Etiket arşivi: dua oku

Seyyidü’l-istiğfar duâsı – 2 (Cumamız Mübarek Olsun)

“Allahım! İsyân ile aramızda perde olacak şekilde bize haşyet ihsân eyle. Cennetine ulaştıracak tâati, dünyâ ve âhiret musîbetlerini ehvenleştirecek yakîni bize ver.

Allahım! Yüzümüzü hayâ, kalbimizi korku ile doldur. Sana kulluk edecek şekilde gönüllerimize heybet ve azâmetini yerleştir.En üstün sevgilimiz ve en çok korkacağımız sen ol.

Allahım! İçine girdiğimiz bugünün evvelni salâh, ortasını felâh, matlûba ermek, sonunu da saâdet-i kâmileye ulaştırmak kıl.

Allahım! Bugünün evvelini nîmet, ortasını rahmet, sonunu da mağfiret ve kerâmet kıl.

Allahım! Bizi müttakî olan dostlarından, felâha ermiş cemaatinden ve sâlih kullarından eyle. Sevdiğin işleri bize tevfik eyle ve bizi lehimize olan iyi işlere teveccüh ettir.

Allahım! İyilikleri toplayan evveli ve âhiri iyilik olan herşeyi senden ister, kötülükleri toplayan, evveli ve âhiri kötülük olan herşeyden sana sığınırız.

Allahım! Benim üzerimde olan kudretin hakkı için bana rahmetinle teveccüh et. Sen tevbeleri kabûl eden azîm merhamete sâhibsin Allahım hilm ü keremin hakkı için beni affeyle, bağışla. Sen mağfiret edici ve hilm sâhibisin. Allahım, hâlimi bilirsin, merhamet et. Zîra sen merhamet edenlerin en merhametlisisin.

Allahım! Bana olan mâlikiyyetin hürmetine, beni nefsime hâkim kıl ve nefsimi bana musallat etme. Zîra dilediği gibi yapan melik ve Cebbâr sensin.

Allahım! Seni noksan sıfatlardan takdîs, tesbîh, tenzîb eder ve sana hamd ederim. Senden başka Tanrı yoktur. Kötülükler İrtikâbiyle nefsime zulüm ettim, günâhlarımı mağfiret eyle. Sen benim Rabbimsin, günâhlarımı ancak sen bağışlarsın.

Allahım! Sana gidecek doğru yola beni ilhâm et ve nefsimin kötülüklerinden beni koru. Allahım! Beni ıkâb etmeyeceğin helâl lokmayı bana rızk et. Beni taksimatına kani olanlardan eyle ve bana ayırdığın rızk ile, senin kabûl edeceğin iyi şeylerde beni çalıştır.

Allahım! Senden, günâhlarımın affını, vücûdumun âfiyetini, hüsn-ü yakîn ile dünyâ ve âhirette huzûr, refah ve saâdeti dilerim. Ey günâh kendisine zarar vermeyen ve mağfiret kendisinden bir şey eksiltmeyen Allahım, sana zararı dokunmayan günâhlarımı bana bağışla, senden bir şey eksiltmeyen mağfiretini de bana ver.”

“Ey Rabbimiz! Bize sabır ver, müslümân olduğumuz hâlde ruhumuzu kabzeyle.”

“Sen dünyâ ve âhirette benim dostum, yardımcı ve koruyucumsun, benim canımı müslümân olduğum hâlde al ve sâlihlere kat.”

“Sen bizim velimiz ve dostumuzsun bizi affet ve bize rahmet et, mağfiret edicilerin en hayırlısı sensin.”

“Bizim için bu dünyâda ve âhirette güzel olanı yaz. Biz sana teveccüh ettik.”

“Ey Rabbimiz! Sana tevekkül ve sana teveccüh ettik. Rücû ve dönüş ancak sanadır.” “Ey Rabbimiz! Bizi bu zâlim kavmin işkencesine uğratma.”

“Ey Rabbimiz! Kâfirleri bize musallat etme. Bizi mağfiret eyle, sen muhakkak azîz ve hakîmsin.”

