Etiket arşivi: Cevşen

Tahmîdiye (Meali)

Bismihî Sübhânehû

Çoktan beri benim hususî bir virdim ve hiç kaleme alınmayan ve mesleğimizin dört esasından en büyük esası olan şükrün en geniş ve en yüksek mertebesini ihata eden ve bende çok defa maddî ve manevî hastalıkların bir nevi şifâsı olan ve İsm-i Âzam ile dokuz âyet-i uzmâyı içine alan ve on dokuz defa şükür ve hamdi azamî bir tarzda ifade ile tahmîdâtın adetleri ile o eşyanın lisân-ı haliyle ettikleri hamd ve senayı niyet ederek o hadsiz hamdlerin yekûnunu içine alan azametli ve geniş bir tahmidnâmeyi ve teşekkürnâme ve sekînedeki Esmâ-i Sittenin muazzam ve yeni bir dersidir.

Said Nursi

Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu ekber Allahu ekber.

Bismillâhirrahmânirrahîm

Ferdün. Hayyün. Kayyûmün. Hakemün. Adlün. Kuddûsün. ([1])

“Allah Peygamberinin üzerine huzur ve emniyet indirdi” (Tevbe:40)

“Emniyete alındıkları için en büyük korku ve dehşet veren kıyametin kopması bile onları korkutamaz” (Enbiyâ:103)

“Onlara rızıklar verilir, onlar Allah’ın ihsan ettiği nimetlere kavuşmaktan dolayı sevinç içindedirler” (Âl-i îmran:169)

“Rahmet sahibi Rab’lerinden onlara söz olarak selâm gelir” (Yasin: 58)

“Ey ateş soğuk ve selametli ol” (Enbiyâ:69)

“Biz Kur’andan gelen ayetleri müminlere şifa ve rahmet olarak indiririz” (îsrâ:82) [2]

1- “Allah-u Teâlâya (c.c.) imana, Onun birliğine, isim ve sıfatlarından her birine; ezelden ebede kadar bütün isim ve sıfatlarının tecellîleri adedince Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun ki kusur ve noksanlıktan münezzehtir Kendisinden başka ilâh yoktur”.

2- Muhammed’in risaletine ve o risalete imana; Muhammed Aleyhissalâtü Vesselamın yaptığı haseneler, üstün meziyetler sayılan kemâlâtı, sağladığı güzel neticeler ve faydalar sayısınca ve onun âl ve Âshâbı ve ümmetinin iyilikleri adedince Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.

3- Kur’an ve ona imana; Kur’an’ın akıllarda tasavvur edilen manaları sayısınca ve ahirzamana kadar havada temessül eden kelimeleri, harfleri adedince Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.

4- İman, Kur’an ve İslâm nimetine; melekler, ruhanîler ve insanlar adedince ve her zaman yaptıkları teşbihler, hamdler, tekbirler ve tehliller sayısınca Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.

5-İman ve Kur’an nîmetine; yıldızlar ve yıldızların hareketleri, durmaları ve zerreleri adedince Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.

6- İman ve Kur’ân’a bitkiler, ağaçlar ve yaprakları, çiçekleri, meyveleri, çekirdekleri sayısınca ve yaptıkları teşbihler ve ettikleri hamdler adedince Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.

7- İman ve Kur’ân nimetine; kuşlar ve kuşcuklar, hayvanlar ve hayvancıklar sayısınca ve onların çıkardıkları sesler, aldıkları nefesler, yaptıkları teşbihler ve ettikleri hamdler adedince Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.

8- Allah’ın, üzerimize olan yiyecekteki ikram ve nimetlerine karşı; yemekler, nimetler sayısınca ve bunların çeşitleri, kokuları, tat ve parçaları adedince Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.

9- Allah’ın üzerimize olan iman, Kur’ân, Risâle-i Nur; Kadir, Mîrac, Beraat ve Regâib gecelerindeki nimetlerine karşı, Kadir, Mîraç, Beraat, Regâib geceleri ile Ramazan ayının dakikalarının âşireleri ([3]) sayısınca ve ahir zamana kadar Risâle-i Nur’un yazılan ve okunan harfleri adedince Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.

10-Kur’ân nimetine; inişinden beri ahir zamana kadar okunan kelime ve harflerinin sevapları adedince Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.

11- İman ve Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın rızası İslâmiyet nimetine karşılık; Mü’minlerin, Müslümanların yaptıkları hasenat adedince Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.

12- Kur’ân, iman ve Risâle-i Nur nimetine; kâinatın zerreleri, terkipleri ve yaptıkları tesbihatları adedince Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.

13- Kur’ân, îman ve İslâmiyete; bütün asır ve çağlarda, bütün mekân ve beldelerde var olan, ağaçların yaprakları, denizlerin dalgaları, yağmurların katreleri; kuşların nağmeleri, nurların lem’aları, çiçeklerin habbeleri, meyvelerin çekirdekleri adedince Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.

14-İman ve Kur’an’a; madenler ve madenlerden meydana gelen mevcudatın, hususiyetleri, güzel meyve ve neticeleri ve menfaatleri adedince Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.

15- Kur’ân, iman ve İslamiyet’e; melekler, ruhlar, insanlar, cinler, bitkiler, hayvanlar ve bunlar tarafından her zaman dergâh-ı ilâhiye yükselen hamdler, teşbihler adedince Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.

16- Kur’ân, iman ve Risâle-i Nur nimetine; denizler, karalar, Arş ve Kürsiyi, yer ve gökler dolusu Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.

17- Ahiretin varlığına ve ona imana; dünya ve ahiret dolusu Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.

18- Cennetin varlığına ve ona imana; Cennetler dolusu ebediyen Allah’ın Cennet ehlinin üzerine olan nimetleri, ikramları adedince Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.

19- Her bir nimetine; bütün nimetleri adedince, şanına ve Zatına lâyık şekilde Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.

20- Ya Allah.. Ya Rahman.. Ya Rahim.. Ya Ferd. Ya Hayy.. Ya Kayyûm.. Ya Hakem.. Ya Adl.. Ya Kuddûs.

21- Senden bu isimlerinin ve İsm-i Âzamının hakkı için, en iyi bir surette hakkı batıldan ayıran Kur’ân olan Furkan-ı Ahkeminin ayetlerinin hakkı için, Resûl-i Ekremin olan Efendimiz Muhammed’e (s.a.v), vücudumuzdaki zerreler, ömür ve hayatımızda geçirdiğimiz dakikaların âşireleri adedince rahmet ve salât indir! Seçkin peygamberinin (s.a.v) üzerine indirdiğin gibi bizim ve Risâle-i Nur Talebelerinin üzerine sekînet, huzur, sebat ve itmi’nan indir! îman ve Kur’ân hizmetinde, bizim ve Risâle-i Nur Talebelerinin üzerine sekînet, tertemiz hâlis îman, kâmil ve olgun yakîn, sâdık ve doğru niyet ve tam bir metanet indir! İslâm şeâirinden korkunç ve dehşetli bid’aları defetmekle korku ve telaşımızı emniyete çevir!

22- Yakın zamanda İslâm şeâirinin ilânı ve Risâle-i Nur’un İslâm âleminde tam revaç bulup, yayılmasıyla kalblerimizi ferahlandır! Din düşmanlarının tecâvüzlerinden bizi, dinimizi, Risâle-i Nur’u ve talebelerini muhafaza eyle, selâmet ver! Bize, Üstadımız Said Nursîye (r.a.) ve Risâle-i Nur Talebelerine, dinde, dünyada ve âhirette selâmet ve afiyet ihsan eyle, hastalıklarımıza şifa ver. Kur’ân-ı, bizim ve onların dertlerine şifa kıl. Bizi ve onları devamlı olarak hamd ve şükredenlerden eyle! Âmin..

Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun. Allah Efendimiz Muhammed’e, onun âl ve Ashabının üzerine salat ve rahmet indirsin.

Âmin, âmin, âmin.


[1] Ferd: Rububiyetinde, ulûhiyetinde, isim ve sıfatlarında benzeri olmayan, tek ve bir olan.

