Etiket arşivi: abdulkadir haktanır

İmanlı ve imansızın varlıklara bakışları

Tabiatperest bir ateiste dedim: Kudreti sonsuz olan Allah, bu kâinatta sayısız varlıklar yaratmış. Sonra onların çoğalmasını sağlamak için çok farklı usuller ortaya sermiş. İnsanı, hayvanı ve kuşları Allah çift cinsten yaratmış. Hayvan ve insanların çoğalması sperm ile oluyor. Kuşların çoğalması yumurta ile oluyor. Ağaçların çoğalması tohum ile oluyor. Bitkilerin çoğalması da çekirdek ile oluyor. Yani koskoca ağacı Allah onun tohumunda preslemiş.

Mesela incirin tohumu nokta kadar küçük olduğu halde; o tohumu toprağa ektiğin zaman, tohumcağız o basit topraktan kendine lazım olan gıdayı toplayıp koskoca bir incir ağacı oluyor ve tadı çok hoş incirleri üretiyor. Karpuzun küçük çekirdeğini toprağa ekiyoruz, ondan öyle bir karpuz oluyor ki incecik bir ip ile 10-15 kilo ağırlılığında içi dolu su karpuz oluyor. Hem de insanların tam suya ihtiyaçları olduğu zamanda, yazın oluyor; kışta olmuyor. O tabiatperest ateiste dedim: Söyle bakalım saydığım bu işleri Allahtan başka kim yapabilir? O bana: Yok sen yanlış düşünüyorsun bütün bu saydığın işler hep kendi kendine olur dedi.

Ona dedim: Bak o büyük Allah dünyamızdan bir milyon üç yüz bin defa daha büyük olan güneşi bizim faydamız için göklere yerleştirmiş. O güneş olmasaydı ne olurdu halımız? Ekinlerimiz olmazdı. Her zaman gece olurdu. Canlı varlıklar soğuktan donardılar yani, yaşayamazdılar. Kısacası güneş olmasa idi yalnız insan değil dünyada hiç bir şey olmazdı.

Bunu da onun önüne serdim! Akılsız güneş ile dünyamızın dengesini gör ışık saniyede 300.000 km. hızla gidiyor. Güneşin ışığı dünyamıza 8 dakikada ulaşıyor. Güneş ile dünya arasında 144.000.000. km. Bu mesafe 142.000.000 olsaydı Güneş bizi yakar kül ederdi. Aramızda ki mesafe 146.000.000 km. olsaydı bizi dondurur idi. Peki bu dengeyi Allahtan başka elinde kim tutabilir ki? Güneşin çevresinde dünyamız saatte 108.000 km. hızla gidiyor. Dünyamız elips şeklinde olduğundan giderken bir yerde 27 dereceye eğilir; 23 dakika öyle gider. Söyle bana bu akılsız varlıklar aralarında böyle mükemmel bir dengeyi tutabilirlar mi? Bunu Allahtan başka hiç kimse yapamaz. O bana: (Haşa ve kella!) bunları Allah dengelermiş gibi lafları bırak. Bütün bunlar kendi kendilerine olmuşturlar diyor, bir de bu zavallı; insan olarak geçiniyor.

Yine ona dedim: Allah; sayısı belli olmayan hayvanat âlemi yaratmış. Bunlardan, evcil, yaratmış yaban mahluk yaratmış. Evcillerden inek, manda, deve, keçi, koyun. Bunların çoğalmaları için erkeğini ve dişisini yaratmış. Bütün bunlar insana hizmet ediyorlar. Bunların hangisi insanın faydası için kendini kendisi yaratabilir? İnsan yapamadığı sütü inek yapıyor. Koyunun yününe kimin ihtiyacı yok ki: Tavuğun pisliği çıkan yerden yumurta çıkıyor. Ama yumurta yemeyen insan yok onu yerken, asla tiksinmeden yiyoruz. Yumurta hakkında bir ata sözü uydurmuşlar: “Pişirirsen aş olur, pişirmezsen kuş olur.” Bu yumurtayı tavuğun karnında uzaktan komanda ile Allah’tan başka kim yapabilir ki?

Köpek eve bekçilik yapıyor. Onlardan bazısı, insanın yapamadığı işi yapıyor. Uyuşturucu kaçakçısını yakalattırıyor. Çünkü köpek, kokusundan uyuşturucu maddeyi anlıyor. Halbuki köpek rızkını Allahtan değil; sahibinden bildiği için, evin dışında kendine bir yer bulup yatıyor. Kedi ise rızkını alıncaya kadar ev sahibini, mıyav mıyav sesleri ile yalvarıyor. Rızkını aldıktan sonra, ev sahibini hiç takmıyor. Rızkı Allahtan geldiğini bildiği için köpek gibi dışarıda değil evin içinde, onun yeri odanın köşesindedir.

