Etiket arşivi: Çetin Kılıç

Ruh Çağırma

Bir takım insanlar, bazı toplantılar düzenleyerek ruh çağırma seansları yapıyorlar, ortaya , üzerinde yirmi dokuz harf bulunan bir karton koyup bir kişinin ruhunu çağırıyorlar , ona bazı sorular soruyorlar, seansa katılanların parmaklarını değdirdiği bir fincanı o kartonun üzerindeki harflerde gezdirerek sorunun cevabını aldıklarını iddia ediyorlar.

Maalesef bu tür seanslara katılan , buradan duyduklarıyla hareket eden insanlar hatta müslüman kardeşlerimiz var. Üstad Bediuzzaman Hazretleri Risale-i Nur Külliyatında bu konuyu izah etmiştir.

“Bu mes’ele, felsefeden ve ecnebiden geldiği için ehl-i imana çok zararları olabilir ve çok sû’-i istimalâta menşe’ olmakla beraber içinde bir doğru olsa, on yalan karışıyor. Çünki doğruyu ve yalanı tefrik edecek bir mihenk, bir mikyas olmadığından ervah-ı habise ve şeytana yardım eden cinnîlerin bu vesile ile hem onun ile meşgul olanın kalbine ve hem de İslâmiyet’e zarar vermek ihtimali var.

Çünki maneviyat namına hakaik-i İslâmiyeye ve akide-i umumiyeye muhalif ihbarat oluyor. Ervah-ı habise iken kendilerini, ervah-ı tayyibe zannettirip belki kendilerine bazı büyük veliler namını verip, İslâmiyet’in esasatına muhalif sözlerle zarar vermeye çalışabilirler. Hakikatı tağyir edip, safdilleri tam aldatabilirler. Meselâ: Nasılki güneş, bir küçük cam parçasında ziyasıyla, hararetiyle, şekliyle görünüyor. Fakat o küçücük camın içindeki güneşin o küçücük timsali, kendi namına eğer konuşsa ve dese: Benim ziyam dünyayı istila ediyor, benim hararetim herşeyi ısıtıyor ve küre-i arzdan bir milyon defadan daha büyüğüm dese, ne derece hilaf-ı hakikat olduğu anlaşılır.

Aynen bu misal gibi: Bir peygamber, güneş gibi hakikî makamında iken o ispirtizmanın veyahut medyumluğun cam parçası hükmündeki istidadına göre bir cilvesinin tezahürü, o hakikat namına konuşamaz. Eğer konuşsa yüz derece muhalif olur. İspirtizmanın veya medyumluğun o mazhardaki cüz’î cilvesi, vahyin mazharı olan o manevî güneşin kudsî mahiyetine hiçbir cihetle kıyas olamaz. Çünki esfel-i safilîndeki bir cam parçası, manen a’lâ-yı illiyyînde olan o manevî güneşin hakikatını yanına getiremez. Getirmeye çalışmak da hürmetsizlikten başka birşey değildir.

Ancak onun makamına karib olmak için, Celaleddin-i Süyutî ve bir kısım evliyalar gibi seyr ü sülûk ile terakki ederek o manevî güneşin sohbetine mazhar olunur. Fakat böyle terakki, Risale-i Nur’un isbat ettiği gibi, Peygamber’in velayetiyle bir nevi sohbeti, kendi derecelerine göre ve kendi istidadları derecesinde olur. Fakat nübüvvet hakikatı, velayetten ne derece yüksek ise, ispirtizma vasıtasıyla veyahut terakkiyat-ı ruhiye cihetiyle mazhar olunan sohbet ve muhabere dahi, hiçbir cihette hakikî Peygamberle muhabereye yetişemeyeceğinden yeni ahkâm-ı şer’iyeye medar-ı ahkâm olamaz.