“Ey Rabbimiz! Günâhlarımızı ve işimizdeki aşırı hareketlerimizi mağfiret eyle.”

“Ey Rabbimiz! Bizi ve îmânda bizden önce olan din kardeşlerimizi mağfiret eyle ve kalblerimizde mü’minler için kin ve hased bırakma. Ey Rabbimiz! Sen çok şefkat ve çok merhamet sâhibisin.”

“Ey Rabbimiz! Bize senin katından rahmet ver. İşimizde bize doğru bir yol tuttur.” “Ey Rabbimiz! Bize dünyâda hasene ver, âhirette de hasene ver ve ateşin azâbından bizleri koru.”

“Ey Rabbimiz! Günâhlarımızı mağfiret eyle. Kusurlarımızı ört ve bizi iyiler meyânında öldür. Ey Rabbimiz, resûllerinin lisânı ile va’dettiklerini bize ver. Kıyâmette bizi rüsvây etme. Muhakkak ki sen sözünden dönmezsin.”

“Ey Rabbimiz eğer unuttuk veyâ yanıldıysak bizi mes’ûl tutma. Ey Rabbimiz bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz takat getiremiyeceğimiz şeyleri bize yükleme. Bizi affet, hatâlarımızı bağışla. Bize rahmet eyle. Sen mevlâmızsın. Koruyucu ve yardımcımızsın. Kâfirlere karşı bize yardım et ve nusret ver.”

“Rabbim! Beni, anne ve babamı mağfiret eyle. Onlur, küçüklüğümde beni acıyıp baktıkları gibi, sen de onlara rahmet eyle. Kadın erkek bütün mü’min ve müslümânların ölü ve dirilerini affet. Rabbim, bana mağfiret ve merhamet et. İzzet ve kerem sâhibi sensin. Merhamet edicilerin en hayırlısı, mağfiret edicilerin de en hayırlısı sensin. Biz Allah içiniz, Allah’tan geldik ve O’na döneceğiz. Kuvvet ve kudret, ulu ve yüce olan Allah’’ndır. Allah bize yeter. En iyi koruyucu O’dur. Hâtemü’l-Enbiyâ Hazret-i Muhammed ve âline salât ve selâm olsun.”

(365 Gün Dua Kitabından alıntıdır.)

www.NurNet.Org

Seyyidü’l-istiğfar duâsı (Cumamız Mübarek Olsun)

Peygamber Efendimiz (ASM) namazın akabinde duâlarına başlarken önce;

“Rab olarak Allahı, dîn olarak İslâmiyeti, Peygamber olarak da Muhammed aleyhisselâmı kabul ettim ve buna râzı oldum.” der sonra da:

“Ey yer ve gökleri yaratan, gizli ve âşikâre herşeyi bilip herşeye mâlik olan Allahım! Bir olduğuna ve senden başka ibâdete lâyık kimsenin bulunmadığına şehâdet ederim. Kendi kötülüklerimden şeytanın hiyle ve desîselerinden sana sığınırım.” dedikten sonra şöyle devam ederdi:

“Allahım! Senden, din ve dünyâm, mâl ve âilem hakkında af ve âfiyeti dilerim.

Allahım, kusurlarımı ört ve beni tehlikelerden emin kıl. Hatalarımı azalt, önümden, ardımdan, sağımdan ve solumdan, beni koru ve azametinle alt üzerinde yürüdüğüm şu topraklardan gelecek zararlardan beni koru.

Allahım beni mekrinden, gadabından emin olanlardan kılma. Bana başkasını musallat etme. Daimâ kusûrlarımı ört ve beni zikrinden ayrılan gafillerden kılma.”

