Yusuf peygamberin as, hayatı rüya, tarih, coğrafya, aşk, şehvet, şiddet, hapishane, zulüm, baskı, yalan, sevgi, psikanaliz, baskılama, ruhsal yücelme, gerilim, sabır, metanet, sadakat, iffet, kıskançlık, Allah , Yusuf, Yakup Yusuf’un kardeşleri , mağara, kuyu, daha birçok unsuru armonikal bir terkiple bir metindebiraraya getiren ilahi bir anlatımın tanrısal sinema ve tiyatrosu , dünya romanının atası, bütün edebiyatların kendinden istifade ettiği grandiozing beatiful bir metniilahi.
Roman sanatının bütün incelikleri bu metine yüklenmiş, o da ayrı bir konu. Bu ilahi romanın opening açılışı şöyle; “ Bir zaman Yusuf babasına “ Babacığım “ dedi. “ Ben rüyamda on bir yıldızın , güneş ve ayın bana secde ettiklerini gördüm” Batı romanı romanı başlatan vakaya nucleos occurance diyor, Bediüzzaman da aynı isimle çekirdek vaka diyor. Yani nasıl çekirdekten bir ağaç çıkıyorsa, nasıl Adem ile Hava anamız, yasak meyveyi yiyince dünya başlıyorsa , bu rüyadan da bütün romanın safahatı çıkıyor, içinde kaç tane peygamberin hayatları gizleniyor. Vaka kurmak dünya kurmak gibi , kainatı da vaka ile yapmış insanları da bir su parçasından bütün çekirdekler, ilahi sırlar ile dolu. Hazreti Peygamberin anasına intikal eden mukaddes ve mualla , azim ve kebir sıvıdan kainatın en büyük tanrısal olaylarını çıkaran, sidretil müntehadan, Mekke’nin fethine, Bedir’den Uhud’a uzanan sayısız büyük olayları koyan Allah’a bütün saniyelerin aşireleriadedince hamd ve şükür olsun.” Ümmetin olduğumuz devlet yeter” der Süleyman Celebi , Bursa’nın ikliminde geldi aklıma bu büyük peygamber aşıkının sözü.
Gül karanfil ve lale ne güzel şey yaşamak
Babası Hazreti Yakup as, ona şöyle söyledi. “ Evladım dedi, sakın bu rüyayı kardeşlerine anlatma, sonra seni kıskandıklarından sana tuzak kurarlar, çünkü şeytan insanın besbelli düşmanıdır”12/2 Rüyanın derinliğini gören peygamber baba ona dedi; “ Rabbin seni öylece seçecek , sanarüya tabirini öğretecek ve daha önce büyük babaların İbrahim ile İshak’a olan nimetini tamamına erdirdiği gibi , sana ve Yakub ailesine de nimetini kemale erdirecektir. Çünkü Rabbin herşeyi hakkıyla bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir. “ 12/4-6
Kurgu roman ve anlatım sanatının beynidir, büyük romancılar kurguyu öyle kurgular ki sonuç kolay kolay hissedilmez.Dosto, Zola, Hugo ,Tolstoy gibi romancılar bu yüzden dehadırlar. Allah Yusuf’un vakasını öyle kurgular ki siz bir rüyadan bu kadar büyük olaylar zincirini hissedemezsiniz, işte kurgu kesinlikle Kur’an’ın mahsülüdür. Bu büyük romancıların ondan haberleri yok gibi görünür, Dosto sürgünde Kur’an okumuş, Tolstoy zaten onun ile iç içe Savaş ve Barış’ı kurgulayan Kur’an daki kurguların harikasını görmemesi imkansız.
Allah , peygamberi Yusuf’un hayatını çok yönlü mesajlar ile yüklü olarak anlatır. “Gerçekten Yusuf ile kardeşlerinin kıssalarında sorup ilgilenenlerin alacakları nice ibretler vardır. “12/7 HzYakub’un Yusuf’a daha fazla ilgi göstermesi kardeşlerin kıskançlığını tahrik eder, konuşmalarını Allah nakleder. “Hani onlar aralarında şöyle konuşmuşlardı)Yusuf ile öz kardeşi , babamıza daha sevimli geliyor. Oysa bir daha güçlü bir grubuz. Pek belli ki babamız bu işte yanılıyor. Yusuf’u öldürün veyahut onu uzak bir yere atın ki babanızın sevgi ve teveccühü yalnız size kalmasın. Ondan sonra da tevbe ederek salih kimseler olursunuz, babanızla münasebetleriniz düzelir,işiniz yoluna girer. “ 12/8-9 Kur’an da kıskançlık olay örgülerini belirleyen önemli bir duygudur. Hz Adem’in iki oğlundan biri de diğerini öldürür, neden yine kıskançlıktır.
