Etiket arşivi: risale-i nur

işarat-ül i’caz Risalesi Hakkında . .

Tenbih

İfadetü’l-Meram

Kur’ân Nedir, Tarifi Nasıldır ?

Fatiha Sûresi

Bakara Sûresi

 1. âyetin tefsiri: “Elif, Lam, mim”  Sûrelerin başlarında bulunan mukattaa harf­lerine ait açıklamalar.


2. 
âyetin tefsiri: “Şu yüce kitap ki, onda asla şüphe yoktur. O, Allah’ın emir ve yasaklarına karşı gelmekten sakınanlar için bir yol göstericidir.” (Bakara Sûresi, 2:2.)


3.  
âyetin tefsiri: “O takva sahipleri ki, görmedikleri halde Allah’a ve Onun bildirdiklerine îmân ederler, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık ola­rak verdiklerimizden Allah yolunda bağışta bulunurlar.” (Bakara Sûresi, 2:3.)


4. 
âyetin tefsiri: “Onlar sana indirilen Kur’ân’a da, senden önceki peygamber­lere indirilen kitaplara da inanırlar. Onlar, âhirete de kesin olarak iman etmiş kimselerdir.” (Bakara Sûresi, 2:4.)


5. 
âyetin tefsiri: “İşte, Rablerinin gösterdiği doğru yol üzerinde olanlar onlar­dır. Dünya ve âhirette saadet ve kurtuluşa erenler de onlardır.” (Bakara Sûresi, 2:5.)

 

6.  âyetin tefsiri: “İnkâr edenlere gelince, sen onlan inkârlarının akıbetinden sakındırsan da birdir, sakındırmasan da. Onlar inanmazlar.” (Bakara Sûresi, 2:6.)

 

7.  âyetin tefsiri: “İnkârlarında ısrar ettikleri için Allah onların kalblerini de, kulaklarını da mühürlemiştir. Gözlerinin üzerinde de, hakkı görmelerine mâni bir perde vardır. Âhirette ise onlann hakkı pek büyük bir azaptır.” (Bakara Sû­resi, 2:7.)


8. 
âyetin tefsiri: “İnsanlardan bir kısmı da, mü’min olmadıkları halde, ‘Allah’a ve âhiret gününe inandık’ derler.” (Bakara Sûresi, 2:8.)

 

9-10. âyetin tefsiri: “Allah’ı ve mü’minleri güya aldatmaktadırlar. Halbuki onlar yalnız kendilerini aldatırlar da farkında bile olmazlar. Onlann kalblerinde nifak hastalığı vardır. Âyetler peş peşe inip İslâm inkişaf ettikçe, Allah da onlann o hastalıklannı arttırmıştır. Âyetlerimizi yalanlayıp durmaları yüzün­den onlara pek acı bir azap vardır.” (Bakara Sûresi, 2:9-10.)

 

11-12. âyetin tefsiri: “Onlara ‘Yeryüzünde fesat çıkarmayın’ dendiği zaman, ‘Biz ancak ıslah ediciyiz’ derler. “Dikkat edin, asıl bozguncular onlardır; fakat farkında değildirler.” (Bakara Sûresi, 2:11-12.)

 

13. âyetin tefsiri: “Halkın imana geldikleri gibi siz de imana geliniz, diye ima­na davet edildikleri zaman, ‘Süfeha takımının imana geldiği gibi biz de mi imana geleceğiz?’ diye cevapta bulunurlar. Fakat süfeha takımı ancak ve ancak onlardır; lâkin bilmiyorlar.”

 

14-15. âyetin tefsiri: “îman edenlere rastladıklarında ‘İnandık’ derler. Şeytanlaşmış reisleri ve arkadaşlanyla baş başa kalınca da, ‘Aslında biz sizinle bera­beriz; onlarla sadece alay ediyoruz’ derler. Alaylarına karşılık Allah onları maskaraya çevirir. Ve onlara mühlet verip azgınlıkları içinde bırakır da, şaşkın şaşkın bocalayıp dururlar.” (Bakara Sûresi, 2:14-15.)

 

16. âyetin tefsiri: “Onlar, hidayeti verip dalâleti satın alan birtakım kafasızlar­dır ki, ticaretlerinden bir fayda görmedikleri gibi o zarardan kurtulmak için yol da bulamıyorlar.”

 

17-20. âyetin tefsiri: “O münafıklann hali, karanlık bir gecede ateş yakan kimsenin durumu gibidir ki, ateş tam onlann çevresini aydınlatmışken, Allah birden nurlarını alıp götürmüş ve onları karanlıklar içinde bırakmış; onlar da artık hiçbir şeyi göremez olmuşlardır. Sağır, dilsiz ve kördürler; gece karanlı­ğında bir ses işitmez, kimseye birşey işittiremez, bağırsalar da yardıma gelen olmaz, yollannı bulamazlar. Çabaladıkça batar, o musibetten kurtulup geri dö­nemezler. Yahut onların hali, şiddetle boşanan karanlıklı, gök gürültülü ve şimşekli bir yağmura tutulmuş yolculann misaline benzer. Yıldırımdan ölme korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Halbuki Allah o kâfirleri kudre­tiyle çepe çevre kuşatmıştır. Şimşeğin çakması neredeyse gözlerini alır. Etraflarını aydınlatınca birkaç adım yürürler. Fakat üzerlerine karanlık çökünce ol­dukları yerde kalırlar. Eğer Allah dileseydi onlara verdiği işitme ve görme ni­metlerini de alıverirdi. Muhakkak ki Allah herşeye hakkıyla kadirdir.” (Bakara Sûresi, 2:17-20.)
 

21-22. âyetin tefsiri: “Ey insanlar! Sizi ve sizden evvelkileri yaratan Rabbinize ibadet ediniz ki, takva mertebesine vâsıl olasınız. Ve yine Rabbinize ibadet ediniz ki, arzı size döşek, semayı binanıza dam yapmış ve semâdan suları in­dirmiş ki, sizlere rızık olmak üzere yerden meyve ve sair gıdaları çıkartsın. Öyleyse, Allah’a misil ve şerik yapmayınız. Bilirsiniz ki, Allah’tan başka mâbud ve halikınız yoktur.”

23-24. 
âyetin tefsiri: “Abdimiz üzerine inzal ettiğimiz Kur’ân’da bir şüpheniz varsa, Kur’ân’ın mislinden bir sûre yapınız. Hem de, Allah’tan başka, işleriniz­de kendilerine müracaat ettiğiniz şüheda ve muinlerinizi de çağırınız, yardım etsinler. Eğer sözünüzde sâdık iseniz hepiniz beraber çalışınız, Kur’ân’ın mis­linden bir sûre getiriniz. Eğer bir misil getiremediğiniz takdirde —zaten getire­mezsiniz ya— öyle bir ateşten sakınınız ki, odunu, insanlar ile taşlardır.”


25. 
âyetin tefsiri: “İman eden ve iyi işler işleyen mü’minlere beşaret ver ki, al­tında nehirler akan Cennetler onlarındır. O Cennetlerden bir meyve yedikleri zaman, ‘Bu, bundan evvel yediğimiz meyvedir’ derler. Biribirine benzer bir surette rızıkları getirilip verilir. Ve o Cennetlerde, onlar için temiz kadınlar vardır. Ve onlar, o Cennetlerde de daimî bir şekilde kalacaklardır.”

 

26-27. âyetin tefsiri: “Cenab-ı Hak, kullarını irşad ve ikaz etmek üzere, sivri­sinek gibi hakîr, kıymetsiz bir hayvanla veya bir mahlûkla misal getirmeyi, kâ­firlerin keyfi için terk etmez. İmanı olanlar, onun, Rablerinden hak olduğunu bilirler. Amma kâfirler, ‘Allah bu gibi hakîr misallerden neyi irade etmiştir?’ diyorlar. Allah, onunla çoklarını dalâlete atar ve çoklarını da hidayete götürür. Fakat fâsıklardan maada dalâlete attığı yoktur. Fâsıklar da ol adamlardır ki, Allah’ın tâatinden huruçla, mîsak-ı ezelîden sonra ahidlerini bozarlar ve Allah’ın akrabalar arasında veya mü’minler beyninde emrettiği hatt-ı muvasa­layı keserler; yeryüzünde işleri ifsattır. Dünya ve âhirette zarar ve hüsrana ma­ruz kalan ancak onlardır.”

 

28. âyetin tefsiri: “Ne suretle Allah’ı inkâr ediyorsunuz? Halbuki sizin hayatı­nız yoktu, O size hayatı verdi. Sonra sizi öldürecektir, sonra yine hayat vere­cektir, sonra ona rücu edip gideceksiniz.”

 

29. âyetin tefsiri: “Yeryüzünde ne varsa sizin için O yarattı. Bundan başka se­maya da iradesini yöneltti ve gökleri yedi tabaka olarak tanzim etti. O herşeyi hakkıyla bilendir.” (Bakara Sûresi, 2:29.)

 

30. âyetin tefsiri: “Düşün o zamanı ki, Rabbin melâikeye hitaben ‘Ben yerde bir halifeyi yaratacağım’ dedi. Melâike de ‘Yerde fesat yapacak, kan dökecek kimseleri mi yaratacaksın? Halbuki biz, hamdinle Seni tesbih ve takdis ediyo­ruz’ dediler. Rabbin de ‘Sizin bilmediğinizi Ben biliyorum’ diye onlara cevap verdi.”

 

 31-33. âyetin tefsiri: “Eşyayı melâikeye göstererek dedi ki: ‘Eğer iddianızda sadık iseniz, bunların isimlerini bana söyleyiniz.’ Melâike, dediler ki: ‘Seni her nekaisden tenzih ve bütün sıfât-ı kemaliye ile muttasıf olduğunu ikrar ederiz. Senin bize öğrettiğin ilimden başka bir ilmimiz yoktur; herşeyi bilici ve her kimseye liyakatine göre ilim ve irfan ihsan edici Sensin.’ Cenab-ı Hak dedi ki: ‘Ya Âdem! Bunların isimlerini onlara söyle.’ Vakta ki Âdem, isimlerini onlara söyledi, Cenab-ı Hak dedi ki: ‘Size demedim mi semavat ve arzın gaybını bili­rim ve sizin Âdem hakkında lisanla izhar ettiğinizi ve kalben gizlediğinizi bili­rim.'”

Ecnebî Filozofların Kur’ân’ı Tasdiklerine Dair Şehadetleri

Bir Müdafaa (Takriz)

Kaynak:SorularlaRisale

www.NurNet.org

Kastamonu Lahikası Hakkında . .

( 1 ) Sohbete zaman ve mekân mâni değil


( 2 )
 Zaman, cemaat zamanıdır


( 3 )
 Üstadın bazı talebelerine nasihatleri ve onlar hakkındaki kanaatleri


( 4 )
 Risaleler birbirine tercih edilmez


( 5 )
 Risale-i Nur’un diğer kitaplardan farkı


( 6 )
 Birden hatıra gelen dört nokta: Zelzele, hizmetteki sıkıntının azlığı, tekrarlar ve 29. Lem’anın tercümesi


( 7 )
 Musibetler nasıl karşılanmalı?


( 8 )
 Üç gurbete ve hastalık


( 9 )
 Teveccühü, Kur’ân ve Risale-i Nur adına kabul etme


( 10 )
 Talebelerin Nur’a ait ikramı gösteren mektubu


( 11 )
 İkinci Cihan Savaşı ve beşere gelen tokatlar


( 12 )
 Risale-i Nur mânevî yaraları tedavi eder


( 13 )
 Nur talebeleri imanla kabre girecek


( 14 )
 Risalelerin yazılması: Bayram hediyesi


( 15 )
 Üstadın ölüme telaşsız bakması


( 16 )
 Hizmetteki İlâhî ikramlar


( 17 )
 Nur’un kerametlerinden misâller


( 18 )
 Risale-i Nur talebesi kime denir?


