Etiket arşivi: zakkum ağacı

“İman Cennet’in, İnkar Cehennem’in Çekirdeğidir” Ne Demektir?

Demek, iman bir manevi tûbâ-i cennet çekirdeğini taşıyor. Küfür ise manevi bir zakkum-u cehennem tohumunu saklıyor.” cümlesini izah eder misiniz?

Cümlemizin izahına geçmeden önce, merak edenler için cennetteki tûbâ ağacının mahiyetini hadis-i şerifler ile beyan edelim:

“Tûbâ cennette bir ağaçtır. Büyüklüğü yüz yıllık yer tutar. Cennet elbiseleri de onun tomurcuklarından yapılır.” 1

Cennette bulunan herkesin bir ağacı vardır. Bu ağacın adına tûbâ denir. Onlardan herhangi biri üstüne giysisini giymek istediği zaman, o ağacın yanına gider. Oraya gittikten sonra ağacın çiçekleri açılır. Bunların içinden elbise çıkar. Bu çiçekler esas olarak altı renk olup bunların her biri dahi yetmiş renge sahiptir. Bu renklerden meydana gelen elbise, ne renk ne de şekil olarak birbirlerine benzerler. O kimse, bunlardan hangisini isterse onu alır.” 2

Ashabım! Cennette (tûbâ denilen) bir ağaç vardır ki, bir süvari onun gölgesinde yüz sene gezse onun gölgesini asla bitiremez.” (Buharî – Müslim)

Şimdi cümlemizin izahına geçiyoruz;

Tûbâ bir cennet ağacı, zakkum ise bir cehennem ağacıdır. Tûbâ ağacı, lezzetin ve sürurun madeni olduğu gibi; zakkum ağacı da elemin ve azabın madenidir. Ağaçların kendilerinde olan bu özellikler, bunların çekirdek ve tohumlarında da mevcuttur. Tûbâ ağacının çekirdeği lezzetli ve güzel; zakkum ağacının tohumu ise acı ve çirkindir.

İşte imanın manevi bir tûbâ-i cennet çekirdeğini taşıması, imanda tûbâ ağacının lezzeti gibi bir lezzetin olmasıdır. Küfrün manevi bir zakkum-u cehennem tohumunu saklaması ise, küfürde zakkum ağacının meyvesi gibi bir acının ve elemin (üzüntü ve sıkıntı) olmasıdır ki, mütalaasını yaptığımız bu 2. Söz; imandaki bu lezzeti ve küfürdeki bu elemi iki kere iki dört eder katiyetinde ispat etmiştir.

Tûbâ ve zakkum arasında şu muhakemeyi de yapabiliriz: İyiyi ve güzeli tuba ağacı temsil eder, kötülüğü ve çirkinliği ise zakkum ağacı. Merhamet ve sevgi erleri tûbâ ağacının meyvesinden yemişler, düşmanlık ve kin duygularıyla dolup taşanlar ise zakkum ağacının acı suyundan içmişlerdir. Tûbâ bir cennet ağacı olması hasebiyle güzellikte, itaatte ve imanda meyve vermiş; zakkum ise bir cehennem ağacı olduğu için ateşte, isyanda ve anarşide çiçek açmıştır.

Hizmet erlerinin bütün çırpınışları ise, insanların tûbâ-ı cennete giden o ulvi yola uymaları içindir.

Üstadımızın Meyvenin 3. Meselesindeki beyanlarını bu makamda tefekkür etmek faydalı olacaktır. Üstadımız Meyve risalesinde şöyle buyuruyor:

Mesela, senin gayet sevdiğin bir tek evladın sekeratta ölmek üzere iken ve meyusâne elim ebedî firakını düşünürken, birden Hazret-i Hızır ve Hakîm-i Lokman gibi bir doktor geldi, tiryak gibi bir macun içirdi. O sevimli ve güzel evladın gözünü açtı, ölümden kurtuldu. Ne kadar sevinç ve ferah veriyor, anlarsın!

İşte, o çocuk gibi sevdiğin ve ciddi alâkadar olduğun milyonlar sence mahbup insanlar, o mazi mezaristanında, senin nazarında çürüyüp mahvolmak üzere iken, birden hakikat-i iman, Hakîm-i Lokman gibi, o büyük idamhâne tevehhüm edilen mezaristana kalb penceresinden bir ışık verdi. Onunla baştan başa bütün ölüler dirildiler ve “Biz ölmemişiz ve ölmeyeceğiz, yine sizinle görüşeceğiz.” lisan-ı hâl ile dediklerinden aldığın hadsiz sevinçler ve ferahları, iman bu dünyada dahi vermesiyle ispat eder ki, iman hakikati öyle bir çekirdektir ki, eğer tecessüm etse bir cennet-i hususiye ondan çıkar, o çekirdeğin şecere-i tûbâsı olur dedim.” 3

Bu bahsin şerhini, Efendimiz (s.a.v.)’in zakkum ağacı hakkındaki bir hadis-i şerifleri ile tamamlayalım:

İbnu Abbas (r.a.) anlatıyor: Resulullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Eğer zakkumdan dünyaya tek damla damlatılacak olsa, bu dünya ehlinin yiyeceklerini ifsad ederdi. Öyleyse, yiyecek ve içeceği zakkumdan olan ehl-i cehennemin hâli ne olur!” 4

SorularlaRisale

Dipnotlar:
1. Ramuz el-Ehadis-2, s. 313/7
2. Abdulkadir Geylani (r.a.) Gunyetut Talibin
3. Meyvenin 3. Meselesi
4. Tirmizî, Cehennem 4,2588