Ona dedim bak büyük Allah gözümüzle gördüğümüz bütün varlıkları hikmetle yaratmış. Çok küçük olan pireleri, bitleri O yaratmış. İlim adamlarının dediklerine göre bal arısı bal gibi balı bize yapması için, hiç dinlenmeden koşuyor. Yarım kilo balı yapması için 38.000 km yol alıyormuş. Çok uzak yerlerde çiçeği bulurmuş, onun faydalı kısmını seçerek emermiş. Yolunu asla kaybetmeden geri dönüp peteğini bulurmuş. Bir kilo balın malzemesini temin etmek için, 40 bin arının 6 milyon adet çiçeği bulmaya dolaşmaları gerekiyormuş. Bu arılar bize bal yapması için, onlara bu işleri yaptıran Allahtan başka kim olabilir? Ateist bana demesin mi, hep bu işler kendi kendine olur.

Bu ve bunun gibi olumsuz laflar ile insanları imansız yapmaya çalışan insanlıktan nasibini almayan ateist ve deistlerdir ki; halkı kendileri gibi yapmaya çalışıyorlar. Saygı değer vatandaşlarım yapın ne yapın insanlığı imansızlıktan kurtarmak için Üstad Bediüzzamanın Risale-i Nur eserlerini okuma çaresini arayın, bulun ve kendinizi kurtarın. Çünkü bu eserler 60 dile tercüme edilen eserlerdir. Yani ecnebilerde o eserleri okuyup kendilerini kurtarıyorlar Elhamdülillah.

Paylaşan: Abdülkadir Haktanır

Aç elini bu günlerde çok dua et

Ya Rabbi Ya İlahi..! Bizleri ömrümüz boyunca Kur’an, Cevşen ve Risale-i Nur ile meşgul ve mesrur eyle.. amin.. Kıyamete kadar ilmimizi artır, ihlasımızı artır, imanımızı artır, nurumuzu artır, hizmetimizi artır, güzel niyetlerimizi artır, zikrimizi, fikrimizi, şükrümüzü artır salih amellerimizi artır, şahs-ı maneviyeye faydamızı artır, şahs-ı maneviden hissemizi artır, takvamızı artır, huşumuzu artır, kemâlimizi artır, edebimizi artır, velâyet-i kübra’dan ve akrebiyet-i ilahiyeden hissemizi artır, iman-ı billah marifetullah muhabbetullah muhabbet-i Rasulullah ve müşahedetullah’tan hissemizi artır… Âmiiin..amin amin..

Ya Rabbi hem taun, veba emsali müzmin hastalıklardan ve aza-yı bedenimizin gûna-gûn ağrı ve sızılarından ve ayrı ayrı zikri mümkün olmayan âfât ve şerlerden ve bed ef’alden ve bidalardan lütuf ve inayetinle hıfz ve himaye buyurmanı ve iki cihanda inayet ve riayet ve afiyet ve saadet müyesser ve hayrat ile merzuk ve mesrur buyurmanı niyaz eylerim. Ya Allah, Ya Rahman ,Ya Rahim, Ya Ferd, Ya Hayy, Ya Kayyum,Ya Hakem, Ya Adl, Ya Kuddus, Ya Rabbim ! İsm-i Azamın hürmetine, Resul-i Ekrem (SAV) hürmetine, Kur’an-ı Azimüş- şanın hürmetine, Esma-ül hüsna hürmetine… bütün kardeşlerimin ve onların evlatlarının, eşlerinin ve sevdiklerinin ve cümlemizin Maddi-manevi kalbi ve ruhi hastalıklarımıza şifalar ihsan eyle. Cümlemizi Hafız isminle muhafaza eyle. Bizlere İman-ı kamil, hüsn-ü hatime ver. Nefis ve şeytanın şerrinden, kabir azabından, cehennem ateşinden muhafaza eyle. Cennet-ül Firdevs’ te mesud eyle. Rü’yet-i Cemalinle müşerref eyle. Dertlerimize devalar, hastalıklarımıza şifalar, borçlarımıza edalar, yüzümüze ve ruhumuza nur, kalblerimize sürurlar ver .

