Etiket arşivi: noel

Yılbaşı ve Dinimiz İslam

Peygamber(sav) Efendimiz ;”Andolsun ki, sizden öncekilerin yoluna karış karış, kulaç kulaç uyacaksınız. Öyle ki, onlar keler deliğine girseler siz de gireceksiniz

Dedik ki; “Ey Allah’ın Rasulü, Yahudi ve Nasranileri mi kastediyorsunuz.

– Kim olacaktı?” diye cevap verdi.” 

Bediüzzaman Hazretleri; “Ey bu vatan gençleri! Frenkleri taklide çalışmayınız. Âyâ, Avrupa’nın size ettikleri hadsiz zulüm ve adâvetten sonra, hangi akılla onların sefahet ve bâtıl efkârlarına ittibâ edip emniyet ediyorsunuz? Yok, yok! Sefihâne taklit edenler, ittibâ değil, belki şuursuz olarak onların safına iltihak edip kendi kendinizi ve kardeşlerinizi idam ediyorsunuz. Âgâh olunuz ki, siz ahlâksızcasına ittibâ ettikçe, hamiyet dâvâsında yalancılık ediyorsunuz. Çünkü şu surette ittibâınız, milliyetinize karşı bir istihfaftır ve millete bir istihzâdır” buyurmuştur.

Dinimiz İslam, güneşe ve ateşe tapan milletlere benzemememiz için güneş doğarken, zevâlde iken ve batarken namaz kılmayı yasakladığı gibi, ateşe karşı namaz kılmayı da yasaklamıştır. 

Biz Müslümanlar, yine Yahudilere benzememek için Muharrem ayı orucunda 9 ve 11. günlerdede oruç tutarak farklılığını ortaya koyuyor, taklit eden olmuyoruz.

Peygamber (sav) efendimiz, ümmetinin kendi varlığını muhafaza etmesini emredip, taklitçilik derekesine düşmeyi menetmiştir.

Peygamber (sav) efendimiz Namaza davet konusunda ne Yahudilerin yaptığı gibi boru çalınmasını, nede Hıristiyanlara ait çan çalınmasına razı olmamış Bilal Habeşi hazretlerine Ezanı Muhammedi’yi okutarak davetin yapılmasını emretmiştir.

Peygamberimiz (sav)Efendimiz Medine’ye göç edince, burada iki bayram kutlanıyordu,bunları değiştirdi ve yerlerine Ramazan ile Kurban bayramlarını tebliğ etti. 

Başka dinlerle ilişkisi veya sembolik değeri bulunan âdet ve uygulamaları Müslümanlara yasakladı,

İslâm’ın korunmasını olumsuz etkileyen bir davranış, bir kültür değişimi ve kültür taklidi haramdır.

Müslüman ilmiyle, irfanıyla, yüksek ahlâkiyle ve dindarlığı ile herkese örnek olur, herkes ona uymaya özenir. O ise kimselere özenmez. Çünkü dinimiz İslam bizlere yeterince malzeme sunmuş, ihtiyaçlarımızı karşılamıştır.

Hristiyan alemiyle birlikte noel kutlamak büyük günahlardan biridir. 

Aynı maksatla o günlerde tebrikleşmek ve hediyeleşmek, yine aynı maksatla hindi vb. almak, yemek, ziyafet çekmek, aynı maksatla bu tür kutlamalara katılmak caiz değildir.

Müslümanların bu tür davranışlardan kaçınması gerekir. Kendi millî ve dinî günlerimiz var. Her şeyden önce bu dinî ve millî âdetlerimizi yaşatmalı, çocuklarımıza öğretmeliyiz. Hepimiz Müslüman’ız elhamdülillâh. Müslümanlığımızın icabını yaşamalı zamanın kötülük ve fitnelerine karşı koymalıyız.

Yılbaşı kutlaması, noel ağacı süslemesi, noel babanın hediye bırakması gibi âdetler, toplumumuzda kültürel tahribata ve kimlik bunalımına yok açmakta, yeni yetişen kuşakları kendi öz değerlerinden koparıp, batının hayat tarzına alıştırmakta, sonra da onların değer ve inanç esaslarına sıcak bakmaya ve giderek onları benimsemeye götürebilmektedir. 

Peygamber (sav) Efendimiz: “Kim bir millete benzemeye çalışırsa, o da onlardandır.” buyurmuşlardır.

Şeklî benzeşme, i’tikâdî benzeşmeye götürebilir. 

