Yirmi beş Haziran bin dokuz yüz on sekizde
Bediüzzaman dönmüştü artık memleketine
Davet etti Harbiye nâzır-ı Enver Paşa üstadı
Mütevazı bir merasimde takıldı harp madalyası
Üç ayda toplam yüz elli lira ikramiye verildi
Osmanlı payesi, mahreç unvanı takdim edildi
Darü’l Hikmeti’l-İslamiye’ye tayin edildi üye
Kapatılıncaya kadar, devam etti bu vazifeye
Zaruri ihtiyacından fazla masraf yapmaz
İktisada uyar müsrifane davranmaz
Halk çoğunluğunun geçim şartını uygular
Çok dikkatlidir, sade bir vatandaş gibi yaşar
Maaşını almaz kendisi, yeğenine verir
Abdurrahman harcanmayan miktarı biriktir
Yeğeni biriken tüm parayı azar, azar harcar
Üstad öğrenince bunu Abdurrahman’a çok kızar
“Bize maaşın ölmeyecek kadarı caizdir”
“Kalan fazla kısmı, bu fakir milletindir”
On iki adet kitabını kendi maaşından bastırır
Vatandaşa bedava olarak tümünü dağıtır
Bediüzzaman daima kefenini boynunda taşır
Dârü’l-Hikmet’te, fitnelere demir gibi dayanır
Bekir Özcan
www.NurNet.org