Yâ Rabbim! bütün kardeşlerimi ve onların evlatlarını, eşlerini, sevdiklerini ve cümlemizi; Her türlü kaza, bela, fitne, günah ve musibetlerden muhafaza eyle. Bizleri her türlü ateş ve azaptan muhafaza eyle. Günahlarımızı afveyle. Günahlarımızı sevaplara tebdil eyle. Bizleri öyle bağışla ki, hiç sorgu sualimiz kalmasın. Bizlere; Kur’an ve İman hizmetine layık hal ve ahlak ver. Son nefesimize kadar imana-Kur’ana hizmetkar eyle. Rızan dairesinde ömür sermayemizi istihdam eyle.

Ya Rabbi bütün kardeşlerimi ve onları evlatlarını, eşlerini, sevdiklerini ve cümlemiz sana ait ilimlerle ilimlendir. Senin esma, sıfat ve şuunatını anlamayı, idrak etmeyi ve temiz bir ayna olmayı nasip eyle. Allahım seni hakiki sevmeyi, seni sevenleri sevmeyi seni sevmeye yaklaştıracak şeyleri sevmeyi nasip eyle. Senin tarafından sevilmeyi ikram eyle. Sana hakiki kul, Habibine layık ümmet eyle. Ya Rabbim ! İmanı ve İslamı bizim ve sevdiklerimizin kalplerinde ve ruhlarında hakim ve daim eyle.. (Amin.)

Ya Rabbim ! Anne- babamızı, evlatlarımızı, kardeşlerimizi, eşlerimizi, akrabalarımızı, bütün kuran talebelerini ve ümmeti Müslümanları ve cümlemizi; AFÜV isminle afveyle. GAFUR isminle mağfiret eyle. SETTAR isminle ayıplarımızı setreyle. FETTAH isminle kalp ve ruhlarımızı iman ve Kur’ana aç. KEŞŞAF isminlebütün letaifimize esma ve sıfatının hakikatlarını keşfeyle. MUTAHHİR isminle günah, sefahet, dalalet ve gaflet kirlerimizi temizle. MÜZEYYİN isminle bizleri iman, marifet ve muhabbetullah ile süslendir. RAHİM isminle rahmet eyle. MÜHEYMİN isminle imanımızı muhafaza eyle. KAHHAR isminle din düşmanlarını kahreyle. VEHHAB isminle dünyamızda ve ahiretimizde hayırlar ver. REZZAK isminle maddi-manevi rızkımıza bereketler ihsan eyle. HAFİZ isminle maddi-manevi her fenalıktan cümlemizi koru.

KERİM isminle ikram eyle. MÜCİB isminle dualarımızı kabul eyle. VEDUD isminle seni sevmeyi ve senin sevgini nasip eyle. VELİY isminle senin dostluğunu bize ver. HAMİD isminle bizi sana çok şükür ve hamd edenlerden eyle. MUHYİ isminle ölü ve cansız latife lerimizi, kalb ve ruhumuzu hayatlandır. KAYYUM isminle bizleri iman ve İslamda, ibadet ve takvada, hizmet ve davada kaim eyle. BERR isminle mahşerde bizi beraat ettir. TEVVAB isminle tevbelerimizi kabul eyle. MUGNİYY isminle bizleri manen zenginleştir. MANİ’ isminle dinimize ve hizmetimize zarar verecek her şeye mani ol. HADİ isminle (Özellikle Yavrularımıza) hidayet ver.

Ya Rabbim ! dualarımızı İsm-i Azam hürmetine, Ve okuduğumuz Hatimler ve ettiğimiz dualar hürmetine , Ve mübarek Kadir gecesi hürmetine dualarımızı kabul eyle…Bizlere her daim mağfiret eyle…..

Ya Rabbim ! ülkemizi ve bütün bilad-i Muslimini afat-i arziyye ve semaviyye, her türlü anarşi ve terörden muhafaza eyle. Bütün müslümanlara iman-i tahkiki ve hüsn-u hatime ihsan eyle. Bu duamıza âmin diyerek katılan bütün kardeşlerimize ve sevdiklerine dünyada selamet, kabirde istirahat, haşirde şefaat, Cennetü’l Firdevs’te ebedi ikamet ve Cemal-i bakemal-i İlahiyeye ve müşâhadeye nailiyetle hakiki ve ebedi mes’ud edeceklerin arasına nihayetsiz rahmetinle idhal edip, nimetini itmam eyle ve bizleri ihlasla yaşat, imanla kabre girmeyi nasip eyle. Velhamdülillahi Rabbil âlemîn. El-Fâtiha.. Duâlarınız kabul olsun…..İnşâAllah ….Vesselam.

Paylaşan: Abdülkadir Haktanır

İnsanın hangi hücresini tabiat yapabilir?

Yazılarımda: İnsan için inkar edilmez delil olan tıp uzmanlarının tespitlerinden derleyerek size sunuyorum.

