Makul Olmayınca Makbul Olmuyor

Din adamı dindar olmalı, din adamı ibadet etmeli, din adamı amel etmeli. Bunun yanında din adamında olması gereken bir özellikte din adamı üstün zekalı olmalı. Zeka hususunda sorun yaşayan din adamı aynı ayetle savaşta çıkarır sulh da sağlar.

Bir alime soruyorlar
– Efendim camiden çıkanlara bakıyoruz da sanki içeride bir arbededen çıkmış gibiler, çıktıklarına, namazın bittiğine seviniyorlar.
Alim şöyle cevap veriyor
-Peygamber (sav) namazda rahatlıyordu ruhu huzur buluyordu, biz ise namazdan çıkınca huzur buluyoruz, namaz bittiğinde ruhumuz rahatlıyor.

Osman Eğin hoca “bugünkü gençler bize rağmen Müslüman” diyor. Üzerinde çok düşünülmesi gereken bir cümle doğrusu. Ramazan başlıyor konu iftarda ne yenmeli sahurda ne yenmeli, öncemi açıyoruz, geçmi başlıyoruz, TV lerde hocalar bunu tartışıyor, aman Allahım.
İnsanlar türbelere koşuyor, din adamı ne yapıyor? Türbelere çaput bağlamak haram, onlardan bir şey istemek şirk, ama tesir etmiyor türbeler yine dolu. Somuncu baba, terzi baba, okçu baba, bolca nine yine dopdolu, neden?
İnsanlar dirilerden ümit kesmiş ölülerden medet umar hale gelmiş maalesef.

“Demek o ölmek rızıksızlıktan değildir. Belki sû-i ihtiyardan tevellüt eden bir âdet ve o sû-i ihtiyardan ve âdetin terkinden neş’et eden bir marazla ölüyorlar.” Bediüzzaman Hazretleri insanlar açlıktan ölmez yemek adetini intikaya uğrattığı için ölür diyor. Enkaz altında kalan insanların içinde Suriye’li kardeşlerimizin açlığa daha uzun süre dayandığı gözlenmiş. Din adamı oruç ibadetini anlatırken yeme üzerine anlatırsa sonuç bu olur elbet.

Oysa dikkat edin, Mekke fethi, Bedir harbi, Hayber hepsi Ramazan ayında vuku bulmuştur.

İnsan merkezli bir din anlatmalıyız.

Miras hukuku, hırsızın elinin kesilmesi, kadın dövmek maalesef biz bunları ve buna benzer ayetleri anlatamıyoruz dahası yanlış hatalı anlatıyoruz. Erkek kardeşin fabrikaları var kız kardeş asgari ücret dahi alamıyor, güzel olan erkeğin burada hakkından feragat etmesidir.
Kadın dövmek aldatma halinde olması gereken bir durum, sorarım size böyle bir durumda Kuranın dediği yerde kim duruyor, bir çok kimse öldürmeden yana. Kol kesilmesine karşı çıkan, barbarlık diyen zat, evini soyan hırsızları öldürmeye teşebbüs ediyor.

Din adamı tehdit merkezli din anlatınca, adam ben bu günahları işliyorum o zaman ben cehennemlikim diyor, şeytan vesvese veriyor ahiret falan yok kim gitmiş görmüş diye kulağına fısıldıyor o da evet ya doğru deyip cehenneme, âhirete itiraz ediyor günahkarken, kafir oluyor,bu durumda din adamı şeytana yardım etti, şeytanın istediği ne? Kişiyi yoldan çıkarmak. Alnını secdeden kaldırmadan ibadet et şimdi.

Niyazi Mısri ateşli bir vaizi dinledikten sonra dışarı çıkınca bu şiiri yazıyor

Bugün bir meclise vardım oturmuş pend (nasihat) ider vaiz
Okur açmış kitabını bu halkı ağlatır vaiz
İki bölmüş cihan halkın birini cennete salmış
Eliyle kürsüden biri tamuya (cehenneme) sarkıtır vaiz
Çıkar ağzından ateşler yakar şeytan-ı melunu
Sanırsın yedi tamunun azabı kendidir vaiz
Tamuya şöyle doldurmuş içinde yok duracak yer
Ana yerleştirir halka acep hizmettedir vaiz
Yaraşır va’z ana hakkı ki yanar yakılır her dem
Niyazi’nin hemen ancak cihanda adıdır vaiz.

Problem şu; Bizim insanlara teklif ettiğimiz din yaşanabilir ve makul olmayınca makbul olmuyor. Bilhassa genç kardeşlerimiz, çok değerliler, onlarla oturmalı, onlarla konuşmalıyız ama bu tehdit dili olmamalı. Malik bin Enes’e, otuzüç soru soruyorlar otuzuna bilmiyorum diyor, üçünü cevaplıyor.