Hayy: Mutlak, zatî, ezelî ve ebedî hayat sahibi olan.

Kayyûm: Her şey kendisine dayanarak kaim olan, vücudu hiçbir vücuda dayanmayan.

Hakem: Hüküm sahibi. Hak sahihlerinin hakkını en güzel şekilde veren, kimseye zerre miktar zulmetmeyen.

Adl: Sonsuz, sınırsız mutlak adalet sahibi.

Kuddûs: Bütün, çirkinliklerden mutlak pâk ve temiz olan, pislikleri, kirleri gideren herşeye en güzel şekilde bakan. (Mütercim)

[2] Bu geçen altı isim ve altı ayet her hamdden önce tekrarlandığı için bir defaya mahsus olarak mana vermekle iktifa ettik. (Mütercim)

[3] Dakikan- 60= Saniye-f 60= Sâlise -=- 60= Râbia   60 = Hâmise -=- 60=

Sâdise-r 60= Sâbia   60= Sâmine   60 = Tâsia + 60 = Âşire. 1   dakika   =   167.961.600.000.000   Âşire   (yüzaltmışyedi   trilyon dokuzyüzaltmışbir milyar altıyüz milyon)    (Mütercim)

Hülâsatü’l-Hulasa (Meali)

(Özün Özü)

AYET’ÜL- KÜBRÂ’NIN ve

HİZBÜ’N-NURİYYENİN HÜLÂSATÜ’L-HÜLÂSASI

Geçen Ramazanın kudsî bir hediyesi ve Âyet’ül-Kübrâ’nın Birinci Makamının ayrı ve nurani diğer bir tarzı ve kâinat kitabının tevhid dili ile kısaca okuması ve kıraati ve geniş bir hayalin muhtasar bir tevhidnâmesi ve namaz tesbîhâtındaki tehlinin kâinat halka-i zikrinde ve lisan-ı hal ve lisan-ı kal ile erkân-ı âlemin çektikleri o Kelime-i Tevhidin feyizli bir tezahürü ve gelen ayetin iman noktasında bir parlak tefsiri olan Âyet’ül Kübrânın hülâsat’ül-hülâsasıdır. Ara sıra, bazı vakitte mütefekkirâne okunsa güzel olur imana kuvvet verir.

Said Nursî

Bismillâhirrahmânirrahîm

1- Yedi kat gökle yer ve içlerinde var olan kimseler Onu tesbih eder! Hiçbir şey yoktur ki, hamd ile ona teşbih etmesin (Ayet:44)

2- İman ettik ki:

3- Göklerin diliyle;

Yıldızlar, güneşler, aylar, gezegenler sözleriyle: Vücudu vacib ve gerekli olan Vahid’e Ehad’e, şahitlik eder, ahenkli düzen ve muntazam vazifeleriyle:

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

4- Gökyüzünün diliyle;

Bulut, rüzgâr, şimşek, gök gürültüsü, yağmur sözleriyle..

Sağladıkları fayda şehadetiyle..

Hayat sahiplerinin ihtiyacını karşılamalarıyla:

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

5- Unsurların, Elementlerin diliyle:

Meydana getirdikleri sanatlı, süslü neticeler, mükemmel hizmetler, toprak, demir, su ve havasında görünen tam bir itaat, musahhariyet, emre boyun eğme, intizamlı hareketleriyle..

Hadd-i zatlarında cahil, cansız, birbirlerine benzeyen, kayd ve hudut tanımaz her tarafa yayılır ve her şeyi istilâ eder olmalarıyla..

Ellerindeki neticelerin son derece ahenkli ve ölçülü bulunmasıyla:

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

6- Yerin diliyle:

İhtiyaçlara hikmetle fayda sağlayan madenlerinin, canlılara rahmetle filiz açıp, gıda meydana getiren bitkilerinin kelimeleriyle..

Çeşit çeşit rızıkları inayetle temin etmek için ağaçlardaki meyvelerinin, içinde hikmet ve iradenin çok ince ve hassas ölçüleriyle..

İdare edilen hayvanlarının suretlerindeki hal sözleriyle:

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

7- Denizlerin, çeşmelerin, nehirlerin diliyle:

Süslü cevherleri, muntazam hayvanları, ölçülü gelir ve giderleri, intizamla depo ve muhafaza edilmeleri, yerle beraber güneşin etrafında tedbir ve ihtişamla döndürülmelerinin sözleriyle:

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

8-Dağların, vadilerin, derelerin, sahralarının diliyle:

Depoladıkları, türlü türlü canlıların, çeşit çeşit ihtiyaçlarını hazine ve menbalarının karşıladıkları faydalarıyla..

Mâhlukatın nafakasını temin eden sümbüllenmiş bitkilerinin kelimeleriyle..

Ellerini meyvelerle yaymış olan ağaçlarının sözleriyle:

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

9- Bitkilerin, ağaçların diliyle:

Çeşit çeşit, sınıf sınıf türleriyle

Düzgün ve ölçülü yaprak, çiçek, tohum ve meyvelerinin kelimeleriyle..

Açılan farklı farklı suretlerinin, gayet intizam, nihayet derecede ölçü ve en ince hususiyetlerini muhafaza şehadetiyle:

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

10- Hayvanlar ve hayvancıklar çeşitlerinin, kuşlar ve kuşcuklar türlerinin diliyle:

İntizamlı uzuvlar, düzgün alet, cihaz ve duygular kelimeleriyle..

Açılan ölçülü, farklı şekillerinin şehadetiyle:

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

11- Bütün Enbiyâ ve Resullerin diliyle:

Kemâlâtları, mucizeleri, kitapları, suhufları, örnek muameleleri, kudsî münacatlarının kelimeleriyle..

Dua ve istediklerine mukabil, onlara gelen gaybî imdat, ikram, yardımlar ve Cenab-ı hak ile görüşme şehadetiyle:

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

12- İyiler olan Ahyâr, seçkinler olan Asfiya, doğrular olan Sıddıkinin diliyle:

Getirdikleri hüccet ve burhanlarıyla, nurânî ve birbirine mutabık olan delilleriyle:

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

13- Bütün Evliya ve Kutupların diliyle:

Birbirine mutabık müşahede ve keşfiyatlarının kelimeleriyle:

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

14- Meleklerin ve Mübarek ruhların diliyle:

Dünya dolusu tesbihler, hamdler kelimeleriyle..

Binler defa İnsanların nazarlarına görünüp, onlara verdikleri, kesin ve doğru olan mütevâtir ve birbirine uygun haberlerin şehadetiyle:

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

15- Müştekim akılların, selim kalplerin diliyle:

Farklı olan mezhep ve meşrepleriyle.. Üzerinde birleştikleri ve birbirine uygun düşen, yakin, kanaat, delil ve keşiflerinin kelimeleriyle:

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

16- Semavî kitaplar ve suhufların diliyle:

Bütün asır ve çağlarda, bütün mekân ve beldelerde gelen vahiy ve ilhamlar kelimeleriyle:

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

Evet, O’nun, rubûbiyet ve şefkatini, kâinatta fiilen ve hâlen gösterdikleri gibi, rahmet ve ulûhiyetini vahiy ve ilham yoluyla ilân ediyorlar.

17- Muhammedin (a.s.m.) küllî lisaniyle:

Kemâlâtının, mu’cizelerinin, dininin hakikatleriyle..

Tevhitte hakkalyakîn, aynelyakîn, ilmelyâkîn kendisini tasdik eden Âl, Ashâb ve ümmetinin seçkinleri olan Asfiyanın icma’ıyla:

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

18- Kur’an’ın küllî diliyle:

Mu’cîz beyanıyla.. Nurlu altı cihetiyle.. Altı makamca tasdik edilmesiyle.. Altı hakikat ile ispat olunmasıyla..

Surelerinin, ayetlerinin, manevî meyvelerinin, eserlerinin hakikatlerinin ve sırlarının kelimeleriyle:

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

19- İnsaniyet hakikatinin diliyle:

Hayatının hissiyatının, seciyesinin sözleriyle.. Allah’ın isim ve sıfatlarını anlamada ölçü ve ayinadarlığının kelimeleriyle..