Zakkum Ağacı (Video)

Şimdi de Rabbimizin başka bir ayet-i kerimesine dikkat kesilelim:

Gerçekten zakkum ağacı günahkârların yemeğidir. O, erimiş bakır gibi karınlarda kaynar. Sıcak suyun kaynaması gibidir. Allah meleklere şöyle emreder. “Şunu tutun da Cehennem’in ortasına sürükleyin. Sonra onun başının üstüne kaynar su azabından dökün. Ona şöyle denir! “Tat bakalım azabı! Hani sen kendine göre çok güçlü ve çok üstündün. İşte sizin inkâr edip durduğunuz şey budur.” (Duhan 43-50)

Ayet-i kerimede zikri geçen zakkum ağacı, Cenab-ı Hakkın Cehennemde yarattığı ve “lanetli ağaç” diye isimlendirdiği ağaçtır. Cehennem ehli acıktıklarında bu ağaca gelirler ve ondan yerler. O ağaç, onların karınlarında sıcak su gibi kaynar. Cenab-ı Hak zakkum ağacını onların karnında erimiş bakır gibi kaynatır.

Zakkum ağacı hakkında Efendimiz (s.a.v.) de şöyle buyurmuşlardır:Şayet zakkum ağacından bir damla dünya denizlerine düşseydi bütün insanların yaşamlarını alt üst ederdi. Peki, ya yiyecekleri zakkum olanların hali nice olur?” (Tirmizî, Cehennem, 4; Hâkim, el-Müstedrek, 2/294)

Cehennemde birçok azap çeşidi vardır. Açlık ve susuzluk da bunlardan biridir. Kişi o kadar acıkır ki, açlığın verdiği acı ve elemden kurtulmak için zakkum ağacından yemeye razı olur. Hem de karnında erimiş bakır gibi kaynayacağını bildiği halde… Sonra o kadar susar ki, susuzluğun eleminden kurtulmak için kaynar suyu ve irini içmeye razı olur. Acaba, açlığın ve susuzluğun verdiği acı nasıl bir acıdır ki, kişi zakkum ağacından yemeye ve kaynar sulardan içmeye razı olur, yeter ki açlıktan ve susuzluktan kurtulsun… Bu nasıl bir haldir!

Ey nefsim, şimdi sana bazı sorular soracağım, insafla bana cevap ver:

  •  Zakkum ağacından yemek ve kaynar sulardan içmek mi daha hayırlıdır? Yoksa cennet taamlarından yiyip cennet ırmaklarından içmek mi daha hayırlıdır?
  •  Ey nefsim, Rabbin senden Cennete mukabil hangi zor şeyi istiyor da sen vermekten kaçınıyorsun? İstediği şey o kadar zor mudur? Günde beş vakit namaz kılmak, zenginsen malının kırkta birini zekât olarak vermek, ömürde sadece bir defa hacca gitmek, bunlar zor mudur?
  •   Ey nefsim, hem merak ediyorum, dünyadaki hangi lezzet için zakkum ağacından yemeğe ve kaynar sulardan içmeye razı oluyorsun? Hangi zevk için ateşte yanmayı ve zincirlere vurulmayı kabul ediyorsun? Şu kısacık dünyada, kendisi için ateşe razı olacağın hangi zevk vardır?
  •  Peki, ey nefsim, Cennete girememe duygusu seni hiç üzmüyor mu? Cennet ehli ile cehennem ehli arasındaki bir kısım konuşmaları Kur’an bize haber veriyor. Evet, Cenab-ı Hak bazen perdeyi kaldırır ve cennet ehliyle cehennem ehli birbirlerini görür ve karşılıklı konuşurlar. Acaba, cehennemden cennete bakmanın elemi nasıldır, bunu hayal edebiliyor musun?
  • Cehennemde yanmak ya da Cennete girememek… Ama bunlardan daha acısı yok mu? Seni yoktan yaratan ve seni nâzenin bir bebek gibi şu âlemde yaşatan Rabbine karşı yaptığın nankörlük seni hiç üzmüyor mu? Hesap günü Rabbine ne diyeceksin?

Ey nefsim, Cehennemi bir kenara koyup da sana sorsam, peki kabre nasıl dayanacaksın? Hatta kabir azabını da bir kenara koyalım ve sadece şunu düşünelim: Cenab-ı Hak bizi kabirde diriltse ve hiçbir azap etmese, yani ne üzerimize kabrin duvarları kapansa, ne Münker ve Nekir melekleri soru sorsa, ne de kabrin diğer azap ve sıkıntıları olsa; sadece şunu düşün, kabirde diriltilsek ve öylece bırakılsak, o yalnızlığa, o karanlığa ve o dar mekâna nasıl sabredersin? Kurtlar yuvasına, gurbet evine ve yalnızlık menziline dayanabilir misin? Azap olarak sadece bu bile yetmez miydi? Sen daha kabrin karanlığına sabredemezken, kabri düşündüğünde seni hafakanlar basarken, Cehennem azabına nasıl dayanırsın? Senin cesaretin cehaletinden geliyor; ölümü ve cehennemi düşünmemekten kaynaklanıyor. Ama bil ki, gözünü kapamakla seni bu dünyada durdurmazlar. Bir gün “Haydi dışarı” diyecekler. Gel, dünya sana “haydi dışarı” demeden önce, sen ona “haydi dışarı” de, gönlünden onu çıkar ve kurtul!

Seyrangah.Tv