Evet dinden gelmeyen, belki felsefenin hassasiyetinden gelen celb-i ervah da; hem hilaf-ı hakikat, hem hilaf-ı edeb bir harekettir. Çünki a’lâ-yı illiyyînde ve kudsî makamlarda olanları esfel-i safilîn hükmündeki masasına ve yalanların yeri olan oyuncak tahtasına getirmek, tam bir ihanettir ve bir hürmetsizliktir. Âdeta bir padişahı, kulübeciğine çağırıp getirmek gibidir. Belki ayn-ı hakikat ve edeb ve hürmet ve istifade odur ki; Celaleddin-i Süyutî, Celaleddin-i Rumî ve İmam-ı Rabbanî gibi zâtların seyr ü sülûk-u ruhanîleri gibi seyr ü sülûk ile yükselerek o kudsî zâtlara yanaşmak ve istifade etmektir.

Rü’ya-yı sadıkada ervah-ı habise ve şeytan, peygamber suretinde temessül edemez. Fakat celb-i ervahta; ervah-ı habise, belki peygamberin lisanen ismini kendine takıp, sünnet-i seniyeye ve ahkâm-ı şer’iyeye muhalif olarak konuşabilir. Eğer bu konuşması şeriatın ahkâmına ve sünnet-i seniyeye muhalif ise tam delildir ki; o konuşan ervah-ı tayyibe değildir, mü’min ve müslüman cinnî de değildir, ervah-ı habisedir. Bu şekilde taklid ediyor.

Sâniyen: Şimdi Nur talebeleri böyle mes’elelerde derse muhtaç değildirler. Risale-i Nur, herşeyin hakikatını beyan etmiş. Başka izahata ihtiyaç bırakmamış. Risale-i Nur onlara kâfidir. Fakat Nur talebesi olmayanların aynı muhaberede, ahkâm-ı şeriat ve sünnet-i seniye esasatına muhalif telkinatı dinlememeleri lâzım ve elzemdir. Yoksa büyük hata olur.

Bir İhtar: Bu mektubdaki ruhlarla muhabere mes’elesine karşı edilen şiddetli tenkid; ecnebiden, fen ve felsefeden ve manyetizma ve ispirtizmadan gelen ve manevî bir şekli giyen bir meşrebe karşıdır. Yoksa İslâmiyet’ten ve tasavvuf ve ehl-i tarîkattan gelen ve bir derece ruhlarla muhabereye benzeyen ve naehillerin girmesiyle bir derece sû’-i istimal edilen ve pek az olan bir kısım sofilerin sofiliğine karşı değildir. Gerçi onlarda da bir cihette bazılara zarar olabilir. Fakat öteki gibi hiçbir cihette aldatıcı değil ve İslâmiyet’e hiçbir cihette zarar niyeti yok. Hem o ecnebiden gelen meşreb ise, hem tarîkat ve hem İslâmiyet aleyhinde olduğu gibi, o sofuların mesleğini de sukut ettirmeye çalışıyor ve âdileştiriyor.

Ehl-i tasavvufun zaîf ve tam sünneti yerine getirmeyen kısmı dikkat etsinler, kendilerini onlara benzetmesinler.” Allah böyle sapkın şeylerden ,şeytanın ve pis ervahların oyuncağı olmaktan bizleri ve neslimizi muhafaza etsin.Amin

Çetin KILIÇ

Kaynak;Risale-i Nur Külliyatı

Dönerci Emin Abi

Üstadımız Bediüzzaman Hazretleri Mesnevi Nuriyede “İlim ile cehil arasındaki hicab ne kadar latîf ve ne kadar kalındır.” buyuruyor, bu zamanda iman ilimlerini öğrenebilecegimiz bir eser olan Risale-i Nur kulliyatıdır. Yine aynı eserde Üstadımız “Her şey Cenab-ı Hakk’ı tesbih ettiği gibi lisanıyla, ihtiyacıyla, istidadıyla dahi Allah’a dua eder.” buyuruyor. Kainatta her şeyin kendi lisanıyla Allah’ı zikrettiğini biz Risale-i Nur külliyatından öğreniyoruz.