Sıfatlarının, ahlâkının, halifeliğinin, İsim ve Sıfatlara fihristeliğinin, enaniyetinin mahiyetiyle..

Cami yaratılışının, çeşitli ubudiyetlerinin, çok sayıdaki ihtiyaçlarının ifadesiyle..

Hadsiz fakr, acz ve noksanlığıyla, sayısız istidat ve kabiliyetleriyle..

Vücudu vacib ve gerekli olan birdir ve tektir..

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

20- Mücessem büyük kitap, muazzam cismani Kur’ân olan kâinatın diliyle:

Varidat ve sarfiyatının, sekene ve müştemilatının, intizam ve ölçüyle yenilenip ve değişmesinin kelimeleriyle..

Bütün sekenesinde hüküm ferma olan hudus ve imkânın, bütün müştemilatında intizamla cereyan eden değişiklik, şekillenme ve tedbirin ve bütün parçalarında var olan ölçülü yardımlaşma, dayanışma ve uygunluğun sözleriyle, kainatı dolusu..

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

21- Varlığı vacip olan Allah’ın:

Sıfatları, isimleri, şuunları ve fiillerinin tecellileriyle..

Mükemmel bir nizam ve ölçü ile idare edilen eser ve sanatlarının kelimeleriyle..

Çeşit çeşit varlıklardan yükselen türlü türlü ibadetlerin tezahürüne mukabil kâinatın her yerinde varlığını gösteren mutlak ulûhiyyetinin delaletiyle..

Bütün mahlûkatı ihata eden umumî rubûbiyetinin tezâhürüyle..

Bütün masnûatta görünen şâmil faaliyetiyle..

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

22- Şerik ve ortaklığa zıt olan azamet, kibriya ve kemâlâta sahib..

Varlığı vâcib, vücudu zaruri, Vâhid ve Ehad bir ve tek ilâhtır..

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

23- Şerik ve ortaklığa mani mutlak âmiriyet ve hâkimiyet sahibi bir ve tek ilâhtır..

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

24- Birliği gerektiren umumî rububiyet, mutlak ulûhiyet sahibi bir ve tek ilâhtır..

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

25- Açtığı eser ve suretleri birbirine benzeyen fettâhiyet sahibi bir ve tek ilâhtır..

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

26- Eser ve neticeleriyle birbirine benzeyen geniş Rahmâniyyet sahibi bir ve tek ilâhtır..

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

27- Zerrelerden yıldızlara kadar her şeyi ihata eden, tedbir ve idarenin sahibi bir ve tek ilâhtır..

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

28- İç içe, girift ve karışık bütün canlıların düzenli ve şümullü iaşesini zamanında veren bir ve tek ilâhtır..

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

29- Her şeye muhit fiil ve isimlerin sahibi..

Her tarafı istilâ eden unsur ve elementlerin tür ve çeşitlerin yaratıcısı bir ve tek ilâhtır..

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

30- Eşyayı;

Mutlak intizamla beraber mutlak çoklukta.. Mutlak ölçü ve düzenle beraber mutlak süratte.. Mutlak uzaklıkla beraber mutlak uygunlukta.. Mutlak karışıklıkla beraber mutlak imtiyazda.. Mutlak mebzuliyetle beraber mutlak kıymette.. Yaratan elbette bir ve tek ilâhtır..

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

31-0 Allah ki;

Yarattığı her bir eser ve sanatı birer mektuptur, birlik ve vahdetinin mühürleriyle dolup taşıyor..

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

32- Şirk ve ortaklığa zıt olan en mükemmel ve umumî bir intizamla cereyan eden tedbir ve idarelerin bir olmasının şehadetiyle bütün kâinatta ve her bir şeyde birlik ve vahdetin tecellileri..

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

32- En mükemmel bir tarzda, umumî bir intizamla kâinatta cereyan eden, şirk ve ortaklığa zıt olan, birliği gerektiren, idare ve tedbirlerin birlik şehâdetiyle..

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

33- Âlemde ve onun eczalarında görünen vahdâniyyet delili; yardımlaşma, birbirinin, ihtiyacına cevap verme ve var olan dengenin şehâdetiyle beraber Kader kalemiyle yazılan, kabiliyete göre her bir şeyde tezahür eden, bir şuurun eseri, ehadiyetin delili, güzel ve düzgün yapma deliliyle..

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

34- Allah Melik, Hak ve Mübîn’dir ondan başka ilâh yoktur, Vadinde sâdık ve emin Muhammed (a.s.m.) Allah’ın resulüdür.

Buna şâhid ve delil:

O ümmî olmakla beraber en mükemmel din, İslâmiyet ve şeriatla, en kuvvetli iman, itikad ve ibadetle, en üstün dualar, münacatlar ve davetle, en geniş tebliğ, en mükemmel metanetle birden zuhur edip ortaya çıkmasıdır. Bu harika haller ve bu meyvedar sıfatların misli yoktur. Bunlar Onun son derece ciddiyetine, itminanına, nihayet güvenine, itimadına, sıdkının kemâline ve hakkaniyetine delâlet ederler.

Yine onun doğruluğuna şahit; iman rükünlerinin hakikatlerinin ittifakla tasdik etmesidir.

Yine onun doğruluğuna şahit; Zatındaki Binlerce kemâlât ve mucizeleridir.

Kur’ân sayısız burhan ve hakikatleriyle..

• Cevşen kudsî işaretleriyle..

• Nur Kuvvetli delilleriyle..

• Geçmiş zaman kesretli kesin irhâsatiyle..

• Gelecek zaman, binlerce hâdiselerin tasdikiyle..

• Ehl-i Beyt; hakkalyakîn derecesinde onu tasdik etmeleriyle..

• Sahabîler, aynelyakîn derecesinde kamil bir imanla Onu doğrulamalarıyla..

• Asfiyalar ilmelyakîn derecesinde kuvvetli tahkikleriyle..

• Kutuplar; keşif ve yakînleriyle onun peygamberliği cihetinde ittifak etmeleriyle..

• Geçmiş asırlar; kâhinler, hatifler, ariflerinin müjdeleri tevatür derecesine çıkmalarıyla..

• Mukaddes kitap ve suhuflar; İçlerinde görünen Enbiyâ ve Resullerin müjdeleriyle Onun doğruluğuna sadık şahittirler..

Kâinat da; gayeleriyle ve hikmetli hakikatleriyle onun peygamberliğine şahittir. Zira kâinatın gayeleri, ilahi maksatları, kıymetleri, vazifeleri, güzellik ve kemalâtlarının görünmesi ve hakikatlerinde var olan hikmetlerinin gerçekleşmesi, insanlık içinde peygamberliğe, özellikle Muhammed’in (a.s.m) risâletine bağlıdır ki onun risaleti bütün hak risaletleri içine alır. Eğer Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliği olmasaydı, şu mükemmel, ebedî manalar dolu kâinat, manasız ve hikmetsiz kalırdı. Manaları uçar, kemalâtı söner, kıymetten düşerdi. Bu da çok cihetlerle imkânsız ve mümteni’dir.

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

35- Allah Melik, Hak ve Mübîn’dir ondan başka ilâh yoktur, Va’dinde sâdık ve emin Muhammed (a.s.m.) Allah’ın resulüdür. Onun peygamberliğine şahit bu kâinatın sahibi, bu kâinatı yaratan, tasarrufunda tutup idare eden, fiil ve rububiyetinin icraatını gösteren Zattır.

• Bu gibi fiilerden Rahmâniyet fiili; her şeyi ihata eden rahmetle O’na Kur’ân-ı Mu’cizül-Beyanı indirip, çeşitli mu’cizeleri O’nun eliyle izhar edip, her tehlike ve hale karşı O’nu muhafaza edip muvaffak etmesi, bütün hakikatleriyle O’nun dinini devam ettirmesi, bütün mahlûkat üstünde gözle görülür yüce bir ikram ve hürmet makamına mazhar etmesi Onun peygamberliğine kesin bir delildir.

