerim Anayasa Mahkemesi iptal kararı vererek bu oyuna alet olmaz.

Abdulkadir Selvi

yenisafak.com.tr

Bediüzzaman’ın Vasiyeti İçin Önemli Adım “Risale-i Nuru Diyanet Basacak”

Son zamanların en yoğun tartışmalı konusu olan Risale-i Nurun bandrol sorununda sona gelindi, uzun bir sürecin sonunda Bakanlar Kurulu karar aldı ve olay netlik kazandı ve sonuç; Bediüzzaman Said Nursi’nin eserlerini Diyanet İşleri Başkanlığı basıp dağıtacak.Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin eserleri aslına uygun yayımlanacak ve Diyanetin yetki verdiği yayınevleri sadece basma işini gerçekleştirebilecek.Tabi yarın yapılacak Anayasa mahkemesinin açıklamasından bir iptal kararı çıkmazsa. 
 
Bediüzzaman Said Nursi’nin eseri olan Risale-i Nur‘un hakları Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından kullanılmasına ilişkin karar Bakanlar Kurulu tarafından imzalandı. Bakanlar Kurulu kararı ile Bediüzzaman‘ın kitapları tahrifattan kurtulacak.Risale-i Nur‘ların basılması ve dağıtılmasındaki tartışmalarına Bakanlar Kurulu son noktayı koydu. Bakanlar Kurulu tarafından alınan kararla Risale-i Nurların basımı, dağıtımı ve okutturulması Diyanet İşleri Bakanlığı bünyesinde gerçekleştirilecek.
 
HÜKÜMET SON NOKTAYI KOYDU
 
Risale-i Nur‘ların aslına uygun olarak basılmasını sağlayan kararname Bakanlar Kurulunca imzalandı. Çıkarılan kararname ile Risale-i Nur‘ların Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından basımı, dağıtımı ve okutturulması yapılacak. Eser Sahibi Sait Okur( Bediüzzaman Said Nursi) olan eserler üzerindeki hakların, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından kullanılmasına ilişkin karar alındı. Kararda “Eser sahibi Sait Okur olan ekli listedeki eserler üzerindeki 5/12/1951 tarihli ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndan kaynaklanan tüm hak ve yetkiler Diyanet İşleri Başkanlığı’na aittir” denildi.
 
ASLINA UYGUN BASILACAK
 
“Eserler, aslına uygun olmak kaydıyla Diyanet İşleri Başkanlığı’nca veya Diyanet İşleri Başkanlığı’nın verdiği izin veya yetki çerçevesinde kişi ve kuruluşlarca işlenebilir, çoğaltılabilir, yayınlanabilir, temsil edilebilir veya işaret, ses ve görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletilebilir” denilen kararda, “Diyanet İşleri Başkanlığı’nca verilen izni veya yetki çerçevesinde hareket edilmediğinin veya eserlerin aslına uygun olma koşuluna riayet edilmediğinin tespiti halinde hukuki süreç başlatılır” ifadesi kullanıldı.
 
HAK SAHİBİNE ÖDEME
 
Eserler üzerindeki 5846 sayılı Kanun’dan kaynaklı hak sahipliğini belgelendiren kişilere, talep edilmesi halinde , Diyanet İşleri Başkanlığı’nca 5846 sayılı Kanun’un 47. maddesi çerçevesinde münasip bir bedel ödeneceğini belirten kararda, “Bu bedel Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından oluşturulacak komisyon marifetiyle belirlenir” ifadesi yer aldı. 
 
BÜLENT ARINÇ :KARARNAMEYE İLK İMZAYI BEN ATTIM
 
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, çıkarılan kararname ile Risale-i Nur‘ların Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından basımı, dağıtımı ve okuturulmasının önünün açıldığını söyledi. Konya’da düzenlenen Milli Birlik ve Kardeşlik Buluşmaları Programı’nda konuşan Arınç, Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan kararnameye ilk imzayı kendisinin attığını söyledi. 
 
DEVLET BASIP OKUTTURACAK
 
Arınç şunları söyledi: “Rahmetli Bediüzzaman Hazretlerinin isteği. ‘Benim kitaplarımı devlet bassın. Benim kitaplarımı devlet basıp okutturmalı.’ Bir vasiyetti. Şimdi, çok şükür Başbakanımız Davutoğlu’na doğrudan bağlı olan Diyanet İşleri Başkanlığı aslına uygun olarak, altını çizerek söylüyorum, kararnamede var, aslına uygun olarak 130 parça o eserlerin tek tek ismi de sayılmak suretiyle Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından basılması dağıtılması, okunması, okutturulması konusunu yetkili kıldı. Allah’a hamd olsun bu işi başarabildiğimiz için. Belki yıllar sonra üstad hazretlerinin o sözünün yerine geldiğini görmek hepimiz için bir mutluluktur.”
Aksam

Üstad Adnan Menderes’le, Risale-i Nur Basımını Görüştü!

Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Urfa’daki talebelerinden olan Abdulkadir Badıllı Ağabey İlke Haber Ajansı’na değerlendirmelerde bulundu.

Badıllı Ağabey, son zamanlarda gündemi oldukça meşgul eden, ”Risale-i Nur’un devlet eliyle basılması, yasaklanması ve tahrifat” konuları üzerinde açıklamalarda bulundu.

Risale-i Nur’un çeşitli yayın evleri tarafından, kendi düşüncelerine göre neşredilmesinin tahrifata sebep olacağını söyleyen Badıllı Ağabey, kanuni bir müeyyedenin bulunmasının faydalı olacağını belirtti.

Badıllı Ağabey ayrıca, Bediüzzaman’ın Risale-i Nurların devlet eliyle basılması konusunu Adnan Menderes ile görüştüğünü de söyledi.

SADELEŞTİRME ADI ALTINDA TAHRİFAT YAPILDI
Risalelerde sadeleştirme adı altında tahrifatlar yapıldığını söyleyen Badıllı, “Son yıllarda Hocaefendi cemaati sadeleştirme adı altında Risale-i Nur’da tahrifat yaptı. İşler bu seviyeye gelince Kültür Bakanlığı’na çok sayıda telefon gitmiş. Bakanlık da, ‘bu kitapları kim basabilir, kimin hakkıdır, varisleri kimdir?’ diye bir soruşturma açmak üzere bütün yayınevlerini durdurmuş. Zaten Üstad daha hayatta iken Risale-i Nur’un ya Diyanetin eliyle ya da Kültür Bakanlığının eliyle neşredilmesi için girişimde bulundu. Bunun için Adnan Menderes’e gittiler o da kabul etti ama Başbakanlıkta görev yapan biri Risale-i Nur’daki ‘Saidi Kurdi’ kelimesini bahane ederek buna engel oldu.” dedi.
KANUNU MÜEYYİDENİN OLMASI FAYDALI OLUR
Risale-i Nurları neşreden 16 tane yayınevinin olduğunu söyleyen Badıllı, bu yayınevlerinin risaleleri kendilerine göre neşrettiğini bunun da birçok tahribata sebep olduğunu belirterek ortada kanuni bir müeyyidenin olmasının faydalı olacağını düşündüğünü söyledi.
 
NURLAR TAHRİFATÇILARIN ELİNDEN KURTULMALI
Risale-i Nur’u neşretme hakkının Üstad’ın varis kıldığı insanlara ait olduğunu ifade eden Badıllı şöyle konuştu: “Risale-i Nur Üstad Hazretleri zamanında nasıl neşredilmişse o şekil neşredilmelidir. Manası, lügatı, dipnotu kısacası Üstad tarafından kabul görmeyen hiçbir şey alınmamalıdır. Zaten Üstad’ın kendisine varis kıldığı insanlar da bunu istiyor. Onun için bu devletin tekeline geçti başkası neşredemez manası çıkmamalı. Başkası da neşredecek ama onlar kim olacak? Üstad’ın varis kıldığı şahıslar neşreder. Kim bu varisler? Üstad’ın zamanında Ahmet Aytimur, Sait Özdemir, Sungur Abi. Bunlar Üstad’ın vekili olan insanlar. Fakat şu an ortada kanuni bir müeyyide olmadığı için herkes kalktı neşretti. Risale bunların elinden kurtarılmalıdır. Ya devlet neşretmeli ya da Üstad’ın varisleri kim ise onların eliyle neşredilmelidir.” şeklinde konuştu.
ÜSTAD ADNAN MENDERES İLE GÖRÜŞTÜ
Badıllı, Risale-i Nur’un devlet eliyle neşredilmesi için Bediüzzaman’ın Adnan Menderes ile görüşerek bütün hukuki haklarını vermeye hazır olduğunu beyan ettiğini belirterek “Üstad zamanında Risale-i Nur’un devlet eliyle neşredilmesi bir de Ayasofya’nın ibadete açılmasını demokratlardan istedi. Ama ikisi de o zaman olmadı. Üstad da dedi ki ‘demek ki Allah O’na (Menderes) nasip etmemiş. Üstad da o zaman Ankaralı Salih Özcan, Sait Özdemir, Tahsin Polat gibi talebelerine  neşretme izni vermiş. Menderes zamanında ilk defa devlet gayri resmi olarak kağıt yardımında bulunarak Risale-i Nurların neşredilmesine yardımcı oldu.” ifadelerini kullandı.
Risale-i Nur’un devlet tekeline alınmasının sakıncalı olma ihtimaline değinen Badıllı, “Yani hükümet değişirse bu girişim sakınca oluşturmaz mı? Tabii bunlar bir ihtimaldir. Ama devlet gerçekten Risaleleri Üstad’ın neşrettiği gibi özüne uygun olarak neşredecekse bu daha iyi olur. Dediğim gibi şu anda 16 tane yayınevi var ve kimse kimseyi durduramıyor. Bunların neşretme hakları da yok.” dedi.
İlke Haber