Allah anlatımda bakış açısını kardeşler, Yusuf ve baba arasında dağıtır, buna anlatım sanatında multiple point of wiev denir, çoğul bakış açısı. Bakış açısını , anlatımı şahıslar arasında paylaştırmak.
“içlerinden biri “Yusuf’u öldürmeyin de bir kuyu dibine bırakın. Yolcu kafilelerinden biri onu kaybolmuş olarak alıp götürsün . Ever yapacaksanız böyle yapın “ dedi.Şer bloku yapacaklarına karar laverdikten sonra babalarına gittiler.
“ sevgili babamız , sen neden güvenip de Yusuf’u bize emanet etmiyorsun. Oysa biz onu çok seviyoruz, ona samimiyetle bağlıyız. Yarın onu bizimle gönder, gezsin oynasın, biz ona çok iyi sahip çıkarız. Baba” onu götürmeniz beni meraklandırır. Korkarım ki siz farkında olmadan , onu kurt yer”Onlar “Vallahi , bizböylesine güçlü bir topluluk iken onu kurt kapar da yerse , yazıklar olsun bize !Biz ne güne duruyoruz. Derken kardeşler onu alıp götürünce , onu kuyunun dibine bırakma konusunda görüş birliğine varınca .Allah olayların neticesi itibariyle güzel olacağını Yusuf’a vahyeder. “Biz de Yusuf’a şöyle vahyettik” Zamanı gelince onların hiç hatırlarına gelmediği ve seni hiç tanımadıkları bir sırada , kendilerine yaptıkları bu işi hatırlatacaksın” Allah için bizim zaman kurgumuzun dışında bir zaman olduğu bu sahnede görülür, Yusuf kuyuya atılacaktır, o zaman diliminden Allah’ın ezeli ebedi biriminden geleceği Yusuf’a söyler. Dünya , güneş veayın üçlüsünü aşan bir zaman dilimine geçiş vardır, rejisörün zaman dilimi ile oyuncuların zaman dilimi gibi.
Rollerini iyi oynayan kardeşler takipdedir. “ Yatsı vakti ağlayarak babalarının yanına dönüp dediler ki “ sevgili babamız , biz yarışmak üzere bulunduğumuz yerden ayrılırken Yusuf’u da eşyalarımızın yanına bıraktık. Bir de döndük ki onu kurt yemiş , şimdi biz doğru da söylesek bize inanmayaycaksın .” Onlar Yusuf’un gömleğini sahte kan bulaştırarak getirmişlerdi. Babaları Yakup “Hayır , nefisleriniz sizi aldatmış bu işe sevketmiş. Artık bana düşen ümitvar olarak güzelce sabretmektir. Ne diyeyim sizin bu anlattıklarınız karşısında Allah’dan başka yardım edebilecek hiç kimse olamaz.
Anlatı da farklı mekanlar var, Yusuf’un baba evi , kardeşleri. Evin bulunduğu tabiat muhiti, kuyunun bulunduğu muhit, oradan geçen kervan. Allah bu içe mekanları dağılımlı şekilde anlatır. Hakim gözü mekanlara ve zamanın muhtelif birimlerine mafevkinden bakar.
“ Gelelim Yusuf’a , öteden bir kafile gelmiş , sucularını kuyuya göndermişlerdi. Saka vardı kovasını sarkıttı” Aa müjde müjde , işte bir civan “ dedi . (canlı fizikler tepkileri ne kadar güncel , müşahit anlatımla verir.) Sucu ile yanındakiler , onu ticaret malı olarak satmak niyetiyle kafilede olanlara onu bildirmeyi gizlediler. Ama Allah onların ne yapacaklarını pek iyi biliyordu. Nihayet Mısır’a varınca onu düşük bir fiyatla birkaç paraya sattılar. Zaten ona pek kıymet biçmiyorlardı.
Şimdi mekan vezirin sarayıdır. “ Mısır’da Yusuf’u satın alan vezir, hanımına “ Ona güzel bak , belki bize faydası dokunur, yahut onu evlat ediniriz “ Allah sürekli olayları kendi zaviyesinden yorumlar. “ Böylece Yusuf’un o ülkede yerini sağlamlaştırdık, ona imkan verdik ve bu cümleden olarak , ona rüyaların yorumunu öğrettik. Allah u taala iradesini yerine getirmekte her zaman mutlak galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.
O kemal çağına geldiğinde kendisine hüküm ve ilim verdik . İşte güzel iş yapanlara biz böyle karşılık veririz.