• Bu gibi icraatlardan Rububiyet icraatı; O’nun peygamberliğini kâinatına manevî bir güneş yapmakla, O’nun dinini kullarının yükselmesine kemâlâtın fihristesi kılmakla, O’nun hakikatini delil ve burhanlarla ulûhiyyetinin tecelliyâtına cami’ bir ayna yapmakla, O’nu, bu kâinattaki mahlûkatın vücudu için rahmet, hikmet ve adaletin vücudu kadar, güneş, ışık, hava, su, rızık ve nimetin varlığı kadar lüzumlu, kudsî vazifelerle vazifelendirmekle, Onun peygamberliğini ispat eder.

36- Ey yedi gök, yer ve içlerindeki her şeyin kendisini teşbih ettiği Zat! Seni ve geçen bütün delilleri şahit göstererek; Senin Vâcibü’l-Vücud, Vahid, Ehad, Ferd, Samed, Hayy, Kayyûm, Alîm, Hakîm, Kadîr, Mürîd, Semi’, Basîr, Mütekellim, Rahman, Rahîm Allah olduğuna ve en güzel isimler olan Esma-ül Hüsna sahibi olduğuna şehadet ederiz.

37- Senden başka ilâh yoktur. Bir teksin şerikin yoktur. Seni ve zikri geçen delilleri şahit tutarız ki; Muhammed (a.s.m.) Senin kulun, nebîin, seçkin olan safin, en yakın dost halilin, mülkünün güzelliği, sanatının sultanı, inayetinin gözdesi, hidâyetinin güneşi, muhabbetinin lisanı, rahmetinin misali, mahlûkatının nuru, mevcudatının şerefi, yaratıkların kesreti içinde birliğinin kandili, kâinatının sırrının keşşafı, rubûbiyet saltanatının dellâlı, rıza gösterdiğin işlerin tebliğcisi, isimlerine ait definelerin tanıtıcısı, kullarının muallimi, kâinatı kaplayan ayet ve delillerin tercümanıdır.

Hem O Zat Senin bilinmekle görünmenin ve mahlukatına varlığını göstermenin vesilesi, Senin cemâl ve isimlerine olan muhabbet nurlarının, sanat ve masnuatının güzelliklerine olan sevginin aynasıdır.

Ey göklerin ve yerlerin Rabbi! O Senin habibin ve âlemlere rahmet olarak gönderdiğin resulün, âlemler sarayındaki nakışlarda var olan boya, sanat ve yaratılıştaki hikmet ile Rabbülaleminin saltanatındaki rubûbiyet güzelliklerini açıklamak için vazifelendirdiğin, âlemler kitabının satırlarında var olan ayetlerdeki kelimelerin hikmetli işaretleriyle, Rabbülaleminin tecelli eden isimlerindeki hazinelerinin tanıtıcısı ve rıza gösterdiğin amellerin tarif edicisidir.

38- Öyleyse Rabbim! Sen ahir zamana kadar yazılıp okunan Risâle-i Nur’un harfleri adedince O’na, Âl ve Ashabına salât ve rahmet eyle. Rahmetinin hürmetine, bu imani tefekkürleri benim, Risâle-i Nur’un sadık talebelerinin, Üstadımız Said Nursî’nin (r.a.), anne ve babalarımızın sevab defterine kayd eyle. Âmin.

Hamd olsun âlemlerin Rabbi olan Allah’a ki hamd yalnız kendisine mahsustur.

Dualar

Bediüzzaman’ın Diliyle Şeyh Abdülkadir Geylani’nin Duası

1- İlâhî! Günahlar beni dilsiz kıldı, lâl etti. İsyanın çokluğu beni mahcup bıraktı. Gafletin şiddeti sesimi kıstı. Bu sebeple Senin rahmet kapına geldim çalıyorum. Seyyidim olan efendim, senedim olan dayanağım, Şeyh Abdülkadir Geylânî’nin kapıcıya aşina sesiyle Senin mağfiret dergâhının kapısında nida edip yalvarıyorum:

2- Ey rahmeti her şeyi ihata eden ve ey her şeyin iç yüzü melekût elinde bulunan Zât,

3- Ey hiçbir şey kendisine zarar veya fayda veremeyen, Kendisine hiçbir şey galebe edemeyen, Kendisinden hiçbir şey kaçıp gizlenemeyen, Kendisine hiçbir şey ağır gelemeyen ve hiçbir şeyin yardımına muhtaç olmayan, hiçbir şey Kendisini bir başka işten alıkoyamayan, hiçbir şey Kendisine benzemeyen ve hiçbir şey Kendisini âciz bırakamayan Zât,

4- Beni hiçbir şeyden hesaba çekmemek üzere her şeyimi bağışla.

5- Ey her şeyin idare, dizgin ve mukadderatını tutup zabteden, her şeyin anahtarları, kilitleri elinde bulunan! Ey her şeyden önce olan Evvel! Ey her şeyden sonra kalan Âhir! Ey her görünenden daha beri Zahir! Ey her görünmeyen den daha öte Bâtın! Ey her şeye üstün gelen, bütün eşyayı emri altında tutan Kahir!

6-Benim her şeyimi bağışla.. Senin her şeye gücün yeter.

7-Ey her şeyi bilen, her şeyi ihata eden, her şeyi en iyi gören, her şeye en iyi şahit olan, her şeyi en iyi gözetleyen, her şeye en güzel şekilde lütufta bulunan, her şeyden en iyi haberdar olan Zât!

8-Beni hiçbir şeyden hesaba çekmemek üzere bütün günah ve kusurlarımı bağışla. Senin her şeye gücün yeter.

9- Allah’ım! Büyüklüğünün izzeti, izzetinin büyüklüğü, saltanatının kudreti, kudretinin hâkimiyeti hürmetine, ben haktan kopmaktan, alçak arzu, kötü isteklerden Sana sığınıyorum.

10- Ey dergâhına dönüp, Kendisine sığınanların kurtarıcısı! Beni şeytanî şehvetlerden halâs eyle, beşerî pisliklerden temiz kıl. Peygamberin Muhammed’in (a.s.m.) candan muhabbetiyle beni gaflet paslarından, cehalet vehimlerinden kurtar da benlik bitsin, enâniyet gitsin, her şey Allah için.. Allah adına.. Allah’a gidiyor.. Allah’tan geliyor olsun ki, Allah’ın nimetlerine gark olalım.. Allah’ın ihsan denizine dalalım.. Allah’ın kılıcıyla muzaffer olalım.. Allah’ın inayetiyle şan bulalım.. Bizi Allah’tan uzak ve meşgul eden her şeyden Allah’ın hıfz ve himayesiyle korunalım..

11- Ey nurların nuru! Ey sırları bilen! Ey gece ve gündüzün müdebbiri, Ey her şeyin sahibi, maliki olan Melik, Ey her şeye galip gelen her bir mevcuda haddini bildiren, sonsuz izzet sahibi Azîz, Ey her istediğini yapmaya gücü yeten, herkesi ve bütün mevcudatı dize getiren, hükmünde mutlak galip olan Kahhâr, Ey hususi rahmet gösteren, sevgili ibadına mağfiret edip Cennet bahşeden Rahîm, Ey çok seven ve sevdiren, sevilmeye ve dostluğu kazanılmaya en çok lâyık olan Vedûd, Ey çok mağfiret eden, bağışlamayı seven Gaffar, Ey gaybleri ve gizlilikleri bihakkın bilen, Ey kalpleri ve gözleri çeviren, halden hale sokup değiştiren, Ey ayıpları bihakkın örten, kusurları her cihetle gizleyen, Ey bol mağfiret eden her günahı bağışlayan, günahlarımı bağışla, darda kalıp, çaresizliğe düşen, yüzüne kapılar kapanan, doğruların gittiği yolda gitmekte zorlanan, nefsi gaflet ve isyanda yüzerek, boş kazançlarla meşgul iken ömrünün günleri faydasız yere tükenen kuluna merhamet et!

