Kategori arşivi: Hizmet Haberleri

Dünya Genelinde Risale-i Nur Hizmeti

    1. Dünya genelinde Bediüzzaman Said Nursi’nin düşünceleri ve eserleri, özellikle İslam düşüncesi, modernite ve manevi krizler bağlamında çeşitli açılardan ele alınıyor.

 

Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur külliyatı, özellikle modern dünyadaki İslam düşüncesinin nasıl şekillendiği ve çağdaş sorunlara nasıl yaklaşıldığı konusunda bir kaynak olarak inceleniyor. Ancak şunu ifade etmeden geçmiyorum ki, Risale-i Nur Külliyatı, İnsanlara sadece akademik bir teori kitabı olarak değil, İslamiyet’in bu zamanda yaşanılır bir din olduğunu ve İslam’ın prensiplerini ders vermektedir.

 

Akademik Çalışmalar: Dünya çapında birçok akademik çalışma, Nursi’nin Kur’an yorumları, modernite ile ilişkisi ve manevi eğitim yöntemleri üzerine odaklanıyor. Batı dünyasında, özellikle İslam ve Ortadoğu çalışmaları yapan akademisyenler, onun eserlerini ve fikirlerini araştırıyor.

 

Müslüman Topluluklar: Müslüman topluluklar, Nursi’nin eserlerini manevi rehberlik ve dini eğitim açısından kullanıyor. Risale-i Nur hareketi, birçok ülkede yerel topluluklar tarafından benimsenmiş ve etkinliklerle desteklenmiştir.

 

Siyasi ve Sosyal Hareketler: Bazı siyasi ve sosyal hareketler, Nursi’nin düşüncelerinden ilham almakta ve onun eserlerini referans olarak kullanmaktadır. Şuna da dikkat etmek gerekmektedir ki, Nursi’nin programını alıp kendi anlayışlarına evirmeye çalışırlarsa bu hatalı bir tutumdur. Nursi’nin eğitim sistemiyle kendi sistemlerini tadil ve tashih ederlerse başarılı olabilirler. Yoksa ya yanlış hereket edecekler veya yeni bir Nursi istismarı karşımıza çıkacaktır.

 

Genel olarak, Bediüzzaman Said Nursi’nin etkisi ve tanınırlığı, bölgesel farklılıklar göstermekle birlikte, küresel çapta artan bir ilgi görmektedir. Risale-i Nur Külliyatı’nın kitapları bugün 75’ten fazla dile gönüllü olarak tercüme edilmiştir ve edilmeye de devam etmektedir.

 

 

Uzak Doğu’da, Bediüzzaman Said Nursi’nin fikirleri daha az bilinir, ancak bazı ilgi çekici gelişmeler mevcuttur. Özellikle Türkiye’den göç eden topluluklar ve İslam’la ilgilenen akademik çevreler, Nursi’nin eserlerini incelemekte ve bu fikirleri tanıtmaktadır. Güneydoğu Asya’da, özellikle Endonezya ve Malezya gibi ülkelerde, Nursi’nin düşünceleriyle ilgilenen küçük ama artan bir ilgi bulunmaktadır. Ayrıca, bazı Uzak Doğu ülkelerinde, İslam’ın modernleşme süreci ve manevi krizlerle ilgili düşüncelerine dair akademik çalışmalar yapılmaktadır. Risaleler ellerin adeta bir ilham kaynağı olarak bulunmak ve araştırmalar yapılmaktadır. Ancak genel olarak, Bediüzzaman Said Nursi’nin Uzak Doğu’daki etkisi ve tanınırlığı diğer bölgeler kadar yaygın değildir.