Olay yeni bir boyut kazanır. Sahneye Vezir’in karısı girer. “Derken bulunduğu evin hanımı , Yusuf’a sahip olmak istedi ve kapıları kapatarak “ haydi yaklaş bana “ dedi. O “ Allah’a sığınırım “ dedi “ Doğrusu senin kocan olan benim efendimin çok iyiliğini gördüm , hıyanet ederek zalim olanlar iflah olmazlar” Doğrusu hanım ona sahipolmayı iyice aklına koymuş ve buna yeltenmişti de , eğer Rabbinin delilini görmeseydi , o da kadına meyledecekti.işte biz fenalığı ve fuhşu ondan uzaklaştırmak için bürhanımızı gösterdik . Çünkü o Bizim tam ihlasa erdirdiğimiz kullarımızdandı. Derken ikisi de kapıya doğru koşuştular. Kadın Yusuf’un gömleğini arkadan yırttı. Tam bu sırada kapıda kadının kocası ile karşılaştılar. Kadın hemen “ senin ailene kötü maksatla yaklaşmanın cezası zindana atılmaktan veya gayet acı bir azaptan başka ne olabilir?” dedi. Yusuf ise “ Asıl o bana sahip olmak istedi. “ Hanım’ın akrabalarından biri de şöyle şahitlik etti” Eğer gömleği arkadan yırtılmış ise o yalan söylemiştir, delikanlı ise yalancının tekidir. Yok eğer gömleği arkadan yırtılmışsa o yalan söylemiştir, delikanlı doğru söylemektedir. Gömleğin arkadan yırtıldığını gören kocası eşine , “Anlaşıldı “ dedi , bu siz kadınların oyunlarınızdan biri , gerçekten sizin fendiniz pek müthiştir.
Yusuf sakın bunu kimseye söyleme ! kadın sen de günahından dolayı af dile çünkü sen günaha girenlerden biri oldun.
Yeni bir mekan şehirdeki dedikodulardır. Bir olayı nasıl farklı muhitlerden görü, mekan gittikçe büyür, söylem büyür, mesaj büyür, entirika büyür. Bu bu anlatı romanın atasıdır, biz romanı batıda almışız, Don Kişot ve Telemak gibi , halbuki onlar bizden almış geliştirmişler. Kur’an dan ne kadar farklı romanlar çıkar, bizimkiler mesnevi yazmış , ama batılılar Thomas Mann üç ciltlik roman yazmış Josef and birime , Yusuf ve kardeşleri , Hece yayınları bu romanı tercüme ettirmiş.
Şehirde bir takım kadınlar “ duydunuz mu ? “dediler. “ Vezirin hanımı uşağına gönlünü kaptırmış , ondan kam almak istemiş ! Sevda ateşi bağrını yakmış . Kadın besbelli çıldırmış!”
Hanım o kadınların kendisi aleyhindeki bu dedikoduları işitince onları konağına davet etmek üzere davetçi gönderdi. Onlar için mükellef bir sofra hazırlattı, Sofrada ikram edilen meyveleri soysunlar diye , her misafir için bir bıçak koydurmuştu. Onlar meyvelerini soyup kesmekle meşgul oldukları sırada , beriden de Yusuf’a “ çık şimdi onların karşısına “ dedi. Kadınlar onu görünce hayran kaldılar. Onun güzelliğine dalıp gittiklerinden farkında olmadan kendi ellerini kestiler. “Ve haşa Allah için bu insan olamaz , bu sadece yüce bir melek, başkabir şey olamaz “ dediler. Vezirin hanımı “işte beni kınamanıza neden olan genç! Yemin ederim ki ben ondan kam almak istedim ama o iffetli davrandı. Yine yemin ederim ki kendisine emredeceğim işi yapmaması halinde o mutlaka zindana atılacak , zelil ve perişan olacaktır!”
Yusuf “ Ya Rabbi “ dedi . Zindan bu kadınların beni davet ettikleri o işten daha iyidir, eğer sen onların fendini benden uzaklaştırmazsan , onlara meyledip cahilce davranacaklardan olabilirim . “ Rabbi onun duasını kabul buyurdu ve onu kadınların fendinden korudu. Çünkü o dua edenlerin dualarını işitir,durumlarına uygun olan şeyi bilir.Sonra vezir ve arkadaşları bunca kesin delilleri görmelerine rağmen dedikoduları kesmek gayesiyle , bir müddet için onu hapse atmayı uygun buldular. Hapishaneye onunla beraber iki genç de girmişti. Onlardan biri “ Ben rüyamda kendimi şarap yapmak üzüm sıkarken gördüm “ Öbürü de “Ben de başımın üstünde ekmek taşıdığımı ve bu ekmeği kuşların gagaladığını gördüm . Ne olur , bu rüyamızın tabirini bildir , doğrusu biz seni iyi biri olarak görüyoruz” dediler.