( 19 )
 Ehl-i İslâmın, ehl-i dalâlete bilmeden taraftar çıkması


( 20 )
 Talebelerin Nur’a sahip çıkması


( 21 )
 Kıyametten haber veren hadis


( 22 )
 İbrahim Sûresi ve Risale-i Nur


( 23 )
 Risale-i Nur’da iman ve tevhid konularına yapılan tahşidatın önemi


( 24 )
 İkinci Vatan: Barla


( 25 )
 Üç mesele: Talebelerin sadakati, ehl-i dünyanın evhamı ve bir tevafuk


( 26 )
 Tekrarlar ve inayet-i İlâhiye


( 27 )
 Zaman, imanı kurtarmak zamanı


( 28 )
 Bazı talebelerin meziyetleri


( 29 )
 Risale-i Nur tabiat tağutunu yok eder


( 30 )
 Siyaset dairesi aklı, kalbi dağıtır; mâneviyatı bozar


( 31 )
 İmanla kabre girileceğine bir misâl


( 32 )
 Hizmete gelen mükâfat ve şefkat tokatları


( 33 )
 Risale-i Nur’un korunduğunu gösteren hâdiseler


( 34 )
 İmam-ı Ali’nin Âyetü’l-Kübrâ’ya önem vermesinin sebebi


( 35 )
 Talebelerin vazifesi: Şerh, izah, tekmil, tahşiye, neşir ve tâlim


( 36 )
 Risale-i Nur’a hizmetin dünyevî faydaları


( 37 )
 Salâhaddin Çelebi’nin bir kazadan kerametkârane kurtulması


( 38 )
 Tevafuk-u cifrîde küçük bir hatâ


( 39 )
 Tevafukların önemine dair bir ihtar


( 40 )
 Tevafuklar teşvik edicidir


( 41 )
 Hâfız Ali’nin Risale-i Nur’a âyetten çıkardığı bir istihraç


( 42 )
 Bir adam, nasıl binler adam kadar günah işleyebilir?


( 43 )
 Nur ve Gül Fabrikaları


( 44 )
 Her asırda en büyük makam Kur’ân’ındır


( 45 )
 Sahabelerin mânevî şahsiyetinin bir cilvesi


( 46 )
 Şefkatin yanlış yerde kullanılması


( 47 )
 Eski Said’in eserleri faydalı; fakat bir parça mahremdir


( 48 )
 Risale-i Nur başka eserlere ihtiyaç bırakmaz


( 49 )
 Gelecek olan Nurun, dar ve geniş dairelerdeki iltibası


( 50 )
 Deccal ve Hazret-i İsâ (a.s) ile ilgili hadislerin gerçek tevilleri


( 51 )
 Risale-i Nur’a işaret eden âyetler


( 52 )
 Isparta kahramanlarına benzemenin şartı


( 53 )
 Risaleleri yazı ile çoğaltanlara dua


( 54 )
 Hizmet haberlerinden duyulan memnuniyet


( 55 )
 Sırr-ı اِنَّا اَعْطَيْنَا ‘nın işaret ettiği gerçek mânâ


( 56 )
 Bir ihtar


( 57 )
 Talebelerin medihlerine cevap


( 58 )
 Hayalî Ziyaeddin, gerçek Ziyaeddin


( 59 )
 Üç mühim mesele: İman, hayat, şeriat


( 60 )
 Ramazan’da her gün bir hâtim


( 61 )
 Başa gelen sıkıntıların hikmetleri


( 62 )
 İştirâk-i a’mâl-i uhreviye sırrı


( 63 )
 Üstadı sürurla ağlatan hanım talebelerin hizmeti


( 64 )
 Günahlara kalkan: İştirak-i a’mâl-i uhreviye düsturu


( 65 )
 Küllî ibadete sahip olabilmek


( 66 )
 Dualarla gelen şifâ


( 67 )
 Üstadın yerine çalışan talebeler


( 68 )
 Sav Köyü bir Medrese-i Nuriyedir


( 69 )
 İkinci Hüsrev olan Birinci Tahir


( 70 )
 Namaz tesbihatının önemi. / Dünya hayatını bilerek âhirete tercih etme


( 71 )
 Ehl-i iman için kâinat nurlu, ehl-i dalâlet için karanlıklıdır


( 72 )
 Musibetlere şifâ kaynağı: İnşirah Sûresi


( 73 )
 Hüsrev Altınbaşak ve tevafuklu Kur’ân


( 74 )
 Dinîn dünyaya basamak yapılması


( 75 )
 Haşre dair kısımların Onuncu Sözün âhirinde toplanması


( 76 )
 Gayrî Müslimlerin Cehennemden kurtuluş yolu


( 77 )
 İman hakikatleri gaybî sırlardan daha ehemmiyetlidir


( 78 )
 Risale-i Nur’u yazarak çoğaltmanın ehemmiyeti


( 79 )
 Rüya-yı sadıka kader-i İlâhinin her şeyi ihata ettiğine delildir


( 80 )
 Mâsum çocukların ve ümmî ihtiyarların Nurları yazmalarının verdiği sevinç


( 81 )
 Hakakik-i imaniyeye Risale-i Nur’la hizmet, en birinci vazifedir


( 82 )
 Risale-i Nur’a ekmek kadar ihtiyaç var


( 83 )
 Mâsumların ve ümmî ihtiyarların yazdıkları risalelerin fütuhatı


( 84 )
 Risale-i Nur, kazandırdığı tahkikî imana bedel hâlis bir sadakat, sarsılmaz bir sebat ister


( 85 )
 Binbaşı Muhyiddin’in gördüğü rüyânın tabiri


( 86 )
 Taarruza karşı demir gibi sebat


( 87 )
 Talebelerin senakâr mektuplarına cevap


( 88 )
 Üstadın talebelerini teşvik eden mektubu


( 89 )
 Risale-i Nur’un yayıldıkça dikkatleri üzerine çekmesine karşı ihtiyat tavsiyesi


( 90 )
 Risale-i Nur belâların def ve ref’ine vesiledir


( 91 )
 Harama bakmak unutkanlık verir. / Âhiret sevabını dünyada istememeli


( 92 )
 İman hizmeti hiçbir şeye alet edilemez


( 93 )
 Risale-i Nur hizmeti Sünnet-i Seniyeye medardır


( 94 )
 Ta’likat ve Kızıl İ’caz’ın önemi ve Risale-i Nur’la irtibatı


( 95 )
 Açlık musibetinin sebebi şükürsüzlük


( 96 )
 Risale-i Nur telifi ihtiyara tabi değildir


( 97 )
 Zaman, cemaat zamanıdır


( 98 )
 Nur dairesi sarsılmaz bir sadakat ve metanet ister


( 99 )
 Tâhir’de bir Lütfi, bir Hâfız Ali, bir genç Said, bir Hüsrev gizli


( 100 )
 Risale-i Nur’un emniyete faydası


( 101 )
 Risale-i Nur’un mânevî galebesi


( 102 )
 Talebelerin memurlukla Nurlardan uzaklaştırılması


( 103 )
 Takva ve amel-i salihin tarifi ve önemi


( 104 )
 Tarafgirlik duygusu zulme ortak yapar


( 105 )
 Zındıkların tesanüdü bozma çabaları


( 106 )
 Yirmi Beşinci Sözün sonuna Lemeât Risalesinin eklenmesi


( 107 )
 Risale-i Nur’un fütuhatının devam etmesi


( 108 )
 Geçim sıkıntısı âhiret işlerini ikinci dereceye bırakır


( 109 )
 Hakikî gençlik Nur talebelerinin gençliğidir


( 110 )
 Birkaç bîçare gençlere verilen bir tenbih, bir ders, bir ihtarnâmedir


( 111 )
 Risale-i Nur hakkında verilen bir itiraza verilen cevap


Lemeât
 Nazma benzer şekilde kaleme alınmış, Risâle-i Nur Külliyatı’nın çekirdeği hükmünde olan bir risale.


( 112 )
 Kadir gecesini ihlâs, tesanüd ve iştirâk-i a’mâl-i uhrevî düsturu ile kazanmak


( 113 )
 Virdü’l-âzam-ı Kur’ânînin basılması


( 114 )
 “Said başka eserleri beğenmiyor” iddiasına cevap


( 115 )
 Riyaya sevk eden sebepler


( 116 ) Küçük Hüsrev Feyzi’nin bir istihracıdır


( 117 )
 Zamanın müceddidi, bir şahs-ı mânevî olabilir


( 118 )
 Risale-i Nur ve talebeleri hakkında gıybet


( 119 )
 Açlığı kanaat, iktisat ve riyazetle karşılamak


( 120 )
 Risale-i Nur ve talebelerinin şahs-ı mânevîsi “Ferid” makamına mazhar


( 121 )
 Fütur vermek ve geçim sıkıntısı çekmek hizmetten alıkoyar


( 122 )
 Beş erkân-ı İslâmiye ve vücub-u zekât rüknü


( 123 )
 İslâmköylü hocaların Risale-i Nur’la alâkası


( 124 )
 Maişet peşinde koşmak yerine hizmette ciddî çalışmak


( 125 )
 Salâhaddin Çelebi’nin bazı tavsiyeleri


( 126 )
 Mânevî hasâretlerden kurtulmanın çaresi: İman ve amel-i salih


( 127 )
 Mânevî tahribata karşı büyük bir cemaat 200 sene mücadele edecek


( 128 )
 Isparta, mânevî Medresetü’z-Zehrâ’dır


( 129 )
 Zalimlerin boğuşmalarına bakmak, zulme ortak eder


( 130 )
 Risale-i Nur’un bir vazifesi Kur’ân harflerini korumaktır


( 131 )
 Bu âlem haşri zımnî ve perdeli gösteriyor


( 132 )
 Şerlerden hayır çıktığının izahı


( 133 )
 Sikke-i Tasdik-i Gaybî, Nur’un hak olduğuna işaret eden mahrem bir risaledir


( 134 )
 Dört mektuba cevap


( 135 ) Risale-i Nur aklı inkardan kurtarıp tesellî verir


( 136 )
 Risale-i Nur dostlara tiryak, düşmanlara saika olur


( 137 )
 Hizmette mazhar olunan suhulet ve tevafuklar


( 138 )
 Şerlere hikmet ve rahmet gözüyle bakmak


( 139 )
 Kelimeler yanında fiillerde de tevafuklar var


( 140 )
 “Elmas kalemli kardeşlerim matbaaya ihtiyaç bırakmıyor”


( 141 )
 Geçim sıkıntısı, tesanüdünüzü bozmasın


( 142 )
 Fil Sûresinin asrımıza bakan yönü


( 143 )
 Hizbü’l-Ekber-i Nurî’nin yazılması ve yaşanan bir tevafuk


( 144 )
 Medreseden çıkan Risale-i Nur’u, medrese hocalarının tanımaması


( 145 )
 İman hakikatlerini hiçbir şeye feda etmeyen Ispartalı talebeler


( 146 )
 Tam fedakâr talebe dünya ile alâkasını kesmeli


( 147 )
 Risale-i Nur esmâ-i hüsnânın tecellî ettiği kâinatı delil gösteriyor


( 148 )
 Mecazî nefs-i emmâre nedir?


( 149 )
 Her şeyi tesanüde feda etmek


( 150 )
 Geçim sıkıntısına daha fazla hizmetle mukabele etmek


( 151 )
 Hüsrev’in yazdığı İ’cazlı Kur’ân


( 152 )
 İhtilâfı, meşveret-i şer’iye ile halletmek


( 153 )
 Marangoz Ahmed’in manzumesi


( 154 )
 Risale-i Nur hizmeti rahmete vesiledir


( 155 )
 Risale-i Nur neden siyasete âlet edilemez?


( 156 ) Nur talebelerinin tesanüdünü tebrik


( 157 )
 Sebatkâr talebelerin sadakat ve uhuvveti


( 158 )
 Mehmet Zühtü Efendinin vefatı ve Hulûsi Efendinin birincilik makamını koruması


( 159 )
 Risale-i Nur’un kerametleri


( 160 )
 Sırr-ı ihlâsa dayanan Nur mesleği dünyaya bakmaz


( 161 )
 Ehl-i bid’a ile zihnen de meşgul olmamak


( 162 )
 Bu zamanda çocuk sahibi olmanın mesuliyeti ile inayet mevzuları

 

( 163 ) Nur talebeleri talebe-i ulûmdur


( 164 )
 Üstad attan düşmesinin hayırlı neticelerini anlatıyor


( 165 )
 Musibetin ondan bire inmesi ve bazı Nur talebelerinin sorularına verilen cevaplar


( 166 )
 Bir musibetin Sekîne’deki dersi açıklamaya vesile olması


( 167 )
 Adapazarı depreminin mânevî sebebi ve Nurların musibetlere kalkan olması


( 168 )
 Risale-i Nur’un dünyaya âlet edilmesi ihlâsı kırar


( 169 )
 Beşer zulmeder, kader-i İlâhî adalet eder


( 170 )
 Bir kapı kapansa, daha mühim kapılar açılır


( 171 )
 Üç kerametli risale: Mu’cizat-ı Ahmediye, Yirmi Dokuzuncu Söz ve İşârâtü’l-İ’câz

Kaynak: SorularlaRisale

www.Nurnet.org

Lemalar Risalesi Hakkında . .

Birinci Lem’a

Hz. Yunus’un (a.s.) kıssası anlatılarak, her insanın dünya ve âhiret hayatı için nefsiyle karşı karşıya kaldığı mücâdeleyi açıklar.