Yılbaşı gecesinin manası, sayılı ömür senelerinin birinin daha bitmesi, ölümün biraz daha yaklaşılması, gençlik günlerinin tükenip, ihtiyarlığın gelmesi demektir,o gece bunlar tefekkür edilse daha iyi olur.

Dinimizde noel ve yılbaşı kutlamalarının yeri yoktur. Bu yılbaşının biz Müslümanlar için, resmi ve milletlerarası bir takvim başlangıcı olmaktan başka hiçbir kıyamet ve değeri asla yoktur.

Hıristiyan gibi yılbaşını kutlamak, yılbaşı eğlenceleri tertiplemek, millî ve dinî değerlerimizi yaralar. Cemiyet ahlakımızı bozar. Dinsizlik ve manevi yoksulluğu arttırır.

Allah(CC) sizleri ve bizleri kendisine hakkıyla kulluk edenlerden eylesin. Amin

Çetin KILIÇ

www.NurNet.Org

Kaynak:
Risalei Nur külliyatı
Celal Yıldırım, İslam Fıkhı
Sorularla İslamiyet
Ârifan Dergisi
Dinimiz İslam

Önceki Peygamberlere İnanıyorsak Onların Dinine Ait Noel, Şükran Günü Gibi Adetler Neden Günah Olsun?

Benim çocukluğumda bize okullarda ülkemizin kendi kendine yetebilen ender ülkelerden biri olduğu öğretilir, bununla da gurur duymamız sağlanırdı. Aynı dönemde İç Anadolu Bölgesi’nin ülkemizin tahıl ambarı olduğunu da öğrenmiştik.

Sonra aradan yıllar geçti ve “kendi kendine yetme” sözüyle sadece buğdayın kastedildiğini öğrendik. Meğer en çok övünülen yerlerdeki bayrak direklerinin iplerini bile dışarıdan getiriyormuşuz o zamanlar.

Aslında o günlerden çok öncelerde de dışarıdan pek çok şeyler almışız. Zaten dışarıdan bir şeyler almak çok da kötü bir şey değildir. Sonuçta kimde bir şey fazla varsa onunla sizde fazla olanı değiş tokuş edersiniz. Böylece iki taraf da bir ihtiyacını gidermiş olur. Aynen bunun gibi teknolojisi ileri olan da teknolojisini veya bu teknoloji ile elde ettiği ürünleri satarak gelir elde eder.

Ancak birileri size ürününü, malını verirken yanında kültürünü ve inancını da veriyorsa sıkıntı o zaman başlar. Birilerinin teknolojide ileri olması, onların kültür, sanat ve inançta da ileri olacaklarına delil olamaz. Fakat maalesef toplumumuzda, teknolojisi gelişmiş olan ülkelerin inanç alanında da en ileri ülkeler olduğu düşüncesi yerleştirilmiştir.

Bu düşünce zaman zaman tartışmalara da sebep olmaktadır. Bazı ayetleri ve İslâmî konuları kafalarına göre yorumlayıp, kendilerine delil oluşturma gayretine giren kimileri, yaptıklarını böylece İslâm sınırlarına dâhil etmeye çalışırlar. Bunlar aslında Hristiyanlığın hatta paganlığın nimetlerinden(!) faydalanırken İslâm’dan da çıkmamış olma kurnazlığının peşindedirler.

Derler ki; Kur’an’da Hz. Muhammed’den önceki peygamberleri kabul etmenin şart olduğu söyleniyor. Ayrıca İslâm’ın şartlarından bir tanesi de Peygamberlere inanmaktır. Hal böyle olunca Hz. İsa’nın doğum gününü kutlamak neden günah olsun? Onun getirdiklerini uygulamak neden günah olsun?

Özellikle yılbaşı dönemlerinde alevlenen bu durumu açıklamaya çalışalım:

Noel, Hıristiyanların Hz. İsa’nın (as.) doğum günü olarak kutladıkları bir bayramlarıdır. Bizim de kullandığımız güneş takvimine göre senenin bitmesine birkaç gün kala kutlanır. Ülkemizdeki Müslümanların çoğu bu bayramı, bu tarihte kutlamaz. Böyle bir bayramdan haberleri bile yoktur. Çam süslemek ve Noel Baba bu bayrama ait simgelerdir. Kutlamalar daha çok Hz. İsa’nın doğum günü değil de Noel Baba’nın hediye dağıtma günü havasında geçer. –Son söylediğimden, Kiliselerde yapılan törenler hariçtir.– Alışveriş çılgınlığının tavan yaptığı dönemdir. Mağazaların yıl boyu satamadığı malları tüketmeleri için iyi bir fırsattır.