Sonra üç kere “Seyyidü’l-istiğfar” denilen şu duâyı ve diğer duâları okurdu:

“Allahım! Sen benim Rabbimsin. Senden başka ibâdete lâyık mâbûd yoktur. Beni yaratan sensin. Ben senin kulunum, gücümün yettiği kadar sana verdiğim söz ve ahid üzerindeyim. Yaptığım kötülüklerden sana sığınır, verdiğin ni’metlere şükr eder, kusurlarımdan sana ilticâ ederim. Günâhlarımı mağfiret eyle, senden başka mağfiret eden yoktur.” Sonra üç kere:

“Allahım! Gözüme, kulağıma ve bütün bedenime sıhhat ve âfiyet ihsân eyle. Senden başka hakikî mâbûd yoktur.” der;

“Allahım kazâ ve kaderine rızâyı, öldükten sonra huzûr içinde ebedî saâdeti ve cemâlini müşâhede zevkini, sana vâsıl olma hevesini, dayanılmayacak zararlardan ve sapıtıcı fitnelerden beni korumanı, senden ister; zulmetmek ve zâlim olmaktan, başkasına tecâvüz etmek veya tecâvüze uğramaktan veyâ affedilmeyecek bir günâh irtikâbından da sana sığınırım.”

“Allahım! Din ve azmimde sebâtı, rüşdümde azîmeti, iyi işlere azmetmeyi senden isterim. Nimetine şükrü ve sana güzel ibâdet edebilmeyi senden isterim. Nimetine şükrü ve sana güzel ibâdet edebilmeyi senden isterim. Her şeyden sâlim ve huşû sâhibi kalbi, dürüst ahlâka sâdık ve zâkir lisâna sâhib olmayı, nîmetine şükür ile güzel ibâdet ve makbûl amellerde bulunmamı senden isterim. Bildiğin bütün iyilikleri senden ister ve bildiğin bütün kötülüklerden sana sığınırım. Bildiğin bütün günâhlardan sana tevbe ederim. Sen bilirsin ben bilemem. Bütün gizli şeyleri en iyi bilen sensin. Allahım! Geçmiş-gelecek, gizli-âşikâre ve senin bildiğin bütün kusurlarımı mağfiret et. İlk ve son, herşeye kaadir ve her gizliyi bilen sensin.

Allahım! İrtidadı kabûl etmeyen îmânı, tükenmeyen nîmetleri, “Hüld” Cennetinde Resûl-i Ekrem Muhammed aleyhisselâma arkadaşlığı senden isterim.

Allahım! Söz ve işlerin güzelini ve bütün iyilikleri, kötülüklerden uzak kalmağı, yoksulları sevmeyi, senden isterim. Seni sevmeyi ve seni seveni sevmeyi ve sevgine yaklaştıracak her ameli sevmeyi senden isterim. Günâhlarımı bağışlamanı, beni mağfiret edip merhamet etmeni senden isterim. Kavmimi iptilâ edeceğin zamân hemen beni kendine al ve fitne ile karşılaştırma.

Allahım! Gaybı bilmen ve her şeye olan kudretin hürmetine, hakkımda hayat hayırlı olduğu müddetçe beni yaşat; ölüm hayırlı olduğunda da ruhumu kabzeyle. Gizli ve âşikâre haşyet üzere bulumamı, hiddet ve sükûnette adaletten ayrılmamamı, zenginlik ve fakirlikte itidâli ve zâtının cemâline bakmanın zevkini ve sana ulaşmanın aşk ve hevesini senden ister; zarar veren şeylerin mazaratından ve sapıtan fitnelerden sana sığınırım. Allahım îmân cevheri ile bizi süslendir. Hidâyette olup hidâyete ulaştıranlardan eyle.

(Devamı Haftaya Cuma Duasında

365 Gün Dua Kitabından alıntıdır.)

www.NurNet.Org

Cuma Duası (Cumanız Mübarek Olsun..)