Hadisi Şerifte: “Men arefe nefsehu fe kad arefe Rabbehu.” Mealen, “kim kendini tanır ise? O Allah’ını tanır” buyuruluyor. Kendini görüp tanımak, yalnız aynaya bakmakla olmaz. Yanak etten yapılmış, dil de, ama yanağa değdir soğanı, ne olduğunu tanımaz, sarımsağı da tanımaz. O yalnız sıcağı ve soğuğu tanır. Halbuki insanın dili her şeyi tanır. Tuzluyu, tatlıyı, ekşiyi, acıyı. Yani her şeyi tanır. Vücuda faydalı olanı bilir zararlı olanı da fark eder. Hemen dışarı atar ve onun yüzüne tükürür. Yediklerini ağzının sağından solundan toplar mideye gönderir.

Allah aşkına siz söyleyin, insanın neresini tabiat yaptı, bu işler tesadüfen oldu diyenlere ne dersiniz. Haydi öğrenelim, bir hücrede ne var? O hücrede 1 milyon Protein, 8 bin Amino asit, 5 element, 40 bin Atom, 25 bin DNA ve 25 RNA Molekülleri. Tıp dalında tahsil gören ilim adamları diyorlar ki bu moleküllerin vücudumuzda yaptıklarını yazabilsek, 1 milyon sahife yazı oluşurdu. Vücudumuzda saniyede 50 milyon hücre ölür ve hemen 50 milyon hücre oluşur.

Görün bir saniyede vücudumuzda neler oluyor? İnsanın beyni, dışarıdan ve içinden gelen 750 milyon uyarıyla ilgilenirmiş. Retina, beyne saniyede 10 milyon “bit”lik bilgi gönderir. İnsanın böbrekleri 1.200.000 filitreye sahip, gözü 576 megapixele sahip, kuvve-i Hafızası 2.5 milyon GB ye sahip. Ömür boyunca 250.000.000 defa atan bir kalbe sahip bu insan. İnsanın vücudunda 100.000 damar Ağı mevcut. Bu paha biçilmeyecek kadar değerli olan organları bir avuç topraktan yaratan Allah’ımıza ne kadar şükretsek azdır.

Hava almaya her 5-10 saniyede bir defa ihtiyacımız olduğu için Allah onu burnumuzun dibine kadar getirmiş. Bazen her saat su içme ihtiyacımız olduğu için Allah onu evimizin önüne kadar getirmiş. Yiyeceklerimize günde 1-2 defa ihtiyacımız olduğu için Allah onları basit topraktan yaratıp, bizi ekmeksiz bırakmamış. Bunlar için Allah’ımıza ne kadar şükretsek azdır. Vücudumuza lazım olan olan her ihtiyacını yerli yerine koymuş.

Düşünün Allah bizler temizliğe dikkat etmediğimizi bildiği için çene kemiği çürüdüğü zaman tamamını atmamak için, ağzımızın çenelerini tek birer kemikten yapmamış, belki çenelerimize 33 diş koymuş. Ki biri çürüse, tek onu çıkarıp onu tamır edinceye kadar idare ederiz.

Vücudumuzun neresinde menteşeye ihtiyacı varsa Allah o küçücük hücrede planlayıp, o menteşeleri oralara koymuş. Ayağımızın hemen üstünde menteşe. Dizlerimizde menteşe. Kalçalarımıza menteşe. Vücudu sağa sola biraz çevirmek için Menteşe. Kafanı sağa sola çevirmek için boynuna Menteşe. İhtiyaç olduğu için parmaklara üçer menteşe. İlim adamları diyor! İnsanların baş parmaklarını ötekilerden Allah ayırmasaydı bugünkü teknik yüzde ona düşerdi. Yani %90 nı onun gücü ile olurmuş.

İnsan vücudu o kadar karmaşık bir sistem ki, binlerce yıllık tıbbi bilgiye ve tecrübeye rağmen, hala doktorları ve araştırmacıları şaşırtmaya devam ediyor. O yüzden bize çok sıradan görünen vücut parçalarımız ya da fonksiyonlarımızda bile çok ilginç ve beklenmedik şeyler saklı olabilir. Hapşırmaktan tırnak uzamasına kadar şaşırtıcı ve ilginç gerçekler insan vücudunda mevcut. Neden parmak uzamıyor ama tırnak uzuyor.

BEYİN: İnsan beyni, insan anatomisinin en karmaşık ve en az anlaşılabilen kısmı. Bilmediğimiz çok şey var, ama bildiğimiz ilginç gerçeklerden bazılarını aşağıda göreceksiniz.