İkinci Lem’a

Hz. Eyyûb’un (a.s.) duasını anlatan âyet-i kerimenin bir tefsiri olup, musibet ve hastalıklara karşı sabrın önemini açıklar, asıl musîbetin küfür ve sapıklık olduğunu ispat eder.
Birinci Nükte: Hz Eyyûb’un (a.s.) maddî hastalıklarına karşılık bizim ahiret hayatımızı tehdit eden manevî hastalıklarımız, günahlarımız olduğunu anlatır.
İkinci Nükte: Musibet ve hastalıklardan insanların şikâyete hakkı olmadığı anlatılır.
Üçüncü Nükte: Musibetin kısa zamanı nasıl uzun zamana dönüştürdüğü îzâh edilir.
Dördüncü Nükte: Sabır kuvveti dağıtılmazsa her musibete yetebilir.
Beşinci Nükte: Üç meseledir.
Birinci Mesele: Asıl musibet dine gelen musibettir.
İkinci Mesele: Maddî musibetler büyük görülürse büyür, küçük görülürse küçülür.
Üçüncü Mesele: Bu zamanda musibet, bir lütf-u İlâhîdir.
Hatime: Musibetler ve elemler insan makinesinin çarklarını harekete geçirir.


Üçüncü Lem’a

Bekà için yaratılan ve bekàya aşık olan insan ruhunun, Cenâb-ı Hakka karşı hakikî görevini bilmekle, hem dünyada, hem de ebedî hayatında huzur ve saadeti kazanacağını açıklayan bir tefsirdir.
Birinci Nükte: Fâni sevgililerden alâkayı kesmek ve onları terk etmeye dairdir.
İkinci Nükte: İnsan bekàya aşıktır, onun için Bâkî’ye alâka peyda etmek ve isimlerine yapışmak en önemli görevdir.
Üçüncü Nükte: Fâni, kısa, faydasız ömrü, baki, uzun faydalı yapmanın çaresi anlatılır.


Dördüncü Lem’a

Ehl-i Sünnet ve Cemaat ile ehl-i Şia olan Alevîler arasındaki meselelerin hakikatini açıklar.
Birinci Nükte: Peygamber Efendimizin (a.s.m.) ümmetine karşı olan eksiksiz şefkât ve merhameti anlatılır.
İkinci Nükte: Peygamber Efendimizin (a.s.m.) Hz. Hasan ve Hüseyin’e (r.a.) olan sevgisi küllîdir.
Üçüncü Nükte: Peygamber Efendimiz Âl-i Beytin İslâm’a yapacağı büyük hizmete karşılık bizden onlara sevgi göstermemizi istiyor.
Dördüncü Nükte: Şialarla, Ehl-i Sünnet arasındaki anlaşmazlığı kaldıracak bir îzâh
İkinci Makam: 11. Lem’a olarak te’lif edilmiştir.


Yedinci Lem’a

Fetih Sûresinin son üç âyetinin bir tefsiri olup, Kur’ân’ın mu’cizeliğini gösterir şekilde, geleceğe dair verdiği haberleri anlatır.
Birincisi: Mekke Fethini haber verir.
İkincisi: Hudeybiye antlaşmasının dış görünüş itibariyle İslâm aleyhinde, gerçekte ise lehinde olduğunu belirtir.
Üçüncüsü: Hz. Peygamber (a.s.m.) ve Ashabının Kâbe’yi emniyet içinde tavaf edeceklerini belirtir.
Dördüncüsü: İslâm’ın bütün dinlere galebe çalacağı anlatılır.
Beşincisi: Peygamber Efedimizden (a.s.m.) sonra gelecek halifelerin özelliklerini haber verir.
Altıncısı: Tevrat’ın Sahabeye işaretleri anlatılır.
Yedincisi: İncil’in Sahabe hakkındaki haberlerini anlatır.
Bir tetimme: Fetih Sûresinin son âyetinin haberini teyit eden âyet-i kerimenin îzâhıdır.
Birinci Nükte: Kur’ân sarih mânâsıyla olduğu gibi işarî mânâsıyla da hakikat ifade eder.
İkinci Nükte: İnsanlık içinde doğru yoldan ayrılmayan beş taifeyi ele alır. Peygamberler, sıddıklar, şehidler, salihler, tabiinler ve onların reislerini anlatır.
Hatime: Bu tetimmeye ikinci bir îzâh. Hz. Hasan’a (r.a.) beşinci halife olarak işaret eden âyeti ele alır. Bismillâhın ebced hesabıyla sırlarını açıklar.


Dokuzuncu Lem’a

Üç önemli sorunun cevabında ruha ait bir meseleyi, ilm-i cifirle ilgili açıklamaların yalnız bir işaretle bırakılmasının hikmetini ve Vahdetü’l-Vücud meselesini açıklar ve ispat eder.
Birinci Sualiniz: Hulûsi’nin nesebi hakkında bir açıklama.
Senin İkinci Sualinin Hülasası: Ruh ve Vahdet-i Vücudla ilgili ince bir mesele.
Üçüncü Sualiniz: İlm-i cifirle ilgili bir ders.
Dördüncü Sualiniz: Hz. İsa’nın (a.s.) babasız yaratılışı hakkında bir îzâh.
Muhyiddin-i Arabî hakkındaki sualin cevabına zeyldir.
Birinci Nükte: Vahdet-i Vücud meşrebine girmeye sebep olan konuları açıklar.


Onuncu Lem’a

Kur’ân hizmetinde bulunan Nur talebelerinin yanlış ve hatâlarına mukabil yedikleri şefkat tokatlarını anlatır.
Birincisi: Üstad kendisinin tokadını anlatır.
İkincisi: Öz kardeşi Abdülmecid’in tokadını anlatır.
Üçüncüsü: Hulûsi Beyin tokadını anlatır.
Dördüncüsü: Muhacir Hafız Ahmed’in tokadını anlatır.
Beşincisi: Hakkı Efendidir.
Altıncısı: Bekir Efendidir.
Yedincisi: Şamlı Hafız Tevfik’tir.
Sekizincisi: Seyrânî’dir.
Dokuzuncusu: Büyük Hafız Zühtü’dür.
Onuncusu: Hafız Ahmet’tir.
On Birincisi: Rızası olmadığı için yazılmadı.
On İkincisi: Muallim Galip’tir.
On Üçüncüsü: Hafız Halid’dir.
On Dördüncüsü: Üç Mustafa’nın ayrı ayrı tokatlarıdır.


On Birinci Lem’a

Sünnet-i Seniyenin ve ona uymanın önemini anlatır.
Birinci Nükte: Ümmetin bozulduğu bir zamanında Sünnete sarılmanın önemi belirtilir.
İkinci Nükte: İmam-ı Rabbanî’den Sünnetin önemine ait bir sözü açıklar.
Üçüncü Nükte: Üstad Bediüzzaman bizzat kendini misal alarak Sünnetin kendi hayatındaki etkisini anlatır.
Dördüncü Nükte: Üç mühim cenazenin başında Üstadın tefekkürü.
Beşinci Nükte: Allah’a muhabbetin yolunun Habibullahtan geçtiğinin îzâhı.
Altıncı Nükte: Sünnet-i Seniyenin mertebelerinin îzâhı.
Yedinci Nükte: Sünnet-i Seniyenin edeb oluşunun îzâhı.
Sekizinci Nükte: Sünnet-i Seniyenin maddî mânevî hastalıklara karşı hikmetleri
Dokuzuncu Nükte: Sünnete tümüyle uymak olmasa da niyet, kast ile taraftar olunması gerekir.
Onuncu Nükte: Allah’a muhabbetin, Habibullaha tabi olmak suretiyle olacağını îzâh eder.
Birinci Nokta: İnsanın yaratılışındaki muhabbet ve gayesi.
İkinci Nokta: Allah’a muhabbet, Sünnete uymayı gerekli kılar.
Üçüncü Nokta: Cenâb-ı Hakkın merhameti ve sevgisi sonsuzdur.
On Birinci Nükte: Üç meseledir.
Birinci Mesele: Sünnet-i Seniyenin kısımlarını anlatır.
İkinci Mesele: Sünnete önem vermeyenlerin bedbahtlığı nazara verilir.
Üçüncü Mesele: Efendimizin (a.s.m.) bütün hallerinde ifrat ve tefritten uzak istikamet üzere oluşu anlatılır.


On İkinci Lem’a

İlim adamları tarafından eleştirilen, astronomi ile ilgili bazı âyetler tefsir edilir.
Birinci Nükte: İki noktadır.
Birinci Nokta: Rızkın doğrudan Allah’ın elinde oluşu anlatılır.
İkinci Nokta: Mantıkta imkânın çeşitleri nazara verilir.
Birinci Mesele-i Mühimme: Gökler gibi yerin de yedi tabaka oluşu îzâh edilir.
İkinci Mesele-i Mühimme: Göklerin yedi tabaka oluşu ispat edilir.


On Üçüncü Lem’a

Şeytanların ve çirkinliklerin kâinatta yaratılmasının hikmetini ve şeytana karşı Allah’a sığınmanın önemini tefsir eden bir risâledir.
Birinci İşaret: Şeytan taraftarlarının çoğu kez hakikat ehline galip gelmelerinin sırrı nedir?
İkinci İşaret: Sırf kötülük olan şeytanların yaratılıp mü’minlere musallat edilmesi ve bu yüzden Cehenneme düşülmesi İlâhî rahmetle nasıl bağdaşır?
Üçüncü İşaret: Kur’ân’da ehl-i dalâletten aşırı şikâyet edilmesinin hikmeti anlatılır.
Dördüncü İşaret: Şer tahrip, hayır tamirdir.
Beşinci İşaret: Şeytanların işi tahrip olduğundan, az işle büyük zarar verirler.
Altıncı İşaret: Şeytan vesvese verir, küfrün hayalini, tasdikle karıştırır.
Yedinci İşaret: Şerrin icadını Allah’a vermeyen Mutezile görüşünün hatâ olduğunu izah eder..
Sekizinci İşaret: İki kısım küfür ve dalâlet olduğunun îzâhı.
Dokuzuncu İşaret: Ehl-i imanın, ehl-i dalâlete mağlup düşmelerinin hikmeti nedir?
Onuncu İşaret: İblisin en mühim desisesi kendini inkâr ettirme hilesidir. Buna karşı ne yapılması gerekir.
On Birinci İşaret: İnsanların isyanları kâinat unsurlarını kızdırıp harekete geçiriyor.
On İkinci İşaret: Dört sual ve cevaptır.
Birinci Sual: Sınırlı bir hayat ve sınırlı günahlara karşı ebedî Cehennem adalet mi?
İkinci Sual: Cehennem amellerin cezası, Cennet fazl-ı İlâhî olduğunun îzâhı.
Üçüncü Sual: Neden kötülük bir yazılırken, iyilik on ve bin yazılır?
Dördüncü Sual: Dalâlet ehlinin hak ehline bazen galip gelmesinin sırrı nedir?
On Üçüncü İşaret: Üç noktadır.
Birinci Nokta: Şeytan, bir olan Allah’ın yalnız kendisi atomlardan yıldızlara kadar kâinatı nasıl idare ettiğini sorup imâna şüphe vermek istiyor.
İkinci Nokta: Şeytan, insana kusurunu itiraf ettirmez.
Üçüncü Nokta: Şeytan, bir mü’minin bir kusuru ile tüm iyiliklerini örttürür.


On Dördüncü Lem’a

Birinci Makam: “dünyanın öküz ile balık üzerinde olduğuna” dair hadislerin mâhiyet ve hakiki anlamları açıklanır.
Birinci Esas: İsrail alimleri müslüman olunca eski bilgileri de onlarla birlikte Müslüman oldu.
İkinci Esas: Benzetmeler, ehlinin elinden halkın eline düşünce, yanlış anlamaya sebep olur.
Üçüncü Esas: Kur’ân ve hadis, derin meseleleri anlatmak için müteşabih üslûbunu kullanır.
Birincisi: Gök ve yerin müekkel melekleri vardır.
İkinci Vecih: “Devlet, kılıç ve kalem üstünde durduğu gibi insanlar da ziraat ve denizcilik ile geçimini sağlarlar” benzetmesi.
Üçüncü Vecih: Burçların biri balık, biri de öküz burcudur.
İkinci Sual: Âl-i Âba hakkındadır.
İkinci Makam: Bismillâhirrahmânirrâhîm’in binler sırrından altı sırrına dairdir.
Birinci Sır: Kâinat, yer ve insan simasında üç Rububiyet sikkesi vardır.
İkinci Sır: Vâhidiyet içinde ehadiyet cilvesi îzâh edilir.
Üçüncü Sır: Kâinatı şenlendiren rahmettir.
Dördüncü Sır: Rahmâniyet içinde ehadiyet sikkesi gösterilir.
Beşinci Sır: “Allah insanı Rahmân sûretinde yaratmıştır” hadisinin îzâhı yapılır.
Altıncı Sır: Rahmetin kıymeti anlatılır.