Fahr-i kainat, Ekmel-i mahlukat, Hâtem-i Enbiya, Muhammed Mustafa Efendimiz(ASM)’in duâlarından bazıları:

“Yâ Rabb! Kalbimi nurlandır, gözümü nurlandır, ku­lağımı nurlandır, sağımı nurlandır, solumu nurlandır, üs­tümü nurlandır, altımı nurlandır, önümü nurlandır, arkamı nurlandır ve beni nûr eyle (bir başka rivayette) benim damarlarımı nurlandır, etimi nurlandır, kanımı nurlandır, saçımı nurlandır, yüzümü nurlandır.” (1)

“Ey Rabbimiz, bize dünyâda da iyilik, güzellik ver, âhirette de iyilik, güzellik ver. Bizi ateş azâbından koru,” (2)

“Yâ Rabb, benim hatâlarımı, bilmeden yapdıklarımı, işimde aşırı gitmemi, ve Senin benden çok iyi bildiğin hallerimi mağfiret eyle. Allah’ım, benim latifeleşmelerimi, ciddiyet hallerimi, hatâen ve kasden yaptıklarımı ve bende olan her şeyimi mağfiret eyle!” (3)

“Ey, Rabbim! Gayb ilminle ve halk üzerine kudretinle, hayatı benim için hayırlı gördükçe beni yaşat, ölü­mü benim için hayırlı gördüğün zaman da beni vefât ettir. Ey Rabbim! Gizlide ve açıkda senden haşyetini istiyorum. Rızâ hâlinde de, gadab hâlinde de ihlâs sözünden ayırmamanı istiyorum, fakirlikte de zenginlikte de i’tidâlden ayırmamanı istiyorum. Senden tükenmez bir ni’met, kesilmez bir göz ferahlığı (yüzde açıkça görülen neş’e ve huzûr) istiyorum. Senden beni kazâna râzı kılmanı, ölümden sonra yaşamanın serinliğini istiyorum. Senden yüzüne bakmanın lezzetini; sana kavuşmanın şevkini istiyorum. Bütün bunları zarar vericinin zararından, sapdırıcı bir fitneden uzak olarak vermeni istiyorum. Ey Rabbim! Bizi îmân zîynetiyle süsle, bizi doğru yolda olan hidâyet rehberleri kıl.” (4)

“Ey Rabbim! Senden bildiğim ve bilmediğim hayrın hem çabuk, hem geç olanını istiyorum. Ey Rabbim Re­sûlünün senden istediğini istiyorum, Resûlünün sana sı­ğındığı şeyden ben de sana sığınıyorum. Allah’ım benim için kaza ettiğin şeyin âkibetini doğru yola ulaştır.” (5)

“Ey Rabbim! Ben zayıfım, rızân yolunda benim zaa­fımı kuvvetlendir. Beni nâsiyemden tutup hayra sevk et. İslâm’ı rızâmın en son noktası kıl. Ey Rabbim, ben zayıfım, beni kuvvetlendir. Ben zelîlim beni azîz kıl. Ben sana muhtacım, beni rızıklandır.” (6)

“Ey Rabbim! Acizlikten, tenbellikten, korkaklıktan cimrilikten, eli kolu dökülür derecede takatsızlıktan kasvetten, gafletten, zilletten, azlıktan, meskenetten sana sığınırım. Fakirlikten, küfürden, fısktan, şekavetten, nifaktan, yapdığını insanların duyması ve medh etmeleri için yapmaktan, riyâdan, sana sığınırım. Sağırlıktan, dilsizlikten, delilikten, cüzzamdan, abraslıktan ve kötü hastalıklardan sana sığınırım.” (7)

Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- duâasında: “Ey Rabbim! Beni, iyilik ettiği zaman sevinen, kötülük ettiği zaman istiğfar edenlerden kıl.” (8)

“Ey kalbleri çekip çeviren Rabbim! Kalbimi dînin üzere sâbit kıl.”  (9) 

www.NurNet.Org


(1) Buhârî, Deavât, 9; Müslim, Müsâfirîn, 181;
(2)Bakara Sûresi, 201.
(3)Buhârî, Deavât, 60; Müslim, 70.
(4) el-Camiu’s Sağir.
(5) İbn Mâce, Duâ, 4.
(6) Râmüzü’l-ehâdis.
(7) Benzeri hadisler Buhârî, Deavât, 39, vd.
(8) Camiu’s-Sağir.
(9) Tirmizî, Deavât, 85.