Yusuf, “yiyeceğiniz yemek size henüz gelmeden , her birinizin rüyasının tabirini size bildirmiş olurum ,bu Rabbimin bana öğrettiği ilimlerdendir. Ama önce biraz beni dinleyin , ben Allah’a iman etmeyen ahireti de inkar eden bir halkın dinini bir tarafa atıp atalarının İbrahim , İshak ve Yakub’un dinine tabi oldum . Allah’a herhangi bir şeyi şerik saymak bizim için asla doğru olmaz . Bu tevhid inancı , Allah’ın hem bize hem de insanlara olan ihsanıdır. Ama ne yazık ki insanların çoğu bu nimete şükretmezler. Ey hapishane arkadaşlarım bir düşünün sizin için müteaddid rablere ibadet etmek mi , yoksa tek mutlak hakim olan Allah’a ibadet etmek mi iyidir? Sizin Allah’tan başka ibadet ettiğiniz tanrılar sizin ve atalarınızın uydurduğu boş isimlerden ibarettir. Allah onların tanrı olduklarına dair hiçbir delil indirmemiştir. Hüküm yetkisi yalnız Allah’ındır, o ise başkasına değil ,yalnız Kendisine ibaret etmenizi emir buyurmuştur. İşte dosdoğru din , fakat insanların çoğu bunu bilmezler. Ey hapis arkadaşlarım gelelim rüyanızın tabirine . Sizden biriniz efendisine yine şarap sunacak , öbürüde asılacak , kuşlar da başını gagalayacak . işte yorumunu istediğin iş böylece halledilip sonuçlandırılmıştır.
Onlardan kurtulacağını sandığı arkadaşına “ Efendine benden bahset , suçsuz olduğumu hatırlat “ dedi. Fakat şeytan onu efendisine söylemeyi unutturdu , böylece Yusuf birkaç yıl daha hapishanede kaldı.
Xx
Günün birinde hükümdar gördüğü bir rüyayı anlatıp dedi ki “ Ben yedi semiz inek gördüm , bunları yedi zayıf inek yiyordu . Bir de yedi başak ile yedi kuru başak gördüm . Ey Efendiler , siz rüya tabir ediyorsanız , benim bu rüyamı da halledin. “ O kahinler “ bu gördükleriniz karışık düşlerdir. Biz böyle karışık düşlerin yorumunu bilemeyiz “ dediler.
O iki arkadaştan kurtulanı , aradan geçen bunca zamandan sonra işte ancak o sırada Yusuf’u hatırlayıp dedi ki “Rüyanın tabirini ben size bildireceğim , hele siz beni bir hapishaneye gönderiverin!” Hapishaneye gidip “ Yusuf sözü doğru ve isabetli olan aziz dostum . Şu müşkül rüya hakkında bize bir çözüm bildir lütfen . “ Yedi semiz ineği yiyen yedi zayıf inek ile yedi başak ile yedi kuru başağın anlamı ne olabilir? Ümid ederim ki isabetli yorumunu öğrenip ilgili insanlara aktarırım , böylece onlar da doğruyu öğrenir ve senin kıymetini bilirler “ Yusuf “ Yedi sene bildiğiniz şekilde ekin ekersiniz , ama biçtiğinizi yiyeceğiniz az miktar dışında önce biriktirdiklerinizi yiyip tüketirsiniz. Sonra bunun peşinden yedi kurak yıl gelecek , tohumluk olarak saklayacağınız az bir miktar dışında önce biriktirdiklerinizi yiyip tüketirsiniz. Sonra onun arkasından bir yıl geçecek ki halk bol yağmura kavuşacak , sıkıntıdan kurtulacak bol meyve sıkıp hayvanları sağacaklar. “ Bunu duyan hükümdar , “ Onu bana getirin “ dedi.
Hz Yusuf’un macerası çok grift , kompleks bir vaka örgüsüne sahip, hem coğrafya, hem mekan, hem insanlar, hem dialogları itibariyle . Tek hatlı anlatımlar kasaba istasyonu gibidir, bir giden bir gelen,büyük anlatımlar merkezi şehirlerin başkentlerin tren istasyonlarına benzer iç içe, onun için Thomas Mann bin sayfayı aşkın Yusuf ve Kardeşleri diye roman yazmış. Türk edebiyatı ise binden başlayıp beşbin yedi bin beyte kadar varan büyük mesneviler yani romanlar yazmışlar. Yusuf ile kardeşininin mücadelesini.Ama hiçbiri Thomas Mann’ın eserine benzemez o çok uzmanlıkla yazılmış, ve Nobel almış bir roman. Onu yazmak için Mann Farsça öğrenmiş ve ana kitap olan Molla Cami’nin Yusuf ile Züleyha’sını Farsca’sından okumuş.