On Beşinci Lem’a

Risâle-i Nur Külliyatından Sözler, Mektubât, Lem’âlar’ın On Dördüncü Lem’asına kadar olan kısmın fihristesi olup, her eserin sonunda derç edilmiştir.


On Altıncı Lem’a

Bazı önemli meselelere dair suallerin cevaplarıdır.
Birincisi: Ramazanda beklenen mânevî fetihlere engel olan sebebin îzâhı.
İkinci Meraklı Sual: Kendine zulmedenlere bile taraftarlık göstermenin sebebi.
Üçüncü Meraklı Sual: Savaş aleyhinde bulunma gerekçesinin îzâhı.
Dördüncü Meraklı Sual: Nur hizmetinde neden ihtiyat tavsiye ediliyor?
Hatime: Sakal-ı şerifle ilgili bir açıklama.
Birincisi: Mülhitlerin tenkit ettiği “Güneşin çamurlu bir çeşmede batması” âyetinin açıklaması
İkincisi: Zülkarneyn Seddinin nerede olduğu.
Üçüncüsü: Hz. İsa’nın ahirzamanda gelip, Deccalı öldüreceğinin îzâhı
İkinci Sualiniz: Sedd-i Zülkarneyn nerede, Ye’cüc Me’cüc kimlerdir?
Üçüncü Sualiniz: Hz. İsa’nın inmesiyle ilgili açıklama


On Yedinci Lem’a

Notalar sûretinde yazılmış çeşitli konuları içeren bir Risâledir. Ele alınan konulardan bazıları şunlardır: İnsanın mahiyeti ve dünyaya ait şeylerin kaybolmasına üzülmenin yetersizliği, Allah’tan başkasını büyük görmeme, dünyanın geçiciliği ve ömrün faniliği, haşirde insanın cismiyle tekrar dirileceği, Avrupa medeniyeti ve fenleri, insanın kıymeti ve buna bağlı olarak kâfirlerin çokluğunun önemsizliği, v.s.
Birinci Nota: Âlemin fenasından sonra, insanı terk edecek şeyle kalbi bağlamak akıl kârı değil.
İkinci Nota: Varlıklar, Mabudiyetten uzaklıkta eşit olduğu gibi, yaratık olarak da eşittirler.
Üçüncü Nota: His yanılması ile çevrenin bir nebze sabit olmasını, fâni nefsin devâmı ile karıştırıyor.
Dördüncü Nota: Allah önemli şeyleri ayniyle tekrar yaratıyor.
Beşinci Nota: Avrupa ikidir diyerek yapılan uzun bir tahlil.
Altıncı Nota: Kıymet kemiyette değil keyfiyettedir, kâfirlerin çokluğunun önemi yoktur.
Yedinci Nota: Müslümanları dünyaya çağıranlara esaslı bir cevap.
Sekizinci Nota: Çalışmadaki lezzet ve saadeti îzâh eder.
Dokuzuncu Nota: Peygamberliğin, insanlıktaki kemalâtın esası olduğunun îzâhı
Onuncu Nota: Marifetullahın (Allah’ı tanımanın) üç türlü şahitleri olduğunun îzâhı.
On Birinci Nota: Kur’ân ifadesi halkı nazara alan bir şefkat üslûbundadır.
On İkinci Nota: “Ey Rabb-ı Rahimim” şeklinde kalbin içli niyazlarına yer verir.
On Üçüncü Nota: Birbirine karıştırılan beş meseledir.
Birincisi: Kendi vazifesini yapıp, vazife-i İlâhiyeye karışmamanın gereği
İkinci Mesele: Kulluk, Allah’ın emrine ve rızasına bakar.
Üçüncü Mesele: Kullukta haddini bilmek nasıl olur?
Dördüncü Mesele: Zâhirî sebep eliyle gelen nimetleri, Cenâb-ı Hak hesabına almak gerektir.
Beşinci Mesele: Cemaatin malı bir adama verilse zulüm olur.
On Dördüncü Nota: Tevhide dair dört remizdir.
Birinci Remiz: İnsan İlâhî bir saraydır, maddî ve manevî cihazları başka başka âlemlerden getirilmiştir.
İkinci Remiz: İnsanın kalb aynasındaki muhabbet kendisine ait değil.
Üçüncü Remiz: İnsanın mahiyetindeki duygular, kâinatı içine alabilir.
Dördüncü Remiz: Geniş sanılan dünya dar kabir hükmündedir.
On Beşinci Nota: Üç meseledir.
Birinci Mesele: Hafîz isminin tam tecellisine işaret eden âyetin îzâhıdır.


On Sekizinci Lem’a

Gizli kalmış mühim bir Peygamber (a.s.m.) mu’cizesini açıklayan ve evliyânın kerametlerinin hak olduğuna kesin bir delil teşkil eden Hz. Ali’nin (r.a.) gaybî bir kerametini açıklayan Birinci Keramet-i Aleviye Risâlesi isminde bir lem’adır.


On Dokuzuncu Lem’a

İsraftan men edip, iktisat ve kanaati emreden âyetleri tefsir eden İktisat Risâlesidir.
Birinci Nükte: Yaratıcı, insanlara verdiği nimetlere karşı şükür ister.
İkinci Nükte: Yaratıcı, insan vücudunu mükemmel bir saray şeklinde yaratmıştır.
Üçüncü Nükte: Dil bir kapıcıdır, sadece maddî cesede değil, ruha da bakar.
Dördüncü Nükte: İktisat eden geçim derdi çekmez.
Beşinci Nükte: Allah en fakire de en zengin gibi nimetinin lezzetini hissettirir.
Altıncı Nükte: İktisatla cimriliğin farkı tevazu ile tezellülün farkı gibidir.
Yedinci Nükte: İsraf, hırsı netice verir.


Yirminci Lem’a

İslâmiyette ihlâsın en mühim bir esas olduğunun sırlarını anlatır.
Birinci Nokta: Dalâlet ehlinin ittifak etmesi, hidayet ehlinin ayrılığa düşmesinin sebepleri nelerdir?
Birincisi: Hidayet ehlinin vazifesi umuma bakar, makam ve ücretler belirlenmemiştir.
İkincisi: Hidayet ehlinin izzetli oluşları, hak yolda müstakil gitmelerine sebep oluyor.
Üçüncüsü: Sevap hırsı hidayet ehline ayrılık sebebi oluyor.
Dördüncü Sebep: İhlâs muhafaza edilemediğinden ehl-i hak ihtilaf ediyor.
Beşinci Sebep: Ehl-i hidayetin ittifaksızlığı kâmil imanın verdiği güvenden kaynaklanıyor.
Altıncı Sebep: Ehl-i hak çok geniş meseleler sebebiyle himmeti dağıldığında ittifak edemiyor.
Yedinci Sebep: Rekabetten dolayı ehl-i hak ihtilaf eder.


Yirmi Birinci Lem’a

İhlâs Hakkındadır. Hayırlı amellerde ve özellikle uhrevî hizmetlerde muvaffak olmanın sırlarını açıklar.
Birinci Düsturunuz: Amelde rıza-i İlâhî olmalıdır.
İkinci Düsturunuz: Kardeşleri tenkit etmemek, faziletfüruşluk yapmamak.
Üçüncü Düsturunuz: Tüm kuvveti hakta ve ihlâsta bilmektir.
Dördüncü Düsturunuz: Kardeşlerin meziyetleriyle iftihar etmektir.
İhlâsı Kıran Sebeplerden; Birincisi: Maddî menfaatten gelen rekâbet.
İhlâsı kıran ikinci mâni: Makam sevgisinden gelen şöhret duygusu.
Üçüncü mani: Korku ve tamâ.


Yirmi İkinci Lem’a

Risâle-i Nur ve hizmeti üzerine yöneltilen bir kısım suallerin cevabıdır.
Birinci İşaret: Sen ehl-i dalâletin dünyasına karışmadığın halde onlar neden senin ahiretine karışıyorlar.
İkinci İşaret: Tenkitkârane suale cevaptır.
Üçüncü İşaret: Mugalatalı bir suale cevaptır.
Hatime: Ehl-i dünya enaniyeti sezip karşı çıkıyorlar.


Yirmi Üçüncü Lem’a

Her şeyin Allah tarafından yaratıldığını, ikna edici delillerle anlatan Tabiat Risâlesidir.
Mukaddime: İnsanların ağzından şuursuzca çıkan ve dinsizliği ima eden kelimelerden söz eder.
Birinci Mesele: Sebeplerin tesiriyle varlıkların yaratılmasının imkansızlığının üç halle îzâhı yapılmaktadır.
İkinci Mesele: Varlıkların kendi kendine oluşmasının üç muhalle îzâhı yapılmaktadır.
Üçüncü Mesele: Tabiatın gereği olarak varlıkların oluştuğu iddiası üç muhalle anlatılır.
Hatime: Tabiatçılık fikrinden kurtulup imana gelen kişinin sorularını içerir.
Birinci Sual: Cenab-ı Hakkın bizim ibadetimize ne ihtiyacı var?
İkinci Sual: Her varlığın tüm halleriyle Cenab-ı Hakkın kontrol ve tedbiri altında kolayca idaresinin sırrı nedir?
Üçüncü Sual: “Hiçten bir şey yaratılmıyor ve yok edilmiyor” diyenlerin iddialarına cevap veriliyor.


Yirmi Dördüncü Lem’a

Tesettür (örtünme) Hakkındadır. Tesettür Risâlesi olup, Kur’ân’ın tesettürü emreden hükümlerini açıklayan bir tefsirdir. Tesettürün insan yaratılışına da son derece uygun olduğunu, kadın fıtratının tesettürü gerektirdiğini, hem âile, hem cemiyet saadetinin bozulmasında tesettürsüzlüğün ne kadar büyük rol oynadığını açıklar.
Birinci Hikmet: Tesettürün kadınlar için doğuştan gelen bir özellik olduğu ispat edilir..
İkinci Hikmet: Kadın-erkek arasındaki alâkanın ebedî olduğu ispat edilir.
Üçüncü Hikmet: Aile mutluluğu kadın-erkek arasındaki samimî saygı ve sevgi ile devâm eder.
Dördüncü Hikmet: Açık saçıklık neslin çoğalması hikmetine terstir.
Birinci Nükte: Risâle-i Nurun bir esası şefkattir. Kadınların şefkat kahramanı olması ile Nur’a ilgileri daha çok artar.
İkinci Nükte: Aile hayatından gelen şikâyetlerin sebebi.
Üçüncü Nükte: Meşrû daire dışındaki zevklerin zahmeti ve elemi daha çoktur.


Yirmi Beşinci Lem’a

Hastalar Risalesidir. Ehl-i imâna gelen musibetlerin aslında birer musibet olmadığını, belki Cenâb-ı Hakkın bir hatırlatması ve şefkatli bir iltifatı olduğunu gösteren, şifâ hakkındaki âyetlerin bir tefsiridir.
Birinci Devâ: Hastalık dert değil, bir nevi devâ olduğundan sabredilmesi gerektiğini îzâh eder.
İkinci Devâ: Hastalık her bir ömür dakikasını, birer saat ibadet hükmüne geçirdiğinden şükredilmeli.
Üçüncü Devâ: İnsan bu dünyaya keyif sürmek, lezzet almak için gelmediğinin ispatıdır.
Dördüncü Devâ: İnsanın vücud ve âzâları kendi malı değil, onların mâliki onlarda dilediği gibi tasarruf eder.
Beşinci Devâ: Hastalık bazıları için bir ihsan-ı ilâhidir.
Altıncı Devâ: Geçmiş sefalı ve elemli günlerin tahlilidir.
Altıncı Devâ haşiye: Bu devâ ikinci kez ama farklı olarak yazılmıştır.
Yedinci Devâ: Hastalığın elemi sıhhatin lezzetini arttırır.
Sekizinci Devâ: Hastalık sabun gibi günahların kirlerini yıkar, temizler.
Dokuzuncu Devâ: Hasta olma korkusu ölüme sebebiyet vermesinden kaynaklanır.
Onuncu Devâ: Merak hastalığı ağırlaştırır.
On Birinci Devâ: Geçmiş hastalığın elemi gitmiş, sevabı kalmıştır.
On İkinci Devâ: Hastalık zamanı yapılamayan ibadet sevabı, hastalığın meşakkatinden dolayı aynen verilir.
On Üçüncü Devâ: Hastalık bir define, bir hediye-i İlâhiyedir.
On Dördüncü Devâ: Göz hastası olanlara bir müjde verir.
On Beşinci Devâ: Hastalığın mânâsı güzel olmasaydı, Allah en sevdiği kullarına hastalık verir miydi?
On Altıncı Devâ: Hastalık insanlar arasında hürmet ve merhameti telkin eder.
On Yedinci Devâ: Hastalık, hastaya ve ona bakanlara sevap kapısıdır.
On Sekizinci Devâ: Hastanın şikâyete hakkı yoktur.
On Dokuzuncu Devâ: Hastalık Esma-i Hüsnânın ortaya çıkmasına sebep olur.
Yirminci Devâ: Hastalık iki kısımdır; Hakikî ve vehmî…
Yirmi Birinci Devâ: Hastalık, yakınların ilgisini hastanın üzerine odaklar.
Yirmi İkinci Devâ: Mü’min için nüzûl hastalığı mübarektir.
Yirmi Üçüncü Devâ: Allah’ın rahmeti yalnızlığa devâdır.
Yirmi Dördüncü Devâ: Hasta çocuklara, çocuk tabiatlı yaşlılara hizmet edenlerin mükâfatı vardır.
Yirmi Beşinci Devâ: Hakikî devâ imanı inkişaf ettirmektir.
Yirmi Beşinci Lem’anın Zeyli: On yedinci Mektup olup, Mektubat mecmuasına dahil edilmiştir.