 

Cuma Duası.. Cumamız Mübarek Olsun!

Adile Duası:

Bismillahirrahmanirrahim

Allah, adaleti ayakta tutarak şahitlik etmiştir (açıklamıştır) ki, kendisinden başka ilah yoktur. Melekler ve ilim sahipleri de -buna şahitlik (ikrar) etmişlerdir.

Evet- mutlak güç ve hikmet sahibi Allah’tan başka ilah yoktur. Allah nezdinde, hak din İslam’dır. Ben zayıf, günahkar, isyan eden, muhtaç ve hakir bir kulum. Bana nimet veren, beni yaratan, bana rızık veren ve bana ikramda bulunan –Allah’ın birliğine” şehadet ediyorum; nitekim O’nun kendisi de kendi –birliğine- şehadet etmiştir; yine melekler, ilim sahibi olan kulları da şehadet etmişlerdir ki, O’dan başka ilah yoktur.

O; nimet, ihsan, bağış ve nimet sahibidir; kadir, ezeli, alim, sürekli, diri, tek, ebedi bir varlıktır; duyan, gören, irade ve kerahet sahibidir; idrak eden, zengin ve bütün bu sıfatlara müstehaktır; bütün bu yüce sıfatlarla birlikte güç ve kudret diye bir şey var olmadan önce güçlüydü; ilim ve illet diye bir şey ortaya çıkmadan önce alimdi; memleket ve mal namına bir şey olmadan önce sürekli sultandı; her önceden önce, her ezelin ezelinde, her durumda münezzehti; her sonradan sonra hal değiştirmeden ebediyen baki kalacaktır; zatı yaratılışın başında ve sonunda zengindir; batın ve zahirde hiçbir şeye ihtiyacı yoktur;

O’nun hükmünde hiçbir zulüm yoktur ve meşiyyetinde özel bir eğilim yoktur; takdirinde zulüm olmaz, hükümetinden kaçılmaz, kahrından bir yere sığınılmaz; gazap ve intikamından kurtuluş yeri yoktur; rahmeti gazabından öne geçmiştir, rahmetini talep eden hiç kimse mahrum olmaz; kullarını kendine itaatle mükellef kılınca engelleri kaldırdı ve itaate muvaffak olmada zayıf ile güçlüyü eşit kıldı; herkesin emrine itaat etmesini mümkün kıldı, günahtan sakınmanın yolunu kolay kıldı, herkesi ancak güç ve kudretinin yettiği miktarda itaatiyle mükellef kıldı.

Münezzehtir Allah; -insanlara- cömertliği ne kadar da açık, şanı ne kadar da yücedir! Münezzehtir Allah, bağışı ne kadar da fazla ve ihsanı ne kadar da yücedir O’nun! Adaletini beyan etmeleri için peygamberler gönderdi.

Peygamberlerin vasilerini fazl ve ihsanını açığa çıkarması için atadı ve bizi, peygamberlerin efendisi, velilerinin en hayırlısı, has kullarının en üstünü, temiz kulların en üst makamına sahip olan Muhammed’in –Allah’ın salat ve selamı onun ve Ehl-i beyt’inin üzerine olsun- ümmetinden kıldı…

Şehadet ederim ki, onların buyrukları hüccet, onların emrini yerine getirmek ve onlara itaat etmek farz, onları sevmek Allah’ın ezeli hükmüyle gerekli, onları izlemek kurtuluş sebebi, onlara muhalefet etmek helaket nedenidir.Onların hepsi kesinlikle cennet ehlinin efendileri, kıyamet gününün şefaatçileri, yer ehlinin imamları ve Allah’ın razı olduğu vasilerin en üstünüdürler.

Şehadet ederim ki ölüm haktır, kabirde sorguya tabi tutulmak haktır, ölülerin tekrar dirilmeleri haktır, mahşerde haşredilmek haktır, Sırat haktır, terazi ve amellerin tartılması haktır, insanların hesaba çekilmesi haktır, kitap ve amel defteri haktır, cennet haktır, cehennem haktır ve de kıyamet saati gelecektir; bunda hiçbir şüphe yoktur ve Allah kabirde olanları diriltip çıkaracaktır.