Ey dua edilip çağrıldığı zaman cevap veren ve ey sonsuz sürat içinde hesaba çeken! Ey bol kerem sahibi, umulmadık yerden ihsan eden Kerîm, Ey çeşit çeşit hediyeleri, nimetleri, şifaları karşılıksız bol bol ihsan eden Vehhâb! Hastalığı artan, şifası zorlaşan, çaresi tükenen, musibeti ziyadeleşen, sığınağı ve ümidi ancak Sen olan kuluna merhamet et!

12- İlahi! Halimi, üzüntümü, şikâyetimi Sana arz ediyorum.

İlahi! Hüccet ve delilim ihtiyaç ve yoksunluğumdur. Hazırlığım fakır ve çaresizliğimdir.

İlahi! Cûd ve sehavetinin denizinden bir katre, bana yeter, bütün ihtiyaçlarımı giderir. Affının dalgalarından bir zerre, bana kâfi gelir. Ey Vedûd.. Ey Vedûd.. Ey Vedûd.. Ey yüce makam olan arş-ı azamın sahibi, Ey bütün mevcudatı maddesiz, mayesiz, örneksiz, meşietiyle yoktan var edip başlatan Mübdi’, Ey ilk yarattığı ve her zaman yenilediği, ölmüş çürümüş dağılmış mevcudatı tekrar dirilten iade eden Muîd, Ey dilediğini yapan!

13- Arşının her tarafını dolduran zatının nuruyla, bütün mahlûkatına galip gelen kudretinle ve her şeyi ihata eden rahmetinle Sana yalvarıyoruz, Senden başka ilâh yoktur, ey kullarına imdad eden Allah’ım, bize imdad et! Ömrüm boyunca işlediğim bütün günahlarımı ve dilimin yanlışlarını ve sürçmelerini bağışla. Ey merhametlilerin merhametlisi, rahmetinle duamızı kabul eyle! Âmin. Hamd olsun Âlemlerin Rabbine ki hamd ancak Kendisine mahsustur.

Bismillâhirrahmânirrahîm

1- Sen Sübhan’sın, bütün noksan sıfatlardan münezzehsin! Senin medh ü senânını saymakla bitiremem. Sen, hakkı batıldan ayıran Kur’an’ında kendini medh ve tavsif ettiğin gibisin. Habibin Muhammed’ini (a.s.m.) izninle ve bütün sanatlarını kendilerine mahsus dilleriyle konuşturarak Kendini medih ve tavsif ediyorsun.

2- Sen Sübhan’sın, bütün noksan sıfatlardan münezzehsin! Seni hakkıyla tanıyamadık, ey bütün sanatlarının mucize olmalarıyla..

Bütün mahlûkatının tavsifleriyle ve bütün mevcudatının tarifleriyle maruf olan, tanınan Allah’ım!

3- Sen Sübhan’sın, bütün noksan sıfatlardan münezzehsin! Seni hakkıyla zikredemedik, ey bütün mahlukatının dilleriyle..

Kâinat kitabının bütün canlı kelimeleriyle.. Bütün hayat sahibi mahlukatının ibâdet ve tahiyâtıyla.. Bütün ağaç ve bitkilerin titreşerek zikr ve cezbeye gelen bütün ölçülü yapraklarıyla zikredilen Allah’ım!

4- Sen Sübhan’sın, bütün noksan sıfatlardan münezzehsin! Sana hakkıyla şükredemedik, ey herkesin gözü önünde ihsan ve iyilik ettiğini gösteren, bütün ihsanlarının medih ve senâsıyla..

Nimet ettiğini gösteren, kâinat çarşısındaki bütün nimetlerinin ilanlarıyla..

Mahlûkatın gözü önündeki rahmetinin ve nimetinin bütün ahenkli meyveleriyle..

Ağaç ve bitkilerin saplarına dizilmiş bütün ölçülü çiçek ve salkımlarının hamdleriyle şükredilen Allah’ım!

5- Sen Sübhan’sın, bütün noksan sıfatlardan münezzehsin! Senin şanın ne kadar da büyük, delil ve burhanların ne kadar da zahir ve parlaktır.

6- Sen Sübhan’sın, bütün noksan sıfatlardan münezzehsin! Sana hakkıyla ibadet edemedik, ey bütün meleklerin, bütün canlıların, bütün unsurların ve mahlûkatın; mükemmel bir itaat, imtisal, intizam, ittifak ve iştiyak ile ibâdet ettiği Allah’ım!

7- Sen Sübhan’sın, bütün noksan sıfatlardan münezzehsin! Seni hakkıyla teşbih edemedik, ey yedi kat semâ ve yerin ve içindekilerin ve her şeyin Kendisini hamd ederek teşbih ettiği Zât.

Seni gök ve yer bütün sanat eserlerinin tesbihleri ile mahlûkatın bütün hamdleriyle, hamd ederek tesbih ve tenzih ediyorlar.

8- Sen Sübhan’sın, bütün noksan sıfatlardan münezzehsin! Yer ve semâ; Bütün enbiyâ, evliya ve melâikelerin (Rahmetin ve selâmın üzerlerine olsun) tesbihatlarıyla, hamd ederek Seni teşbih ve tenzih ediyorlar.

9- Sen Sübhan’sın, bütün noksan sıfatlardan münezzehsin! Kâinat; Habibi Ekreminin (a.s.m.) bütün tesbihatıyla ve Resûl-ü Âzaminin bütün hamdleriyle Seni hamd ederek teşbih ve tenzih ediyor. Senin en faziletli salavatın ve en mükemmel selamların onun üzerine olsun!

10- Sen Sübhan’sın, bütün noksan sıfatlardan münezzehsin! Ey yüce Allah’ım, Seni bu kâinat Muhammed’in (a.s.m.) yaptığı tesbihat sadalarıyla hamd ederek tesbih ve tenzih ediyor. Zira onun tesbihat sadaları asırlar dalgaları üstünde nesiller silsilesi boyunca dalgalandıkça dalgalanıyor.

11- Allah’ım! Muhammed’in (a.s.m.) tesbihat sadalarını, kâinat sahifeleri, bütün zamanlar yaprakları üstünde kıyamete kadar daim eyle.

12- Sen Sübhan’sın, bütün noksan sıfatlardan münezzehsin Allah’ım! Dünya Muhammed’in (a.s.m.) şeriatının eser ve tesirleriyle Sana hamd ederek teşbih ediyor!

13- Allah’ım! Dünyayı Muhammed’in dininin eser ve tesirleriyle kıyamete kadar güzelleştir!

14- Sen Sübhan’sın, bütün noksan sıfatlardan münezzehsin! Yer sinesinde sakladığı Muhammed’in (a.s.m.) lisanıyla, Senin kudretinin azametini gösteren Arşın altında secde ederek, Sana hamd ve teşbih eder.

15-Allah’ım! Yerin her tarafını, dünyanın her beldesini Muhammed (a.s.m.) lisanıyla kıyametin kopacağı, ölülerin dirileceği güne kadar konuştur.

16- Sen Sübhan’sın, bütün noksan sıfatlardan münezzehsin! Ey Allah’ım! Seni, bütün mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, bütün zaman ve mekânlarda, efendileri olan Muhammed’in (a.s.m.) lisanıyla hamd ve tesbih ederler.

17- Allah’ım! Erkek kadın bütün mü’minleri kıyamet gününe kadar Muhammed’in (a.s.m.) tesbihat sadalarıyla konuştur.

Bismillâhirrahmânirrahîm

1- Yâ Allah, Yâ Rahman, Yâ Rahîm, Yâ Ferd, Yâ Hayy, Yâ Kayyûm, Yâ Hakem, Yâ Adl, Yâ Kuddûs!