 

Arap dünyasında, Bediüzzaman Said Nursi’nin etkisi, özellikle Risale-i Nur külliyatının Arapçaya çevrilmesi ve Arap dünyasında yaygınlaştırılması ile belirginleşmiştir. Nursi’nin fikirleri, modern İslam düşüncesi ve Kur’an yorumları konusunda önemli bir referans olarak görülüyor. Arap dünyasındaki akademisyenler ve entelektüeller, Said Nursi’nin eserlerini, modernite ile ilişkisini ve İslam’ın çağdaş meseleler karşısındaki yerini incelemektedirler. Bugün bir çok tez çalışması Bediüzzaman Said Nursi ve Eserleri üzerine yapılmış ve yapılmaktadır.

 

Ayrıca, Arap dünyasında Bediüzzaman Said Nursi’nin düşünceleri, bazı siyasi ve sosyal hareketler tarafından da benimsenmiş ve tartışılmıştır. Risale-i Nur hareketi, özellikle Orta Doğu’daki bazı Müslüman topluluklar arasında önemli bir etkiye sahiptir ve bu etkiler, çeşitli konferanslar, seminerler ve yayınlar aracılığıyla aktarılmaktadır. Suudi Arabistan’da Haremeyn Vakfı hizmetleri üstlenmektedir.

 

Afrika’da, Bediüzzaman Said Nursi’nin düşünceleri ve eserleri, özellikle İslam’ın modernleşme, bilim ve manevi değerler arasındaki dengesini tartışan çevrelerde ilgi görmektedir. Ancak Afrika’da Nursi’nin fikirlerinin yayılması, diğer bölgelerdeki kadar geniş çaplı olmamıştır. Bu yayılım genellikle Türkiye ile olan kültürel ve dini bağları güçlü olan Kuzey Afrika ülkelerinde ve bazı Sahra Altı ülkelerinde görülmektedir. Afrika’nın bir nevi iç çatışmalar içerisinde bulunması ve kıtanın geri bırakılmışlığı da başka bir sebeptir.

 

Kuzey Afrika: Fas, Cezayir, Tunus ve Mısır gibi ülkelerde, Nursi’nin fikirleri ve Risale-i Nur külliyatı üzerine akademik çalışmalar yapılmakta ve onun modern İslam dünyasına dair yorumları tartışılmaktadır. Kuzey Afrika’daki Müslüman entelektüeller, Nursi’nin Kur’an’ı modern dünyaya uygun şekilde tefsir etmesini ve manevi bakış açısını olumlu karşılayabilmektedirler.

 

Sahra Altı Afrika: Bazı bölgelerde, Nursi’nin eserleri, İslami eğitim kurumları ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla tanıtılmaktadır. Afrika’da genel olarak İslam’ın hızla yayılması, Bediüzzaman’ın eserlerinin de zamanla daha geniş kitlelere ulaşmasına olanak sağlayabilir.

 

Afrika’da Nursi’nin fikirleri, özellikle manevi rehberlik, ahlaki eğitim ve toplumsal dayanışma açısından yararlı görülmektedir. Ancak kıta genelinde bu etkiler henüz sınırlıdır ve daha çok yerel Müslüman topluluklar arasında yayılmaktadır. Mısır’da Sözler Prodüksiyon olarak Külliyatın neşriyat hizmeti yapılmaktadır.

 

 

Avrupa’da, Bediüzzaman Said Nursi’nin düşünceleri ve eserleri genellikle çeşitli akademik ve entelektüel çevrelerde ele alınıyor. Onun Risale-i Nur külliyatı, özellikle İslam düşüncesi, modernleşme ve manevi krizler üzerine etkileri açısından inceleniyor. Avrupa’daki bazı akademisyenler ve araştırmacılar, Said Nursi’nin çağdaş İslam dünyasıyla ilgili görüşlerini, moderniteyle ilişkisini ve özellikle Kur’an’ı yorumlama yöntemlerini tartışıyorlar. Ayrıca, Said Nursi’nin fikirlerinin Avrupa’daki bazı Müslüman topluluklar üzerindeki etkileri de gündeme gelebiliyor. Ancak, genel olarak bu konuda yapılan çalışmalar ve tartışmalar hâlâ sınırlı. Fakat bireysel araştırmalar neticesinde Risale-i Nurdan etkilenerek Müslüman olanların sayısı ya ısınamayacak kadar fazladır.