Böylesine faydalı bir eseri müşterilerine hediye eden Kırklareli’nde dönercilik yapan Emin abinin dükkanındayız. Dükkanına güzel bir kitaplık kapan Emin abi, gelen müşterilerine Risale-i Nur hediye ediyor. Emin abi ile Nurnet editörümüzün yaptığı röportaj:

Kaç yıldır dönercilik yapıyorsunuz?
On iki yıldır dönercilik yapıyorum.

Ne zamandan beri Risale-i Nur hediye ediyorsunuz? Risale-i nur hediye etmek nereden aklınıza geldi?
Sekiz yıldır hediye ediyorum , meşverette konuşuldu tavsiye edildi, öyle karar verdim.

Bu güne kadar kaç kitap hediye ettiniz?
On altı bin dört yüz adet Risale-i Nur hediye ettik.

Hedeflediginiz bir rakam varmı? Kaç kitap hediye etmeyi düşünüyorsunuz?
Allah izin verirse, ömrümün sonuna kadar hediye edecem.

Kitap hediye ettiğiniz  müşterilerinizden nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Yüzde doksan dokuz çok olumlu tepkiler alıyorum , ilk başlarda, bu kitaplar burada olursa senin işlerin bozulur diyen bir arkadaş vardı, Allah’a hamd olsun tam aksine işimize bereket geldi. Bir de bir devlet görevlisi “bu kitaplar siyasidir bunları buradan kaldır” dedi, bende hayır bunlar “Kur’an tefsiridir siyasetle alakası yok” dedim, hiç aldırış etmedim, bir zaman sonra hanımı geldi kitap istedi, ben hediye ettim, okumuş çok memnun olmuş. Adam emekli oldu, giderken benden defaatlerce özür diledi , çocuğu gelip boynuma sarıldı, buraya geldiklerinde beni ziyaret ederler.

Gördüğümüz kadarıyla kitapların içerisinde Bulgarca olanlar var, bunları kimlere hediye ediyorsunuz?
Kırklareli Bulgaristan’a 40 km, oradan gelen müşterilerimiz var , çok ilgi duyuyorlar, Risale-i Nurları okuyup İslam dinine ilgi duyanlar, ciddi araştıranlar var.

Risale-i Nurları hediye ederken nasıl veriyorsunuz, daha sonra takip ediyormusunuz, okumuş mu anlamışmı?
Müşteri standı görünce alabilirmiyim diyor, borcunu soruyor, hediye yazısına pek itibar edemiyor, ben Üstadımız Bediuzzaman Hazretleri’nin Tarihçe-i hayattaki ifadesi olan “Bu kitabın ücreti yirmi beş lira değildir yirmi beş kişiye okutmaktır”sözünü ifade ediyorum , okuyacaksınız bunlar Kur’an tefsiridir okumazsanız vebali var diyorum, ayrıca kitabı anlatıyorum, hanımlar rehberini verirken, bu kitap hanımların şefkat kahramanı olduklarını anlatıyor diyorum, içeriği hakkında bilgi vermeye çalışıyorum , tekrar geldiğinde ben sormadan O , ben böyle etkileyici bir kitap daha okumadım diye ifade ediyor zaten.

Bir yahudi vardı ona yirmi üçüncü sözü verdim, daha sonra sordum, “beni dehşete düşürdü nasıl bir eser” dedi.
Bir akşam, ezan okunuyor ben hızlı adımlarla camiye giderken karşılaştık, nereye dedi, dedim ezan okunuyor bak kurtuluşa çağırıyor camiye gidiyorum, sende müslüman ol ebedi cennet var dedim. Ertesi gün dükkana geldi , “ben Müslüman olmak istiyorum ne yapmam lazım” dedi , ona kelime-i şahadet getirttim. Elhamdülillah imana geldi.

