İslami cemaatlerin dikkat etmesi gereken bir kaç husus
İnsanların iman eksenli bir ahlâk ve ibadet disipliniyle yaşanan bir hayat anlayışına sahip olmaları, Said Nursî’nin, lahikalarda tayin ettiği hizmet düsturlarıyla, müsbet hareket metoduyla hizmet ederek bu minvalde çalışan nurcuların en önemli ve öncelikli hedefini teşkil ederken, hizmet ve iştigal sahaları bu gayeye müteveccih faaliyetler oluşturmalı ve oluşturmalıdır.
Bu temel prensibin bir neticesi olarak, islami cemaatlerin ticaret, siyaset ve hele devlet idaresini ele geçirmek gibi dünyevî işlerle bir alâkalası olamaz. Çünkü idareyi ele almak müsbet hareket metodunda yer almaz. Müsbet hareketi esas almayan hizmet hareketleri ise esas aldıkları prensiplere göre hareket ederek gerek kendilerini ve gerekse tüm islami hizmet hareketlerini zan ve töhmet altına alınmasına sebep olmaktalar. Bu tevessül ise, kul hakkına girmeye sebeptir.
İslami cemaat mensupları, ferdi olarak kendi şahısları namına ticaret yapabilirler veya siyasetle meşgul olabilirler. Bunda bir mahzur yoktur. Bu meşguliyetlerini, cemaat tarafından yapılan manevî hizmetlere katkı ve destek vermek gibi bir amaca da yönlendirebilirler. Ancak burada ince ve hassas bir çizgi var. O da, söz konusu ticarî veya siyasî meşguliyetlerin, İslami cemaatlerin şahs-ı manevîsi ile irtibatlandırılmadan yürütülmesi gereğidir. Bu dengeye dikkat edilmezse, cemaatlerin ticarîleşme ve siyasîleşme yoluyla dünyevîleşip yozlaşarak aslî hizmet ve iştigal alanlarından uzaklaşmaları riski ortaya çıkar. Ayrıca manevî hizmetlerin ticarî veya siyasî amaçlar için istismar edilmek istendiği gibi suçlamalara malzeme verilmiş olunur. Şahsi hataların umumileştirilip umum islami hizmetleri töhmet altında bırakmaya sebep olacaktır. Sekülerizm hem insanı hem insanlığı perişan etmiştir.
Hizmetlerin ruhunu oluşturan ihlâsa zarar verdiği gibi, muhataplar nezdinde korunması icap eden inandırıcılığa da gölge düşürür. Yola koyulurken mevcut olan halisâne duygular ve hizmet mülâhazaları, zaman içinde, mazide kalmış olan latif hatıralar veya ibret tabloları olarak nakledilir hale gelir olur.
Kuralları başka odaklarca belirlenen ticaret ve siyasetin kaygan zeminlerinde, giderek hızlanan bir süreç içinde aşınmaya ve helâl-haram hassasiyetleri törpülenmeye başlar. Cemaatler cemaat olmaktan çıkıp müflis holdinglere veya itibarsız siyasî organizasyonlara dönüşerek tükenirler. Manevi olarak ilmen ve fikren mağlub edilemeyen hizmet hareketleri, madde ile boyunduruk altına alınmış olup nazar-ı itibardan düşürülmüş olur. Bu suretle manevi hizmet yerle bir edilir.
Kıyasıya bir iktidar mücadelesinin tarafı gibi davranan veya tavırları öyle anlaşılan bir islami cemaat, artık siyasi bir cemiyet haline gelecektir. Böylece toplumda itibarsızlaştırılıp, netice itibariyle toplumda İslamiyete karşı bir soğukluk ve mesafe olmasına sebep olacaktır.
Maddeyi ve siyaseti ön plana alan cemaatler, dünyevileşerek dünyanın çarkları arasında öğütülecektir. İsminin duyulduğu yerlerde de tepki ve mesafe konacaktır. Maddeyi bu suretle ön plana alan cemaatler itibarsızlaştırılmak için ehl-i dalalete açık hedeftir.
Bu sebeple cemaatlerin dünyevileşmekten uzak kalmaları hizmetlerinin selameti için elzemdir.
Selam ve dua ile
Kaynak: Risalehaber
www.NurNet.org