Etiket arşivi: mehmet ali bulut

Bulut: ‘Can boğazdan çıkar, çünkü…’ (video)

Gazeteci-Yazar Mehmet Ali Bulut, Can Boğazdan Çıkar kitabının Bediüzzaman Said Nursi’nin Şükür ve İktisat Risalesinin tam bir Türkçe tefsiri olduğunu söyledi. Bulut, “Tabii ki Üstad konuya Rahmaniyet, ubudiyet ve kulluk noktasından baktığı için muazzam bir şekilde anlatıyor. Ama bu kitap da Şükür ve İktisat Risalesinin Türkçe tefsiridir.” dedi.

Mehmet Ali Bulut, Moral FM Av. Bekir Berk Toplantı Salonunda, Nur İlim ve Eğitim Vakfı ile Nesil Yayınları Grubunun ortaklaşa düzenlediği aylık seminer dizisinde İktisat ve Şükür Risaleleri bağlamında sağlıklı beslenme konusunu anlattı. Seminerin moderatörlüğünü Moral Medya Genel Müdürü Haluk İmamoğlu yaptı. Bulut, konuşmasında “Şükür hasta olmamak ve senden beklenen ibadeti hakkı ile yapmaktır.” diyerek “Hasta olmak (Dinde vâcib ve sünnet-i müekkede olan emirleri kasten, bilerek ve özürsüz terk etmek olan) bir tür tahrimen mekruhtur.” uyarısında bulundu.

Her insanın nasıl kanı, DNA’sı ve parmak izi kendine özel ise sindirim sistemi ve kanı da tekildir.” ifadesini kullanarak kan gruplarının insanların beslenmelerindeki önemine dikkat çekti: “Bütün dünyada kişilerin kan (mizaçlarına) gruplarına uygun beslenmeleri halinde şişmanlık ve hastalık problemlerinden kurtulacakları savunulmaktadır. Geleneksel tıp daha da ileri giderek her insanın kendine özgü sindirim sistemi ve enzimleri olduğu bilgisinden hareketle kişiye özel beslenme programları önermektedir. Bende bu kitapta kan gruplarına göre insanların neleri yiyip neleri yememeleri konusunu işledim. Yazılanların yüzde 90’ına yakının bizzat kendim denedim.

Beslenme, besin maddelerinin mizaç olarak, vücut yapısına benzer hale gelmesi ve böylece dokulardaki günlük yıpranma ve yırtılmaların, tamire uygun hale gelecek ve düzeltilecek şekilde değişmesidir.” diyen Bulut, bu konunun Kur’an’da da çok geçtiğini vurgulayarak “Kur’an’ı Kerim’e yiyecekler içecekler açısından bakıldığında, görülecektir ki iman dahil insanın tüm saadet ve şekavetleri, iyilik ve kötülükleri, daha doğrusu hak edişleri yedikleri içtikleri üzerinden aktarılıyor.” dedi.

İNSAN BAŞINA GELENLER HAKKINDA YEDİKLERİNE BAKSIN

Bulut, sözlerine şöyle devam etti: “İnsan bedendeki gıda ve faaliyet, zikir, fikir, huzur veya huzursuzluk ilişkilerini anladığında, Kur’an’ın helal ve haram yiyecekler konusunda neden bu kadar vurgu yaptığını da çözebiliyor. Hemen hemen her surede mutlak manada Allah sözü getirip gıdaya ve onun neticelerine dayandırıyor. Çünkü bugünün inanan insanları bu ayetleri daha çok helal-haramlar boyutuyla değerlendirse de kastedilen mana, helaller haramlar konusundan çok daha kapsamlıdır. Çünkü yediklerimiz ve içtiklerimiz bizden doğacak eylem ve fikirleri de etkiliyor. O fikir ve eylemler ya bizi cennete layık (huzurlu, sağlıklı, başarılı, yaşamından lezzet alan ve böylece Allah’ından razı) bir kul veya cehenneme layık (hastalıklar, sıkıntılar, inançsızlıklar ve müptelalıklarla vücudunu içinde yaşanılmaz bir hale getirmiş, ömrü kahırla geçen, bezgin, huzursuz ve adeta ölmeden cehennemi yaşayan, içten içe yanan) bir odun haline getiriyor. Bu yüzden insan başına gelenler konusunda sık sık dönüp yediklerine, içtiklerine bakmalı ki bunların keyfi bir takdir değil, bir hak ediş meselesi olduğunu da kavrayabilsin.

TESPİT EDİLEN EN ESKİ KAN GRUBU 0 (SIFIR)’DIR

Kanda anne sütü gibi insanın genetik yapısını bozuyor. Kanın kendisini tanımlanmasını gerektiren özel birimler var. Allah her bir insana taklit edilemez bir yapı vermiştir. Her kanın kendine ait bir kimlik tanımlaması vardır. O yüzden kan gruplarına göre beslenmek çok önemlidir” uyarısında bulunan Bulut, kan gruplarının tarihi hakkında şunları kaydetti: “Tespit edilen en eski kan grubu 0’dır. Tarım toplumuna geçildikten sonra A grubu çıkmıştır. İnsanlar soğuk memleketlere gidip baskı altına alınınca B grubu ortaya çıkmıştır. Bu kişiler soğuk memleketlerden geri dönüp diğer insanlarla tekrar temasa geçince bu sefer AB grubu ortaya çıkmıştır. AB kan grubunun geçmişine bakıldığında 1500 yıllık bir tarihi vardır.