1) Beyine giden ve gelen sinir sinyallerinin hızı saatte 273.6 km’ye ulaşabiliyor. Bu da çevremizdeki etkilere nasıl bu kadar hızlı tepki verebildiğimizi ve bir acıyı nasıl anında hissettiğimizi açıklıyor.

2) Beyin 10 Watt’lık bir ampul kadar enerji tüketiyor. Akla bir fikir geldiğini karikatürize etmek için başın üzerine çizilen ampul figürü çok da yanlış değilmiş. Beynimiz bu enerjiyi uykuda da harcıyor.

3) İnsan beyninin depolayabileceği bilgi miktarı Encyclopedia Britannica’nın içindeki bilgiden 5 kat fazla. Ya da bizdeki eski Meydan-Larousse’tan. İlim adamları bir rakam belirleyemediler ama bu kapasitenin 3 ila 1000 Terabayt arasında olduğu düşünülüyor. 900 yıllık İngiliz Tarih Arşivi’nin 70 Terabayt olduğu düşünülürse, inanılmaz bir kapasiteden bahsediyoruz.

4) Beyin kandaki oksijenin yüzde 20’sini harcıyor. Vücut ağırlığının sadece %2’sini oluşturmasına rağmen, bu kadar çok oksijen harcaması çok ilgi çekici. Bu yüzden vücudun oksijensiz kalması öncelikle beyin hasarına yol açıyor.

5) Beyin gece gün boyunca olduğundan daha aktif. Düz mantık ile düşünüldüğünde, gündüz yaptığımız onca faaliyet, görüntü, ses vb. nin beyni yatakta yatarak dinlenmemiz durumundan daha fazla çalıştıracağını sanabiliriz. Ama durum tam tersi. Vücudu kapatınca beyin daha da açılıyor.

6) Bilim adamlarına göre IQ yükseldikçe daha fazla rüya görülüyor. Doğru olabilir ama uykudan sonra rüyalarınızı hatırlamıyorsanız hemen kendinizi kötü hissetmeyin. Çoğumuz gece gördüğümüz rüyaların büyük bir kısmını hatırlamıyoruz ve bu rüyalar en fazla 2-3 saniye sürüyor.

7) Nöronlar insanın hayatı boyunca gelişmeye devam ediyor. Yıllarca, bilim adamları ve doktorlar beyin ve sinir dokularının gelişmediğini ve hasarın iyileşmeyeceğini düşündüler. Vücudun diğer kısımları gibi olmasa da nöronlar da gelişebiliyor ve bu da beyin ve hastalıkları konusunda önümüze yeni bir yaklaşım getirecek.

8) Nöronların tipine göre bilginin akış hızı değişiklik gösteriyor. Bütün nöronlar birbirinin aynı değil. Bu değişik tipler içinde bilgi akış hızı 0.5 metre/saniye’den 120 metre/saniye’ye kadar değişebiliyor.

9) Beyin herhangi bir acı hissetmez. Tüm acıların kaynağı beyin olmasına rağmen, kendi üzerinde ağrı algılayıcıları olmadığı için acıyı hissetmiyor. Ama çevresinde çok fazla doku, sinirler ve damarlar var ve bunlar acıya duyarlı. Bu yüzden keskin baş ağrıları var zaten.

10) Beynin %80’i sudur. Tezgahlarda ya da TV’de gördüğünüz beyinler çok gerçekçi değil. Yaşayan bir beyinin dokusu daha çok bir jöleye benziyor. Bir dahaki sefere susuz kaldığınızda beyninizi unutmayın.

Burada saydıklarıma bakarak, sizde görüyorsunuz ki: tabiat yaptı, tabiidir, veya kendi kendine olmuştur diyen görüşler mantık dışı safsata sözlerdir. Çünkü bütün dünyadaki inanlarda bu incelikler yalnız hükmü her şeye geçen Allahın işidir.

Ey insan! Sen kendi kendine malik değilsin. Saniyede vücudunda olup bitenlerden hiç haberin varmı? Senin kudretin ilmin, iradeden, gücün buna yetmez! Sen kendine malik değilsin. Bu işleri ancak her şeye Malik ve Hakim olan Allahın c.c yaptıkları işlerdir.

Paylaşan: Abdülkadir Haktanır

Hikmetle yaratılanlara bakıp ders alalım

Allahın sonsuz kuvvetine bak: bütün yiyecekleri, basit topraktan yaratıyor. Hatta daha verimli olması için, buğday tarlasına hayvanların tezeklerinin gübresini atarız, daha çok verim alırız. O buğdayın unundan yapılan ekmeği veya böreği yerken hiç kimse tiksinmez. Çünkü büyük Allah onu dezenfekte etmiş. Allah gübre pisliğinden kullarına asla yedirmez. Affedersiniz! Tavuğun pisliği çıktığı yer olan kıçından çıkan yumurtayı hiç tiksinmeden yeriz. İneğin sütünü içerken, aman ya dışkısından, kanından süte karıştırmış ise demeden rahatlıkla sütü içeriz. Evet akıllı insan Allahın yarattıklarında rahatlıkla, Allahı görür.