 

Risale-i Nur talebelerine düşen iki tane önemli görev vardır.

Birincisi: İslamiyet’e layık doğruluk ve doğruluğa layık İslamiyet’i temsil ve tebliğ edebilmek.

İkincisi: Risale-i Nur külliyatına perde olmadan doğrudan İslamiyet’i anlatabilmektir.

 

Bediüzzaman Said Nursi, Kur’an’ı Kerim’den almış olduğu dersleri bu zaman insanlarına Risale-i Nur Külliyatı ismiyle telif etmiştir. Yazıldığı dönem itibariyle sade bir dil özelliğindedir. Fakat bugün bizim öz Türkçe’den uzaklaşmalarımız sebebiyle bize yabancı bir eser gibi gelmektedir. Buna karşı şahsi okumaları daha bilinçli yapmak ve grup okumalarında kaliteli okumalar yapılması gerekmektedir.

 

Risale-i Nur külliyatı’nın etkisi her geçen gün daha da artmaktadır. Bunun temel sebebi doğrudan doğruya Kur’an’ı Kerim’den ders alınması neticesinde çıkartılan ders olduğunu düşünüyorum.

 

Selam ve dua ile

Muhammed Numan özel

 

www.nurnet.org

 

Uhuvvet Ezanında Kastamonu Mevlidi

Uhuvvet Ezanında Kastamonu Mevlidi

Aziz, Sıddık, Kardeşlerim! Sizin tesanüdünüze benim ziyade ehemmiyet verdiğimin sebebi yalnız bize ve Risale-i Nur’a menfaati için değil, belki tahkikî imanın dairesinde olmayan ve nokta-i istinada ve sarsılmayan bir cemaatin kat’î buldukları bir hakikata dayanmağa pek çok muhtaç bulunan avam-ı ehl-i iman için dalalet cereyanlarına karşı yılmaz, çekilmez, bozulmaz, aldatmaz bir merci’, bir mürşid, bir hüccet olmak cihetiyle sizin kuvvetli tesanüdünüzü gören kanaat eder ki; bir hakikat var, hiç bir şeye feda edilmez, ehl-i dalalete başını eğmez, mağlub olmaz diye kuvve-i maneviyesi ve imanı kuvvet bulur, ehl-i dünyaya ve sefahete iltihaktan kurtulur.”[1]

Aziz, Sıddık, Kardeşlerim! Madem âhiret için, hayır için, ibadet ve sevab için, iman ve Kur’an için Risale-i Nur ile bağlanmışsınız; elbette bu ağır şerait altında herbir saati yirmi saat ibadet hükmünde ve o yirmi saat ise Kur’an ve iman hizmetindeki mücahede-i maneviye haysiyetiyle yüz saat kadar kıymetdar ve yüz saat ise böyle herbiri yüz adam kadar ehemmiyetli olan hakikî mücahid kardeşler ile görüşmek ve akd-i uhuvvet etmek, kuvvet vermek ve almak ve teselli etmek ve müteselli olmak ve hakikî bir tesanüdle kudsî hizmete sebatkârane devam etmek ve güzel seciyelerinden istifade etmek ve Medreset-üz Zehra’nın şakirdliğine liyakat kazanmak için açılan bu imtihan meclisi olan şu Medrese-i Yusufiyede tayinini ve kaderce takdir edilen kısmetini almak ve mukadder rızkını yemek ve o yemekte sevab kazanmak için buraya gelmenize şükretmek lâzımdır. Bütün sıkıntılara karşı mezkûr faideleri düşünüp, sabır ve tahammülle mukabele etmek gerektir.”[2]