2- İsm-i Azâmının hak ve hürmetine, güzel isimler olan Esma-i Hüsnânın hak ve hürmetine, hakkı batıldan ayıran hikmetli Furkan-ı Hâkiminin kendisi ve sureleri, ayetleri, sırları, nurları, kelimeleri ve harflerinin hak ve hürmetine, Resûl-ü Ekreminin kendisi ve mû’cizeleri, kemâlâtı, Şeriatı ve sünnetinin hak ve hürmetine, onun Ehl-i Beyti, Sahabileri ve kendisine destek çıkıp din uğrunda mücâhede gösterenlerin hak ve hürmetine (Allah onlardan razı olsun),

3- Yâ Rab, Arşını taşıyanların ve melâike-i Kirâmının kendileri ve tesbihatları ve ibadetlerinin hak ve hürmetine,

4- Yâ Rab, Cebrail ve emanettarlığı, Mikâil ve vekilliği, İsrafil ve Sûr’u, Azrail ve ruhları kabzedip muhafaza etmesi hak ve hürmetine,

5- Yâ Rab, Âdem ve kelimeleri, Havva ve şefkati, Şit ve nübüvveti, İdris ve göğe yükselişi, Nuh ve gemisi ve dualarının hak ve hürmetine,

6- Yâ Rab, İbrahim ve dostluğu, halilliği, Lût ve gayreti, İshak ve zürriyetinin peygamberleri, İsmail ve şerefli neslinin hak ve hürmetine,

7- Yâ Rab, Yâkub ve münacatı, Yusuf ve sıddıkıyeti, Yunus ve duası, Eyyûb ve sabrının hak ve hürmetine,

8- Yâ Rab, Cercis ve metaneti, Üzeyr ve hayatı, Hızır ve seyahati, İlyas ve risaleti hak ve hürmetine,

9- Yâ Rab, Mûsa ve münâcât ve Tevrâtı, Harun ve fesahati, Şuayb ve hitabeti, Yûşa ve Musa’ya (a.s.) arkadaşlığı hak ve hürmetine,

10- Yâ Rab, Salih ve devesi, Hud ve heybeti, Zülkarneyn ve hükümdarlığı, Daniyal ve hikmeti, Lokman ve hekimliği hak ve hürmetine,

11- Yâ Rab, Dâvud ve hilâfeti ve Zebûru, Süleyman ve mû’cizeleri, Zekeriyâ ve ibâdetleri, Yahya ve seyyidliği, İsâ ve zühdü ve İncil’i hak ve hürmetine,

12- Yâ Rab, Habib-i Ekremin (a.s.m.) kendisinin, Mi’rac ve Kur’ânının hak ve hürmetine,

13- Yâ Rab, bütün enbiyâ ve resullerin (salât ve selâm olsun onlara) ve kitaplarının ve suhuflarının hak ve hürmetine,

14- Yâ Rab, Şeriat-i Muhammediye hakikatleri ve hükümleri (Allah kıyamete kadar daim kılsın) hak ve hürmetine,

15. Yâ Rab, Din-i İslâm ve rükünleri hak ve hürmetine, iman ve nurları hak ve hürmetine, Kûr’ân ve sırları hak ve hürmetine, Tevrat ve suhufları hak ve hürmetine, Zebur ve neyleri hak ve hürmetine, Kûr’ân ve müjdeleri hak ve hürmetine,

16- Yâ Rab, Cennet ve letaifi, bekçileri, hurileri ve güzellikleri hak ve hürmetine,

17- Yâ Rab, gök ve güzellikleri, melâikeleri, ruhanîleri, yıldızları ve alâmetleri hak ve hürmetine,

18- Yâ Rab, yer ve hazineleri, hayvanları, ağaçları, bitkileri ve hakka delil olan görünen ayetleri hak ve hürmetine,

19- Yâ Rab, Ebû Bekir ve sıddıkıyeti, Ömer ve farukiyeti, Osman ve nûrânîyeti, Ali ve evliyalığı, Hasan ve neslinden gelen kutuplar, Hüseyin ve evlâdından gelen imamlar hak ve hürmetine,

20- Yâ Rab, Bedir Sahabileri, Uhud şehitleri ve din uğrunda cihadları hak ve hürmetine, evliya ve keşfiyatları, asfiya ve tahkikatları hak ve hürmetine, şehidler ve cihadları hak ve hürmetine, Kâbe ve ziyaretçileri hak ve hürmetine, Ravza-i Mutahhara ve içindekiler hak ve hürmetine, Risâle-i Nur ve Üstadımız Said Nursî (r.a) hak ve hürmetine,

21- Yâ Rab, Bu zikri geçenlerin hak ve hürmetine; abdin, Nebîin, Resulün Muhammed’e (a.s.m.) ve ashabına, Risale-i Nur’un yazılan ve okunan, hava ve hafızalarda temessül eden harfleri adedince, gece ve gündüz devam ettikçe, salât ve selâm eyle.

Kalplerimizi ve Risale-i Nurun sadık talebelerinin kalplerini ve bu nüshayı yazanın kalbini İman ve İslâmla genişlet, huzura kavuştur, bize ve onlara dünyadan çıkarken, hüsn-ü hatime ihsan eyle, her birimize ve her birlerine, tam ve mükemmel, sarsılmaz, sabit, daim ve ebedî bir iman nasip eyle, bize ve arkadaşlarımıza güzel bir sabır, mükemmel bir tevekkül, tam bir ihlâs, şanlı bir fetih, acil bir zafer ve aziz bir yardım lütfeyle,

Bizi ve o kardeşlerimizi mükemmel bir şekilde Kur’an ve iman hizmetinde ve Risale-i Nur’u İslâm âleminde, neşretmekle muvaffak eyle; bizi ve onları afetlerden, belâlardan, dalâlet ve tuğyan ehlinin şerrinden, nefis ve şeytanın şerrinden muhafaza eyle, bizi ve onları kabir ve Cehennem ateşlerinden kurtar; bizi ve onları Muhammed’in (a.s.m.) hayırlı, seçkin Âl ve Ashabıyla beraber Cennet’e idhal eyle O’na ve bütün Âl ve Ashabına, ümmetinin hasenatı adedince salât ve selâm olsun. Hamd olsun Âlemlerin Rabb’ine ki; hamd ancak kendisine mahsustur.

Allah’ım! İsm-i Azamının ve Furkan-ı Ahkeminin ve Resûl-ü Ekreminin (a.s.m.) hak ve hürmetine, bu okuduğum duaları, en çok sevdiğin evliyalarında kabul ettiğin gibi benden de, en iyi bir şekilde kabul eyle. Âmin..

Hamd olsun Âlemlerin Rabb’ine ki; hamd ancak kendisi ne mahsustur.

Hz. Ali (r.a) Efendimizin Münâcâtı

Allah’ım! Her şeyi kuşatan Rahmetin (hakkı) için, kendisiyle her şeye hâkim olduğun, her şeyin kendisine boyun eğdiği ve her şeyin önünde diz çöktüğü Kuvvetin (hakkı) için, kendisiyle her şeye galip ve üstün olduğun Ceberût’un (hakkı) için, karşısında hiçbir şeyin duramadığı İzzet’in (hakkı) için, her şeyi kuşatan Azamet’in (hakkı) için, her şeyin üstündeki Saltanat’ın (hakkı) için, her şey yok olduktan sonra bakî kalan Vech’in (hakkı) için, her şeyi kaplamış İsimler’in (hakkı) için, her şeyi kuşatan İlm’in (hakkı) için, Sen’den diliyor ve dileniyorum, Ey Nûr, ey Kuddûs, ey ilklerin ilki, ey Sonların Sonu!

Allah’ım, (İsmet) perdelerini yırtan günahlarımı bağışla! Allah’ım acı ve musibetlerin gelmesine sebep olan günahlarımı bağışla!

Allah’ım nimetleri başkalaştıran günahlarımı bağışla! Allah’ım duaları hapseden günahlarımı bağışla! Allah’ım, belâların inmesine sebep olan günahlarımı bağışla! İşlediğim her günahı ve yaptığım her hatayı bağışla!

Allah’ım! Zikrinle Sana yaklaştır, Seninle Sen’den şefaat dilerim. Bitmez tükenmez cömertliğin (hakkı) için, Sen’den beni Kendine yaklaştırmanı, şükrüne beni muvaffak kılmanı ve bana zikrini ilham etmeni diliyor ve dileniyorum.