ANNE SÜTÜ ÇOK ÖNEMLİ

Bulut, beslenme konusunda anneleri uyarak çocuklara hazır mama yedirmenin çok zararlı olduğunu belirterek “Bir erkek çocuğun 24 ay, kız çocuğunun da 20 ay annesi emmesi gerekiyor. Eğer gerektiği gibi anne sütü emmez ve hazır mama yerse bu çocuk da eczane sistemine üye olur. O yüzden anne sütü çok önemli. Günümüzde bulunan birçok hastalığın sebebi anne sütünü çocukların yeterince emmesidir.” diye konuştu.

Dursun Kabaktepe / Moral Haber

Bediüzzaman – Mustafa Kemal Görüşmesinin Belgesi Çıktı

TBMM 1. ve 2. dönem Şebinkarahisar milletvekili Ali Sururi Atatürk ile Said-i Nursi’nin yaklaşık bir saatlik bir görüşme gerçekleştirdiklerini yazdığı meclis anılarında anlatıyor. Bu önemli görüşmenin Said-i Nursi’nin daha önce gönderdiği mektubun içeriğinde yer alan ‘namaz’ uyarısı üzerine yapıldığı dile getiriliyor.

Dün akşam ÜLKE TV’de yayınlanan Sıra Dışı programında Turgay Güler’in konuğu olan Barla Platformu Başkanı Sait Yüce, TBMM 1. ve 2. dönem Şebinkarahisar milletvekili Ali Sururi’nin Said Nursi Atatürk görüşmesine ilişkin notlarını aktardı.

Programın bir diğer konuğu olan Haber 7 Yazarı Mehmet Ali Bulut ise Osmanlıca yazılmış olan notları Türkçe’ye çevirerek yorumladı.

BİR SAAT GÖRÜŞTÜLER

TBMM 1. ve 2. Dönem Milletvekili Ali Süruri’nin günlükleri Yeni Şafak gazetesinde de yayınlandı. TBMM Birinci ve İkinci dönem Şebinkarahisar milletvekillerinden Ali Sururi’nin yeni ortaya cıkan anılarında, Atatürk’ün Said Nursi ile Meclis’teki başkanlık odasında görüştüklerini ve münakaşa ettiklerini yazıyor.

Birinci ve ikinci Dönem Şebinkarahisar milletvekili ve Başkanvekili (2. Dönemde Kısa bir süre) Ali Süruri’nin (Tönik) günlüklerinde Atatürk ile Said Nursi’nin görüşmesine yer veriliyor. Elyazması ve Nadir Eserler Uzmanı Dr. Niyazi Ünver tarafından hazırlanarak yayınlanması için Tarih Kurumu’na gönderilen “Meclisteki Günlerim” isimli eserde Ali Süruri tarihleri ile birlikte Said Nursie’nin Meclis’te dinleyici locasında milletvekillerini selamlamasını ve TBMM Başkanlık makam odasında Atatürk ile yaklaşık 1 saate yakın süren görüşmelerine şahit olduğunu anlatıyor.

ALKIŞLARLA KARŞILANDI

Ali Süruri’nin günlüklerinde Said Nursi’nin TBMM’de miletvekilleri tarafından hoşgeldiniz töreniyle ve alkışlarla karşılandığı belirtilirken, Atatürk ile yaptığı görüşmenin detaylarına da yer veriliyor. Elyazması ve Nadir Eserler Uzmanı Dr. Niyazi Ünver tarafından hazırlanarak tarihe kazandırılmak üzere Türk Tarih Kurumu’na gönderilen Ali Süruri günlüğü “Meclisteki Günlerim” ismiyle basılacağı zamanı bekliyor.

MECLİS’TE KARŞILAMA TÖRENİ

Bediüzzaman Said Nursi’nin 9 Kasım 1922’de geldiği Ankara’dan 17 Nisan 1923’te ayrılır. Bu süre içinde yani yaklaşık 5 ay Ankara’da kalan Bediüzzaman, Hacı Bayram Veli Camii civarında ikamet eder. Ali Süruri (Tönik) Bediüzzaman Said Nursi’nin Meclis’e geldiği tarihi 9 Teşrinisani 1338 Perşembe (9 Kasım 1922) olarak anılarına kaydeder. Meclis’te dinleyiciler locasında oturan Nursi’yi Mebuslar alkışlarla ve hoşamedi (Hoşgeldin) töreniyle karşılarlar. Ali Süruri bunu anılarında şöyle dile getirir: “İki gün evvel Ankara’ya gelmiş olan Bediüzzaman Saidi Kürdî Efendi samiin locasındaydı. Vilayeti Şarkiye mebuslarından bazısının takriri üzerine Meclis alkışlarla müşarünileyhe beyanı hoşaşmedi etti. Kendisi de locada ayağa kalkarak temennayla ve birkaç kere selam vermek suretiyle teşekkürde bulundu. Bilahare riyaset odasında görüştük. (1)323’te (1918) gördüğüm Saidi Kürdi hiç değişmemiş ve ihtiyarlamamış…”

