Bilmem ki Sözün gücünü bundan daha iyi anlatan güçlü bir söz var mıdır? Seveni, sevgiliye; aşığı, maşukasına delicesine bağlatan veya eşleri, insanları, devletleri büyük bir nefretle birbirinden kopartan, savaş patlatan da sözdeki güç değil midir?
Ağzınızdan çıkan bir söz, muhatabınızı ya size bağlayacak, ya da sizden koparacaktır.
Söz var insanı mahcup eder,
Söz var insanı mahbub eder.
Söz var başı keser, söz var savaşı keser.
Söz var, insanı Hak’tan ve cennetten uzaklaştırır; söz var, insanı Hakk’a ve cennete kavuşturur.
Öyleyse öyle sözler söyleyelim ve öyle işler yapalım ki onlar, hem bu dünyada ve hem de öbür dünyada bizi mahcup etmesin. Çünkü yarın büyük mahkemede öyle bir kitap elimize verilecek ki, şaşırıp kalacağız. Ağızdan çıkan her sözün ve icra edilen her davranışın kaybolmadığını ve kaydedildiğini2 görünce: “Bu nasıl bir kitap Allahım! Ne küçük bırakmış, ne büyük, her şeyi saymış ve yazmış!”3 diyerek şaşkınlığımızı dile getireceğiz. Bu dünyada işi ve sözü berbat olanlar, orada yaptıklarını kaydeden kitabı veya kameraman meleklerin kaydettiği görüntüleri görmek istemeyecekler. Çirkin söz ve davranışlarıyla kendi arasında uçsuz-bucaksız mesafelerin olmasını isteyecekler.4 Yalan söylemek isteyenlerin ağızlarına mühür vurulacak, eller konuşturulacak, ayaklara da şahitlik yaptırılacak5 İnsan kaçıp saklanmak için delik arayacak, saklanacak yer bulamayacak, bu sefer çaresizlik içinde “Kaçış nereye?”6 diye çığlık atacak, ama çığlığı işe yaramayacak.
SÖZ SÖYLEMEK BİR SANATTIR
Söz söylemek de bir sanattır. Söz sanatını kimi yapmakta, kimi yıkmakta kullanır. Kur’an bize birincisini tavsiye eder. Yüce Rabbimiz buyurur ki:”İnsanlara güzel söz söyleyin.”7 Yine buyurur ki: “Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler; sonra şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.”8
“Güzel söz, yılanı ininden, kötü söz, insanı dininden çıkarır.” demiş atalarımız. İşte bu sebeptendir ki Yüce Allah, Firavun gibi birisine iki peygamberini gönderirken: “Ona yumuşak söz söyleyin!”9 tenbihinde bulunmuştur.
Yüce Allah, bizim, her zaman güzel yollu, güzel halli ve güzel dilli olmamızı istemiş, bunun için de Kur’an göndermiş, Peygamber göndermiş, ibadetleri farz kılmıştır. Namaz ve oruç bunların başında gelmektedir.
Mesela oruç tutan bir müminden sadece ağzına ve midesine oruç tutturmak istenmemiş, aynı zamanda çirkin sözlere karşı da oruçlu olması istenmiştir. Bunun içindir ki Sevgili Peygamberimiz: “Sizden biriniz oruçlu olursa çirkin söz söylemesin, gürültü yapmasın. Biri kendisine sövüp hakaret ederse, “ben oruçlu bir kişiyim” desin.”10 buyurarak hem oruçluya çirkin sözün yakışmadığını ifade etmiş, hem de oruçluya çirkin sözle saldıranı, oruçlu vesilesiyle insaf çizgisine çekmiş, her ikisini de çirkin bir çukura düşmekten kurtarmıştır.
Efendimize sormuşlar:
-Ey Allah’ın Rasulü Müslümanların hangisi daha faziletlidir? Buyurmuşlar ki:
– Eliyle, diliyle başkasını incitmeyen (yani güzel elli, güzel yollu ve güzel dilli) insandır.”11 Yine buyurmuşlar ki: “Allah’a ve ahiret gününe inanan kimse, ya güzel söz söylesin, ya da sussun.”12 Çünkü çirkin söz bir gün kendisini mahcup edecek ve utandıracaktır. Yine buyurmuşlar ki: “Kim iki dudağı ve iki bacağı arasına sahip olursa (yani kötü sözden ve zinadan uzak durursa) ve bunlara sahip olacağına dair bana söz verirse ben onun cennete girmesine kefil olurum.”13
“Güzel ve temiz sözler ancak Allah’a yükselir. Onları Allah’a yükselten de Salih ameldir.”14 Bu ayetle de söz ve amel birliğine, birlikteliğine dikkat çekilmiş. Sözü güzel olan kimsenin amelinin de güzel olması istenmiştir. Namaz kılmayanın veya namazı güzel olmayanın duası, Allah katına çıkmaz. Tohumu olmayan veya tohumu güzel serpmeyen ürün alamaz.
Devrin mürşidi ne güzel söylemiş:
“Mürşid âlim, koyun olmalı, kuş olmamalı. Koyun kuzusuna süt, kuş yavrusuna kay verir.”15 Yani koyun nasıl ot ve samanı alır, hazm eder, süt sunar; mürşit âlim de, ayet ve hadisleri alır, hazm eder, onlardan güzel ahlak ürününü çıkarır, muhataplarına sunar. Allah Teala bizi bu alimler sınıfına ilhak eylesin.