Allah’ım! Senin lütuf ve keremine ulaşmak benim ümidimdir, ihsan ve rahmetine ulaşmak benim arzumdur; ne cenneti hak edeceğim bir amelim ve ne de senin razı olmana neden olacak bir itaatim var. Ancak şu var ki, ben senin tevhid ve adaletine inanıyorum, senin ihsan ve lütfüne ümit besliyorum; sana, senin sevenlerinden olan Muhammed ve Ehl-i Beyt’ini şefaatçi olarak getirdim. Sen cömertlerin en cömerdi, merhametlilerin en merhametlisisin. Allah’ın salatı peygamberimiz Muhammed’e ve onun bütün tertemiz ve temizlenmiş Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun; onlara çok çok selam olsun. Güç ve kuvvet ancak ulu ve yüce Allah’tandır.

Allah’ım! Ey merhametlilerin en merhametlisi! Ben -bu duada dile getirdiğim- yakin ve imanımı ve dinimde sebatımı senin yanında emanet bırakıyorum; sen kendisine emanet bırakılanların en hayırlısısın; sen bize emaneti korumayı emretmişsin; o ölüm vaktim gelip çatınca onu bana geri ver; rahmetinle, ey merhametlilerin en merhametlisi.

——-

Mefatihu’l-Cinan kitabından alıntıdır.

Yazar: Şeyh Abbas Kummî

www.NurNet.Org

Cuma Duası.. Cumamız Mübarek Olsun!

Yesteşir İsmiyle Bilinen Dua:

Seyyid b. Tavus “Mehcu’d-Deavat” adlı kitabında Hz. Emirul-Müminin Ali’den (as) şöyle naklediyor: “Bu duayı bana Hz. Resulullah (sav) öğretti ve ister zorlukta olsun ister rahatlıkta, bütün hallerde onu okumamı, kendimden sonraki imama da öğretmemi ve Allah Teala’yı mulakat edinceye kadar hayatım boyunca onu terk etmememi emretti ve buyurdu ki: Ey Ali! Her sabah ve akşam arşın hazinelerinden bir hazine olan bu duayı oku.”

Dua şöyledir:

“Bütün övgüler Allah’a mahsustur; o Allah’a ki, O’ndan başka ilah yoktur. Saltanat sahibidir, haktır, apaçıktır, bir veziri olmaksızın, kullarından bir kimseyle istişare etmeksizin tedbir edendir. Vasfedilmeyen ilktir, mahlukat fani olduktan sonra bâki kalacak olandır, rububiyeti yücedir, göklerin ve yerlerin nurudur, bir dayanağı olmaksızın onları yaratan ve yoktan varedendir.Onları yarattı ve onları birbirlerinden ayırdı. Sonra gökler O‘nun emrine itaata durdular ve yerler kazıklarıyla suyun üzerinde istikrar buldular. Sonra Rahman olan Rabbimiz yüce göklere ve arşa (tüm varlık alemine) kudret ve hakimiyeti ile ihata etti. Göklerde, yerde, onların arkasında ve yerin altında ne varsa hepsi O’nundur.

Şehadet ederim ki, şüphesiz sensin Allah, senin düşürdüğünü kimse yüceltemez ve senin yücelttiğini kimse düşüremez. Senin zelil ettiğini kimse aziz kılamaz ve senin aziz kıldığını kimse zelil edemez. Senin verdiğine kimse engel olamaz ve senin menettiğine kimse veremez.

Sen Allah’sın, senden başka ilah yoktur. Henüz dikilen bir gök, serilen bir yer, nur saçan bir güneş, karanlık bir gece, aydın bir gündüz, engin bir deniz, yüce bir dağ, hareket eden bir yıldız, aydınlık saçan bir ay, esen bir rüzgar, yağmur yağdıran bir bulut, ışık saçan bir şimşek, tesbih eden gök gürültüsü, nefes çeken bir can, uçan bir kuş, alevlenen bir ateş, akıp giden bir su yokken sen vardın. Sen her şeyden önce vardın. Her şeyi sen var ettin. Zengin ve fakir yapan sensin. Öldürüp dirilten sensin.