Yirmi Altıncı Lem’a

İhtiyarlar Risâlesi. Cemiyetin ve insan hayatının önemli bir kısmını teşkil eden ihtiyarlar ve ihtiyarlık hakkında çok lüzumlu ve güzel tesellileri ifade eden âyetlerin bir tefsiridir.
Birinci Rica: İhtiyarlık zamanında bulduğum ricaların madenî çeşmesi imandır.
İkinci Rica: İhtiyarlığımızda en büyük rica Rahmet-i İlâhiyedir.
Üçüncü Rica: Berzah memleketi, ahbabların toplandığı yerdir. Başta Şefaatçimiz oradadır.
Dördüncü Rica: Kur’ân her zulmete bir ziya, her ye’se bir ricadır.
Beşinci Rica: Âhiret imanında kuvvetli bir rica ve teselli vardır.
Altıncı Rica: Rahîm bir Yaratıcımız var, bize gurbet yoktur.
Yedinci Rica: Madem iman ehliyiz, imanda çok nurlu, lezzetli, şirin defineler vardır.
Sekizinci Rica: Gençliğin gitmesi, tehlikelerinden uzaklaşma sonucunu verir.
Dokuzuncu Rica: Bediüzzaman’ın esarette Volga kenarındaki camideki ruhî intibahıdır.
Onuncu Rica: Bediüzzaman’ın esaretten geldikten sonra Eyüp Kabristanındaki tefekkürüdür.
On Birinci Rica: Bediüzzaman’ın esaretten geldikten sonra Çamlıca’daki tefekkürüdür.
On İkinci Rica: Bediüzzaman’ın Barla’da iken yeğeni Abdurrahman’ın vefatını haber alması.
On Üçüncü Rica: Bediüzzaman’ın Van Kalesinde savaşta yıkılan bölgeyi izlerken tahassürüdür.
On Dördüncü Rica: “Allah bize yeter” âyetinin nurlu mertebeleri.
On Beşinci Rica: Bediüzzaman’ın Emirdağ’da hapsi özleten sıkıntılı tecriddeki vaziyetidir.
On Altıncı Rica: Bediüzzaman’ın Kastamonu’da polis karakolu karşısında nezaret altındaki hayatıdır.
Yirmi Altıncı Lem’anın Zeyli: Yirmi Birinci Mektup’tur.


Yirmi Yedinci Lem’a

Eskişehir Mahkemesi müdafaası olup, Tarihçe-i Hayat’ta neşredildiğinden buraya yazılmamıştır.


Yirmi Sekizinci Lem’a

Eskişehir hapishanesinin hatırası olup Yirmi Sekiz Nüktedir.
Birinci Nükte: Risale-i Nurdan haber veren İkinci Keramet-i Aleviye Risalesidir. Sikke-i Tasdik-i Gaybî’de yer aldığından buraya konulmamıştır. Fihrist Risalesinin ilgili bölümü bu kitabın arkasında yer almaktadır.
İkinci Nükte: Risale-i Nur talebelerinin İlâhî kader doğrultusunda hapishaneye girmelerinin ardındaki hikmetler anlatılır.
Üçüncü Nükte: Sineğin yaratılışında gizli olan hikmetlerden bazıları izah edilir.
Dördüncü Nükte: Demirin gökten indirildiğini beyan eden âyet-i kerimeye yönelik itirazları susturan bir cevap ve gayet lüzumlu bir ilim ve Kur’ân’ın hikmetli dersini gösteren kıymetli bir nüktedir.
Beşinci Nükte: Sebe Sûresinin 25. âyetinde ifade edilen İlâhî sıfatları, san’atının ölçücüğü ile tarif eden Süleyman’ın (a.s.) Hüdhüd kuşu hakkındadır.
Altıncı Nükte: “Denizler mürekkep olsa Rabbimizin kelimelerini bitiremez” ayetinin îzâhında ezelî kelâmın sonsuzluğuna işaret edilir.
Yedinci Nükte: Vahdetü’l-vücud meşrebinin, bu zamanın maddî sebepler içinde boğulan insanlarına üç büyük zarar vereceği izah edilir. Son bölümde ise Hz. Muhyiddin hakkında yöneltilen bir itiraza cevap verilir.
Sekizinci Nükte: “Binlerce salât ve selâm senin üzerine olsun ey Allah’ın Resulü” cümlesinin namaz tesbihatında inkişaf eden bir hakikatına dairdir.
Dokuzuncu Nükte: Uykunun gaylûle, feylûle ve kaylûle şeklinde üç tür olduğunu, faydalı ve zararlı vakitlerini Sünnet-i Seniyye dairesinde gösterir. Böylece insanın en mühim bir sermayesi olan ömrünün uzamasına ve mühim bir gayesi olan rızkının bereketine yardım eden vakitlerin dersini verir.
Onuncu Nükte: İnsanlığın ağlanacak gülmelerine ait gelecek endişesi ve akıbeti düşünme merceğiyle ve “Her gelecek yakındır” sırrıyla, hak ve hakikat muvazenesiyle görülen bir ümitsizlik durumu aktarılır. Buna karşılık edepli ve bekâya âşık insanların kalb ve ruhunu güldürecek ve sevindirecek meşrû dairede gafletsiz eğlencelerin ve sevap cihetiyle bâki kalan sevinçlerin olduğunu hatırlatan bir fıkradır.
On Birinci Nükte: Risale-i Nur Talebelerine yönelik Nur hizmetinin taşıdığı öneme dair Kur’an’dan ve Sünnetten övgü dolu ifadeler aktarılır. Risale-i Nur’un dışında onun talebelerinin, onu bırakıp başka yerde nur aramaması gerektiği, eğer aranırsa nur yerine zulmet ve manevî ticaret yerine hasarete uğranılacağı ihtar edilir.
On İkinci Nükte: Bir tenkid olmasından yazılmadı.
On Üçüncü Nükte: Risale-i Nur’un önde gelen beş talebesine yönelik hizmetle alâkalı bazı hatırlatmalar aktarılır.
On Dördüncü Nükte: Risale-i Nur, Kur’ân güneşinin ışığındaki yedi rengi ve yedi nuru kendi aynasında yansıttığı, bu yönüyle önceki dönemlerde telif edilen eserlerden çok daha ileride bir rehber ve mürşid olacağını müjde eder.
On Beşinci Nükte: Tutuklu bulunan yüz yirmi küsûr Nur Talebelerinin bazı tehlikelerden kurtulmalarının onların nasıl Rahmanî bir koruma altında bulunduklarını ve bu büyük ni’mete karşı tahdis-i ni’met olarak hakikat yoluna hayatımızı feda ve vakfetmemiz lâzım geldiğini beyan eden ve her şeyde rahmetin izini, yüzünü, özünü görmeye çalışmaya teşvik eden beliğ bir nüktedir.
On Altıncı Nükte: Risale-i Nur talebelerinin hapishane sıkıntısından dolayı birbirlerinin galiz sözlerine tahammülü tavsiye eder.
On Yedinci Nükte: فَلَمَّا نَسُوا مَا ذُكِّرُوا بِهِ…اَخَذْنَاهُمْ âyetinin ehl-i isyan hakkında nazil olduğu halde, bir işaretle Risale-i Nur şakirtlerine sürekli ve ısrarla verilen ihlâs dersini unutup ayrı ayrı hatalarda bulunmalarından çıkarılacak ibretli dersler hakkındadır.
On Sekizinci Nükte: Her başa gelen şeyin iki yüzü olup biri kader-i İlâhiye, diğeri insanın kendi isteğiyle elde etmesine baktığını bildiren bir nüktedir.
On Dokuzuncu Nükte: “Kısa bir zamandaki küfre karşılık, hadsiz bir Cehennem nasıl adalet olur?” sorusuna insanların uyguladıkları kanunlar çerçevesinde adalet-i İlahiye ispat edilir.
Yirminci Nükte: “O bir şeyin olmasını dilediğinde, ‘Ol’ der ve o şey hemen oluverir” âyet-i kerimesindeki yalnız bir emir ile icadı, sûrelerin başlarındaki mukattaa harflerinin özellikleri, faziletleri ve maddi tesirleriyle ilgili hadislerin akla yaklaştırılmasıyla ilgili bir nüktedir.
Yirmi Birinci Nükte: Risale-i Nur yazarının ve şakirtlerinin başına gelen musibetlerin bir dest-i inayetle tanzim edildiğini (beş mânidar tevafuk ile) ispat eder, gösterir.
Yirmi İkinci Nükte: Herkese lâzım olan ve herkesin daima kendi hayat aynasında hissedip görebileceği bir nüktedir.
Yirmi Üçüncü Nükte: Risale-i Nur’un bir talebesinin tarafgir bir şekilde ve Risale-i Nur’la rekâbet edercesine söylenen sözlere karşı, tatlı ve şirin bir şekilde karşılık verilmesine dair bir fıkradır.
Yirmi Dördüncü Nükte: Risale-i Nur’un müellifine işaret eden bir talebenin rüyasıdır.
Yirmi Beşinci Nükte: Risale-i Nur’dan tahkikî iman dersini alan bir talebenin fıkrasıdır.
Yirmi Altıncı Nükte: Koyun, keçi, manda ve deve gibi hayvanların her şeyin nimet olup, semâdan rahmet hazinesinden indirildiğini göstermekle; her açıdan nimeti nimet bilip şükür kapısını açan, herkese lâzım olan Kur’ânî bir mu’cizedir.
Yirmi Yedinci Nükte: İnsanın en zararlı düşmanı nefsi olduğunu gösteren çok mühim bir hakikat dersidir.
Yirmi Sekizinci Nükte: Bazı âyetler hakkında gelen şüpheler ve itirazları; bir soru-cevap ve mühim bir temsil ile tefsir ve izah eder.


Yirmi Dokuzuncu Lem’a

Arapça olarak yazılan bu Risâle tevhid delillerini gösterir. İmana dair yüksek bir tefekkürnâmedir.
İfade-i Meram: Akıl ve kalbin kaynaşmasıyla gelişen tefekkür mesleğinin özlü hülâsası.
Birinci Bab: Sübhânallah’a dair üç fasıldır.
Birinci Fasıl: Göklerden, yere, bitkilere, çekirdeklere kadar her şeyin, Allah’ı tesbih ettiği anlatılır.
İkinci Fasıl: Bütün varlıkların diliyle Allah’ı tenzih ve tesbih ettiği anlatılır.
Üçüncü Fasıl: Celâl sahibi olan Allah’ın tenzih ve tesbih edilmesi
İkinci Bab: Elhamdülillah hakkındadır.
Birinci Nokta: Altı cihetten iman gözlüğüyle nasıl bakılacağını anlatır.
İkinci Nokta: Altı noktayı aydınlatan iman nimetine de şükür lâzımdır.
Üçüncü Nokta: İmanın yardım noktası ile dayanak noktası olduğunu açıklar.
Dördüncü Nokta: İnsan ruhunu sıkan ayrılık acısıdır. İman o acıları giderir.
Beşinci Nokta: İnsan imansızken düşman gördüğü şeyleri iman nuruyla kardeş görür.
Altıncı Nokta: İman nuru dünya ve ahireti ayrı ayrı iki sofra görür.
Yedinci Nokta: İman nuru ile Allah’ın varlığına iman bütün nimetlerin üstünde bir nimettir.
Sekizinci Nokta: Kâinat kitabı Allah’a sayısız hamd delilleriyle doludur.
Dokuzuncu Nokta: Ezelden ebede her şeyden, her şeye olan hamd Allah’a mahsustur.
Üçüncü Bab: “Allahü Ekber”in mertebelerine dairdir.
Birinci Mertebe: Kâinatı ve insanı yaratan Allah her şeyden büyüktür.
İkinci Mertebe: Büyüklüğü, celâli tüm varlıklar üzerinde görülür.
Üçüncü Mertebe: Allah ilim ve kudretiyle her şeyden büyüktür.
Dördüncü Mertebe: Kâinat ağacının yaratılışındaki hikmet, inâyet, rahmet gibi tecellileriyle büyüklüğü anlaşılır.
Beşinci Mertebe: Allah, kudret sahibi bir yaratıcı, gören bir tasvirci olarak büyüktür.
Altıncı Mertebe: Allah adâlet, ilim, birlik, açısından her şeyden büyüktür.
Yedinci Mertebe: Büyüklüğü Hallâk, Fettah, Faal, Allam, Vehhab ve Feyyaz isimleri ile gösterilir.
Dördüncü Bab: İki fasıldır.
Birinci Fasıl: Hz. Hızır’ın altmış üç mertebeye işaret eden virdi esas alınıyor.
İkinci Fasıl: Hz. Gavs’ın yüceltme ve taziminden 99 tevhid ve marifet mertebesi çıkarılmış.
Beşinci Bab: Hasbünallah mertebelerine dairdir. Beş nüktedir.
Birinci Nükte: İnsan acz ve fakrını tedavi eden bir devâdır.
İkinci Nükte: Benim mûcidim, Hâlikım, Mâlikim bâkîdir. Ben de onun bekâsıyla bekâ bulurum.
Üçüncü Nükte: Bu mevcudat onun tecellisine aynadır.
Dördüncü Nükte: Beni ve emsalimi basit bir sudan yaratan bana yeter.
Beşinci Nükte: İnsanı yaratıp, hayata mazhar eden bana yeter.
Altıncı Bab: “Lâhavle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azim” hakkındadır.