Kur’an-ı Azimüşşan bu kelimeyi şimdi daha iyi hissediyorum.Bütün peygamber olaylarını Allah vaka bütünlüğü içinde birbiri ile bağlantılı anlatmış, vakalar çok ama hepsi bir vaka , tevhid ve insanlık mücadelesi , kainat mektebi , öğretmenler, dersler, trajediler. Mesajlar, hem ne kadar.Allah Hz Adem ‘den başlayıp ona da nübüvvet verdik, ona da risalet verdik, ona ona ona ve sana da ya Muhammed.Onun ailesini aziz kıldık, senin de , senin de hepsini bütün insanlara saygın insanlar olarak sunduk, evlerini ilim hücresi yaptık, insanlığa ders verdiler, o da o da .
Kur’an maturing plot yani olgunlaştıran yapı, kemale ermeyi öğretiyor bütün insanlığa, Ebu cehil’in zulmü kemal için gerekli, Firavun olmasa Musa olur muydu acaba, Nemrut , Şaytan , Haman kötü adamlar opozite men ler , bed menler. Daha neler neler. Kuyuya atılmak , on yılı aşkın hapiste kalmak, Allah’a bu kadar olumsuzluk içinde kırılmamak , darılmamak, işte peygamber sabrı bu. Hz Yakub ağlayıp durunca Cebrail Allah adına gider ve ona bu kadar ağlama bu nübüvvete yakışmaz, hem sen oğlunu kardeşlerine emanet ettin, bize emanet etmedin ki .Hz Nuh eşi ve çocuğunu gemiye ister, Allah “ leyse min ehlik “ der.Senin ehlin değil onlar, Ya Nuh benden böyle yakışıksız şeyler isteme. Hz Nuh tevbe eder, yanlış yaptım Ya Rabbi der.Kur’an –ı Celil üş Şan,muini cümle ezhan, mafevkinde bütün ezman, edebiyatın sanatın anası , babası ne dersen de . Onun bir roman bütünlüğü içinde okunmasıgerekir, yoksa işte bizim gibi olur, çocuklarımız Kur’an da olanlardan habersiz, olaylar, insanlar yok.
Hükümdarın elçisi gelince Yusuf “ Sen önce dönüp efendine de ki , o ellerini kesen kadınların meselesi neydi, kendisine soruver. “Zaten benim efendim , o kadınların fendini pek iyi bilir” Hükümdar o kadınları toplayıp “ Ne ki sizin Yusuf’la davanız. ? Siz Yusuf’u elde etmeye çalıştığınızda durum ne idi . Yusuf nasıl davrandı , diye sordu. Onlar da “ Haşa Allah için söylemek lazım gerekirse , onun yaptığı hiçbir kötülük bilmiş, görmüş değiliz” dediler. İşte o sırada vezirin eşi “Şimdi gerçek meydana çıktı , ondan kam almak isteyen bendim , o ise tam sadık ve dürüst insanlardandır” diye itiraf etti. Ve devamla şöyle dedi “ Bunu böylece söylüyorum ki eşim vezir de Yusuf’a olmaya yeltenmemle beraber kendisinden gizli olarak ona fiilen hıyanet etmediğimi ve Allah’ın hainlerin hilesini iflah etmeyeceğini bilsin . Doğrusu ben nefsimi temize çıkarmam . Çünkü Rabbimin merhamet edip korudukları hariç nefis daima fenalığı ister, kötülüğe sevkeder. Doğrusu Rabbim Gafurdur, Rahimdir, affı ve merhameti boldur.