İlginç anılarınız hatıralarınız varmı?
Çok anılarımız var, bir kaçını anlatayım. Memur iki bayana kitap hediye ettim okumuşlar, yanında çalışan biri o bayanlar namaza başladı deyince çok sevindim.
Yaşlı bir kadın geldi, kızı kitaplardan okumuş hem tesettüre girmiş hem namaza başlamış, çok dua etti.
Bunlar gibi tesettüre giren , namaza başlayan, kötü alışkanlıklarından vazgeçen , derslere gelen çok müşterilerimiz var , Allah sayılarını arttırsın inşaallah.

Risale-i nurları hediye etmeye başladıktan sonra sizin hayatınızda bir değişiklik oldu mu?
Allah beni affetsin bunu anlatacam. Ben 15 temmuzda memleketim Urfa’da idim , kalkışma olduğunu duyunca sokağa çıktım, 6 km uzakta olan meydana vardık, o gece ne çocuklar ne hanım aklıma gelmedi , ülkemi , dinimi düşündüm, tarif edemem çok etkilendim.

Kırklareline döndüm yakın geçmişte de bir rüya gördüm, sabaha kadar şehit Ömer Halis ile beraberdim onun şehit olduğunu rüyamda biliyordum , tarif edemem çok etkilendim, sabah olunca olanları duyunca Allah’a binlerce şükür ettim , Allah yolundan , Risale-i Nur dairesinden ayırmasın dualarınızı eksik etmeyin.

Üstadımız buyuruyor “Hayr-ı Mutlak’tan hayır gelir, Cemil-i Mutlak’tan güzellik gelir, Hakîm-i Mutlak’tan abes bir şey gelmez..”
Allah hizmetini makbul etsin dualar müşterek inşaallah.

Çetin Kılıç

Aleviler Ve Risale-i Nur

Aleviler, bazı zındıklar gibi Peygamber (sav) aleyhinde değildir.

Alevi ve Şiilerin müfritleri değil Peygamber(sav) aleyhinde belki Al-i Beytin muhabbetinden ifratkarane muhabbet besliyorlar.
Hazreti Ali (ra) yirmi sene hürmet ettiği ve onlara Şeyhülislam mertebesinde onların hükmünü kabul ettiği Hazreti Ebubekir(ra), Hazreti Ömer(ra), Osman(ra)’a ilişmeseler, Hazreti Ali(ra) o üç halifeye hürmet ettiği gibi, onlarda hürmet etseler farz namazını kılsalar yeter.

Risalei Nur şakirdlerinin en büyük üstadı, Peygamber(sav)’den sonra Celceluyetin şehadetiyle İmam Ali(ra)’dır.

Onun muhabbetini dava eden Şiiler, Aleviler, Risale-i Nur’un derslerini Sünnilerden ziyade dinlemeseler, Al-i Beyte muhabbet davaları yanlış olur.

İttihadı İslam için dualar ettiğimiz bu zamanda bu hakikatlere çok müştakız.

Çetin KILIÇ

Kaynak: Risale-i Nur

Müslüman Kardeşlerime

Kur’an hizmetinde yanyana saf tutan mümin kardeşlerim. Ey aziz ve necip Arap kavminin nurani azaları!
Bin dörtyüz seneden beri İslam’ı parçalamak için hücum eden küffar orduları nihayet birinci dünya savaşında emellerine nail oldular.
Türk ve Arap iki müslüman kardeşin muhabbetini yalanlarla bitirdiler.
Kur’ana olan  bağlılığımıza, peygamberimiz(sav)e olan bağlılığımıza tahammül edemediler.
Dünyaya insanlığa kazandırdıklarımızı hazmedemediler.

Mimar Sinan’ı , Burini’yi, İbni Sina’yı, Farabi’yi, Battani’yi, Razi’yi, bin Kurra’yı, Nurettin Batruci’yi daha nice müslüman ilim adamlarını çekemediler.
Tıp alanında, mimarlık alanında, matematikte, astronomide, felsefe, eczacılık, jeoloji , meteroloji gibi birçok ilim alanında insanlığa hizmetlerine tahammül edemediler.