Otuzuncu Lem’a

İsm-i Âzamın altı nüktesini altı isimle açıklar.
Birinci Nükte: Kuddüs isminin nüktesine dairdir. Kâinat fabrikasının bu cilve ile temizlenmekte olduğunu îzâh eder.
İkinci Nükte: Adl isminin cilvesini gösterir.
Üçüncü Nükte: Birinci Noktası: Hakîm isminin en büyük tecellisini ele alır.
Üçüncü Nüktenin İkinci Noktası: İki meseledir.
Birinci Meselesi: Sonsuz kemâl ve cemâl sahibi kendini görmek ve göstermek ister.
İkinci Noktanın İkinci Meselesi: Kâinat sanatkârının mülkünde şirke yer yoktur.
Üçüncü Nokta: İnsanı kâinatın merkezi yapmıştır. Bütün ilimler ona hizmetkârdır.
Dördüncü Nokta: Bu sarayı binler hikmetlerle yapan usta, boş ve abes iş yapmaz.
Beşinci Nokta: İki meseledir.
Birinci Mesele: Sâni-i Hakîm, israf, abes ve faydasız yaratmaz.
İkinci Mesele: Sâni-i Hakîm, Resül-i Ekremin (a.s.m.) Risâletine delâlet ediyor.
Dördüncü Nükte: Ferd isminin âzamî tecellisini anlatır.
Birinci İşaret: Ferd ismi kâinatın bütününe ve her bir ferdine bir tevhid mührü vuruyor.
İkinci İşaret: Kâinatın unsurları birbirine girifttir. Birine sahip olamayan hiçbirine sahip olamaz.
Üçüncü İşaret: Kâinat sayısız Samedanî mektuplardır.
Dördüncü İşaret: Ferd isminin açık oluşu üç noktada ele alınır.
Beşinci İşaret: Hâkimiyetin en esaslı özelliği istiklâldir, infiraddır.
Altıncı İşaret: Allah’ın ferdiyeti bütün kemâlâtın esasıdır.
Yedinci İşaret: Ferdiyeti en mükemmel ders veren Muhammed’dir (a.s.m).
Beşinci Nükte: Hayy isminin azamî tecellisini anlatır.
Birinci Remiz: Hayat ve mahiyetini anlatır.
İkinci Remiz: Hayatın iki yüzü de şeffaf olduğu îzâh edilir.
Üçüncü Remiz: Kâinatın neticesi hayat; hayatın neticesi de şükürdür.
Dördüncü Remiz: Hayat imanın altı erkânına bakıp ispat ediyor.
Beşinci Remiz: Hayat girdiği şeyi âlemle bütünleştirir.
Hatime: İsm-i Âzam hakkında bir değerlendirme.
Altıncı Nükte: İsm-i Kayyûma bakar.
Birinci Şua: Kâinatın Yaratıcısı bizatihî kâimdir, dâimdir. Her şey onunla ayaktadır.
İkinci Şua: İki meseledir.
Birinci Mesele: İsm-i Kayyûm’un bir âzamî cilvesine işaret eder.
İkinci Mesele: Eşyanın kayyûmiyet sırrıyla oluşan faydalarına işaret eder.
Üçüncü Şua: Hâllakıyet ve faaliyet içindeki kayyûmiyet sırrını açıklar.
Dördüncü Şua: Kâinattaki hayret verici faaliyetin hikmetinin üçüncü şubesini anlatır.
Beşinci Şua: İki meseledir.
Birinci Meselesi: Kayyûm isminin cilve-i âzâmını gösterir.
İkinci Meselesi: Kayyûmiyetin insandaki cilvesini anlatır


Otuz Birinci Lem’a

Şuâlar’da neşredilen On Dördüncü Şua olup, Afyon Mahkemesi müdafâasıdır.


Otuz İkinci Lem’a

Risâle-i Nur’un çekirdeği hükmünde Lemeât adlı Risâle olup, Sözler mecmuasının sonunda yazılmıştır. Eski Said döneminin en son telifidir.


Otuz Üçüncü Lem’a

Kur’ân ve Hz. Muhammed’in (a.s.m.) eşsiz duâsı Cevşen’den ilhâmen kaleme alınan ve Cenâb-ı Hakk’ın varlığına, birliğine bütün varlık âlemini kuşatan bin bir Esmâ-i Hüsnâsına, âhiret âlemlerine işaret eden sayısız delil ve şahitleri gösteren bir Risâledir.

Münâcat

Kaynak:SorularlaRisale

www.NurNet.org

Mektubat Risalesi Hakkında . .

Birinci Mektup

Dört farklı sualin cevabıdır:
Birinci Sual: Hazret-i Hızır’ın hayatta olup olmadığını ve hayatın beş mertebesinin neler olduğunu açıklar.
İkinci Sual: Ölümün bir nimet olduğunu Kur’ân ayetleriyle açıklar.
Üçüncü Sual: Cehennemin nerede olduğuna dair gayet makul bir açıklamadır. Cehennemin Büyük ve Küçük diye iki çeşit olduğunu mantıkla ispat eder; bunların Allah’ın lütuf ve kahrının iki tecellisi, kâinat ağacının iki meyvesi ve bu dünyanın iki ürünü olduğunu ortaya koyar.
Dördüncü Sual: Mecazi aşktan hakiki aşka geçişin yolunu gösterir.


İkinci Mektup

Dini tebliğle görevli insanların zaruret olmadıkça sadaka ve hediyeleri kabul etmemeleri gerektiğini ve mümkün olduğu kadar kanaatle hareket etmelerini altı sebeple izah eder.


Üçüncü Mektup

Kur’ân-ı Kerimin, yıldızların doğuş ve batışı üzerine ettiği kasemin i’caz ve belağatini gösteren bir tasvir ile imansızlık yolunda nihayetsiz zorluklar olduğunu; iman ve tevhid yolunda ise sonsuz kolaylıklar bulunduğunu açıklar.


Dördüncü Mektup

Risale-i Nur’un, Cenâb-ı Hakkın Rahîm ve Hakîm isimlerine mazhar olduğunu; göklerin ve yıldızların tasvirini şiirsel bir tarzda dile getirir.


Beşinci Mektup

Velâyetin suğrâ, kübrâ ve vustâ olarak üç kısma ayrıldığını, tarikatlarda asıl maksadın, iman hakikatlerinin inkişafı ve sünnet-i seniyyeye uymak olduğunu, Risale-i Nur’un daha kısa bir zamanda o görevi gördüğünü açıklar.


Altıncı Mektup

Üstad Bediüzzaman’ın gurbetteki hâlini ve “Allah bize yeter. O ne güzel vekildir” meâlindeki âyetin verdiği teselliyi güzel bir şekilde ifade eder.


Yedinci Mektup

Hz. Muhammed’in (a.s.m.) birden fazla evliliğinin ve özellikle Hz. Zeyneb ile evlenmesinin hikmetlerini açıklar.


Sekizinci Mektup

Besmeledeki Rahmân ve Rahîm isimlerini tefsir ederek bu isimlerin bir vesilesi olan şefkatin aşktan daha yüce, daha parlak ve daha hâlis olduğunu anlatır.


Dokuzuncu Mektup

Kerâmet, ikram ve inayet hakkında önemli bir kuralı açıklar. Ayrıca İslâm ile iman arasındaki ilişkiyi ve bunların farklı yönlerini ilmî tarzda izah eder.


Onuncu Mektup

Kitâb-ı Mübin’le İmâm-ı Mübin’in tanımını yaparak kader, levh-i mahfuz gibi konulara açıklık getirir ve haşir meydanının nerede olacağı hususunda bilgi verir.


On Birinci Mektup

“Muhakkak ki, şeytanın hilesi pek zayıftır.” (Nisâ Sûresi: 76.) ayetini tefsir ederek şeytanın verdiği vesveseye karşı manevî bir ilâç sunar. Ayrıca çağdaş uygarlığın Kur’ân’ın mucizeliği karşısında ne kadar aciz olduğunu ortaya koyar ve miras konusundaki Kur’ân prensiplerinin ne kadar adâletli olduğunu gösterir.


On İkinci Mektup

Hazret-i Âdem’in (a.s.) Cennetten çıkarılması, insanların bir kısmının Cehenneme girmesi, Şeytanın ve kötü şeylerin yaratılması, musibet ve belâların mâsum insanlara ve hayvanlara musallat edilmesinin hikmetlerini izah eder.


On Üçüncü Mektup

Üstad Bediüzzaman’ın sürgün hayatındaki durumuna; izin belgesi için neden müracaat etmediğine ve siyasetten niçin uzak durup ilgilenmediğine dair soruların cevapları yer alır.


On Dördüncü Mektup

Telif edilmemiştir.


On Beşinci Mektup

Sahabeler zamanında ve daha sonraki devirlerde cereyan eden Cemel ve Sıffin hadiseleriyle hilâfet ve saltanat mücadeleleri, Kerbela Olayı hakkında yapılan izahlar ile ahirzaman ve kıyamet alametleriyle ilgili sorulan altı suale verilen cevapları içerir.

Birinci Sual: “Sahâbîler, velilerden büyük oldukları hâlde aralarındaki bozguncuları neden velâyet gözüyle bulup ortaya çıkarmadılar ve sonuçta dört halifeden üçü şehit oldu?”
İkinci Sual: “Hz. Ali’nin (r.a.) zamanında başlayan savaşların mahiyeti nedir? O savaşlarda ölen ve öldürülenler nasıl açıklanır?”
Üçüncü Sual: “Âl-i Beyte yapılan acımasız muamelelerin hikmeti nedir?”
Dördüncü Sual: “Âhir zamanda Hz. İsâ’nın (a.s) yeryüzüne ineceği, Deccal’ı öldüreceği, bütün insanların hak dini kabul edecekleri, ama buna karşılık Kıyamet Gününde “Allah! Allah!” diyen kimse kalmayacağını söylüyorlar”
Beşinci Sual: “Kıyamet günü olaylarından bâki ruhlar da etkilenecek mi?”
Altıncı Sual: “Herşey helâk olup gidicidir – Ona bakan yüzü müstesna.” (Kassas Sûresi, 28:88.) âyeti âhiret, Cennet ve Cehennemi de ihtiva ediyor mu?”


On Altıncı Mektup

Tek parti dönemindeki, sosyal hayat ve siyaset konularında yöneltilen sorulara Üstad Bediüzzaman’ın beş nokta halinde verdiği cevaplardır.

Birinci Nokta: Kur’âna hizmet etme maksadının Bediüzzaman’ı siyasetten menettiğine dairdir.
İkinci Nokta: İhlâs ve sadakatle hizmet-i imaniye ve ebedî hayat için ciddi bir şekilde çalışmak siyasetten uzak durmayı gerektirir.
Üçüncü Nokta: Üstad Bediüzzaman’a yapılan ağır baskılara karşı tahammülünün önemli bir sebebini iki misalle anlatır.
Dördüncü Nokta: Ehl-i dünyanın şüpheli sorularına karşı verilen cevaptır. Bu cevapta onun Kur’ân hizmetine ait bir keramet olarak hiçbir şekilde inkâr edilemeyen İlâhî inâyeti açıklar.
Beşinci Nokta: Ehl-i dünyanın adaletsiz bir şekilde Üstad Bediüzzaman’a teklif ettikleri kurallara ve bid’alara karşı onları susturacak bir cevaptır.
On Altıncı Mektubun Zeyli: Ehl-i dünyanın ve dinsizlerin dünya ve siyasetlerinden tamamen çekildiği hâlde, Üstad Bediüzzaman hakkında gösterdikleri esassız şüphe ve telaşları def etmek ve ilmin değerini korumak için Eski Said’in diliyle yazılmıştır.