Hükümdar,” Onu yanıma getirin , özel danışman edeyim “ dedi . Onunla konuştuktan sonra da “ Sen artık bundan böyle nezdimde yüksek bir makam sahibi, tam itimad edilen bir müsteşarsın “ dedi. Yusuf, “Beni ülkenin hazine işlerinden sorumlu bakan olarak görevlendir, dedi. Çünkü ben malları iyi korur , işletme ve yönetimi iyi bilirim” dedi. Böylece Biz Yusuf’a Mısır’da iktidar verdik . Dilediği yerde konaklayabilir , orayı dilediği şekilde yönetirdi. Biz lütfumuzu dilediğimiz kimselere eriştirir ve güzel hareket edenlerin ücretlerini asla zayi etmeyiz.Ahiretteki ücret ve ödül , iman edip haramdan sakınanlar için elbette daha hayırlıdır. Gün geldi Yusuf’un kardeşleri Mısır’a gelip Onun huzuruna çıktılar, o onları tanıdı ama öbürleri onu tanıyamadılar. Yusuf onların zahire yüklerini hazırlatınca dedi ki “ Siz baba bir kardeşinizi de yanıma getirin , gördüğünüz gibi ben size tam ölçek veriyorum ve ben dışardan gelen misafirleri ağırlamaya , başka herkesten fazla özen gösteriyorum. Eğer onu getirmezseniz o zaman ne bir ölçek olsun zahire bekleyin , ne de yanıma yaklaşın” Onlar “ Bakalım babasından ona izin almanın bir yolunu bulup bu işi ayarlamaya çalışacağız “ dediler.
Yusuf , zahire tartan görevlilerine de dedi ki “Onların zahire karşılığında verdikleri malları da yüklerin içine koyun . Böylece belki ailelerine döndüklerinde bunun farkına varıp da yine gelirler.
Babalarının yanına dönünce “ sevgili babamız “ ölçeğimiz tahsisatımız kaldırıldı . Gelecek sefer öbür kardeşimizi de bizimle beraber gönder ki onu vesile ederek daha çok tahsisat alalım. Onu gözümüz gibi koruyacağımıza kesin söz veriyoruz. “ Yakup dedi ki “ Daha önce onun kardeşini size emanet ettiğim gibi bunu da size inanıp emanet edeyim , öyle mi ?Ben size değil sadece Allah’a ısmarlarım, çünkü en iyi koruyan Allah’tır.Ve o merhametlilerin en merhametlisidir.”
Yüklerini açınca da zahire bedellerinin yükleri içine geri konulduğunu gördüler
Ve “ Baba baba , daha ne istiyoruz , işte verdiğimiz zahire bedellerimiz de bize geri verilmiş. Gidelim yine evimize erzak getiririz , kardeşimizi de koruruz, hem de bir deve yükü de fazla alırız. Çünkü bu sefer aldığımız az bir ölçektir.
Yakup şöyle cevap verdi” Siz kendiniz helak olmadıkça , onu bana getireceğinize dair Allah’ın huzurunda sağlam bir söz vermeden , ben asla onu sizinle göndermem” Onlar kendisine söz verince de dedi ki “Allah u Taala bu söylediklerimize şahittir, gözeticidir. Gerçi ben ne yapsam , Allah’tan gelecek takdiri önleyemem , zira hüküm yetkisi yalnız Allah’ındır. Onun içindir ki ben ancak O ‘na dayanır , O ‘na güvenirim . Tevekkül edenler de yalnız O’na dayanıp güvenmelidirler. “Babalarının kendilerine emrettiği şekilde ayrı ayrı kapılardan girerek onun emrini yerine getirdiler. Ama bu tedbir, Allah’ın kendileri hakkındaki takdiri karşısında hiçbir fayda sağlamadı. Sadece Yakub’un içindeki bir dileği açığa çıkarmış oldu. O kendisine Biz öğrettiğimizden ötürü ilim sahibi idi . Fakat insanların çoğu bu gerçeği bilmezler.
Onlar Yusuf’un huzuruna girince , öz kardeşini yanına çekti ve “ iyi bilesin ki ben senin kardeşinim , onların yaptıklarına üzülme “ dedi.
Onların yüklerini hazırlatırken su kabını kardeşinin yükünün içine koydurdu. Kervan hareket edince de Yusuf’un görevlilerinden biri “ Ey kafile , durun siz hırsızlık yapmışsınız “ diye nida etti. Onlar geri dönüp geldiler ve “ Mesele nedir, ne kaybettiniz ki bizi suçluyorsunuz?” dediler. Görevlilerden biri “ Hükümdarın su kabını kaybettik . Onu getirene bir deve yükü ödül var, buna ben kefilim “ dedi.Allah’a yemin olsun ki biz ülkede fesat çıkarmak nizamı bozmak için gelmedik , siz de bunu biliyorsunuz . Hele hırsız , hiç değiliz “ dediler. Görevliler “ Peki yalancı çıkarsanız cezası ne ? “ dediler.Cezası dediler , kimin yükünde çıkarsa işte onun cezasıdır,kendisi rehin ve mahkum olur. Biz zalimleri böyle cezalandırırız. Yusuf öz kardeşinin yükünden önce öbürlerinin yüklerini aratmaya başladı. Sonra su kabını kardeşinin yükünden çıkarttı. İşte biz Yusuf’a kardeşini alı koyması için böyle bir plan öğrettik . Yoksa Allah dilemedikçe hükümdarın kanununa göre kardeşini alması uygun olmazdı. Biz dilediğimiz kimselere pek üstün derecelere yükseltiriz. Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen biri bulunur. Onlar “ eğer o çalmışsa zaten onun kardeşi de daha önce hırsızlık etmişti” dediler. Yusuf bu sözlerden duyduğu üzüntüyü içine attı ve onlara belli etmedi. İçinden dedi ki “ Asıl kötü durumda olan sizsiniz , ileri sürdüğünüz iddiaların geçer yönünü Allah iyi biliyor ya , o yeter!”Yusuf’un kardeşini alıkoyması karşısında onlar şöyle dediler. “ Aziz vezir , Onun piri fani bir babası var, bu küçük evladını kaybetmeye dayanamaz , onun yerine bizden istediğini alıkoy. Gerçekten seni anlayış gösteren iyilik sever insanlardan olarak görüyoruz. “
Yusuf “ Biz malımızı kimin yanında bulmuşsak ancak onu alıkoyarız . Başkasını tutmaktan Allah’a sığınırım , çünkü biz öyle yaparsak zalimlerin arasına girmiş oluruz !
