Etiket arşivi: Gülbari Kantar

İnternet Keyfi (!)

Teknolojinin gelişi ile birlikte ne çok şey değişti hayatımızda. Birkaç sene içinde koca bilgisayarlar cebimize sığar hale geldi. Hele internet geldikten sonra keyfimize diyecek kalmadı.
İnternet hayra kullanıldığı gibi şerre de kullanılıyor. Nitekim bu yazıyı da bir internet sitesinden okuyorsunuz. Teknolojiye ve internete tümden karşı değilim. Fakat başka neler yapıyoruz internette? Mesela sosyal ağların neredeyse tümünde üyeliğimiz var. Aman hiç birisinden eksik kalmamamız lazım. En güzelinden profil fotoğrafları koymamız lazım, en güzel bakışımız, en tatlı gülüşümüz, en şık kıyafetimizle. İnsanlar şahsını tanıtmak adına sade bir fotoğrafını belki paylaşabilir fakat yüzlerce fotoğraflık albüm yapmamıza sanırım gerek yok. Bayanlar için haramlık noktası var onu zaten hepimiz biliyoruz.Çocuklarımız ve erkek kardeşlerimiz için de nazar unsuru var. Bu kesinlikle atlanamayacak bir husustur. Son zamanlarda hem yetişkinlere hem de çocuklara karşı yapılan taciz ve tecavüz artmaktadır. Dolayısıyla toplumun annesi olan biz hanımlar önce çocuklarımızı korumalıyız kuduz köpekler gibi salyalarını akıtan sapıklardan. Sonra kardeşlerimizi, eşlerimizi, sevdiklerimizi korumalıyız. Hem hal hem kal dilimizle dua etmeliyiz.
Sözlendik, nişanlandık, evlendik ne güzel bir hadise fakat bunu yüzlerce fotoğrafla yayınlamak ne kadar doğru kardeşim. Ya evlenmeyi çok isteyen fakat bir türlü nasip olmayan din kardeşin görüp de “ah keşke ben de evlenebilseydim” dese, gıpta damarını tahrik etmiş olsan, onu üzmüş olsan hoş olur mu? Ya nazar etse? Efendimiz Hz. Muhammed (sav)  “Göz değmesi haktır. Deveyi kazana, insanı da kabre girdirir.”[1] dememiş miydi? Çocuklarımızın, yeğenlerimizin en sevimli hallerini yayınlıyoruz ya evladı olmayan biri iç geçirse, bilmeden üzsen onu olur mu kardeşim? Kendini o insanların yerine koy bir empati yap bakalım kalbinin sızını dindirecek bir merhem bulabilecek misin?
Unutmadan.. bir de mükellef sofralarımızı yayınladığımız fotoğraflarımız var. Hiç düşünmüyoruz bir fakir görür mü, bir hamilenin canı çeker mi, bir hasta kendine yasaklananları görür de hastalığına isyan eder mi diye. Ne kadar bencil olduk değil mi? Aslında biz hiç birini paylaşırken böyle düşünmemiştik. Her cemal ve kemal sahibi gibi cemal ve kemalimizi görmek ve de göstermek istemiştik. Bu yüzden her fotoğrafın açıklamasına, durum paylaşımlarımızın sonuna mutluluğumuz anlaşılsın diye “keyif” kelimesini eklemeden edemedik. “Arkadaşlarla kahve keyfi” , “Annemle alışveriş keyfi”, “Bahçede kar keyfi” korkuyorum yakında cenazede selfie ve helva keyfi diye paylaşımlar da yapacağız. Nereye gidiyor bu keyif düşkünü halimiz farkında mıyız acaba.. Ne keyifler kaçırıyoruz mazaallah..
Elimizdeki küçücük telefonlara daldık dünyayı hatta ve hatta ahireti unuttuk. Yolda gençler donmuş gibi neredeyse araba çarpacak fakat umurunda değil, kaç beğeni almış ona bakıyor. İki kelime edeceksin kafasını kaldıramıyor ki sana bir cevap versin. Hanımlar da beyler de eşlerinden esirgedikleri bir çift güzel sözü hiç tanımadıkları hayal ürünü insanlara söylüyorlar. Ve nedense bunu da aldatmaktan saymıyorlar. Namahrem kimselerin boy boy fotoğraflarına bakıp beğeni tuşunu tıklıyor, fakat iş eşine geldiğinde “hele öyle bir şey yapsın parmaklarını kırarım” diyerek maçoluğu da elden bırakmıyorlar. Telefona yüklenen oyunlardan ne çocukların ne yetişkinlerin başı kalkmıyor. Sanırsınız ellerine kaynak yapılmış. Allah bizi bu düştüğümüz internet bağımlılığı vebasından bir an evvel kurtarsın. Akıl, fikir, vicdan ve İslam ahlakı versin..
[ İnternette fotoğraf paylaşımı hususu çoktandır rahatsız ediyordu kardeşlerim bu sebeple hem kendi nefsime hem tüm nefislere ayna tutmak, gözlemlediklerimi anlatmak istedim sürç-ü lisan ettiysem affola.. ]
Gülbari Kantar / Risale Ajans
1 – ( Keşfü’l-Hafa, 2: 76, Ebu Naim’den naklen )