Hazreti Muhammed (sav) ‘in işlediği ilk sünnet “bilmiyorum” Cebrail geldi “ikra (oku)” dedi,efendimiz, “ben okuma bilmem” buyurdu.

Bir insanın İslâma gönül vermesi inanması için ilk önce kendini güvende hissetmesi lazım, ikincisi de açlık korkusudur, bu iki şeyi sağlamadan bir insana din teklif edilmez. Günümüz de çokça zikredilen bir cümle “gençlik yoldan çıktı” aynı cümle sümer kitabelerinde de yazıyor. O zaman sıkıntı gençlerde değil yetişkinlerde. “Dininizi öğrenmek istiyorsanız, din anlatanlardan değil, dini yaşayanlardan öğrenin”.

Gençler neden mükemmel olan dinimizden uzak duruyorlar? Çünkü onların fikirlerine değer vermiyoruz. Hazreti Muhammed’in ahlakını öğrenen biri nerde olursa olsun onun ahlakını tercih eder. Çocukla konuşurken eğilen bir Peygamber, siz hiç çocuğu böyle dinleyen hoca, anne baba gördünüz mü? Kuşu ölen çocuğa taziyeye giden bir Peygamber, böyle biri var mı etrafınızda? Ahlak öğretilmez ahlak bulaşıcıdır.

Çocuklar bizim sözlerimizi değil izlerimizi takip ediyorlar. Ölçü şu; En günahkar, en kötü Müslümanı aramak için şehri gezen adam en günahkar kimi buldun sorusuna “kendimi” diye cevap vermiyorsa o iyi bir Müslüman değildir. Din adına insanları itham etmekten dinsizlikle suçlamaktan, cehennem ile korkutmaktan vaz geçmeliyiz.

Yolundan sapmış birini gördünmü kınama, zira doğru yolu kendin bulmuş değilsin. Mezhep disiplin demek, bu gün din profesörü ben mezhepsizim diyor, dinsizim dese daha iyi. Hentbol, futbol, valeybol hepsi top ile oynanıyor ama kuralları farklı, futbolda elle oynayamazsın, bu bir disiplin, hayatın her yerinde vardır, disiplin orayı sistematik hale getirmek demek mezhep bu.

Hazreti Osman’a yahudi diyen adama İmam Hanefi bakın nasıl ders veriyor.
Onun yanına gidip
– Senin kızına bir talip var zeki, ahlaklı, zengin ibadetinde ve yakışıklı biri fakat adam yahudi, diyor.
Adam hiddetle
– Ben yahudiye kız vermem, deyince imam Hanefi
– Sen vermezsin ama Hazreti Muhammed (sav) iki kızını verdi diyor. Mezhep imamları böyle zeki akıllı adamlar.

Peygamberimiz (sav) dua ederken sadece o günü ilgilendiren konuyu Allah’a arz ederdi , oysa bugün hocalar Peygamberimizin (sav) yaptığı duaların hepsini birden tek seferde yapıyor. Sevap avcısı değil, Allah’ın rızasına talip ol.
Peygamberimiz (sav) hazreti Bilal’e diyor “kalk bir namaz kılalım kendimize gelelim”

İnsanlar niye din adamın peşinden gitmiyor? Çünkü insanlar neyin peşinde ise din adamları da onun peşinde, niye gitsin. Din insana bir huzur sunmalı, Hazreti Muhammed (sav) Medine’nin en zengini idi çünkü ganimetin beşte biri ona veriliyordu, ama O yanında üç günden fazla mal tutmazdı. Hazreti Muhammed (sav) vefat ettiğinde bir zırhı vardı, onu da bir kg buğday alabilmek için yahudiye rehin vermişti. Bu günkü anlayış, Müslüman her şeyin en iyisine en kalitelisine layıktır deniyor, oysa Müslüman en kaliteli insandır.

Bunun ölçüsü de umumun menfaatini kendi menfaatini önünde tutmuyorsa kaliteden bahsedilemez.

Bediüzzaman Hazretleri
“Kimin himmeti milleti ise o tek başına bir millettir, kimin himmeti kendisi ise o insan bile değildir.” Buyurmuş.

Dinini öğreneceğin kimsede bu özellik olmalı, aksi halde din yerine kin öğrenirsin Allah muhafaza.

Çetin KILIÇ
Osman Eğin Hoca efendinin sohbetinden istifade edilerek yazılmıştır.