İnsanın BÖBREKLERİ: 1.200.000 filitreye sahip. İnsanın GÖZÜ: 576 megapixele sahp. İnsanın Kuvve-i HAFIZASI 2.5 milyon GB. İnsan Ömür boyunca 250.000.000 defa atan KALBE sahip. İnsanın vücudunda 100.000 DAMAR AĞI mevcut. Bu paha biçilmeyecek kadar değerli olan organları bir avuç topraktan yaratan ALLAHA ne kadar şükretsek azdır. Kardeşler insan 1×2 m. büyüklüğünde olan kapıyı bir marangoza, biri diğerine benzememek şartıyla 1000 tane kapı yaptıramaz. Akıllı insan bunu yapamazken nasıl oluyor da 20×20 cm büyüklüğünde insanların yüzleri, hazreti Ademden günümüze kadar bütün insanları karşına alsan, göreceksin ki %100 hiçbir insan biri diğerine benzemiyor. Akıllı insan biri diğerinde farklı 1000 tane kapı yapamazken; nasıl oluyor da aklı yok, görmesi yok, işitmesi olmayan tabiat  milyarlarca insanı biri diğerinden farklı yapabiliyor? Aklı başında olan kardeşlerim! Buna ne dersiniz? Tabii ki bunu ancak Allah yapar diyeceksiniz. Tekrar ediyorum, bunu tabiat değil, yapsa yapsa ancak Allah yapıyor.

Aman kardeşler, yapıp ne yapıp, tabiatçıların safsata fikirlerini kabul etmeyelim. Allah korusun, eğer kabul edersek: Allahın biz müslümanlara vaad ettiği sonu olmayan mutluluk yeri olan cenneti kaybetmiş oluruz. O kadarla da kalmaz kendimizi cehennem ateşinde yanmak için cehenneme bir odun yapmış oluruz.

Bakalım her şeyin üstün ve daha hikmetle bir varlık yaratılmış olduğumuz biz insanları Allah meni-spermden olan bir hücreden nasıl insan yaratmış. Öyle sanatlı yaratmış ki akıllı insanı hayrette bırakıyor. Bu insan kendi kendine oldu demek, aptallıktan başka değildir. Bu insanı Allah ufak tefek ibadetle mükellef kıldığı için o vazifeden kendini kurtarmak için, bazı ahmaklar dini terk edip, tabiat yaptı safsata fikirsizliğine sapıyorlar? Çok üzücüdür din kültürü almayan anne babalar evlatlarına din terbiyesi vermemekle, hiç çekinmeden evlatlarını cehennem ateşinde yanmak için birer odun hazırlıyorlar.

Arıların bal yaptığını bilmeyen, görmeyen birine, arıyı göstererek bu sinek bal yapar desek; siz söyleyin inanır mı? İnanmaz. Ama yarım kilo bal için arı 38000 km. yol kat ediyormuş. Çiçeklerden yalnız zehirli olmayan kısmını alıyor, yolunu hiç kaybetmeden petekteki yuvasına geliyor, buluyor. Böylece arı işine devam ediyor. Peki, aklı başında olan insan merak etmez mi? Bu arıya bu işleri kim öğretti. Bir kuvvet tarafından bu böcek yönetilmeseydi, bal gibi balı arı yapabilir miydi? Hiç İmkânı yok! Ama siz söyleyin kaç kimse bunu böyle düşünüyor. Düşünen kimsenin muhakkak imanı kuvvet bulur, ama mealesef, bunu düşünen çok az kimse.

AKILSIZ GÜNEŞ İLE DÜNYAMIZIN DENGESİ
Işık saniyede 300.000 km. hızla gidiyor. Güneşin ışığı dünyamıza 8 dakikada ulaşıyor. Güneş ile dünya arasında 144.000.000. km. mesafe var. Bu mesafe 143.000.000 olsaydı Güneş bizi yakar kül ederdi. Mesafe 145.000.000 km. olsaydı bizi dondurur idi. Bu dengeyi Allahtan başka elinde kim tutabilir. Güneş dünyanın çevresinde saatte 108.000 km. hızla gider. Dünyamız elips şeklinde olduğundan giderken bir yerde 27 derece eğilir 23 dakika öyle gider. 