Üstad Bediüzzaman hazretleri Kur’an Şakirdleri olan Nur Talebelerinin uhuvvet, muhabbet, ittihad ve tesanüdüne çok önem vermektedir. Bu sebeple Nurun hizmet tarzlarını ders veren lahikalarda bu manalara dikkatleri çektiğini çok rahat görmekteyiz. Yaklaşık yirmi sene önce bu dikkatimi çekti dedim acaba uhuvvet, muhabbet, ittihad ve tesanüte dair yerleri derleme yapsam nasıl olur. O niyetle külliyatı bir defa daha okudum bu manaya bakan yerleri tesbit edip bir araya getirdim. Karşıma 700 sayfa kadar bir çalışma çıktı. Kendi imkânlarımla az sayıda yaptırıp dağıttım. Ve bu kadar hacimli bir çalışmayı görünce, hakikaten üstadım neredeyse külliyatın onda birini bu meseleye ayırmış dedim. Buna dair ilerde bir yazı nasip olur inşallah.

Risale-i Nur Talebeleri ve hizmetleri artık çoğalmış ve dal budak salmış haldedir. Senenin çeşitli tarihlerinde mevlitler vesilesiyle bir araya gelip tanışmak, kaynaşmak mümkün oluyor. Herkes aynı tarihte aynı yerde olunca adet insan zaman içinde bir seyahate çıkıyor jetlak yaşıyor.

Bu görüşmeler kâh okul zamanında beraber kaldığı arkadaşları kâh görüştüğü kimseler olunca insan bir tuhaf oluyor hakikaten.

İşte böyle mesrur zaman dilimlerinden birisi de Kastamonu Mevlidi. Ülkenin çeşitli yerlerinden Risale-i Nur Talebeleri manen akitleşerek Kastamonu’da buluştu. Okunan uhuvvet ezanına icabet ederek. Ama üzülerek ifade etmek isterim ki saf-ı evvel ağabeylerimizin vefatı sonrasında programlara icabet azaldı. Bu programlar birer uhuvvet buluşmasıdır. Şükürler olsun gelen gidenlerde trafik kazası duymadım. Eskilerde vefaatlı trafik kazaları da olmuştu.

Erken gelenlere kahvaltı ve sonrasında çay ikramı üstadımın Kastamonu’daki evinin yanındaki medresemizde oldu. Gelenler üstadımın odasını ziyaret etti. Saat 11.00 de mevlit programı başladı Nasrullah camiinde.[3]

Program NurSöz Youtube kanalında canlı olarak yayınlandı gelemeyen ve tekrar gelmek izlemek isteyenler: https://www.youtube.com/watch?v=PTQb6Xx0d7g

Kur’an-ı Kerim tilaveti, mevlit okuması ve Risale-i Nurdan müteferrik yerler okunması şeklinde program icra edildi. Mevlit sonrası ve öncesinde muhtelif illerden gelen Nur Talebeleri görüşüp kaynaştılar. Eski zamanları yâd ettiler. Uzun zamandır görüşmeyen kimselerin görüştüklerinde birbirine sarılmalarına şahit olmak da insana sürur veriyordu. Bizler de Yozgat’tan iştirak ettik programa. Üstadımın evinin yanında yemek ikramı sonrasında sohbet muhabbet ortamı devam ederken ayrılmak isteyenler ayrıldı.

Mevlitte; Envar Neşriyat, Risale-i Nur standı açmış, Mehmet Feyzi Ağabeyle alakalı Hasan Erdoğan’a ait bir kitap çalışması ve Reşha Vakfı’nın katılımcılara; Uhuvvet Risalesi, kalem, anahtarlık ve helva içeren hediyelerden oluşan ikram paketleri dağılımı da gerçekleşti.

Mehmet Feyzi Efendinin kabrine uğramayı da ihmal etmediler tabiki. Kastamonu’yu kaleden seyretmeyi de.