On Yedinci Mektup

Çocuk Taziyenamesi: Küçük yaşta çocuğu ölenlere bir tesellidir. Ergenlik çağına gelmeden vefat eden çocukların ebedî âlemde yine sevimli bir çocuk olarak anne ve babalarının kucağına verileceği hakkında bir müjdedir.


On Sekizinci Mektup

Vahdetü’l-vücud meselesi, kâinatta devam eden faaliyetin hikmeti ve varlığın sırları gibi konuları işler.
Birinci Mesele-i Mühimme: Evliyaların keşifle gördükleri ve gözlemledikleri hâdiselerin, şehadet âleminde bazan gerçeklerle çelişmesindeki sırrı örneklerle açıklar.
İkinci Mesele-i Mühimme: Tartışma konusu olan Vahdetü’l-Vücud meselesine dair önemli bir açıklamadır.
Üçüncü Mesele: Kâinattaki hayret verici faaliyet ve değişmelerin hikmetini açıklar.


On Dokuzuncu Mektup

Hz. Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliğinin delilleri olan üç yüzden fazla mu’cizeyi zevkli ve akıcı bir üslup ile açıklar. On dokuz işaretten oluşuyor:
Birinci Nükteli İşaret: Kâinatın Sahibi olan Yüce Allah, insanların en mükemmeli olan Hz. Muhammed (a.s.m.) ile konuşmuş ve onu tüm insanlığa rehber yapmıştır.
İkinci Nükteli İşaret: Hz. Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliğine dairdir.
Üçüncü Nükteli İşaret: Hz. Muhammed’in (a.s.m.) elçiliğinin umumiliğine dair gösterilen deliller.
Dördüncü Nükteli İşaret: Yüce Peygamberin (a.s.m.) Ashabı, ailesi ve ümmetiyle ilgili önceden haber verdiklerinin tam olarak anlaşılmasını sağlamak amacıyla yazılmış 6 prensipten oluşuyor.
Beşinci Nükteli İşaret: Âl-i Beytin başına hangi olayların geleceğini haber verir.
“Hz. Ali (r.a.) halifeliğe herkesten daha fazla lâyık olduğu hâlde neden ona öncelik verilmedi?”
“Neden onun halifeliği süresince İslâm’da birçok karışıklık oldu?”
“Mübarek İslâmiyet ve nuranî Saadet asrının başına gelen o dehşetli kanlı fitnenin hikmeti nedir?”

Altıncı Nükteli İşaret: Geleceğe ait haberlerle ilgili Hz. Muhammed’in (a.s.m.) mu’cizeleri. Ayrıca Şiilerin Hz. Ali’ye (r.a.) olan muhabbetlerine dair bir sorunun cevabıdır.
Yedinci Nükteli İşaret: Yemek bereketiyle ilgili Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mu’cizelerini on altı örnekle anlatıyor.
Sekizinci İşaret: Peygamber Efendimizin elinden çeşme gibi suyun akması ve ağız suyunun temasıyla sulardaki bereket mu’cizesini açıklar.
Dokuzuncu İşaret: Ağaçlarla ilgili Peygamber mu’cizeleridir. Ağaçların insanlar gibi Peygamber Efendimizin emirlerini dinlemeleri ve yerlerinden çıkıp onun yanına gelmeleri, ona olan sevgi ve bağlılıklarını dile getirmeleri gibi mu’cizeleri anlatıyor.
Onuncu İşaret: Kuru bir direğin inlemesiyle ilgili mu’cizeyi anlatıyor.
On Birinci İşaret: Kayalar, dağlar gibi cansızların Peygamber mu’cizelerini gösterdiklerine işaret eder.
On İkinci İşaret: On birinci işaretle ilgili olan ve çok önem arz eden üç mu’cizeyi anlatır.
On Üçüncü İşaret: Peygamber Efendimizin (a.s.m.) hastaları ve yaralıları iyileştirmesiyle ilgili mu’cizeleri anlatıyor.
On Dördüncü İşaret: Peygamberimizin Efendimizin (a.s.m.) dualarıyla ortaya çıkan mu’cizelerden bahseder.
On Beşinci İşaret: Üç şûbeden oluşuyor:
Birinci Şûbesi: Bir mu’cize olarak hayvan türlerinin, Peygamber Efendimizi (a.s.m.) nasıl tanıyıp tasdik ettiklerini açıklar.
İkinci Şûbe: Ölülerin (cesetlerin), cinlerin ve meleklerin Peygamberimizi (a.s.m.) nasıl tanıyıp tasdik ettiklerini açıklar.
Üçüncü Şûbe: Peygamber Efendimizin (a.s.m.) Allah (c.c.) tarafından korunmasıyla ilgili engin bir mu’cizedir.

On Altıncı İşaret: Efendimize Peygamberliğin gelmesinden önce ortaya çıkan, fakat peygamberlikle ilgili olan ve “İrhasat” denilen harikalardan bahseder. Üç kısımdır:
Birinci Kısım: Tevrat, İncil, Zebur ve diğer kutsal kitapların Hz. Muhammed (a.s.m.) hakkında verdikleri haberlerdir.
İkinci Kısım: Kâhinlerin ve bir nevi evliya hükmünde olan bazı insanların Hz. Muhammed’in (a.s.m.) geleceğini haber vermeleri.
Üçüncü Kısım: Hz. Muhammed’in (a.s.m.) dünyaya teşrifleri anında meydana gelen bazı olağanüstü hadiseler.

On Yedinci İşaret: Peygamber Efendimizin (a.s.m.) kendi zatının mu’cize olması hakkındadır.
On Sekizinci İşaret: Resulullahın (a.s.m.) en büyük mu’cizesi olan Kur’ân-ı Kerim hakkındadır. Kur’ân’ın mu’cizeliğini anlatan üç nükteden oluşuyor:
Birinci Nükte: Kur’ân-ı Kerimin i’câzını anlamada insanların dereceleri…
İkinci Nükte: Kur’ân’ın irfan sahiblerine meydan okuyuşu.
Üçüncü Nükte: Kur’ân’ın mahiyetindeki gerçek tefekkür.

On Dokuzuncu Nükteli İşaret: Hz. Muhammed’in (a.s.m.) sıdkı ve bunun tevhide delâleti.
Bir İlâhî İkram Ve İnayetin Eseri
Mu’cizat-ı Ahmediye’nin Birinci Zeyli:
 On Dokuzuncu Söz, Hz. Muhammed’in risâletine ve Ay’ın iki parça olması (Şakk-ı Kamer) mucizesine dairdir.

Ay’ın iki parça olması (Şakk-ı Kamer) Mucizesine Dairdir.
Mucizat-ı Ahmediye (a.s.m.) Zeylinin bir parçasıdır: 
Mirac hakkında sorulan bir sualin cevabı.
Ayetü’l-Kübra Risalesi’nin Risale-i Ahmediyeden bahseden On Altıncı Mertebesi


Yirminci Mektup

Allah’a iman ile tevhid mertebeleri hakkında müjdeli ve şifalı tesellilerin beyanı ile “Allah’tan başka ilâh yoktur” hükmünü ispat eder. İki makam ve mukaddimeden oluşuyor.
Birinci Makam: Kelime-i Tevhid’deki müjdeleri açıklar.
İkinci Makam: İsm-i Âzam noktasında, Tevhidin ispatına dair bir özettir.
Yirminci Mektubun Onuncu Kelimesine Zeyl: Vahdette sonsuz derecede kolaylık olduğunu ve şirkte de sonsuz derece zorluk olduğunu ortaya çıkarır.


Yirmi Birinci Mektup

İhtiyar anne ve babaya veya akrabalara karşı şefkat ve merhametle davranılmasının önemini açıklar.


Yirmi İkinci Mektup

İki mebhastan oluşuyor.
Birinci Mebhas: Müslümanlar arasındaki kardeşlik ve sevginin önemini vurgular. Nifak, kin ve düşmanlığın hem İslâmiyet açısından, hem de sosyal, ferdî ve manevî hayat açısından ne kadar zararlı olduğunu ikna edici bir üslûpla izah eder.
İkinci Mebhas: Düşmanlık kadar İslâmiyete zararlı olan hırstan korunma yollarını açıklar ve zekatın önemini beyan eder.
Hatime: Gıybet hakkındadır. “Sizden biri, ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı?” (Hucurât Sûresi: 12.) âyetine ait altı kelimenin her birine tek tek izah getirir.


Yirmi Üçüncü Mektup

Değişik konularda sorulan yedi suale verilen cevaptır.
Birinci Sualiniz: Mü’minin mü’mine en iyi duası nasıl olmalıdır?
İkinci Sualiniz: Sahabelerin adı geçince söylenen “radıyallâhu anh” ifadesini başka insanlar için de kullanabilir miyiz?
Üçüncü Sualiniz: “Müçtehidlerin büyükleri mi daha üstün, yoksa hak tarikatlerin reisleri mi?”
Dördüncü Sualiniz: “Allah sabredenlerle beraberdir” âyetinin hikmeti ve gayesi nedir?
Beşinci Sualiniz: Peygamberlik makamı verilmeden önce Hz. Muhammed (s.a.v) nasıl ibadet ederdi?
Altıncı Sualiniz: Hz. Muhammed’e (a.s.m.) peygamberliğin olgunluk yaşı olarak kabul edilen 40 yaşında gelmesinin hikmeti nedir?
Yedinci Sualiniz: “Gençlerinizin hayırlısı ihtiyarlarınıza benzemeye çalışanlar; ihtiyarlarınızın kötüsü de gençlerinize benzemeye çalışanlardır..” Bu bir hadis midir ve hikmeti nedir? Ayrıca Hz. Yusuf’un (a.s.) “Allahım, benim canımı Müslüman olarak al ve beni salihlere kat.” (Yusuf Sûresi: 101.) demesinin hikmetini de açıklar.


Yirmi Dördüncü Mektup

Kâinatın anlaşılması zor olan sırlarından önemli bir sırrını ve Esmâü’l-Hüsnâdan olan Rahîm, Kerîm, Vedûd isimlerinin tecellilerinin hikmetlerini açıklar. İki makamdan oluşur.
Yirmi Dördüncü Mektubun Birinci Zeyli: “Ey insanlar! Duanız olmazsa ne ehemmiyetiniz var?” meâlindeki âyetin tefsirini beş nüktede açıklayarak duanın önemini belirtir ve çeşitlerini açıklar.
Yirmi Dördüncü Mektubun İkinci Zeyli: Hz. Muhammed’in (a.s.m.) Mirâcı ve Mevlîdi hakkında kısa bir açıklama. Mevlidin anlamı, mevlid okutmanın lüzumu.


Yirmi Beşinci Mektup

Yâsin Sûresine dair, 25 nükteden oluşan bir risaledir. Telif edilmemiştir.


Yirmi Altıncı Mektup

Dört Mebhastır:
Birinci Mebhas: Şeytan ve ona tabi olanların Kur’ân’a yönelik vesvesesine karşı verilmiş bir cevaptır.
İkinci Mebhas: Üstad Bediüzzaman’ın üç değişik şahsiyetini açıklar.
Üçüncü Mebhas: Milliyetçilik ve toplumdaki yardımlaşmayla ilgili yedi meseleden oluşuyor:
Birinci Mesele: “Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık; sonra da birbirinizi tanıyıp kaynaşasınız ve aranızdaki münasebetleri bilesiniz diye sizi milletlere ve kabilelere ayırdık” ( Hucurât Sûresi: 13.) âyetinin ifade ettiği yüce hakikati Eski Said’in diliyle açıklar.
İkinci Mesele: Söz konusu âyetin “birbirini tanıma ve yardımlaşma” düsturunu açıklar.
Üçüncü Mesele: Milliyetçilik fikrini olumsuz bir şekilde İslâma sokmaya çalışanlara verilen bir cevaptır.
Dördüncü Mesele: Toplumsal hayatı canlandıran müspet milliyetçilikten bahseder.
Beşinci Mesele: Asya ve Avrupa milletlerinin farklı yapılarda olmaları.
Altıncı Mesele: Menfi milliyetçilikte ifrat edenlere bir hitap ve İslâm hamiyetinin önemini dile getirir.
Yedinci Mesele: Menfi milliyetçilikte fazla hamiyet gösterenlere bir çağrı.