Allah’ım! (Karşında) huzû, zillet ve huşu içindeki birinin dilemesiyle Sen’den bana müsamaha göstermeni, bana merhamet etmeni, bana verdiğine rıza ve kanâata ve her halimde tevazuya beni muvaffak kılmanı diliyorum.

Allah’ım Mahrumiyeti şiddetlenen zorluklar karşısında hacetini Sana arz eden yanındakine rağbeti arttıkça artan birinin dilemesiyle Sen’den diliyor ve dileniyorum.

Allah’ım! Saltanatın yücedir, makamın uludur, mekânın gizlidir, emrin ortadadır, hâkimiyetin her şeyin üstündedir, kudretin her şeyde carîdir ve hükmünü icrandan kaçmak mümkün değildir.

Allah’ım Günahlarımı affedecek, kabahatlerimi örtecek ve amelimden çirkin olanları güzele tebdîl edecek Sen’den başkasını bulamıyorum. Sen’den başka ilah yoktur. Sen (her türlü noksandan ve Sana yakışmayan her türlü yanlış atıftan) münezzehsin ve bütün hamd Sana’dır. Ben nefsime zulmettim, cehaletimle bir cürette bulundum ve geçmişte beni anmana ve bana olan nimetine itimat ettim.

Allah’ım, Mevlâm Benim! Ne çirkinlikler işledimse Sen hepsini örttün; üzerime ne belâları çektimse, Sen hepsini geri aldın, düşmeme her ramak kaldığı anda beni tuttun, korudun; ne kötülükleri benden savdın; hiçbir övgüye ve güzelliğe lâyık olmadığım halde Sen onları bana verdikçe verdin.

Allah’ım giriftar olduğum belâlar çok büyüktür; hallerimdeki kötülük hiçbir sınır tanımıyor; amellerim pek yetersizdir; zincirlerim beni yere mıhlamakta, tûl-i emellerim faydalı her şeyden beni alıkoymakta; dünya aldatıcı cazibesiyle, nefsim de cinayetleriyle beni baştan çıkarmaktadır. Efendim! Sen’den diliyor ve dileniyorum: Amellerimin, işlerimin kötülüğü duamın Sana ulaşmasına mâni olmasın: gizli hallerimden haberdar oluşun perdemi yırtmasın! Kötü hallerimden, günahlarımdan, aşırılıklara devamımdan, cehaletimden, şehvetimin çokluğu ve gafletimin büyüklüğünden dolayı bana ceza ile muamelede bulunma!

Allah’ım İzzetin (hakkı) için, her halimde bana karşı Rauf ol, bütün işlerimde Atûf ol!

İlâhî Ya Rabbi! Sen’den başka kimim var ki, ondan sıkıntlarımı gidermesini ve işlerime nezaret etmesini isteyeyim!?.. İlâhî kusurlarımdan ve nefsime karşı aşırılıklarımdan sonra Sana özür dileyerek, pişman olarak, kırık kalple, istiğfar ve inâbe ile ve günahlarımı itirafla geldim. Senin özrümü kabulünün ve beni rahmetinin olanca genişliğine alıp kabul etmenin dışında kaçacak ve yönelecek bir yerim yok!

Allah’ım! Özrümü kabul et, perişaniyetime merhamet et ve beni bağlarımdan kurtar!

Rabbim! Bedenimin za’fiyetine, cildimin inceliğine, kemiklerimin incelmesine merhamet et! Ya Rab! Senin birliğini itiraf etmeme rağmen ve kalbimde ma’rifetin, dilimde zikrin ve içimde muhabbetin varken, itiraf ve duamda sâdıkken ve Rububiyetine boyun eğip dururken beni ateşle azaba terk eder misin? Heyhat! Sen öylesine Kerimsin ki, Rubûbiyetin altındakini zâyî etmez, bir defa yaklaştırdığını uzaklaştırmaz, sığınağına aldığını kovmaz ve koruyup, merhamet ettiğini belâya atmazsın. İlâhî, ey Mevlâm Azametine secde ile yere kapanmış yüzleri, sıdk ile birliğin ve sena ile şükrünü ifade eden dilleri, Ulûhiyetini inanarak itiraf eden gönülleri, senin bilginden edindiği ile haşyet duyan kalpleri, itaatle Sana ibadete koyulan ve iz’anla istiğfara yönelen vücut azalarını ateşe salar mısın? Hayır, hakkındaki zannımız bu değildir. Fazlından bize bildirilen bu değildir. Ya Kerim, Ya Rab! Dünyanın en küçük sıkıntı ve belâlarına bile tahammül edemediğimi biliyorsun. Hâlbuki dünyanın belâları, kötülükleri azdır, süresi kısadır. Böyleyken ahiretin süresi uzun, eksilmez ve azalmaz ve senin gazabından ve öfkenden kaynaklanan belâlarına ben nasıl tahammül edebilirim?..

Ya Rabbi! Beni düşmanlarınla birlikte azaba duçar edecek, beni belâna maruz olanlarla birleştirip, sevdiklerin ve dostlarından ayıracak olursan, haydi azabına sabretsem bile, senin ayrılığına nasıl sabredebilirim!? Ateşinin sıcaklığına sabretsem bile, senin kerem ve ikramına yönelmemeye nasıl sabrederim? Recam affın iken, ateşte kalmaya nasıl sabrederim? İzzetin (hakkı) için, ey Efendim, Mevlâm! Yemin ederim ki, eğer bana konuşma imkânı verirsen, bir ümitle feryat edecek, yalvarıp yakaracak, ağlayıp sızlayacak ve nida edip sesleneceğim ki, neredesin ey Mü’minlerin koruyup Gözeteni, ey Ariflerin Nihâî Emeli, ey Yardım Dilenenlerin Yardımcısı, ey Sadıkların Kalplerinin Sevgilisi, ey Âlemlerin İlâhı? Seni (her türlü noksandan, her türlü Sana yakışmayan atıftan) tenzih ederim, bütün hamd Sana’dır. Görür işitir misin ki, emirlerine muhalefetle zindana tıkılmış, günahlarıyla ateş azabını tatmış, cürmüyle ateşin tabakaları arasında kalmış bir Müslüman kul var… Rahmetini umarak sızlanıyor, birliğine inananların diliyle Sana sesleniyor ve Rubûbiyetini Sana vesile kılıyor.

Ey Mevlâm! O, daha önce gösterdiğin hilmini umarken azapta nasıl kalır? O Senin fazlını ve rahmetini beklerken, ateş ona nasıl elem verir? Sen, onun sesini duyar, yerini görürken ateş onu nasıl yakar? Zayıflığını bilirken, ateşin karanlığı onu nasıl örter; sıdkını bilirken, o ateşin tabakaları arasında nasıl gider gelir? O, “Ey Rabbim” diye çağırırken, zebaniler onu nasıl alır götürür? O, kurtulmak için fazlını ümit ederken, Sen onu nasıl ateşe atarsın? Hayır!..

İlâhî, Seyyidî! Takdir buyurduğun Kudret (hakkı) için, şu gecede ve şu saatte, işlediğim her cürmü, her günahı affetmeni, üzerini örttüğüm her çirkinliği, gizlediğim veya açığa vurduğum her cahilane işi, Yazıcı Melekleri’nin yazmasını emrettiğin ve vücudumun azalarıyla birlikte onların da şahit olduğu her seyyiemi affetmeni diliyor ve dileniyorum!…

Yâ Rabbî, ya Rabbî, ya Rabbî, ya İlâhî, ya Seyyidî, ya Mevlâm! Hak ve Kuddüs oluşun (hakkı) için, sıfatlarının ve isimlerinin en büyükleri (hakkı) için, Senden, gece, gündüz bütün vakitlerimi zikrinle ma’mur ve daim hizmetinde kılmanı, amellerimi kabul etmeni diliyor ve dileniyorum. Ta ki, amellerim ve evradım tek bir vird olsun, halim hizmetinde sürekli olsun!