Bir kilo balın olması için 40 bin Arı’nın 6 milyon adet çiçeği dolaşması gerekirmiş. 5 vakit namaz abdest ile beraber; günde 45 dakika, haftada 6 saat, ayda 1 gün, yılda 12 gün alır. Her gün ölme ihtimali olan insan, 15 yaşından sonra eğer ömrü varsa 60 yaşına kadar (45 sene içinde) toplam 1,5 sene namaz kılıyormuş.

Peki namaza vaktim yok derken; ömrünün yarısı uykuda, 20-25 senesi çalışmakta, kalan kısmı yemek, gezmek, muhabbet, tuvalet ve internetteyken; hayatımızda en az vakit alan namazı kılmak ne sebepten bize zor geliyor?

Paylaşan: Abdülkadir Haktanır

Allah’ın yarattığı mucize varlık insan

Allaha hakkıyla inanıp dinini yaşamaya gayret eden aziz ve Muhterem vatandaşlarım! Bizim ana hedefimiz olan imanla ölmek için her tarafımızı saran provakatif saldırıları def edip, dine karşı bağlılığımızı pekiştirmek maksadıyla, inkar edilmez bazı deliller nazarınıza sunacağım.

Her ne kadar tabiat safsatalarına inanan bu sereceğimiz delilleri hiçe sayarak, olumsuz yolda devam etseler de, biz Nur Talebelerine İnşaalla’hurrahman onların, en ufak bir kötü tesiri bize zarar veremeyecektır. Çünkü bunu herkes bilmeli ki, fen hakim olduğu bir devirde, boş nakiller değil İSPAT konuşur.

O münkirler, bu insanı en üstün bir varlık yaratan Allah, insandan şükür vazifesini gören o namaz 24 saatten tek bir saat, beş vakit namaza kafi geldiği halde, onlar namazı kılmayıp ve diğer kötü hareketleri ile cennetteki ebedi mutluluğu elden kaçırıp, onun aksine ebedi cehennem ateşinde yanmaya düçar olacaklarını hiç düşünmeden, imansızlıklarının neticesi, namaz kılmaktan kurtulmaları için, türlü türlü safsata uydurup ortaya seriyorlar.

Allahımıza sonsuz şükür ki onların safsatalarını yalanlayıp ve inkâr edilmez delilleri ortaya serebilen bir zat olan Üstadımız Bediüzzaman Hazretlerini gönderip, Üstad, hapishanelerde yanında kaynak kitap olmadan 130 parça Risale-i Nur eserleri ile; onların öne sürdükleri olumsuz delillerin tamamını, fenni deliller ile ispatlayarak çürüttü. Ve o eserler dünyanın 60 diline tercüme edilip onların da imansızlıktan kurtarmaya sebep oldu. Allaha şükür.

Ne çok bahtiyardır o ki bu kitapları okumakla bu zamanda okullarda aldıkları inkârcılık fikrinden kurtulup, Allahın emirlerine uyma gayretinde oluyor. Ne bedbahttır o adam ki bu mübarek eserleri okumak için gayret etmeyip, bununla ya dedikleri gibi, öldükten sonra dirilme endişesi ile hem dünyası cehenneme döner, hem de o ebedi hayatta sonsuz bir azaba mahkum olabilir.

Siz söyleyin Allahın mucize varlık olarak yarattığı bu insanı incelemeye çalışan insan cinsinden başka kim olabilir? Yine onlardan meydana gelenler toplanıp haydi bakalım bu insanın vücudun da neler var görelim, öğrenelim derken, biri çıkar: Ömür boyunca 250 milyon defa atan kalbimizi öğrenmek için 20-25 sene tahsilden sonra Kardiyalog olduğu için, gururundan yanından geçilmez. Ama bu zavallı hiç çekinmeden bu insan kendi kendine oldu diyebilen tabiatçı olduğunu hiç çekinmeden bildiriyor.

Bir başkası böbrek sözgecinden geçen idrarımızı incelemek isteyen biri o da 20-25 sene tahsil gören biri ürolog oluyor. Sonra, bir pis meni hücresinden olan bu insan hakkında fikir yürütürken bu insanın ustası yok, kendi kendine oldu diyebilen tabiatçı biri olduğu meydana çıkar.

Bir başkası, vücudu 100.000 km damar ağıyla donanmış bir eşrefi mahluk olan bu insanın sinir ve damarlarını incelemek için 20-25 sene tahsil görüp inceler. Sonra nörolog oluyor. Bunun prof olduğunu tebrik etmek için, yakınları ve eş dost ona gelirler. Sonra ne görelim ki bu damarlar kendi kendine olmuş diyebilen biri olduğu ortaya çıkıp tabiatçı olduğunu ağzı ile bildiriyor.