Allah’ın rızasını kazanan Peygamberimiz Sav’in iltifatına mazhar olan nice veli , mümin kulları anlamak istemediler.
Bütün bunları unutturmak için her türlü yolu denediler deniyorlar.
Müslümanların bir araya gelmesini engellemek için akla gelmeyen desiseler oyunlar yapıyorlar.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi dünya üzerinde İslamı bitirmek, Müslümanları yok etmek için amansız bir savaş veriyorlar.
Allah’ın vaadi var nurunu tamamlayacak elbet Hiç şüphemiz yok en gür seda İslamın olacak İnayet i ilahiyeyle Risale-i Nur gibi Kur’an tefsiriyle müellifi Bediuzzaman’la Müslümanlığın büyük zaferini bilemediler göremediler. Hiç birileri şimdiye kadar Risale-i Nur un karşısına çıkamadılar, müellifini mağlup edemediler.

Biz Türk’ler, gerek Arap milletini gerek dünyada İslamı seçmiş bütün müslüman kardeşlerimizi Allah namına Peygamberimiz Sav hesabına sonsuz bir sevgi ve nihayetsiz hürmetle kalbimizle ruhumuzla seviyoruz, muhabbet besliyoruz , dua ediyoruz. Allah’ın dini için her şeyi yapmaya her türlü fedakarlığa hazırız.

Cenab-ı Hak’ka yalvarıyoruz

Üstadımız Bediuzzaman Hazretleri ‘nin verdiği mujdeyle Türk ve Arap iki kardeş olacak, ittihadı İslam gerçekleşecek , o müthiş düşmanların fesat tohumları kendi yüzlerine atılacak, mezalim altında inim inim inleyen tüm Müslümanlık yeniden ayağa kalkacak , insanlığın başına geçecek dünyaya barışı getirecek inşaallah.

Çetin KILIÇ /Lüleburgaz

Kaynak;Risalei nurdan Hüsrev abi

Neden Sünneti Seniye 2

Hususen ümmeti fesat zamanında sünneti seniyeye ittiba, ehemmiyetli bir takva ,kuvvetli bir imanı ihsas eder.
Kur’an denizinin defineleri, sünneti seniye ile muvazene edilirse tamamıyla ihata edilebilir.
Küfre giren ehli dalaletin kemmiyeten çokluğu ,şeytan ve avanelerine karşı sünneti seniyeye yapışmaktan başka çare yoktur.
Şeytanın tahribatına karşı sünneti seniyeye ittiba et.
Eğer bir konuşmacı şeriatın ahkamina, sünneti seniyeye muhalif konuşuyorsa ervahi habise sahibidir. Müslümanın sünneti seniyeye muhalif telkinatı dinlememesi lazım ve elzemdir.
Üstadımız Bediuzzaman Hazretleri ,ömrü müddetince sünneti seniyeye muhalif hareket etmemek için idam cezalarını hiçe saymıştır.
Sünneti seniye dairesinde hareket etmek imana tesirli ve ehemmiyetli bir rehberdir.
Üstadımız Bediuzzaman Hazretleri sünneti seniyeye muhalif hareket etmemek için otuzbeş seneden beri dünyayı terk etmiş ,sünneti seniyeyi ihya eden eserler neşrederek adeta devri saadetin bir cilvesini yaşatmıştır.
Sünneti seniyenin muhafazası için hayatını ve herşeyini feda eden bir mazlumun şekvası elbette cevapsız kalmayacak.
Sünneti seniyenin şuaı, bir iksirdir.
Gençlerin sünneti seniyeye ittibaları ,iffet ve istikamet noktasında ne kadar kıymettardır.
Sünneti seniyeye ittiba et, çocuklar ahirette size şefaatçi olsun.

Derleyen ;Çetin KILIÇ

Kaynak;Risale-i Nur