Ya Rabbi, ya Rabbi, ya Rabbi! Vücudum azalarına hizmetinde kuvvet ver; Sana haşyette ciddiyet hizmetinde devam ver; öyle ki, önde gidenlerin meydanında Sana yürüyeyim, Sana gelmekte yarışanlarla birlikte yarışayım, Senin yakınlığına iştiyakı olanlarla birlikte iştiyak duyayım, muhlisler arasında Sana yaklaşmaya çalışayım, yakin sahiplerinin korkusuyla Senden korkayım, Mü’minler arasında civarına varayım!

Allah’ım! Bana kim kötülük dilerse, Sen geri çevir! Kim bana hile ederse, ona mukabele et! Beni, katındaki nasib itibariyle en iyi, Sana yakınlık itibariyle en yakın, nezdinde en has kullarından kıl! Buna ancak Senin fazlınla ulaşılır. Bana karşı hep cömert ol, beni şerefinle şerefyab kıl, rahmetinle koru. Dilimi daima Seni zikreden bir dil kıl, kalbimi muhabbetinle doldur, dualarıma icabetle beni nimettendir, sürçmelerimi azalt, kaymalarımı affet, Sen kullarına Sana ibadeti hükmettin, Sana duayı emrettin ve onlara icabet sözü verdin. Ben de buna uyarak ya Rabbi, yüzümü yere koydum, ya Rabbi, ellerimi Sana açtım; izzetin (hakkı) için, duama icabette bulun, beni arzuma ulaştır, fazlından recamı kesme, cin ve insanlar arasındaki düşmanlarımın şerrinden beni koru. Ey hemen razı oluveren! Duadan başka bir şeyi olmayan (şu kulunu) bağışla. Çünkü Sen dilediğini işlersin, ey ismi deva, zikri şifa, taati gına olan! Sermayesi reca, silahı büka olan (şu kuluna) merhamet et! Ey nimetleri bol verip tamamlayan, ey musibetleri def eden, ey karanlıklarda korku içinde kalanların ışığı! Ey öğretilmeden bilen. (Rasulün, Habibin) Muhammed’e ve Âl-i Muhammed’e salat eyle! Sen bana, Sana yakışanı yap!

Allah’ın salatı ve selâmı Rasulüne ve Âline olsun!

ÂMİN

Kur’an’ın kalbi..

Günün Ayet-i Kerime meali…

Bismillahirrahmanirrahim

“Ey iman edenler! Sizden hiçbir topluluk bir başka toplulukla alay etmesin. Ne mâlum? Belki alay edilenler edenlerden daha hayırlıdır. Kadınlar da başka kadınlarla alay etmesinler. Belki de alay edilenler edenlerden daha hayırlıdır. Birbirinizi, (daha doğrusu kendilerinizi) karalamayın. Birbirinize kötü lakaplar takmayın. İman ettikten sonra insanın adının kötüye çıkması, fâsık damgası yemesi ne fena bir şeydir! Kim tövbe etmezse işte onlar tam zalim kimselerdir.”

Hucurat Suresi 11. Ayetin Meali

……….

Günün Hadis-i Şerif’i…

Hz. Enes Radiyallahu Anh anlatıyor: Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Vessellem) buyurdu ki:

Her şeyin bir kalbi vardır. Kur’an’ın kalbi de Yâ-sîn’dir. Kim bu sureyi okursa, Cenâb-ı Hakk, bu okuması sebebiyle kendisine, Kur’an-ı Kerim’i -Yâ-Sîn hariç- on kere okumuş sevabı verir.

(Tirmizi, Sevâbu’l-Kur’an 7)

.…….

Risale-i Nur’dan;

Demek, insan bu âleme ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül(mükemmelleşme, olgunlaşma) etmek için gelmiştir.

Mahiyet ve istidat itibarıyla her şey ilme bağlıdır. Ve bütün ulûm-u hakikiyenin esası ve madeni ve nuru ve ruhu marifetullahtır(Allah’ı tanıma ve bilme) ve onun üssü’l-esası da iman-ı billâhtır.

 [Sözler’den]

.…….

Cevşen’den ;

12-

Ey gaybları bilen,
Ey günahları bağışlayan,
Ey ayıpları örten,
Ey sıkıntıları kaldıran,
Ey kalpleri değiştiren,
Ey kalpleri süsleyen,
Ey kalpleri nurlandıran,
Ey kalplerin tabibi,
Ey kalplerin sevgilisi,
Ey kalplerin dostu,
Sen bütün kusur ve noksan sıfatlardan münezzehsin,
Senden başka İlah yok ki bize imdat etsin.
Emân ver bize, emân diliyoruz. Bizi Cehennemden kurtar.

www.NurNet.Org

İnsanlar bugün iki grup halinde sabaha erdiler!

Günün Ayet-i Kerime meali…

Bismillahirrahmanirrahim

Bir eşinizden ayrılıp da yerine başka bir eşle evlenmek isterseniz, ayrıldığınız hanıma yüklerle mehir vermiş olsanız da, içinden ufak bir şey bile almayın. Boşanmaya sebep uydurup iftira ederek, göz göre göre günaha girerek bunu almanız hiç münasip olur mu? Nasıl alabilirsiniz ki birbirinize karılıp katıldınız, bir yastığa baş koydunuz, Hem onlar siz kocalarından hukuklarını gözetme konusunda sağlamca te’minat da aldılar?” [Nisa Suresi 4,20-21]

Hz. Ömer (r.a) halife iken evlenmeyi kolaylaştırmak için mehir mikdarına üst sınır koymak isteyince, mescidin arka tarafından bir hanım da bu âyeti okuyarak: “Ya Emire’l-müminîn! Allah’ın verdiği imkânı almak doğru olur mu?” deyince Hz. Ömer derhal inceliğin farkına varmış, cemaatin huzurunda o hanımın haklı olduğunu kabul etmiştir.

……….

Günün Hadis-i Şerif’i…

İbnu Abbas Radiyallahu Anh anlatıyor: Resulullah Sallallahu Aleyhi Vessellem zamanında halk yağmura kavuştu. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi Vessellem):

“İnsanlar bugün iki grup halinde sabaha erdiler, bir grubu kafir, bir grubu da mü’mindir.” dedi. Ve şöyle açıkladı:

“Bazıları: ‘Bu yağmur ALLAH’ın bir rahmetidir.’ derken, diğer bazısı: ‘Falan falan yıldızın uğuru doğru çıktı.’ dedi.” Bunun üzerine şu ayet nazil oldu:

Hayır (hakikatler kafirlerin dedikleri gibi değildir). İşte yıldızların düştüğü yerlere and ediyorum ki, hakikaten bu, eğer bilirseniz büyük bir anddır. Muhakkak o, elbette çok şerefli bir Kur’an’dır, ki siyanet edilmiş bir kitapta (yazılı)dır. Ona tam bir surette temizlenmiş olanlardan başkası el süremez. O Âlemlerin Rabbinden indirilmedir. Şimdi siz bu kelamı mı hor görücülersiniz. Rızkınıza(şükür edeceğinize) siz behemehal tekzibe mi kalkışırsınız?

[(Vakı´a, 56/75-82); (Müslim, İman 127)]

.…….

Risale-i Nur’dan;

İman, insanı insan eder. Belki insanı sultan eder. Öyle ise, insanın vazife-i asliyesi, iman ve duadır. Küfür, insanı gayet âciz bir canavar hayvan eder.

[Sözler’den]

.…….

Cevşen’den ;

11-

Ey sıkıntım anında hazırlığım
Ey musibetim anında ümidim
Ey yalnızlığım anında arkadaşım
Ey gurbetliğimde dostum
Ey nimetlendiğim anda sahibim,
Ey kederim anında ferahlatıcım
Ey ihtiyacım anında yardımıma koşan,
Ey zor durumumda sığınağım,
Ey korkum anında yardımcım,
Ey şaşkınlığım anında yol göstericim,
Sen bütün kusur ve noksan sıfatlardan münezzehsin,
Senden başka İlah yok ki bize imdat etsin.
Emân ver bize, emân diliyoruz. Bizi Cehennemden kurtar.

www.NurNet.Org