Etiket arşivi: Eyüphan Kaya

Ezanlar Darbeyi Savurdu

İnsanın başına bir şey gelmeden olayın vuku anında nasıl davranacağını bilemez. Hani bir söz var “bazı şeyler anlatılamaz yaşanır.” 15 Temmuz direnişi de böyle bir şeydi.

Eğer Anadolu insanı “ya Allah” deyip meydanlara çıkmasaydı kim bilir ülkemiz şimdi kaç parçaya ayrılmıştı, biz yaşıyor muyduk ölmüş müydük kestirmek çok zor, çünkü bu tür müdahaleler sonrasında nitelikli kesimin susturulması hamlesi başlıyor, dolayısıyla konuşan, yazan kimseler susturuluyor, dizginleniyor.

Eskiden darbeler ezanı susturuyordu elhemdulillah bu defa ezan darbeyi savurdu. 250 şehit verdik, hürriyet uğruna, vatan uğruna, din ve namus uğruna icap ederse 2.500 de, 25.000 de 250.000 de şehit verilir.

Bu ülke bizim, düşmana karşı şehit kanlarıyla müdafaa edilmiş, atalarımızdan bize bırakılmış bir emanettir.

Allah o günleri bir daha göstermesin.

Amin demeniz dileğiyle.

Eyüphan Kaya

15 Temmuz gecesi ve Diyarbekir

O Gece oğlumun düğünüydü, alt-üst, bay bayan ayrı iki farklı salonda düğün yapmış, gelin damadın yeni bir hayata adım atmanın hayırlı bir etkinliği olan bu geceyi en az günahla atlatmanın keyfini yaşamıştık.

Yolda Damadım Halil Mutlu son dakika haberlerine baktı ve darbe girişimde bulunulduğunu söyledi.

Bana şaka gibi geldi, hani eski darbeler bari ortam müsaitti, memlekette bazı sıkıntılar vardı, bir kargaşa mevcuttu, ama an itibariyle memlekette ciddi bir sıkıntı yoktu, meğerse ülkenin huzur ve mutluluğu birilerine batıyormuş.

Gelin-Damadı evlerine bıraktık evimize doğru gelirken koyu bir HDP’li olan komşu binamızın kapıcısı, mutlulukla karışık bir ifade ve alaylı bir dille “hoca neler oluyor darbe olmuş haberiniz var mı?” dedi,

Ben de bir an soğuk kanlılığımı koruyarak “ne darbesi arkadaş kısmi bir isyan var şimdi onlara birkaç tokat atarlar olur, biter” dedim. Allah’a şükürler olsun ki öyle de oldu.

Meğerse darbeyi duyan oğlum kısa bir değerlendirme yaparak eşiyle birlikte bir karar veriyorlar, “bu gece evde kalma gecesi değildir” deyip gelinimi yarım saat zarfında babasının evine bırakıp nöbet meydanına geliyor, ben bunu iki ay sonra başkasından duydum, her hatırlattığımda da duygulanıyorum, hala da ona sormadım.

Saat 12-01 arasıydı, vasıta da yok, nasıl gideceğimi düşünürken Yeğenim Metin Porsuk beni aradı, “Dayı nerdesin? Sorusunu sormaz mı?” Ben de vasıta yok gelmekte zorlanıyorum dedim, eniştegillerden Yalçın Asiltürk beni arabasıyla aldı, bana unutulmaz bir iyilik yaptı.

AK Parti il binasının önüne vardık ki maşallah, maşallah, öyle bir kalabalık öyle bir heyecan var ki tarif edemem,  bir yanda sivil toplum diğer yanda tüm ihtişamıyla orayı dolduran Hüda-Parlı kardeşlerimiz. Tabi AK Parti teşkilatı belediye meclis üyeleri dahil tam kadro oradaydı.

Bir zamanlar müdür olduğum okulda İş-Kur çerçevesinde çalışan soyadı Kartal adını hatırlayamadığım bir genc halimi sordu, Hal hatır sorduk bana dedi ki; “Ben evden çıkınca hanımdan helalık isteyip çocuklar sana emanet deyince hanım dedi ki ben de geliyorum çocuklar anne babasız yaşar ama vatansız yaşayamaz” ister inanın ister inanmayın bunu her hatırladığımda duygulanıyorum şu anda göz yaşlarını döktüğüm gibi.

Tekbirler, salavatlar, konuşmalar oldu derken sabahladık, o gece sala okuyup sabah namazında bize imalık yapan ilahiyat hocası Rifat Ablay ne aceptir ki FETÖ gerekçesiyle yakalandı dört ay cezaevinde kaldıktan sonra çıkarıldığı ilk mahkemede bırakıldı.