Güldürüp ağlatan sensin. Arşa sulta kurdun. Sen azimsin, sen yücesin ey Allah.

Sen öyle bir Allah’sın ki, senden başka ilah yoktur.Sen yaratan ve yardım edensin. Senin emrin galiptir. Senin ilmin geçerlidir. Senin tedbirin eşsizdir. Senin vaadın sadıktır. Senin sözün haktır. Senin hükmün adalettir. Senin sözün hidayettir. Senin vahyin nurdur. Senin rahmetin geniştir. Senin affın büyüktür. Senin fazlın çoktur. Senin bahşişin çok büyüktür. Senin ipin (vesilen) sağlamdır. Halk için imkan ve yardımın hazırdır. Sana yakın olan azizdir. Senin azabın şiddetlidir. Senin mekr ve muahezen şiddetlidir.

Sensin ey Rabbim her şikayetin mercii, her toplulukta hazır, her fısıldayışın şahidi, her hacetin nihayet, her hüznün gidericisi, her fakirin zenginliği, her kaçanın kalesi, he korkanın güveni, zayıfların pusulası, fakirlerin hazinesi, hüzünlülerin kederini gideren ve Salihlerin yardımcısı.

Böyledir Rabbimiz Allah, O’dan başka ilah yoktur. Kullarından sana tevekkül edene sen yetersin. Sana sığınana ve sana yalvarana yardım edensin. Sana sarılanın tutanağısın, Senden mağfiret dileyenin günahlarını bağışlarsın, zorbaları kahredicisin, azametlilerin azametlisisin, büyüklerin büyüğüsün, efendilerin efendisisin, mevlaların mevlasısın, imdada çağıranların imdadına koşansın, üzüntülülere şenlik ve esenlik verensin, zorda kalanların çağrısına icabet edensin, en iyi işiten ve en iyi görensin, hükmedenlerin en iyi hükmedenisin, en çabuk hesaba çekensin, merhametlilerin en merhametlisisin, bağışlayanların en hayırlısısın, müminlere hacetlerini verensin, salihlerin yardımcısısın.

Sen Allah’sın, senden başka ilah yoktur. Alemlerin Rabbisin. Sen yaratansın ve ben yaratılan; Sen maliksin ve ben memluk (temellük edilen) ; Sen rabsin ve ben kul; Sen rızık verensin ve ben rızıklanan; Sen bağışta bulunansın ve ben isteyen, Sen cömertsin ve ben ise cimri; Sen güçlüsün ve ben zayıf; Sen azizsin ve ben zelil; Sen gânisin ve ben fakir; Sen efendisin ve ben köle, Sen bağışlayansın ve ben günahkâr; Sen âlimsin ve ben cahil; Sen hilim sahibisin ve ben acele eden; Sen merhamet edensin ve ben merhamet edilen; Sen afiyet veresin ve ben mübtela; Sen icabet edensin ve ben zorda kalıp seni çağıran.

Şehadet ederim Sen Allah’sın, Senden başka ilah yoktur, istemeksizin kullarına ihsan edensin.

Şehadet ederim ki yegane Allah sensin, yeganesin, eşsizsin, ihtiyaçsızsın, teksin, dönüş sanadır. Allah’ın rahmet ve selamı Muhammed ve onun tertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

(Ey Rabbim) günahlarımı bağışla, ayıplarımı ört, kendi katından benim için geniş bir rahmet ve rızık kapısı aç; ey merhametlilerin en merhametlisi. Tüm övgüler alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Allah bize yeter, ne güzel sahiptir O. Güç ve kuvvet ancak yücelik ve azamet sahibi Allah’ladır.”

——

www.NurNet.Org

Mefatihu’l-Cinan kitabından alıntıdır.

Yazar: Şeyh Abbas Kummî