Vakta ki Yusuf’un onu vermesinden ümitlerini kestiler . Bir yana çekilip aralarında fısıldaşarak şöyle konuşmaya başladılar . Ağabeyileri dedi ki “ Allah’ı şahit tutarak babanıza kesin söz verdiğiniz ve daha önce Yusuf hakkında da işlediğiniz kusuru nasıl olur da bilmezlikten gelebilirsiniz ? Ne yüzle döneceksiniz ? Ben burdan bir adım bile atmam , ayrılmam , ancak babam bana izin verirse yahut hüküm verenlerin en hayırlısı olan Allah hükmünü bildirirse o başka ! Siz dönün babanıza deyin ki “ Sevgili babamız , bizler farkına varmadan oğlun inan ki hırsızlık etmiş. Biz ancak bildiğimize şahitlik ediyoruz. Gayb bize emanet edilmiş değil ki , inanmazsan gittiğimiz şehrin ahalisine ve yine içinde geldiğimiz kafilede bulunanlara sor. Bütün samimiyetimizle ifade ediyoruz ki söylediğimiz doğrunun ta kendisidir.
Ama babaları Yakup “hayır hayır korkarım sizi yine nefisleriniz sizi olumsuz bir işe sürükleyip ayağınızı kaydırmıştır. Ne yapayım ? Bu hale karşı sükunet ve ümit içinde sabretmekten başka yapacak şey yok ! Ümidim var ki Allah bütün kaybettiklerimi bana lütfedecektir. Çünkü o alimdir, hakimdir, benim de onların da hallerini bilir ve beni elbette hikmetini ortaya koymak için bu imtihana tabi tutmuştur.
Onlardan yüzünü çevirip öte tarafa dönerek ufuklara seslendi. “ Ye Esefa ala Yusuf ! Nerdesin Yusuf , nerdesin Yusuf . Yusuf diye diye üzüntüsünden gözlerine ak düştü . Yaptıklarından dolayı oğullarına duyduğu kızgınlığı da belirtmiyor, öfkesini yenmeye çalışıyordu.
Oğulları şöyle dediler “ Ömrün geçti gitti , hala Yusuf’u dilinden düşürmüyorsun . Vallahi Yusuf diye diye kederden ölüp gideceksin “ Ben dedi “sıkıntımı keder ve hüznümü sadece Allah’a arzediyorum. Hem sizin bilmediğiniz pek çok şeyi Allah tarafından vahiy yoluyla biliyorum.Evlatlarım haydi gidiniz, bütün duyularınızı hislerinizi kullanarak vargücünüzle Yusuf ve kardeşi hakkında bilgi edinmeye çalışınız. Allah’ın rahmetinden asla ümidinizi kesmeyiniz. Çünkü kafirler güruhu dışında hiç kimse Allah’ın rahmetinden ümidini kesmez. “
Onlar Mısır’a varıp Yusuf’un huzuruna girerek “ Aziz vezir “ dediler , biz de ailemiz de darlık ve sıkıntıya düştük, biz bu sefer pek az bir meblağ getirebildik . Lütfen bize tahsisatımızı tam ölçek olarak ver de , parasını veremediğimiz kısmı da sadakanız olsun.Şüphesiz ki Allah tasadduk edenleri fazlasıyla ödüllendirir.