Darbeye karşı “Dik dur eğilme, bu millet seninle”  eseriyle çevre illerde de Milli İrade Nöbetlerine destek verdi, işte böyle kaba yanlışlar da oluyor.

16 Temmuz günü saat 10’na kadar partideydik milli irade nöbetinin programlı düzenli gitmesi için üç kişilik bir tertip komitesi oluştu bu komitede Mehmet Arzu, Av. Raşit Ocak ve acizane ben uygun görüldük, bazı okurlarımızın benim için FETÖ ye karşı ılımlı davranıyorsun diyen yorum yapıyorlar, ne diyeceğimi bilemiyorum.

15 Temmuz sıradan bir darbe kalkışması değildi, ülkemizi paymal etme teşebbüsüydü. Anadolu insanı ülkesine sahip çıktı elhemdulillah. Aksi takdirde kim bilir bizim gibi mutedil vatandaşların başına ne gelirdi.

Gelin bu müdahaleyi birlik beraberliğin başlangıç tarihi olarak kabul edelim.

Kürdüyle Türküyle selamlaşıp kenetlenelim. Öz vatanımızda huzur ve zenginlik içinde yaşamanın yollarını arayalım ne dersiniz?

Allah o günleri bir daha göstermesin!

Amin demeniz dileğiyle

Eyüphan Kaya

İman edenlere müjdeler olsun

Sahih rivayetlere göre Hz.Adem aleyhiselamdan günümüze dek 124 bin Nebi 313 Resul gelmiş hepsi de Allah’ın varlığını, ahretin hayatının olacağını bu kısacık dünya hayatında Allah’ı tanıyarak hak ve adalet çerçevesinde insana yakışır bir eda ile yaşamamızı tavsiye etmişlerdir.

Karşı taraf ne yapmış, istediğimiz gibi yaşayalım, canımız ne istese onu yapalım, hayatımızı yaşayıp keyfimize bakalım demiş ve bu üç günlük dünya hayatı böylece akıp gitmiş, yüz yıl öncesinden dünyaya gelenden birileri hayatta kalmadığı gibi yüz yıl sonrada şu anda yeryüzünde yaşayan 7 milyar insandan kimse kalmayacak, sünnetüllah budur; “her nefis ölümü tadacaktır”

Ebedi hayatta cennet ve cehennem diye iki farkı mekan olup insanlık alemi bu iki adresten birine gideceğine göre cennete gidenin dahi dünya yaşamındaki hesenatı, samimiyeti, insanlardan aldığı duayı, ihlas kat kayısına paralel olarak makamı belirleneceği ifade ediliyor.

Yüce Allah Peygamberi aracılığıyla dünyada ve ahrette aziz olanın yol ve yöntemlerini insanlığa öğretmiş ve cüzi iradesi dahilinde onu serbest  bırakmıştır.

Allah’a iman edip salih amel işleyen bir kimsenin Cennetlerin en güzeli olan Cennet-ül firdev’se gideceğini müjdelemiş olup İlahi mağfirete mazhar olmanın değişik yol ve yöntemlerini belirlemiştir.

Bunlardan biri de Ramazan ayını ihya edebilmektir.

İslam’ın beş şartlarından biri olan orucunu tutmak oruçluyken az konuşup, zikir ve tefekküre zaman ayırmak, Kur’anı kerim okumak, gücü nispetinde cömert davranmak, sılayı rahim yapmak, tövbe ve istiğfarla Rabb’ına yönelmek vb. nefsini manevi bir tezkiyede geçmek için bir fırsat elimize geliyor. Zaten Peygamberimiz Aleyhisselatu vesselam buyuruyor ki;

“Ramazan ayı üzerinden geçtiği halde Allah’ın mağfiretini hak etmeyenlere yazıklar olsun”

“Kim ki inanarak ve hasseten Allah için Ramazan ayını ihya ederse geçmiş günahları af olur”

“Oruçlunun sessiz tesbih, ibadeti kat kat kabul edildiği gibi uykusu dahi ibadet hükmüne geçer”

Dolayısıyla “iman edenlere müjdeler olsun” diyorum,

*Ramazan ayına ulaştıkları için,

*Allah rızası için oruç tutarak İslam’ın beş rüknünden birini yeri getirdikleri için,

*Nefislerini terbiye ederek daha iyi bir şahsiyet kazandıkları için, *Sevaplarına sevap katarak ahret sermayelerini artırdıkları için,

*Tövbe istiğfar ederek bir daha işledikleri hatalara, kusurlara dönemeye söz verdikleri için, müjdeler olsun.