Eyvah Evleniyorum

Daha evvel evlilikten ne bekler insan diye sormuştuk, şimdi de evlilikten neden korkar insan diye soruyoruz. Kimileri için evlilik gereksiz ya da kabusvari olsa da biz Rabbimizin emri, Efendimiz’in (SAV) sünnetidir, fıtridir diyerek adım atıyoruz evlilik denen bu uzun ve meşakkatli yolculuğa.Fakat gençlerin birçoğu evlilikten korkuyor. Gerek etraftaki kötü giden evlilikler, gerek feminizm rüzgarları, gerekse evlilerin “ Bekarlık sultanlıktır.” şeklinde sözleri gençleri evlilikten fazlasıyla soğuttu. Gerçi evliliği kötüleyenlere madem evlilik kötü, boşanın desek hiç birisi eşini terk etmeyi göze alamaz.
Evlilik mükafatta olabilir imtihanda. Evleneceğimiz kişi ezelden belli ise de dua ile inşaallah yaşanacak olumsuzluklar engellenebilir. Bütün bunların dışında erkeklerin ve hanımların en çok dile getirdikleri korkularına bakacak olursak erkek kardeşlerimiz düzgün, edepli, takvalı kızların olmayışından yakınıyor. Diyelim ki gönlüne göre güzel bir hanım kardeşimiz nasip oldu bu kez de nişan alışverişi, hediyesi, düğün masrafları, bitmeyen adetler ve töreler, ultra lüks eşya alışverişleri erkek kardeşlerimizin gözünü korkutuyor.İstenilen bilmem kaç bin tl lik koltuk takımı alınmadı diye nişan yüzükleri masaya bırakılıyor ya da düğünler, nİkahlar, o en güzel anlar asık surat, kırık kalple kırgın, küskün geçip gidiyor.Bununla bitse iyi diye geçiriyor içinden kardeşlerim hanım kızlarımız günün her saati mesaj atıp cevap üç saniye gecikince trip atmasa, en ufak bir sorunda küsmese yine hallerine şükredecekler.O zaman hanım kızlarımıza ne diyoruz İbrahimvari “ Ben batıp gidenleri sevmem. “ deyin. İki kuruşluk dünya malına sevginizi, mutluluğunuzu değişmeyin. Eksik olsun bazı şeyler “ el ne der “ diye üzülmeyin, başkaları için yaşamayın. Size her an mesaj atması sizi sevmesi ve sizi aldatmayacağı anlamına gelmez, zaten seven adam size böyle bir kalleşlik etmez. Biraz sakin olun, hanım olun, zarif olun. Şimdi hanım kardeşlerim sizleri gözümüzün gördüğü ile nacizane uyardık peki erkek kardeşlerimize ufak bir ikaz yok mu tabi ki var
Erkek kardeşlerim sizin sorunlarınız ağırlıklı olarak ne kadar maddi ise hanım kardeşlerimizin sorunları da o kadar kalbi. Kızlarımız evkenirken karnım doysun demiyor, kalbim doysun diyor. İçindeki o küçük kız çocuğu bir türlü büyümediğinden şımartılmak istiyor, ilgi istiyor, kendisini şefkatle sevecek bir eş istiyor, merhamet etsin ve sırf Allah’tan korktuğu için onu incitmesin istiyor, korunmak istiyor, boynu bükülmesin istiyor kimsenin yanında.Evlilik gemisine kaptanlık eden eşi o gemi batana dek terk etmesin istiyor. ( Belki azıcık kıskançlığından cennete girsin de hurileri olmasın diye dua ediyor )
Düşünün çocukluğundan beri oynadığı o evcilik gerçek oluyor. Evet hoş değil fakat hayalini kurduğu gelinlik, ev tam da düşlerindeki gibi olsun diye uğraşıyor. Eğer maddi olarak bunları karşılayamayacaksanız en baştan kibar bir dille söyleyin ki herkes ayağını yorganına göre uzatsın. Sonra düşünün ki hanımınız zayıf bir varlıktır bırakın kalbini saçı bile kırılır. İncitmeyin, bilin ki o size Allah’ın emaneti.
  • Emaneti veren hıyanetlik edene hesap sormaz mı ?
  • Birbirini Allah’ın emaneti olarak görenler bu sınavdan başarıyla çıkmaz mı ?
  • Hanımlar beylerine, beyler hanımlarına iki cihan saadetim diyebilse, gururu, şüpheyi, kıskaçlığı, huysuzluğu bırakabilse daha cennete varmadan o yuvalar cennetin fragmanı olmaz mı ?
  • O halde imtihan meydanı olan şu dünyada el ele tutup sevda köprülerinden geçmeye, leyla ile Mevla’ya ermeye ne dersiniz ?
  • Ve son olarak siz erkek ve hanım kardeşlerim sizi her an dinleyecek, her suçunu bağışlayacak, bin kere aynı hatayı yapsan da affedecek, görüşme isteğini bir kez olsun reddetmeyecek, kalbine huzur verecek bir sevgili mi istiyorsunuz ?
E siz Rabbinizi anlatıyorsunuzZaten kalp Allah’a ait değil mi ? Senin eşin yalnızca Sevgili’nin(cc) sana hediyesi. Şimdi ona bu gözle bak ve onun için yaptığın her işe, tebessümüne dahi Allah’ın rızasını koy. İncinme, incitme.. O benim eşim bir şey olmaz ki barışırız nasılsa deme, Allah incittiğin yerden incitir.!
Gülbari Kantar / Risale Ajans