Bir başkası insanın gözlerini merak eder. Tahsile başlar 20-25 sene okullara optik dalından bilgi almak için okullara taşınır, araştırır, görme dalında bir uzman olur. Sonra bu gözlerin ustası yok, bunlar kendi kendine olabilir deyebilecek kadar anormal bir optikçi olur. Yani tabiat perest bir doktor olduğu ortaya çıkar.

Bir başkası kulağımıza gelen sesler ayarlamış. Vücudumuzda duyularımızın çalışmalarından çıkan sesi kulağımız duymuyor. 100 metre ötesinden çıkan sesler de bize gelmiyor, gelseydi bizi rahatsız ederdi. Kulak, burun ve boğazımızın mütehassısı olmak için 20-25 sene inceliyor kulak, burun, boğaz doktoru oluyor. Sonunda incelediğim bunlar kendi kendine olmuşlar deyip, tabiat yapmış diyebiliyor.

Biz hayretle görüyoruz ki Allah ağzımızdaki dişleri tek bir kemikten yapmamış. Çünkü biz dikkatsizlik edip, onların çürümemeleri için temizlemeye dikkat etmeden yaşayabildiğimiz için, o kemik çürüdüğü zaman tamamını ağzımızdan atmaya mecbur olurduk. Allah her insanın ağzını 32 şer diş koymuş. Biz insanlar tembellik yapıp dişleri temizlemeden bırakabildiğimiz için onlardan her hangi biri çürüdüğü zaman, onu çekip atarız. Yine ötekiler ile yemek yediğimiz zaman çiğneyebiliriz. Bunlar bize gösteriyor ki Allah her şeyi hikmet ile yaratmış.

Bu dişlerimizin mahiyetlerini öğrenmek için biri çıkar senelerce tahsil görür diş doktoru olur. Sonra insanların ağızlarındaki bu dişler kendi kendine olmuşlar der, cehennem odunu bir tabiatçı olur. Vatanımızda yaşayanları, Allah bunlar gibi ahmak olmaktan muhafaza etsin.

Şimdi sizden soruyorum? Ne dersiniz? Bir pis sperm damlasından meydana gelen bu insanın harika yaradılışının neticesini elde etmek için 10 kişi ayrı dallarda yirmi otuzar sene inceliyorlar. Bunların incelediğine karar vermek için iki gurup toplanıyor. Bir gurubun adamları Allah Allah diyorlar. Ne kadar kudret sahibi bir Allahımız var ki mucize olarak yaratmış. Diğer gurubun adamları diyorlar ki: Bu insanı yapıp meydana getiren, haşa Allah diye bir şey yoktur. Bu kendi kendine olmuştur, tabiatçılar diyor, bu tabii bir varlıktır. Siz söyleyin hangi gurup doğru?

Bakın vücudumuzun Allah tarafından antika ve çok hassas yaratılan âza ve duyularımıza ortalama 10 cm büyüklükte olan bir böbrekte 1.200.000 süzgeç ve süzgeçleri birleştiren 34 km uzunlukta süzgeç kanalı bulunmaktadır. Küçük olmasına rağmen, günde 4 arabanın harcadığı benzin kadar, yani 200 litre kanı süzüyor. Kanda bulduğu 3000 farklı kimyasal maddeyi test ediyor ve faydalılarını bırakıp, zararlı olanları da süzerek idrar yoluyla vücuttan atıyor… Tüm bu özellikleriyle İnsan böbreği, asla taklit edilmesi mümkün olmayan yaratılış harikası bir makinedir. Çünkü böbreğin ağırlığı 200 gram olduğu halde bu kadar enteresan faaliyetleri var. Halbuki böbrekleri çalışmayanlar, insan yapısı olan, diyalız makinesine gidiyorlar. O makine 90 kilo ağırlığında olduğu halde, böbreğin yaptığının %30 unu ancak yapabiliyor.

Gözümüz, 576 megapixel gücündedir. Ömrü boyunca 250 milyon kere atan kalbimiz. Vücudumuz 100.000 km damar ağıyla donanmış bir eşrefi mahluk olarak, bizi Allah yaratmış. Evet paha biçilmeyecek kadar değerli olan organlarla Allah bizi donatmış. Bütün bunları topraktan yaratan Allaha ne kadar şükretsek azdır. Bütün bunları sağır, kör, aptal olan tabiat mı yarattı? Zerre kadar insafı olan biri kesinlikle bunu tabiat yaptı diyemeyecektir vesselam…

Abdülkadir Haktanır