Böyle bir fırsatı biz günahkar kullarına veren Allah-u Tala’ya kalbi, kavli, fiili şükranlarımızı sunmak boyun borcumuzdur.

Müslüman bir kimse buna “eyvallah” der, Müslüman olmayanı da enterese etmez değil mi?

Bazı defolu vatandaşlarımız da var, dünyadaki terakkiyi Allah’ın emrine karşı gelmekte buluyor, ben asıl bu cehalete kahroluyorum.

Allah iman üzeri, ihlas üzeri, kelimeyi şehadetle bu fani dünyadan ayrılmayı nasip etsin.

Amin demeniz dileğiyle.

Eyüphan Kaya
Eğitimci yazar/İnsan hakları Aktivisti

 

Asa-yı Musa Bugün de Mucizedir

Meşhur bir ifade var, kalırsınız katılmazsınız o ayrı mesele, deniliyor ki; biz çok konuşan, az okuyan, hiç yazmayan bir milletiz.

Doğruluk derecesi tartışılabilir ama galiba öyleyiz desek doğru olur. Boşuna dememişler batı dünyasında kalem, doğu milletinde ise kelam daha etkilidir. Nedenine gelince; okumayan, yazmayan bir kimse tabi ki duyduklarına göre kalkıp oturacak, ona göre yorum ve değerlendirmeler yapacak, haklı haksızı ona göre tespit edecektir.

Asrımızın emsalsiz eseri “Risale-i Nur” gibi bir kaynak var elimizde İmani meselelerde bizi mest edecek kadar zengin bir içeriğe sahip, o iman ki cennete girmenin ön şartıdır, gel gör ki insanımızın bir çoğu bu eserlerden bihaber, duyanların bir kısmı da eserlerden bihaber acımasızca eleştiriyor.

Ben medrese tahsilini 8 yıl okumuş bir kardeşinizim 2000’li yıllarda Risaleyle tanıştım, 8 dersten sonra farkını fark ettim, bu eserleri okumanın dünya ve ahret saadetim için gerekli olduğuna kanaat ettim ve o gün bu gündür fırsat buldukça okumaya gayret ediyorum. Külliyatı bitirebildim mi derseniz maalesef hayır, ama okuduğum her kitap beni az daha olgunlaştırıyor, insanı kamil olma yolunda bana mesafe kat ettiriyor desem inanın.

Okuma programları yılda bir olup genellikle 7-10 günlük iken ben maalesef bazen 3, bazen 5 gün katılabiliyorum.Bu seneki programda Asayı Musa’yı okudum favkelade bir feyiz aldım, kısmen sizinle de paylaşmak isterim, tamamını istiyorsanız buyurun bu kitabı kendiniz okuyun daha iyi olmaz mı?

Namazın ehemmiyeti üzerinde duran bu manidar kitap, ölümün idamı ebediden çok dünyanın eza ve cefa dolu bir hayatından terhis olduğunu ispatlarken, üç günlük dünya için insanın kendini sefil hale düşürmemesi gerektiği, dünyada olup biten hadiselere zaman ayırarak dedikodu ile uğraşmanın gereksizliği üzerinde duruyor.

Düşünebiliyor musunuz sabah akşam dünya siyasetine zaman ayırıyoruz olumlu bir katkımız olmadığı halde boşuna çene çalıp, toplumda taraf oluşturup husumet peyda ediyoruz, bundan daha büyük bir gaflet var mı?

“Helal daire keyfe kafidir” diyen üstadımız Bediüzzaman ne olur gençliğini günahlarla murdar etme diye bir ikazda bulunuyor.

Allah’a iman etmenin hayatı nasıl da kolaylaştırdığını delillerle ortaya koyan bu kitap müjdesini Hz.Ali(r.a) dan bizzat almış, O’nun Celcelutiye adlı eserinde “Asayı Musa ile karanlık dağılacak” ifadesi yer almaktadır. İşte bir karanlık perde de benim gözümden katlı desem inanın.

Ahret imanının gerekliliğine değinen bu kitap, büyük küçük bir hükümdarın dahi kendine göre mükafat ve mücazat kriterleri varken, Kainatın sahibi yüce Allah(c.c) nasıl insanlık alemine bu manada ölçüler uygulamayacak ve burada gücü elinde tutan bir zabıt elli türlü film fırıldak çevirmesine rağmen ölüm zalim ile mazlumu bir anlamda eşitleyecek haşa ve kella elbette ki mazlum zalimle yüzleşecek ve yüce Allah mazlumun ahını karşılıksız bırakmayacaktır.