Dördüncü Mebhas: Altı sorunun cevabı olan, birbirinden bağımsız on meseleden oluşur:
Birincisi: “On sekiz bin âlem” ifadesinin hikmetinden bahseder.
İkinci Mesele: Muhyiddin Arabî, Fahreddin Râzî’ye yazdığı mektubunda şöyle diyor: “Allah’ı bilmek, varlığını bilmenin gayrıdır” Bu ne demektir?
Üçüncü Mesele: “Şüphesiz Biz insanoğlunu şerefli kılmışızdır” (İsrâ Sûresi: 70.) âyetinin “Şüphesiz o çok zalim ve çok cahildir” (Ahzâb Sûresi: 72.) âyetiyle uyumu nedir?
Dördüncü Mesele: “Lâilâhe illallah ile imânınızı tazeleyiniz” hadîs-i şerifinin hikmeti nedir? İman nasıl yenilenir?
Beşinci Mesele: “Lâ ilâhe illallah” diyen fakat “Muhammedur-Resulullah” demeyen kurtulur mu?
Altıncı Mesele: “Şeytanla Münâzara” adlı Birinci Mebhastaki konunun açıklaması.
Yedinci Mesele: Çeşitli nedenlerle hizmetlerine ara vermiş ve bu yüzden şefkat tokadı yemiş olanların korkularını gidermek ve onlara moral vermek amacıyla yazılmıştır.
Sekizinci Mesele: Kur’ân’ın ve zikir cümlelerinin tercümesi mümkün müdür?
Dokuzuncu Mesele: “Ehl-i Sünnetin dışında velâyet yolu olabilir mi?”
Onuncu Mesele: Bediüzzaman’ı ziyaret etmek isteyenlere ait bir düstur…


Yirmi Yedinci Mektup

Barla, Kastamonu, Emirdağ Lâhikaları olup müstakil olarak neşredilmiştir.


Yirmi Sekizinci Mektup

Birbirinden farklı konuları ihtiva eden sekiz meseledir..
Birinci Risale olan Birinci Mesele: Rüya tabirlerine ait gerçekler.
İkinci Mesele olan İkinci Risale: “Hz. Mûsâ (a.s.), Hz. Azrail’in (a.s.) gözüne tokat vurmuş…” mealindeki hadisin açıklaması.
Üçüncü Mesele olan Üçüncü Risale: Risale-i Nur bu zamanda önemli bir irşat görevi îfa ediyor.
Dördüncü Risale olan Dördüncü Mesele: Kardeşleri uyaracak cüz’î bir meseleye ait bir sorunun cevabı.
Beşinci Risale olan Beşinci Mesele: Şükür Risalesi
Altıncı Risale olan Altıncı Mesele: Vehhâbîler hakkındadır
Yedinci Risale olan Yedinci Mesele: “Onlara söyle ki: Allah’ın lütfuyla ve rahmetiyle ancak bununla ferahlansınlar. Bu, onların dünyada toplayıp durduklarından daha hayırlıdır” (Yunus Sûresi, 10:58.) âyetinin, Risale-i Nur talebeleri hakkındaki önemli bir sırrını, yedi İlâhî yardımı açıklar.
Mahrem bir suale cevaptır: Risale-i Nur’un tesiri hakkında sorulan bir sualin cevabı.
Yedinci Meselenin Hâtimesidir: İlâhî yardım şeklinde gelen gaybî işaretler hakkındaki şüphelerin dağıtılması.
Sekizinci Risale olan Sekizinci Mesele: Altı soruya cevaben yazılmış olan “Sekiz Nüktedir”.
Birinci Nükte: Gaybî işaretlere dair
İkinci ve Üçüncü Nükteler dahil edilmemiştir :
Dördüncü Nükte: Kıyamet Günü ve Haşir meydanına dair…
Beşinci Nükte: Fetret Devrinde, Hz. Muhammed’in ecdadı (a.s.m.) hangi dine mensuptu?
Altıncı Nükte: Hz. Muhammed’in (a.s.m) ecdadlarından peygamber gelmiş midir?
Yedinci Nükte: Hz. Muhammed’in (a.s.m) annesi, babası ve dedesinin imanı hakkında en doğru olan haber hangisidir?
Sekizinci Nükte: “Amcası Ebu Talib’in imanı hakkındaki en doğru söz.” nedir?


Yirmi Dokuzuncu Mektup

Yirmi Dokuz önemli nükteyi içeren dokuz kısımdan oluşuyor.
Birinci Nükte: “Kur’ân’ın sırları bilinmiyor. Tefsir edenler Kur’ân’ın hakikatini anlamamışlar” diyenlere verilen cevap.
İkinci Nükte: “Yemin olsun güneşe ve aydınlığına.” (Şems Sûresi, 91:1.) gibi âyetlerde Cenab-ı Hakkın bir çok şeye yemin etmesinin hikmeti.
Üçüncü Nükte: Kur’ân-ı Kerimde sûrelerin başlarında bulunan harflerin (hurûfü’l-mukattaa) hikmetine dair.
Dördüncü Nükte: Kur’ân-ı Kerimin manevî i’câzındaki üslubun neden tercüme olunamayacağını açıklar
Beşinci Nükte: Kur’ân-ı Kerimin lâfızlarını tercüme etmek mümkün değildir. “Elhamdulillah” örneğinde olduğu gibi.
Altıncı Nükte: “Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım isteriz.” (Fâtiha Sûresi, 1:5) bir mânâsına dair.
Yedinci Nükte: “Bizi doğru yola ilet -kendilerine nimet ve ihsanda bulunduklarının yoluna.-” (Fâtiha Sûresi, 1:6-7) âyetinin hikmetine dair.
Sekizinci Nükte: İslâm şeriatındaki hukukun iki çeşidi ve şeair-i İslâmiye hakkında.
Dokuzuncu Nükte: Şeriat meseleleri iki kısma ayrılır: Bir kısmı Allah emrettiği için yapılır, diğer kısmı da aklîdir.


İkinci Risale olan İkinci Kısım:
 Ramazan orucuna dairdir.

Ramazan-ı Şerifin pek çok hikmetlerinden dokuz hikmeti. “O Ramazan ayı ki, insanlara doğru yolu gösteren, apaçık hidayet delilleri taşıyan ve hak ile batılın arasını ayıran Kur’ân, o ayda indirilmiştir.” âyetinin açıklaması.

Üçüncü Risale olan Üçüncü Kısım:
 “Allah” kelimesi (Lafzullah) hakkında.


Dördüncü Risale Olan Dördüncü Kısım


Beşinci Risale olan Beşinci Kısım:
 “Allah göklerin ve yerin nurudur.” (Nur Sûresi, 24:35.) âyetine dair.


Altıncı Risale olan Altıncı Kısım
 (Şeytanın desiseleri ve Kurtuluş Çareleri): Kur’ân-ı Kerim talebeleri ve hadimlerinin uyarılmaları ve aldanmamaları için.

Birinci Desise: Şöhret tutkunluğu.
İkinci Desise: Korku damarı.
Üçüncü Desise-i Şeytaniye: Tamah.
Dördüncü Desise-i Şeytaniye: Irkçılık.
Beşinci Desise-i Şeytaniye: Bencillik ve gurur.
Altıncı Desise-i Şeytaniye: Rahata düşkünlük ve görevi ihmâl.

Kudsi bir Tarihçe
Altıncı Risale olan Altıncı Kısmın Zeyli: İstikbâlde bize gelebilecek nefret ve hakaretten sakınmak için yazılmıştır.

Yedinci Risale olan Yedinci Risale
 (İşârat-ı seba): “Allah’a Ve resulüne iman edin ki, o ümmî peygamder de Allah’a ve onun sözlerine iman etmiştir. Ve ona uyun—tâ ki doğru yolu bulmuş olasınız.” (A’râf Sûresi, 7:158.) ve “Allah’ın nurunu üflemekle söndürmek isterler. Allah ise nurunu tamamlamaktan başka bir şeye razı olmaz—kâfirler isterse hoşlanmasınlar.” (Tevbe Sûresi, 9:32.) âyetlerinin bir sırrını ve hakikatini yedi işaretle açıklıyor. Yedi mühim suale verilen cevaplardan oluşuyor..

Birinci Sual: “Hidayete eren ecnebîler ezan ve kamet gibi çok şeyleri kendi dillerine tercüme ediyorlar. İslâm âleminin onlara karşı itiraz etmemesi, şeriatın buna cevaz vermesi anlamına geldiğini göstermez mi?” diye soran bid’at ehline verilen bir cevap.
İkinci: Avrupa’da devrimciler ve filozoflar, katolik mezhebinde devrim yapmakla gelişmişler; acaba İslâmiyette de böyle bir dinî devrim olamaz mı?” diyen bid’at ehlinin sualine karşı verilen cevaptır.
Üçüncüsü: “Avrupa, taassubu bıraktıktan sonra ilerlemiş, biz de taassubu bıraksak daha iyi olmaz mı?” diyen bid’at ehlinin sualine karşı verilen cevaptır.
Dördüncüsü: İslâmiyetin milliyetçilik yoluyla güçlendirilebilineceğini iddia edenlere karşı verilen bir cevaptır.
Beşincisi: “Dinî hislerin zayıfladığı ve toplumun bu kadar bozulduğu bir zamanda Mehdî birkaç sene zarfında dünyayı nasıl ıslah edecek?” sorusunun cevabı.
Altıncısı: “Hz. Mehdî’nin Süfyan komitesine zaferi; Hz.İsa’nın (a.s.) Deccal komitesini dağıtması ve İslâmiyete tabi olmasına dairdir.
Yedincisi: Ona ”Senin eski zamandaki İslamîyetle ilgili savunma ve çalışmaların şimdiki tarzda değil. Hem de Avrupa’ya karşı İslâmiyeti savunan düşünürlerin yoluyla gitmiyorsun. Neden Eski Said’in vazifesini değiştirdin?” diye soranlara verdiği cevap.


Sekizinci Kısım olan Rumuzat-ı Semaniye


Dokuzuncu Kısım
 (Telvihat-ı Tis’a): Velâyet ve tarikatler hakkındadır.

Birinci Telvih: Tasavvuf, tarikat, velâyet ve seyr ü sülûkun açıklanması.
İkinci Telvih: Allah’ı zikretme ve tefekkür.
Üçüncü Telvih: Velâyet, peygamberliğin, tarikat de şeriatın bir delilidir.
Dördüncü Telvih: Velâyet mesleğinin çok kolay olmakla beraber çok zor, çok kısa olmakla beraber uzun, çok kıymetli olmakla beraber çok tehlikeli olduğunu açıklar.
Beşinci Telvih: Vahdetü’l-vücud ve vahdetü’ş-şühudun mahiyetini açıklar.
Altıncı Telvih: Velâyet yolları içinde en güzelinin, sünnet-i seniyeye tabi olmak olduğunu; velâyetin en önemli esasının ihlâs ve en keskin kuvvetinin muhabbet olduğunu belirterek bu dünya mükâfat ve ücret değil, hizmet kapısı olduğundan, tarikatın zevk ve kerametlerini talep etmemek gerektiğini açıklar.
Yedinci Telvih: Tarikat ve hakikâtin şeriata hizmet etmesi gerektiğini; ve daima şeriata tabi olmaları gerektiğini belirtir ve “Sünnet-i seniye ve şeriat hükümleri dışında evliya bulunabilir mi?” sorusuna cevap verir.
Sekizinci Telvih: Tarikattaki sekiz önemli tehlikeden bahseder.
Dokuzuncu Telvih: Tarikatın faydaları.

Zeyl: Nefsin temizlenmesinin ve ruhun geliştirilmesi yolları…


Otuzuncu Mektup

Orijinali Arapça yazılmış olan İşârâtü’l-İ’caz adında tefsirdir. Müstakil kitap olarak basılmıştır


Otuz Birinci Mektup

Müstakil olarak yayınlanan Lem’alar adlı eserdir


Otuz İkinci Mektup

Kendi kendine manzum şeklini alan Lemeât risalesidir. Aynı zamanda Otuz İkinci Lem’a olup, Sözler mecmuasının sonunda yazılmıştır


Otuz Üçüncü Mektup

Yaratıcıyı tanıtan ve otuz üç pencere şeklinde yazılmış bir risaledir. Aynı zamanda Otuz Üçüncü Söz olduğundan ve Sözler mecmuasının sonunda yazıldığından buraya dâhil edilmemiştir.


İşarat-ı Gaybiyye Hakkında Bir Takriz


Hakikat Çekirdekleri

İlk defa 1920 senesinde yayınlanmış Hakikat Çekirdekleri isimli risaleden vecizelerdir


Sikke-i Tasdik-i Gaybi’den Bir Mektup


Hakikat Işıkları


Gönüller Fatihi Büyük Üstada

Kaynak:SorularlaRisale

www.NurNet.org