Kabristana giden yolda Kastamonu Kalesi altında medfun bulunan Şeyh Şabanı Veli Hazretleri de Nur Talebelerinin duraklarından birisiydi.

Tabiki Kastamonu’da birçok ziyaretgâh bulunmaktadır türbe olarak. Hepsini ziyaret için erken saatlerde orada olmak ve Kastamonu’yu iyi bilen birisinin mihmandarlığı gerekmektedir. Klasik Konak tarzı evlerinden oluşan eski Kastamonu ve dar sokaklarından dolaşmak insana huzur veriyor. Sarımsak satan yerler ve hediyelik eşya dükkanları ve benim sevdiği köy ekmeği kokan fırınlar arasında.

Başta Efendimiz iki cihan serveri Hz. Muhammed (asv) ve tüm Peygamber Efendilerimizin ve üstadımız Bediüzzaman Said Nursi ve üstadımızın üstadlarının ve bu islam davasındabizden önce hizmet etmiş kimselerin de ruhuna el fatiha.

Selam ve dua ile..

Muhammed Numan ÖZEL

[1] Şualar ( 320 )

[2] Şualar ( 311 )

[3] Osmanlı İmparatorluğu’nun Kastamonu’da inşa ettiği ilk anıtsal eserlerden biri olan Nasrullah Camii, Kastamonu’nun en önemli sembollerinden biridir. Kent merkezinde yer alan cami; meydanı, şadırvanı, köprüsü ve sonradan eklenen medresesi ile bir külliyedir. II. Bayezid döneminde 1506 yılında Nasrullah Kadı tarafından köprü ve şadırvan içindeki su havuzları ile birlikte yaptırılan cami, Kastamonu’nun Osmanlı döneminden kalma en büyük camisidir. Milli Şairimiz Akif de bu camide vaazlar vermiştir.

Kaynak: RisaleHaber

UHUVVET EZANINDA KASTAMONU MEVLİDİ

UHUVVET EZANINDA KASTAMONU MEVLİDİ

Aziz, Sıddık, Kardeşlerim! Sizin tesanüdünüze benim ziyade ehemmiyet verdiğimin sebebi yalnız bize ve Risale-i Nur’a menfaati için değil, belki tahkikî imanın dairesinde olmayan ve nokta-i istinada ve sarsılmayan bir cemaatin kat’î buldukları bir hakikata dayanmağa pek çok muhtaç bulunan avam-ı ehl-i iman için dalalet cereyanlarına karşı yılmaz, çekilmez, bozulmaz, aldatmaz bir merci’, bir mürşid, bir hüccet olmak cihetiyle sizin kuvvetli tesanüdünüzü gören kanaat eder ki; bir hakikat var, hiç bir şeye feda edilmez, ehl-i dalalete başını eğmez, mağlub olmaz diye kuvve-i maneviyesi ve imanı kuvvet bulur, ehl-i dünyaya ve sefahete iltihaktan kurtulur.”[1]

 

Aziz, Sıddık, Kardeşlerim! Madem âhiret için, hayır için, ibadet ve sevab için, iman ve Kur’an için Risale-i Nur ile bağlanmışsınız; elbette bu ağır şerait altında herbir saati yirmi saat ibadet hükmünde ve o yirmi saat ise Kur’an ve iman hizmetindeki mücahede-i maneviye haysiyetiyle yüz saat kadar kıymetdar ve yüz saat ise böyle herbiri yüz adam kadar ehemmiyetli olan hakikî mücahid kardeşler ile görüşmek ve akd-i uhuvvet etmek, kuvvet vermek ve almak ve teselli etmek ve müteselli olmak ve hakikî bir tesanüdle kudsî hizmete sebatkârane devam etmek ve güzel seciyelerinden istifade etmek ve Medreset-üz Zehra’nın şakirdliğine liyakat kazanmak için açılan bu imtihan meclisi olan şu Medrese-i Yusufiyede tayinini ve kaderce takdir edilen kısmetini almak ve mukadder rızkını yemek ve o yemekte sevab kazanmak için buraya gelmenize şükretmek lâzımdır. Bütün sıkıntılara karşı mezkûr faideleri düşünüp, sabır ve tahammülle mukabele etmek gerektir.”[2]