İshak Paşa Sarayını göreniniz vardır, sarayda misafirlerin ağırlandığı değişik değişik ikram ve istirahat odaları varken, bir de mahkumların yaşadığı zindanları vardır. Bir kul bunu ayırd ediyorsa mutlak kudret sahibi elbette ki cennet ve cehennemiyle bu hazırlığı kullarına yapmıştır.

Allahın varlığı ve birliği, Hz.Muhammed’in onun Resulü olduğu, Kur’anı kerimin Allah’ın kelamı olduğu ve ahretin varlığını o kadar inandırıcı bir tarzda anlatıyor ki,

Sülukteki sofiye “ya hayy” dedirtip haykırtabiliyor,

Ali beyt aşkıyla yanan bir aleviyi semahta nirvanaya çıkartıyor,

Bir mevleviyi sema ile Şeb-i Arusla buluşturyor,

Benim gibi sıradan bir mümine de abi Kevser ikram ediyor desem inanın. Keşke her mümin bu kitabı okuyabilse, her insan okuyabilse iman ile müşerref olup Allah’ın huzuruna başı dik gidebilse.

Sevgili dostlar birilerinin getirdiği, bize ulaştırdığı sıradan bir habere inanıyoruz da, emin ve sadık aynı zamanda masum ve insanlık abidesi olan 124 bin peygamberin ve onların Serdar-ı Erkemi durumunda olan Hz.Muhammed alehhisselatu vesselamın getirdiğine, bize ulaştırdığına neden inanmayalım, üstelik elimizde bulunan Kur’an gibi bir kitap da varken.

Yerlerine ve göklerin ilahı yüce Allah kum ve acı sudan milyarlarca deniz mahlukatına rızık verirken, bir haftalık Nil nehrinin suyu, aktığı dağın büyüklüğünden daha fazla bir hacme sahip olduğu halde o suyu 365 gün ve asırlar boyu akıtırken daha hangi mucizenin peşine düşmüşüz ki imandan bağımsız, serseri mayın tarzı bir hayat yaşıyoruz?

Doğrusu benim anlattığım deveden kulak, bir paragrafı dahi toparlamaya elverişli olmayan bu kitabın özetini bir yazıya almak haddim değil, ama dikkatinizi çekmek adına duygularımı sizinle paylaşıyorum. En kısa zamanda Asayı Musa’yı okumanız dileğiyle

Selam ve dua ile yaşayın e mi?

Eyüphan Kaya

www.NurNet.org

Berat Gecesi (Şiir)

Mübarek bir gece beraet anı
Dua mağfiret merhamet anı
Dostlarla birlikte muhabbet anı
Kandildir bu gece kıymetli canlar

Eller havada gözler semada
Kimi nafile kılar kimisi kada
Kiraat ehilnden gelir hoş sada
Kandildir bu gece kıymetli canlar

Kimisi düşünür kimisi yazar
Kimisi nefsine çeker bir azar
Kimi bir tespihle kazanır hezar
Kandildir bu gece kıymetli canlar

Daular edilir dünya ahrete
Helal rızık için bin berekete
İstiazeler bela ile felakete
Kandildir bu gece kıymetli canlar

Anne babalara rahmet dilenir
Aile huzuru Haktan istenir
Mevlüt eşliğinde tatlılar yenir
Kandildir bu gece kıymetli canlar

Cennet-ül firdevsi göze alanlar
Cazip gelmez onlara saraylar hanlar 
Alın secdedeyken ağarır tanlar
Kandildir bu gece kıymetli canlar

Resul-i Ekreme salat ve selam
Mana aleminden ederler kelam
Şahlanmış yazıyor mübarek kalem
Kandildir bu gece kıymetli canlar

Hak Teala verir kuluna fırsatı
Der; ey kulum al kendine beratı
Belki onunla rahat geçersin sıratı
Kandildir bu gece kıymetli canlar

Tövbe et, mağfiret dile ey canım
Zindandayım ağrıyordur her yanım
Ben Hakk’ın hakkına daim kurbanım
Kandildir bu gece kıymetli canlar

Biliyorum eksiğimi ey Bilen
Ancak sensin günahları silen
Ey nefis boyun bük çekilmez çilen
Kandildir bu gece kıymetli canlar

Eyüphan Kaya

www.NurNet.Org