HALİFE’NİN MEKTUBU VAR

Atatürk ile Bediüzzaman Said Nursi görüştükleri gün Meclis’in çalıştığını Halife’nin (Osmanlı Halifesi) TBMM’ye gönderdiği cevabın okunması ile ilgili tartışmaların yürütüldüğünü söyleyen Ali Süruri anılarında o gün ile ilgili şunları yazıyor: “Halife hazretlerinden Meclis’e bir cevap gelmiş. Okunacağı sırada kaimen dinleyelim diye bir teklif dermeyan olmuş. Derken gürültü çıktı. Ben de hemen o sırada teneffüs salonuna çıkmıştım. İçeri girdiğimde münakaşa cereyan ediyordu. Nihayet tayini esami suretiyle reye kondu. Nisap yok. Badetteneffüs yoklama yapıldı. Ekseriyet olmadığı taayyün etti. Cevapname okunmaksızın meclis dağıldı. Celseyi aleni olmadığı için münakaşayı vakıa çok çirkin oldu…”

ALİ SURURİ KİMDİR?

Ali Süruri (Tönik) 1888 yılında Şebinkarahisar’ın Tönik nahiyesinde dünyaya gelir. Rüştiye tahsili yapan Ali Süruri, bir süre de dava vekilliği (avukatlık) yapar. I.ve II. Dönem Şebinkarahisar milletvekilliği görevlerinde bulunan Ali Süruri kısa bir süre de TBMM başkan vekilliği yapmıştır. Kendisi “sarıklılardan” olmakla beraber, Mustafa Kemal’in ekibinden olduğu bilinen Ali Süruri 1920-1923 yılları sürecinde günlük tutar. Bu günlükler neredeyse günü gününe tutar. Süruri 1926 yılında 38 yaşında hayatını kaybeder.

NAMAZ KILMASI İÇİN UYARMIŞ

Atatürk ile Bediüzzaman Said Nursi arasında Meclis Başkanlık Makam odasında geçen ve 1 saat süren görüşmeye tanıklık ettiğini söyleyen Milletvekili Ali Süruri tarih olarak da 25 Teşrinisani 1338 (25 Kasım 1922) olarak görüşmeyi kaydediyor. Ali Süruri anılarında görüşme ile ilgili şu bilgileri veriyor: “Takriben akşam namazı sıralarında Meclis dağılırken baktım, Divanı Riyaset odasında Kemal Paşa ile Bediüzzaman Molla Saidi Kürdî arasında bir mübahase var. Ben de dinledim. Bir saat kadar imtidat (Devam) etti. Mübahasenin iptidası (geçmişi) Bediüzzaman’ın Kemal Paşa’ya ve daha bazı arkadaşlara yazdığı mektupta namaz kılmalarını tavsiye etmesi ve mezhebi Şafide terki salâtın (namazın) şahadeti kabul edilmeyeceğine nazaran, Meclis’in ekseriyeti terki salât etse Meclis’in hükümlerinin medhul ve gayrı nafiz olması lazım geleceğini beyan eylemesinden dolayıymış.

Kemal Paşa meali mektubun siyaseten derkar olan mehazirinden ve hiç olmazsa yalnız kendisine yazılsaydı, bu mahzurun o kadar varit olmayacağından bahisle Bediüzzaman’a darıldı. Bediüzzaman’da bu mahzuru düşünmediğini itiraf etti. Bediüzzaman da evvelce biraz hasyetini söylüyor idiyse de, sonra tevil ve tahfif etti ve aralarındaki kırgınlık zahiren zail oldu gibiyse de herhalde iki taraf da birbirine muğber kaldılar. Kemal Paşa çok mühim meselelere temas etti ve hakikaten zekâsını gösterdi. Bediüzzaman’ı yalnız şu mübahasede dinleyenler şöhretini pek hakikate muvafık bulmadılar sanıyorum. Mamafih yine güzel cevaplar verdi. Ve Meclis’in çok mübarek ve mübeccel olduğundan bahsetti. O bilhassa Kemal Paşa’ya hitaben: “Siz Kur’an’ı ve İslam’ı kurtardınız. Kur’an’ı omzunuza kaldırdınız. Kur’an ise her sayfasında salât ile emrediyor. Mademki Kur’an’ı böyle muhafaza ettiniz onun emri olan salata da beynelmüslimin tayini müdavemet için teşebbüs etmeniz lazımdır ve mektubu size onun için yazdım. Sizden başkalarına yazdığım doğru olmayabilir. Fakat böyle bir teşebbüsü sizin hatırınıza onlar da getirsinler diye yazdım” mealinde güzel sözler söyledi…”