xx
Artık zamanı geldiğini düşünerek Yusuf “ Siz dedi cahilliğiniz döneminde Yusuf ile kardeşine yaptığınız muameleyi elbette biliyorsunuzdur değil mi ? “ Aaa Sen yoksa Yusuf musun ? dediler. Evet ben Yusuf ‘um bu da kardeşim . Gerçekten Allah bizi lütfuna mazhar etti. Şu kesindir ki kim Allah’ı sayıp haramlarından sakınır, itaatlara devam ve imtihanlara sabrederse , Allah da böyle güzel hareket edenlerin mükafatını asla zayi etmez. “Kardeşleri de şöyle dediler “ Vallahi de Tallahi de Allah seni bize üstün kılmıştır. Doğrusu bizler suçlu idik “ Yusuf şöyle cevap verdi “ Bugün sizi kınayacak serzenişte bulunacak değilim ! Ben hakkımı helal ettim , Allah da sizi affetsin . Çünkü merhamet edenlerin en merhametlisi O’dur .Şu gömleğimi alın babamın yanına varıp onun yüzüne sürüverin , o zaman gözü açılacaktır. Sonra da bütün çoluk çocuğunuzla buyurun yanıma gelin.”
Kafile daha Mısır’dan ayrılır ayrılmaz öteden babaları “ Şayet bunaldı demezseniz , doğrusu ben Yusuf ‘un kokusunu alıyorum ! “dedi. Oradakiler “ Vallahi dediler sen hala o eski saflığınla devam etmektesin”
Xx
Müjdeci gelip de gömleği Yakub’un yüzüne sürünce gözleri açıldı ve “ Ben sizin bilmediklerinizi Allah tarafından vahiy yolu ile bilirim dememiş miydim ?” dedi. Evlatları ise şöyle dediler “ Ey bizim şefkatli babamız , bizim günahlarımız için Allah’tan mağfiret dile , doğrusu biz günahkarız. “ O şöyle cevap verdi. “ Sizin için Rabbimden af dileyeceğim . Gerçekten O Gafurdur , Rahimdir.
Xx
Yakup ailesi Mısır’a gelip Yusuf’un yanına girdiklerinde , Yusuf annesi ile babasını kucakladı ve “Allah’ın izniyle Mısır’a güven ve huzur içinde girin “ dedi. Annesi ile babasını tahtına oturttu. Hepsi onun önünde saygı ile eğildiler. Yusuf “ Babacığım “dedi işte küçükken gördüğüm rüyanın tabiri , Rabbim o rüyayı gerçekleştirdi. O bana nice ihsanlarda bulundu . Beni zindandan kurtardı nihayet , şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra sizi çölden getirip bana kavuşturmakla da beni ihsanına mazhar etti. Gerçekten Rabbim dilediği kimse hakkında latiftir. Şüphesiz o alimdir , hakimdir , her şeyi hakkıyla bilen tam hikmet sahibidir. Ya Rabbi Sen bana iktidar ve hakimiyet verdin . Kutsal metinleri ve rüyaları yorumlama ilmini öğrettin.Ey gökleri ve yeri yaratan , dünya da ahirette de Mevlam yardımcım sensin. Sana tam itaat içinde bir kul olarak canımı al ve beni hayırlı ve dürüst insanlar arasına dahil eyle. “
Allah peygamberimize döner ve der. “işte bunlar ey Resulüm sana vahiy yoluyla bildirdiğimiz gaybi hadiselerdendir. Yoksa onlar tuzak kurmak ve planlarını kararlaştırmak için toplandıklarında elbette sen onların yanında bulunmuyordun. Şunu unutma ki sen büyük büyük bir kuvvetle arzu etsen bile , insanların çoğu iman etmezler. Halbuki sen bu tebliğ karşılığında onlardan herhangi bir ücret de istemiyorsun . Ku’ran sadece bütün insanlar için bir derstir , evrensel bir mesajdır. Göklerde ve yerde Allah’ın varlığını, birliğini , kudretini gösteren nice deliller vardır ki insanlar yanından geçip gittikleri halde yüzlerini çevirdiklerinden farkına varmazlar. Onların ekserisi şirk koşmaksızın Allah’a iman etmezler. Acaba onlar farkında olmadıkları bir sırada Allah’ın cezasına uğrayıp azabın kendilerini kaplamasından yahut ansızın kıyametin kopmasından emin midirler? 12/1-107
Allah kıssaların mesajlarını verir. “Peygamberlerin kıssalarında elbette tam akıl sahipleri için alacak dersler vardır. İyi bilin ki Kur’an uydurulmuş bir söz değildir, sadece daha önceki kitapları tasdik eden , dine ait herşeyi açıklayan iman edecek kimseler için hidayet, rehber ve rahmettir. “12/111
Prof. Dr. Himmet Uç