HOŞ SÖZ-BOŞ SÖZ
Söz vardır, hoştur; Kur’an gibi. Söz vardır, boştur, Nadr b. Haris’in masalları gibi.
Boş sözün babası Nadr b. Haris satın aldığı masalları okur, müşrikleri eğlendirir ve insanları Kur’an dinlemekten alıkoymaya çalışırdı. O münkirin bu davranışı üzerine şu ayet nazil oldu: “İnsanlardan öyleleri var ki, her hangi bir ilmi delile dayanmadan Allah yolundan saptırmak ve sonra da onunla alay etmek için boş sözü satın alırlar. İşte onlara rüsvay edici bir azap vardır.”16
Ayetten anlaşılıyor ki, insanları Allah yolundan saptıran her şey, söz olsun, eğlence olsun “boş söz” kategorisindedir.
Allah hepimizi boş ve batıl sözlerden, gayr-i meşru eğlencelerden korusun. Tatlı, güzel, yumuşak ve doğru söz söylemeye, güzel davranışlar sergilemeye muvaffak eylesin.
ZAMAN GAZETESİ MUHABİRİ SORDU:
1) Ramazan ayında güzel söz söylemek için neler yapılabilir?
2) Dilimizi kötü sözlerden nasıl arındırabiliriz?
CEVAP:
1-Ramazan ayı, zikir, fikir ve şükür ayıdır. Eğer Ramazan ayında insan bu görevleri ifaya karar verse kötü söze zaman ve hacet kalmayacaktır. Oruç tutan bir insan ibadet halindedir. İbadet halinde olan insan, velidir, evliyadandır. Allah’ın dostlarındandır. Allah’ın dostuna çirkin söz söylemek yakışır mı? Veya bu konumda olan insan çirkin söz söyleyebilir mi?
Namaz nasıl insanı fuhşiyat ve her türlü ahlaksızlıktan koruyorsa, oruç ta insanı çirkin sözlerden, koruyacaktır. Ramazan ayında oruç var, sahur var, iftar var, mukabele var, teravih var. İftar davetleri var. Bunların hepsi Allah’ın emri, Peygamberin sünnetleridir. Ayrıca Ramazan ayı İslam âlemini bir mescid haline getirmektedir. Bu sünnetlerle meşgul olan ve mescidde kendisini hisseden bir insan, nasıl çirkin söz söyleyebilir? Mescide bulunan, zikir ve ibadetle meşgul olan bir insana laübali davranmak, çirkin söz söylemek ve çirkin işler yapmak yakışır mı?
2-Dilimizi kötü sözlerden arındırmanın yolu:
a-Onu iyi sözlere alıştırmaktan geçer. Dilimizi iyi sözlere alıştırmak için de kendimizi zorlamamız ve düşünmemiz lazım: Bir gün ben bu konuştuklarımdan hesaba çekileceğim. Öyle sözler söylemeliyim ki, o sözler beni hem dünyada, hem de ahiret mahkemesinde mahcup etmesin, utandırmasın.
b-Dilimize günlük, saatlik ve anlık zikir görevleri vermeliyiz. Onu o görevlerle meşgul etmeliyiz. Bunun için de Ramazan ayında her gün bir cüz okumayı, mealinden de istifade etmeyi, teravihlerini kaçırmamayı prensip haline getirmeliyiz, her gün cevşenden bir parça dualarımızın arasında olmalı. Selatu selamlara çokca yer vermeliyiz. Ramazan bizi melekleştiren bir aydır. Melekler, yemez-içmez, eğlenmez ve evlenmez varlıklardır. Onların işi hep zikir ve ibadettir. Onlar günah işlemezler. Biz de Ramazan da bir bakıma böyle olmaktayız. Melekleşen bir varlık elbette kendisine çirkin söylemeyi yakıştırmayacak ve böylece melekler gibi her türlü ayıp ve günahtan uzak kalacaktır.
c-Bunun için de iman esaslarına olan inancımızı kuvvetlendirmemiz gerekiyor. Özellikle tahkik-i imanı ders veren, imanı takviye eden eserlere özel bir yer ayırmamız gerekiyor. Bunların başında Risale-i Nur gelmektedir. Bunları yapar ve okunması gerekenleri okumayı vird haline getirirsek dilimizde de, dünyamızda da kötü söze ve kötü hale yer kalmayacaktır. Aklımız, kalbimiz, dilimiz, dünyamız, devletimiz, milletimiz anarşi ve terörden kurtulacaktır.
Vehbi Karakaş / Risale Haber
DİPNOTLAR
1 Buhari, Nikâh, 47; Müslim, Cum’a, 47
2 Bkz. Kaf, 50 / 17-18
3 Kehf, 18 / 49
4 Al-i İmran, 3 / 30
5 Yasin, 36 / 65
6 Kıyame, 75 / 10
7 Bakara, 2 / 83
8 İsra, 17/ 53
9 Tâhâ, 20 / 44
10 Buhari, Savm, 2; Müslim, Sıyam, 161; Nesaî, Sıyam, 41-42
11 Ahmet b. Hanbel, IV, 385
12 Buhârî , Edeb, 31, 85; Müslim, Îmân, 74, 75
13 Buhari, Rikak, 23
14 Fatır, 35 / 10
15 Nursî, Mektubat, Çekirdekler.
16 Lokman, 31/ 6