Hazreti Ömer (ra) hutbe irad ederken şöyle buyurur.
-Ey cemaat ! Ben sizden üstün olduğum için bu göreve getirilmedim ,birisi bu vazifeyi yapması gerekti ,sizler beni bu yüzden seçtiniz ,yanlış yaparsam beni düzeltin.
Orada bulunan sahabelerden biri ayağa kalkarak.
-Ey Ömer !Merak etme ,yanlış yaparsan seni bu kılıçla düzeltiriz.
Bediüzzaman hazretleri bazı ağabeylere Kuran’a el bastırarak risalei nur hakikatlerine bağlı kalacaklarını, kendisinin bu hakikatler dışında bir şey söylerse dinlememeleri gerektiği hususunda yemin ettirmiştir.
Zübeyir ağabeyde
-Risalei Nur dışında bir şey söylersem bana bir iğne vurun ,hayatıma son verin
demiştir.
Yine Bediüzzaman Hazretleri bir konu hakkında kanaatini sorduğu ağabeylerden
-Siz bilirsiniz üstadım,
dediklerinde
-Sizlerinde bir kanaatiniz olmalı
diyerek ,kolaycılıktan, ezbercilikten vazgeçip sorgulayan araştıran en önemlisi okuyan ve okuduklarını hayata geçiren birer insan olmalarını istemiştir.
Bediuzzaman Hazretleri tarafindan ,Kuranı Kerim’ den, Peygamberimiz efendimiz(sav)’den ders alarak yazılan Risale-i Nur’lar bireye, kişiye değil, hakikatlere bağlı kalmayı ve bu kuralların kıyamete kadar gelecek bela musibetlere, her türlü umumi ,ferdi sıkıntılara maddi, manevi her türlü engellere reçete olacağını anlatmaktadır. Hz. Bedîüzzaman’ın a’zamî ihlas, a’zamî sadakat ve a’zamî fedakârlık manasını iyi anlamak gerekmektedir.
Muvaffakiyet ancak bu düsturlarla mümkün olacaktır.Öyleyse umum İslam cemaatleri Kur’anın hak ve hakikat olduğunu akli delillerle dünyaya duyuran Risale-i Nur hakikatlerine bir an önce sarımalıdırlar.
“Bedîüzzaman’ın takib ettiği meslek ve meşrebi, yarım asra yaklaşan uzun bir hizmet devresinde muhtelif hâdiseler, şiddetli tazyikat ve hücumlar karşısında maddî ve manevî engeller içerisinde takındığı tavır, niyaz ve yaşadığı halet-i ruhiye ve gösterdiği azim ve sadakat gibi ahvali olan “sıddıkiyet mesleğidir” ki; Nur Talebeleri için ehemmiyetle bilinmek, anlaşılmak ve yaşanmak îcab eder.”
Hizmet rehberinde geçen bu cümleler ilahi kelimatullah yolunda olan müslümanların nasıl bir yol izlemeleri gerektiğini özetlemektedir.
Bediüzzaman hazretleri kendisine müracaat edenleri ve ziyarete gelen bütün ziyaretçilerin nazarlarını Risale-i Nur’a çeviriyordu.
Acaba bunun hikmeti ne idi? Niçin böyle yapıyordu?
Evet Hazreti Bedîüzzaman bizlere,Kur’an ve Risale-i Nurlardan aldığımız derslere göre birbirimizle manevî münasebet, alâka, uhuvvet ve muhabbet düsturlarımızı belirlememiz gerektiğini öğütlemektedir.
Mustafa Sungur ağabey benimde bulunduğum bir yerde elini öpmek isteyen bir kardeşe,
-Kardeşim ne var bu elde öpücende ne olacak ,diyerek azarladı.
Ağabeylerden gördüğümüzde bu yöndedir, kendilerinin hiç bir zaman öne çıkarmak gibi bir davranışı tasvip etmemişlerdir.
Oysa ağabeyler bu davanın ceremesini çekmişler her türlü zorluklara katlanarak bu hakikatlerin bize ulaşmasında büyük emekleri geçmiş, haklarını ödeyemeyiz, Allah onlardan razı olsun.
El hasıl kişiler hata yapabilir çeşitli nedenlerle yanlış uygulamalara gidebilir bize düşen söyleneni Kur’an ,sünnet, Risale-i Nur mihengine vurup ona göre hareket etmektir.
Çetin KILIÇ
Kaynak
Risale-i Nur