Bediüzzaman, “…Cenâb-ı Hak bir şeye emreder, sonra hasen olur. Nehyeder, sonra kabih olur.” Demek emirle güzellik, nehiyle çirkinlik tahakkuk eder.”Diyor. 1
Demek ki, Allah’ın rızası hayır ve güzellikte var, yasakladığı şeyler de rızası yok, o’nun ismiyle başlanmayan iyi bir amel dahi olsa hayır yoktur. Çünkü o mübarek isimde kolaylık ve bereket vardır.
Bediüzzaman,“… bu kelam güneş gibidir. Yani güneş başkalarını gösterdiği gibi, kendini de gösterir, başka bir güneşe ihtiyaç bırakmaz. Bismillah başkalarına yaptığı vazifeyi, kendisine de yapıyor; ikinci bismillah daha lazım değildir.”Diyor. 2
Bismillah’taki :”be” cardır. “İsm” ise mecrurdur. Yani “be” kelime başına getirilerek ile manasında kullanılır. Mesela: Rahman ve Rahim olan Allah’ın adı ile… Derken “ile” kelimesi “be” ile temin ediliyor. Yani “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adı ile “De ki” söyle manasınadır. Bu konuya Bediüzzaman şöyle bir açıklık getiriyor: “De ki” “kelimesi mukadderdir. Yani: “Ya Muhammed! Bu cümleyi insanlara söyle ve talim et.”
Demek besmelede İlahi ve zimni bir emir var. Binaenaleyh, şu mukadder olan “de ki” emri, risalet ve nübüvvete işarettir. Çünkü Resul olmasaydı, tebliğ ve talime memur olmazdı. Kezalik, haşrı ifade eden câr ve mecrurun takdimi, tevhide imadır.” 2
Yani, “de ki” bir emir kipidir. Cenab-ı Allah (cc) Peygamber efendimize (asv) hitap ve beyanda bulunmaktadır. “de ki” hem tevhit hem de nübüvvette işarettir.
Rahman sıfatı yardıma, rızka muhtaç olan bütün mahlûkatına hiçbir ayrım yapmadan merhamet etmesidir. “Rahman Rezzak manasınadır. Rızık, bekaya sebeptir. Beka, tekerrür-ü vücuttan ibarettir. Vücut ise, birincisi mümeyize, ikincisi muhassısa, üçüncüsü müessire olmak üzere, “ilim, irade, kudret” sıfatlarını istilzam eder.
Beka dahi, semere-i rızık mahsulü olduğu için, “basar, sem, kelam” sıfatlarını iktiza eder ki, merzuk, istediği zaman ihtiyacını görsün, istediği zaman işitsin, aralarında vasıta bulunduğu takdirde o vasıta ile konuşsun. Bu altı sıfat, şüphesiz, birinci sıfatı olan “ hayat”ı istilzam ederler.” 3
Demek ki “Rahman” hayatı gerektirdiği gibi şeriat ve adaleti de iktiza eder.
Rahim sıfatı ise, “Zat-ı zül cemalin “fiili sıfat-ı gayriyeye işarettir.” . Cenab-ı Allah’ın (cc) insan camiasına şefkat ve merhameti Rahim sıfatının tecellisidir. Rahim sıfatı tüm mahlûkatın her birine ayrı ayrı tecelli ettiğini ve tek tek ilgilendiğine işarettir. Bu da haşre delâlet eder. Rahman sıfatı büyük nimeti, Rahim sıfatı ise küçük nimeti gösteriyor. Yani, Vahdet ve Tevhit gibi. Vahdet külli ihata eder, Tevhit ise tek tek mahlûkat üzerinde tecelli eder. Mesela, güneş bir iken etrafı külli bir şekilde aydınlatması Vahdete, denizdeki kabarcıklar üzerinde güneşin tek tek görünmesi ise Tevhide örnek gösterilebilir,
Netice-i kelam, Kur’an’ın dört esası olan; Tevhit, Nübüvvet, Şeriat ve adalet ile Haşir, Bismillahirrahmanirrahim’de de ima edilmektedir, şöyle ki: Bismillah, car ve mecrur kaidesince: “de ki” Tevhit ve Nübüvveti, Rahman: şeriat ve adaleti, Rahim ise haşrı işaret eder.
Yâ Rabbi ve yâ Rabbe’s- Semavati ve’l’- Aradin! Yâ Halıki ve yâ Hâlık-ı Külli Şey!
Gökleri yıldızlarıyla, zemini müştemilâtıyla ve bütün mahlukatı bütün keyfiyetiyle teshir eden kudretinin ve iradetinin ve hikmetinin ve hakimiyetinin ve rahmetinin hakkı için…….Bediüzzaman Sad Nursi Hazretleri ile tüm Risale-i nur talebelerini nefis ve şeytanın şerrinden ve kabir azabından ve cehennem ateşinden muhafaza eyle ve cenetü’l- Firdevste mes’ut kıl. Âmin,âmin,âmin….
Rüstem Garzanlı /DİYARBAKIR
Kamu Yöneticisi
KAYNAKLAR
1- Sözler, 21. Söz
2- işaratü’l i’caz fatiha süresi
3- 14.Lem’a,2 makam