Şükran Günü de yine Hristiyanların kutladığı bir gündür ama Hz. İsa ile uzaktan yakından ilgisi yoktur. Hatta ilk ortaya çıktığında Fatih İstanbul fethedeli yüz elli yıl olmuştur. Yani bu bayramın ilk ortaya çıktığı zamanın Hz. İsa’nın hayatta olduğu zamanla arasında, bizimle Efendimizin (sav.) arasındakinden daha uzun bir zaman vardır.

Şükran Günü’nün ortaya çıkması, Avrupa’dan Amerika ve Kanada’ya göçen insanların hasat zamanı Allah’a şükretmek için bir ritüel icat etmeleriyle olmuştur. Bölgesine göre Ekim, Kasım aylarında kutlanır. Ayırt edici etkinliği Hindi pişirilmesidir. Ülkemizdeki Müslümanlar tarafından bu bayram da bu tarihlerde kutlanmaz. Hatta kimsenin haberi bile olmaz.

Cadılar Bayramı: Aslen Hristiyan âdeti de değildir. Pagan âdetidir. Hristiyanlığa yedinci yüzyılda girmiştir. Ekimin son gününde kutlanır. Ayırt edici etkinliği korkunç kıyafetler giymek ve oyulmuş kabaklardır.

Sevgililer gününün ortaya çıkmasının da bir Hristiyan din adamına dayandığı söylenir. Hz. İsa ile hiçbir ilgisi yoktur. Yılbaşından sonra ikinci büyük “çılgın alışveriş” zamanıdır.

Görüldüğü gibi bu bayramlardan Hz. İsa ile ilgisi olan tek bayram Noel’dir. Onu da topu topu üç yıl süren peygamberlik hayatında Hz. İsa’nın kutlayıp kutlamadığını bilmiyoruz. Diyelim ki kendisi kutlamasa bile bir peygamberin doğum günü kutlanmak isteniyor. Acaba bir peygamberin doğum günü dans edip sarhoş olarak mı kutlanır?–ki Hristiyanlar bile öyle yapmıyor–

Son olarak bu iddialardan en masumu olan “Noel’i değil yılbaşını kutladığını söyleyenlere” cevap verelim:
Bir defa “Bir takvim yılının değişmesinde kutlanacak ne olabilir?” sorusu cebimizde dursun. Bunun mantıklı bir açıklaması zaten olamaz. Yıl bittiği, ömrümüzden bir yıl daha gittiği için ancak üzülmek gerekir.

Yılbaşı kutlaması da bize Hristiyan âleminden geçmiştir. Yani bir Hristiyan âdeti diyebiliriz. Fakat dini bir temeli yoktur. Onların Noel tatillerinin içine rast geldiğinden, Noel’e ait bazı simgeler Yılbaşı kutlamalarına da karışmıştır.

Sadece bu kadarı bile Yılbaşı kutlamanın, Hristiyan ve Yahudilere benzememek için en basit bir günlük uygulamasını bile değiştiren Hz. Peygamber’in talimatlarına aykırı olduğunu göstermeye yeter.

Bununla birlikte:
– Yılbaşı gecesi Noel Baba kıyafetleri giyip Noel Baba şapkaları takmak,
– Birbirine Noel Baba figürlü hediyeler almak,
– Evinde Noel ağaçları süslemek,
– Yılbaşında Hindi pişirmek,
– Yılbaşında kabak pişirmek, Hristiyanlara benzemektir. Hem de onların farklı farklı zamanlarda yaptıkları ritüelleri bir geceye sığdırmaktır.

Üstelik bunların tamamı Hristiyanlığa Hz. İsa’dan yüzlerce yıl sonra girmiş adetlerdir. Dolayısıyla bunları yapmakla Kur’an’da ve İslâm’ın şartları arasındaki geçmiş peygamberleri kabul etme emri arasında hiçbir bağlantı yoktur.

Kaldı ki, Hz. Peygamber’in gelişiyle önceki Peygamberlerin getirdiklerinin tümü hükümsüz olmuştur.

Ya da o getirilenler sonradan gelenler tarafından bozulup hükümsüz kaldığı için Hz. Muhammed (sav.) gönderilmiştir.

Muhiddin Yenigün