Üstad Bediüzzaman hazretleri Kur’an Şakirdleri olan Nur Talebelerinin uhuvvet, muhabbet, ittihad ve tesanüdüne çok önem vermektedir. Bu sebeple Nurun hizmet tarzlarını ders veren lahikalarda bu manalara dikkatleri çektiğini çok rahat görmekteyiz. Yaklaşık yirmi sene önce bu dikkatimi çekti dedim acaba uhuvvet, muhabbet, ittihad ve tesanüte dair yerleri derleme yapsam nasıl olur. O niyetle külliyatı bir defa daha okudum bu manaya bakan yerleri tesbit edip bir araya getirdim. Karşıma 700 sayfa kadar bir çalışma çıktı. Kendi imkânlarımla az sayıda yaptırıp dağıttım. Ve bu kadar hacimli bir çalışmayı görünce, hakikaten üstadım neredeyse külliyatın onda birini bu meseleye ayırmış dedim. Buna dair ilerde bir yazı nasip olur inşallah.

Risale-i Nur Talebeleri ve hizmetleri artık çoğalmış ve dal budak salmış haldedir. Senenin çeşitli tarihlerinde mevlitler vesilesiyle bir araya gelip tanışmak, kaynaşmak mümkün oluyor. Herkes aynı tarihte aynı yerde olunca adet insan zaman içinde bir seyahate çıkıyor jetlak yaşıyor.

Bu görüşmeler kâh okul zamanında beraber kaldığı arkadaşları kâh görüştüğü kimseler olunca insan bir tuhaf oluyor hakikaten.

İşte böyle mesrur zaman dilimlerinden birisi de Kastamonu Mevlidi.. Ülkenin çeşitli yerlerinden Risale-i Nur Talebeleri manen akitleşerek Kastamonu’da buluştu. Okunan uhuvvet ezanına icabet ederek.. Ama üzülerek ifade etmek isterim ki saf-ı evvel ağabeylerimizin vefatı sonrasında programlara icabet azaldı. Bu programlar birer uhuvvet buluşmasıdır. Şükürler olsun gelen gidenlerde trafik kazası duymadım. Eskilerde vefaatlı trafik kazaları da olmuştu.

Erken gelenlere kahvaltı ve sonrasında çay ikramı üstadımın Kastamonu’daki evinin yanındaki medresemizde oldu. Gelenler üstadımın odasını ziyaret etti. Saat 11.00 de mevlit programı başladı Nasrullah camiinde.[3]

Program NurSöz Youtube kanalında canlı olarak yayınlandı gelemeyen ve tekrar gelmek izlemek isteyenler için.

İzlemek için: https://www.youtube.com/watch?v=PTQb6Xx0d7g

Kur’an-ı Kerim tilaveti, mevlit okuması ve Risale-i Nurdan müteferrik yerler okunması şeklinde program icra edildi. Mevlit sonrası ve öncesinde muhtelif illerden gelen Nur Talebeleri görüşüp kaynaştılar. Eski zamanları yâd ettiler. Uzun zamandır görüşmeyen kimselerin görüştüklerinde birbirine sarılmalarına şahit olmak da insana sürur veriyordu. Bizler de Yozgat’tan iştirak ettik programa. Üstadımın evinin yanında yemek ikramı sonrasında sohbet muhabbet ortamı devam ederken ayrılmak isteyenler ayrıldı.

