Bayram Yüksel Ağabey anlatıyor:
“Üstadımızdan işittim. Mükerrer defalar, ‘Risale-i Nur kıyamete kadar devam edecektir. Dünya devletleri bunları kanun olarak kullanacaklardır’ demişti.
“Bir seferinde de şöyle konuşmuştu: ‘Sizden soruyorum, koca Çin’i ve Balkanlar’ı yutan bir ejderha Türkiye’ye neden bir şey yapamıyor?’
“Bizler sükut ettik. Tekrar sordu, yine sükut ettik. Üstadımız, ‘Kur’an-ı Kerim’in bu zamandaki hakiki tefsiri olan Risale-i Nur’un sayesinde’ dedi.
“Benim içimden bir sual geldi. Acaba Risale-i Nur koca Rusya’yı nasıl durduracak? O zaman Üstadımız şöyle buyurdu: ‘Bakın bir Miralay talebem gitti, Onuncu Söz’ü habbeciklerle Şarkta neşretti, Rusya’nın önünü aldı.’
“Yine benim hatırıma geldi. Onuncu Söz elli-altmış nüsha kitap. Nasıl koca Rusya’nın önünü alacak?
“Üstadımız şöyle dedi:
‘Esas manevi atom bombası Risale-i Nur’dur. Onların atomundan daha üstündür. Sizler korkmayın, bu memlekette Risale-i Nur olduğu müddetçe Rusya bu memlekete giremez.’
“Yine Alman Harbinde herkes telaşta, ‘Almanlar Türkiye’ye girdi girecek’ diye kahvelerde konuşuluyor.
Üstadımız Hafız Ali Ağabeye haber gönderiyor. ‘Korkmayın, telaş etmeyin. Türkiye’de Risale-i Nur var, giremez’ diyor.
“Hafız Ali Ağabeyin hizmetine bakan Abdullah Çavuş kahveye gidiyor, milletin telaşını görünce, ‘Merak etmeyin Hoca Efendi haber göndermiş, Türkiye’de Risale-i Nur var giremez demiş,’ diyor.
O zamanki eğitmenlerden Osman Atasoy da inanmaz bir tavırla şöyle diyor:
‘Meczub, işte girdi.’
Abdullah Çavuş bir şey demeden evine gidiyor. Gece radyolar ilan ediyor. ‘Alman orduları Türkiye’ye giremedi.’ Ondan sonra Osman Atasoy Nur Talebesi oldu.
“Üstadımız eski Nur Talebelerine çok ehemmiyet verirdi. Onların sadakat ve sebatlarından dolayı çok rağbet ve alaka gösteriyordu. ‘
Onlar Nur hizmetinde saff-ı evvel çekirdekler hükmündedirler. Onların ektiği Nur çekirdekleri şimdi meyvesini vermektedir’ derdi.”
Kaynak : Son Şahitler 3.Cild s. 31
Risale Ajans