Etiket arşivi: Mahmut Kayhan

Umudumuz İhyâ ve İnşâ..

Bir elin beş parmağı olma sevdası bizdeki…
Hayat bizlere verilmiş boş bir film, her karesini mükemmel bir biçimde doldurmaya  çalışırken “nerede, ne zaman, nasıl ve kiminle” bilinmezliğinde kalakaldık.Sonra fırsat bilenler ucu kanlı kalemlerle yapay çizgiler çizdiler hudutlarımıza, dostu kardeşe, ensarı muhacire,  bizi aslımıza düşman ettiler. Bozulan sadece kanla yazılmış destanlara şahitlik eden hudutlar değil ! Huzurumuzu, özgürlüğümüzü, varsaydığımız bütün değerlerimizi çaldılar sırasıyla. Onlar mı katil,  gözle gördüklerimize tahammülde sınır tanımayan, vicdanımızın sesine kulak asmayan bizler mi?

‘Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım’ diyen,  düşmanının nefesini verdiği korkuyla kesen bir neslin torunları  nerede?  Nasıl bu hale geldik biz?  İnşası  yıllar sürmüş kutsal zaferin, ihyâsından aciziz.  Çoğu zaman coşkulu umutlarla, kahreden bir umutsuzluk arasında gidip gelişlerimize ne demeli?  Ne kolay düşürdük elimizden, gönlümüzden kutsal nidayı. Şaşdık, şaşırdık ve unuttuk.

Güneş her vakit zifiri karanlığın ardından yol bulup cihanı aydınlatıyorsa, bizler inşallah yeniden niyetlerimizle dirileceğiz. Yerden göklere kadar geniş ve engin bir umuttur bu.  Azim, heyecan ve adanmışlığımız göklerin rahmet sebebidir.
Bundan sonra kaygılarımıza eyvallah, lakin umutsuzluklarımıza asla…

Her Mü’min, bir fetih adamıdır.

İslam istikâmettir, aynı yolda yürüdüklerinle sebat etmek, yürüdüğün yolda fedâ demektir.

İstikbalimizi imar ederken inşa ettiğimiz, ellerimizle geliştirip, güçlendirmeye çalıştığımız, işgal ve istilaya maruz kalan öz değerlerimizi, kültürümüzü, maddi manevi bizi biz yapan her şeyimizi göğsünde kurtuluş mührünü taşıyan  nesillerimize bırakmak istiyoruz.

Emanet kıymetli, kıymetini anlayıp kıyameti olmadan,  ihyâ ve inşâ dertli gençlere ihtiyacımız var. 

Pek çok insanın ümidini kestiği bu aziz milletin gençlerinden, yeni bir nesil inşâ etmek, nesli ihyâ etmek mümkün.

“Sen kendini küçücük bir cisim sanırsın, hâlbuki en büyük alem sende gizlidir ” diyen Hz. Ali yi hatırla.

Ey ilahi emanetin taşıyıcısı silkele ve at üzerindeki ölü toprağı! “ Sizi yeryüzünde halifeler kılan O dur.” (6/En’am-165)

Bu millet, kanla yoğrulmuş bu aziz topraklar her dönemde inşa ettiği, geleceğini gönül hoşnutluğu ile emanet edebileceği, emanet şuurunu sinesinde taşıyan gençleri, bu zamana kadar kendi öz değer ve kültürü ile mayalamış, mayalamaya da devam edecektir.

Bizleri mazlum kılmaya niyetli hiç bir güç,  ehliyet ve liyakat prensibine tavizsiz bağlı bir gençliği yıkamaz. Geleceğin ihyâsını,  gençliğin inşâsını istiyorsak, zalim ve avarelerinden intikam alacağına izzet ve celâli üzerine yemin eden, ilahi adalet sahibinden yardım isteyelim, biraz dua biraz sabr…

Elinden tutacaklar ve sen tutacaksın mazlumun elinden, nefes olacaksın biçâre gönüllere.

Mahmut Kayhan

cocukaile.net

Kudüs Bizimdir ” LA GALİBE İLLALLAH “

Kudüs Bizimdir ” LA GALİBE İLLALLAH “
 
Bir gün avuç içindeki çizgiler yüzünden dünya haritası yeniden çizilecek. Dünya vazgeçenleri değil, azmedenleri, kaderine aşık gayretkârları hatırlar.
Kollarımızı sıvadık , yumruklarımız Kudüs’ün toprak sarısı , gözlerimiz şehadete gebe kan kırmızısı.
 Bir dünya düşünün, bir dünya ölüm, bir dünya zulüm  ve hepsinin karşısında zalime karşı,  küçük bedenlerin büyük imanını konuşturduğu,  binlerce kıyam. Ey Kudüs sen Selahaddin’e diyar oldun, bir gün yine bir Selahaddin çıkacak, zulümden de zalimden de hesap soracak, hasret kaldığımız Kudüs ile bizleri kavuşturacak.
 
Öyle bir dünya düşünün ki sadece Kudüs, tek bir Kudüs özgür olmadıkça, cihanda’ki tüm şehirlerin tutsak olduğu.
Bu,  bizim davamız, küffar orduları da birleşse, bendini de aşsa , kabından da taşsa … Kudüs bizim, ilk kıblemiz ve andolsun ki “LA GALİBE İLLALLAH” diyerek, sonuna kadar  bitmeyecek cihadımızdır.
 
Bugün Kudüs düşerse yarın Mekke düşer, Medine düşer, Darü’l-hilafe, Darü’l-islam düşer, biz düşeriz, hayallerimiz, umutlarımız düşer. Gün, ben Kudüs’üm , ben  Aksa’yım diyerek  ben ümmetimin namusuyum, izzetiyim, şerefiyim  diyerek sahip çıkma, dirilme günüdür. Galip gelmek üzere  birleşen küffarı cehenneme sürmek için Selahaddin olma günüdür.
 
Bir destan da Kudüs’e yazalım, yakılıp yıkılan Mescid-i Aksa selaya hasret. Şaşırıyoruz istemsizce kıymetini bilmediğimiz  vatanımız da ezana yüz çevrilirken Kudüs ezana hasret, şaşırıyoruz üç kişi yolculuğa çıkarsa aralarından birini ”emir” seçsinler diyen Peygramberin ümmeti Emir’e hasret, şaşıyoruz Hz. Ömer’in ”Eğer Hakk’tan ayrılırsam beni  kılıçlarınızla düzeltin. ” dediği semayı inleten temsili bir iman varken, ümmet coğrafyası değil kılıcını, sesini yükseltecek kardeşine hasret …
 
Ne kınamakla, ne de  konuşmakla olmaz. Yarın bir gün bizden çok uzaklarda olduğunu zannettiğimiz mesafelerin, korkumuzu örtbas ettiği günler geçince, pişman olmamak için bugünden  felâh’a hazırlan. Sadece sekiz milyonluk İsrail için bir buçuk  milyar Müslüman ebabilleri bekliyorsa, ebabiller geldiğinde küffar’ı değil’de bizleri taşlar diye korkmuyor muyuz ?
 
Ey Kudüs!  Peygamber kokulu, yerin göklere en yakın avlusu, bekle bizi.  Seni yalnız görenlere, tuzak kurup yok etmek için bir olan zilletlere ders verecek, tuzak kuranların en hayırlısı Allah’dır. Herkesin bir planı olduğu gibi, onunda da bir planı var,  galib olacak olan muhakkak ki  Onun planıdır.
O  “Ol der” ve olur …
Mahmut Kayhan
Kaynak: CocukveAile.Net
www.NurNet.Org