Mevlitte; Envar Neşriyat, Risale-i Nur standı açmış, Mehmet Feyzi Ağabeyle alakalı Hasan Erdoğan’a ait bir kitap çalışması ve Reşha Vakfı’nın katılımcılara; Uhuvvet Risalesi, kalem, anahtarlık ve helva içeren hediyelerden oluşan ikram paketleri dağılımı da gerçekleşti.

Mehmet Feyzi Efendinin kabrine uğramayı da ihmal etmediler tabiki. Kastamonu’yu kaleden seyretmeyi de..

Kabristana giden yolda Kastamonu Kalesi altında medfun bulunan Şeyh Şabanı Veli Hazretleri de Nur Talebelerinin duraklarından birisiydi.

Tabiki Kastamonu’da birçok ziyaretgâh bulunmaktadır türbe olarak. Hepsini ziyaret için erken saatlerde orada olmak ve Kastamonu’yu iyi bilen birisinin mihmandarlığı gerekmektedir. Klasik Konak tarzı evlerinden oluşan eski Kastamonu ve dar sokaklarından dolaşmak insana huzur veriyor. Sarımsak satan yerler ve hediyelik eşya dükkanları ve benim sevdiğim köy ekmeği kokan fırınlar arasında..

Başta Efendimiz iki cihan serveri Hz. Muhammed (asv) ve tüm Peygamber Efendilerimizin ve üstadımız Bediüzzaman Said Nursi ve üstadımızın üstadlarının ve bu islam davasında bizden önce hizmet etmiş kimselerin de ruhuna el fatiha..

Selam ve dua ile..

Muhammed Numan ÖZEL

2024 Programına ait Fotograflar NurSöz YouTube kanalına aittir.

 

Eski Mevlitlerden fotoğraflar:

[1] Şualar ( 320 )

[2] Şualar ( 311 )

[3] Osmanlı İmparatorluğu‘nun Kastamonu’da inşa ettiği ilk anıtsal eserlerden biri olan Nasrullah Camii, Kastamonu’nun en önemli sembollerinden biridir. Kent merkezinde yer alan cami; meydanı, şadırvanı, köprüsü ve sonradan eklenen medresesi ile bir külliyedir. II. Bayezid döneminde 1506 yılında Nasrullah Kadı tarafından köprü ve şadırvan içindeki su havuzları ile birlikte yaptırılan cami, Kastamonu’nun Osmanlı döneminden kalma en büyük camisidir. Milli Şairimiz Akif de bu camide vaazlar vermiştir.

Sırpça Risale-i Nur Tercümeleri

Malûmdur ki; Risale-i Nur başta otuz üç aded Sözler’dir ve Sözler namıyla yâd edilir.

Fakat Otuz üçüncü Söz müstakil değil, belki otuz üç aded Mektubat’tan ibarettir ve Mektubat namıyla zikredilir.

Sonra Otuz birinci Mektub dahi müstakil değil, belki otuz bir aded Lem’alardan mürekkebdir ve Lem’alar adı ile müştehirdir.

Sonra Otuz birinci Lem’a dahi müstakil olmamış, o da inşâallah otuzbir aded Şualardan mürekkeb olacak.  Şualar ( 730 )

 

RİSALE-İ NUR KÜLLİYATININ SESİ GÜRLEŞİYOR.

Hastalar Risalesi ve Yirmi Üçüncü Söz‘ün SIRPÇA tercümesi SÖZLER NEŞRİYAT tarafından baskısı gerçekleştirildi.

Risale-i Nur Külliyatının duayenlerinden olan SÖZLER NEŞRİYAT başta Türkçe, Arapça, Osmanlıca, İngilizce, Arnavutça, ispanyolca olarak külliyat baskıları yapmakla beraber kırk altı lisanda da muhtelif eserlerin tercümelerini insanlığa ulaştırmaktadır.

 

 

 

eserleri temin etmek için: https://www.sozler.com.tr/kategori/sirpca-eserler

instagram: https://www.instagram.com/sozlernesriyat/

 

www.NurNet.org